NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
مَعِينٍ
حَدَّثَنَا
حَجَّاجٌ
عَنْ ابْنِ
جُرَيْجٍ
قَالَ أُخْبِرْتُ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ عَنْ
عُرْوَةَ
عَنْ
عَائِشَةَ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا قَالَتْ
كَانَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَبْعَثُ
عَبْدَ اللَّهِ
بْنَ رَوَاحَةَ
فَيَخْرُصُ
النَّخْلَ
حِينَ يَطِيبُ
قَبْلَ أَنْ
يُؤْكَلَ
مِنْهُ ثُمَّ
يُخَيِّرُ
يَهُودَ
يَأْخُذُونَهُ
بِذَلِكَ الْخَرْصِ
أَوْ
يَدْفَعُونَهُ
إِلَيْهِمْ بِذَلِكَ
الْخَرْصِ
لِكَيْ
تُحْصَى
الزَّكَاةُ
قَبْلَ أَنْ
تُؤْكَلَ
الثِّمَارُ
وَتُفَرَّقَ
Âişe (r.anha)'dan, şöyle
dediği rivayet edilmiştir:
Rasûlullah (s.a.v.),
Abdullah b. Revâha'yı gönderir, o da olgunlaşınca daha yenilmeden önce
hurmaları tahmin ederdi. Sonra, yahudiler bu tahmini almak veya. onu
müslümanlara vermek arasında muhayyer bırakılırlardı.(Bu), meyveler yenilmeden
ve (ihtiyaçlara) sarfedilmeden önce zekâtın tayin edilmesi içindi.
İzah:
Muvatta, müsâkât
Tahmin etmek diye
terceme ettiğimiz "el-hars" kelimesi şu manaya gelir: Bahçesini
ortağa veren veya bağdan bahçeden öşür ya da haraç alacak olan görevlinin meyve
veya üzümü dalında iken tahmin edip, karşı tarafı bu mikdarda sorumlu
tutmasıdır.
İmam Mâlik'in
rivayetinde Abdullah b. Revâha'nm, "(Tahmin edilen)-isterseniz sizin olsun
isterseniz benim" dediği kaydedilmektedir.
Abdullah b. Revâha'nm,
dalındaki hurmaları tahmin ettikten sonra, onu almak veya müslümanlara vermek
arasında yahudileri muhayyer bırakmasından maksat şudur: Ağaçtaki hurmaların
mikdarını tahmin eder, sonra da: "İsterseniz bu mikdarın yansını bize
verin, ağaçlardaki hurmayı siz toplayın; isterseniz meyvelerin tümünü biz
alalım, tahmin ettiğimiz mikdarın yarısını size verelim" dedi.
Hz. Âişe'nin
ifadesinden anladığımıza göre, Hz. Nebi'in Abdullah b. Revâha'yı meyveleri
tahmin için göndermekten maksadı; zekâtını almak için hurmaların mikdarmı
tesbitti. Çünkü yoksulların orada muayyen bir hisseleri yoktu. Meyvelerin
mikdarı tahmin edilmeden kendi haline bırakılması halinde yahudiler yer ve
bundan müslümanlar zarar görürdü.
Zürkanî, Muvatta
şerhinde İbn Rezîn'in şöyle dediğini nakleder: "İsa'ya; İbn Revâha'nın bu
yaptığı; bahçe ortakları veya ortaklar için (meyveyi tahmin edip bölüşmek) caiz
olur mu? diye sordum. Hayır, bunun taksimi sadece ölçek ile olur, ancak ona
ihtiyaçları muhtelif ise hars (tahmin) yoluyla paylaşırlar, dedi." İsa,
Abdullah b. Revâha'nın tahmininin, ona mahsus olduğunu söyler.
Bâcî ise, Abdullah'ın
tahminini şöyle izah eder: "Onun, zekâtın hakkını ayırmak için tahminde
bulunmuş olması muhtemeldir. Çünkü zekâtın verileceği yerler, savaşla
zaptedilen arazinin gelirinin sarfedileceği yerlerden ayrıdır."
Ağaçlardaki hurmanın,
zekât hissesini tayin için değil de, bölüşmek için tahmin edildiği kabul
edilirse bu, meyveyi meyve karşılığında tahminî olarak satmak olur ki, caiz
değildir.
İbn Abdilberr de; Hz.
Nebi'in Abdullah b. Revâha'yı Hayber hurmalarını tahmine göndermesindeki
maksadın, zekât mikdarını tayin için olduğuna işaretle şöyle der:
"Müsâkâtta meyveyi tahmin etmek ulemanın tümüne göre caiz değildir. Çünkü
müsâkâttaki taraflar (bahçe sahibi ve işçi) birer ortaktırlar. Onun için ancak
meyveyi meyve karşılığında satmanın caiz olduğu bir yolla bölüşebilhier. Aksi
halde bu, müzâbeneye girer."
Müsâkâtta, ortakların
meyveyi tahmin ederek bölüşmelerinin caiz olup olmadığı konusunda farklı şeyler
söylenmektedir. Bezlü'l-Mechûd ta'likın-da, Takrîr'den naklen Hanelilerin
görüşüne şöyle temas edilir. "Müzâraa-nın caiz olup olmayışı konusundaki
ihtilâfdan dolayı âlimlerimiz, tahmine dayanarak taksimin caiz olup olmayışında
ihtilâf etmişlerdir. İmam A'zam, Hz. Nebi'in Hayberlilere karşı yaptığının
müzâraa değil de haraç olduğunu savunduğuna göre, haraç ve cizye alırken
tahmini esas almayı caiz görüyor demektir. Ona göre, müzâraa ve müsâkâtta ise
tahminle bölüşmek caiz değildir. Diğer âlimler müzâraa ve müsâkâtı caiz
gördüklerine göre, mü-zâraada tahminle taksimi de caiz görürler."
Münzirî bu hadisin
isnadında, bilinmeyen bir adamın olduğunu söyler. Bu şahıs îbn Şihâb ile İbn
Cüreyc arasındadır. Çünkü İbn Cüreyc, "Bana ibn Şihâb'dan haber verildi"
der, fakat kimin haber verdiğini söylemez. Ab-dürrezzak ve Dârekutnî hadisi bu
anılan vasıta olmadan nakletmişlerdir. Ama îbn Cüreyc müdellistir. Hadisi
kuvvetli göstermek için aradaki bilinmeyen kişiyi gizlemiş olabilir.
Avnü'l-Ma'bûd'da, bu
hadiste bilinmeyen bir ravinin bulunduğuna işaret edildikten sonra, hurma ve
üzümlerin tahmininin caiz oluşuna delâlet eden birçok hadis nakledilmiştir.
Bu hadislerden birkaçı
şöyledir:
Attâb b. Üseyd şöyle
demiştir: "Rasûlullah (s.a.v.), insanlara, meyve ve üzüm çubuklarını
tahmin edecek kişi gönderirdi".[Tirmizî, İbn Mâce.]
Sehl b. Ebî Hasme'den
rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "(Meyve)
tahmin ettiğiniz zaman (tahmin ettiğinizi) alınız ve üçte birini bırakınız.
Eğer üçte birini bırakmazsanız dörtte birini bırakınız..."[Sünen
sahipleri.]
Câbir (r.a), Rasûlullah
(s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Tahmini hafif
tutunuz, tahminde toleranslı davranınız".[İbn Abdilberr.]
Bu hadisler; hurma,
üzüm ve tahmini mümkün olan meyveleri ağacında iken tahmin edip buna göre
bölüşüimesinin caiz olduğuna delâlet etmektedir.
Ancak yukarıda da
işaret ettiğimiz gibi bazı âlimler; bu hadislerdeki tahminden maksad, araziden
alınacak haraç, zekât ve cizye gibi vergilerle ilgilidir. Ortak olan meyvenin
tahminle bölüşülmesi caiz olmaz, demektedirler.