NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
مُحَمَّدٍ
الْمَرْوَزِيُّ
حَدَّثَنَا
أَيُّوبُ
بْنُ سُلَيْمَانَ
عَنْ أَبِي
بَكْرِ بْنِ
أَبِي
أُوَيْسٍ عَنْ
سُلَيْمَانَ
بْنِ بِلَالٍ
عَنْ ابْنِ أَبِي
عَتيِقٍ
وَمُوسَى
بْنِ
عُقْبَةَ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ عَنْ
سُلَيْمَانَ
بْنِ أَرْقَمَ
أَنَّ
يَحْيَى بْنَ
أَبِي
كَثِيرٍ أَخْبَرَهُ
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ
عَنْ عَائِشَةَ
رَضِيَ اللَّهُ
عَنْهَا
قَالَتْ
قَالَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ لَا
نَذْرَ فِي
مَعْصِيَةٍ
وَكَفَّارَتُهُ
كَفَّارَةُ
يَمِينٍ
قَالَ
أَحْمَدُ
بْنُ مُحَمَّدٍ
الْمَرْوَزِيُّ
إِنَّمَا
الْحَدِيثُ
حَدِيثُ
عَلِيِّ بْنِ
الْمُبَارَكِ
عَنْ يَحْيَى
بْنِ أَبِي
كَثِيرٍ عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ الزُّبَيْرِ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ
عِمْرَانَ
بْنِ حُصَيْنٍ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَرَادَ
أَنَّ
سُلَيْمَانَ
بْنَ
أَرْقَمَ
وَهِمَ فِيهِ
وَحَمَلَهُ
عَنْهُ
الزُّهْرِيُّ
وَأَرْسَلَهُ
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ عَنْ
عَائِشَةَ
رَحِمَهَا
اللَّهُ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
رَوَى
بَقِيَّةُ
عَنْ الْأَوْزَاعِيِّ
عَنْ يَحْيَى
عَنْ مُحَمَّدِ
بْنِ
الزُّبَيْرِ
بِإِسْنَادِ
عَلِيِّ بْنِ
الْمُبَارَكِ
مِثْلَهُ
Bize Ahmed b. Muhammed
el-Mervezî haber verdi. Bize, Eyyûb b. Süleyman, Ebû Bekir b. Üveys'den, o
Süleyman b. Bilâl'den, Süleyman, İbn Ebî Atik ve Musa b. Ukbe'den, onlar İbn
Şihâb'dan, îbn Şihâb da Süleyman b. Erkâm'dan haber verdi. Süleyman'a Yahya b. Ebî
Kesîr, Ebû Seleme vasıtasıyla Hz. Âişe (r.anha)'dan Rasûlullah (s.a.v.)'in
şöyle buyurduğunu bildirmiş:
"(Allah'a) isyan
konusunda adak olmaz. (Adanmişsa) onun keffareti, yemin keffarelidir."
Ahmed b. Muhammed
el-Mervezî şöyle dedi:
Gerçekte hadis; Ali b.
el-Mübârek'in Yahya.b. Ebî Kesîr'den, onun Muhammed b. Zübeyr'den, onun
babasından, onun da İmrân b. Husayn vasıtasıyla Hz. Nebi (s.a.v.)'den rivayet
ettiği hadistir.
Mervezî bu sözüyle),
Süleyman b. Erkâm'ın bu hadiste vehm'e düştüğünü ve onu kendisinden Zührî'nin
alıp (Süleyman'ı anmadan) mürsel olarak Ebû Seleme'den, onun da Hz. Âişe'den
rivayet ettiğini kasdetmiştir.
Ebû Dâvûd dedi ki: Bu
hadis'in bir benzerini Bakiyye, Evzai'den; Evzaî, Yahya'dan; Yahya, Muhammed'
b. Zübeyr'den, Ali b. Mübarek'in isnadı ile rivayet etmiştir.
İzah:
Bu rivayet, babın ilk
hadisinin değişik bir isnadla gelen başka bir rivayetidir. Rivayetin, Sünen'e
alınmasından maksat, isnaddaki bir zaafa işaret olduğu için, âdetimizin aksine
senedi de terceme ettik.
Rivayeti Ebû Davud'a
nakleden Ahmed b. Muhammed el-Mervezî, hadisin kendisine kadar gelen senedini
verdikten sonra, hadisi tenkid eder ve gerçek rivayetin Ali b. el-Mübârek'in
senedde işaret edilen rivayeti olduğunu söyler.
Ebû Davud'un izahına
göre el-Mervezî'nin bu sözdeki maksadı, babın ilk hadisinin senedindeki bir
tedlise işarettir. Buna göre; Süleman b. Erkâm hadiste vehme düşmüş ve
kendisinden de Zührî rivayet etmiştir. Fakat Züh-rî, Süleyman b. Erkâm'ın zayıf
olması sebebiyle, onu atlamış ve doğrudan doğruya Ebû Seleme'den duymuş gibi
nakletmiştir. Bu hareketi ile hadisi kuvvetli göstermek istemiştir.
Sindî, Nesâî
haşiyesinde; el-Mervezî'nin bu iddiasına şu şekilde bir itirazda
bulunmaktadır: "Hz. Âişe'nin hadisi; bazı isnadlarda 'Zührî'den, Ebû
Seleme'den' bazılarında ise, "bize Ebû Seleme haber verdi' şeklinde varid
olmaktadır. Bu, Zührî'nin hadisi Ebû Seleme'den işittiğini gösterir. Bazı isnadlarda
ise; 'Süleyman b. Erkâm'dan, Yahya b. Ebî Kesir ona haber verdi ki o Ebû
Seleme'den işitti' şeklindedir. Bu çelişkinin; Zührî'nin bir defa Süleyman'dan,
bir defa da Ebû Seleme'den dinlemiş olabileceğini söyleyerek giderilmesi
mümkündür. Bu takdirde hadisin zayıf olduğunu kesin olarak söyleyemeyiz.
Özellikle, Ukbe ve İmrân'ın hadisleri bu hadisin sabit olduğunu
gösterir."
Sindî bu sözleri ile,
Zührî'yi tedliste bulunma töhmetinden korumakta ve zayıf olduğu iddia edilen bu
hadisin sabit olduğunu belirtmektedir.
Hadisin ifade ettiği
fıkhı hüküm ve bu hükümle ilgili görüşler babın ilk hadisinde geçmiştir.