NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
عَنْ يَحْيَى
بْنِ
زَكَرِيَّا
عَنْ مُحَمَّدِ
بْنِ عَمْرٍو
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ مَنْ
بَاعَ
بَيْعَتَيْنِ
فِي بَيْعَةٍ
فَلَهُ
أَوْكَسُهُمَا
أَوْ الرِّبَا
Ebû Hureyre (r.a)'den,
Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Bir satış içinde
iki satış yapan kişiye ya daha ucuz olanı veya ribâ vardır."
İzah:
Bu hadisi Ebû Dâvûd'dan
başka rivayel eden yoktur. Hadisin zahirine göre; bir kimse aynı akıt
içerisinde ıkı ayrı fıat söylese ve bu şekilde satışı gerçekleştirse daha düşük
olan bedeli alacaktır, aksi halde faiz almış olur. Ancak âlimler hadisten
kastedilenin bu olmadığını söylemektedirler.
Hattâbî şöyle der:
"Ben, âlimlerden;
bu hadisin zahirini anlayan ve daha düşük olan fiatla akit sahihtir diyen
birini bilmiyorum. Evzaî'den nakledilen küçük bir istisna varsa da bu yanlış
bir görüştür. Çünkü bu yolla yapılan bir satışta hem fiat bilinmemekte, hem de
bir kanma ve kandırma sözkonusu olmaktadır.
Bu hadisin; Muhammed b.
Amr, Ebû Seleme ve Ebû Hureyre tarikiyle gelen meşhur rivayeti şu şekildedir:
"Rasûlullah (s.a.v.) bir satış içinde iki satışı nchyetfi." Bu
hadisin daha sonraki isnadında şu isimler yer almaktadır: el-Esam, Rabî, Şafiî
ve Derâverdî. Hadis ayrıca Muhammed b. İdris el-Hanzalî el-Ensârî tarikiyle de
Muhammed b. Amr'dan rivayet edilmiştir. Ebû Dâ-vûd'un zikrettiği şekilde Yahya
b. Zekeriyya'nın Muhammed b. Amr'dan yaptığı rivayet ise; muayyen bir şey
hakkında özel bir hüküm olmalıdır. O hüküm de şudur: Sanki kişi, bir dinar
karşılığı iki ölçek buğdaya, bir aylığına selem akdi yapmış[Selem ile ilgili
bilgi 3463 noda ] ve vakti dolunca buğdayı istemiştir. Buğdayı vermesi gereken
kişi öbürüne; "Benden alacağın bir ölçeği bir ay vade ile iki Ölçeğe
sat" der. İşte bu önceki satışa giren ikinci bir satıştır. Bu hal, bir
satış içinde iki satış olmuş olur. Bu satış ucuz olan fiata döndürülür. Bu
asıldır. Ama birinci akdi bozmadan ikinci mebîi esas alarak alışveriş yapsalar
bu ribâ olur.
Bir satış içinde iki
satış iki şekilde tefsir edilir:
1- "Bu kumaşı
saıîa peşin olursa on, veresiye olursa on beş dirheme sattım" demesidir.
Bu şekildeki bir satış caiz değildir. Çünkü malın bedelinin hangisi olduğu
belli değildir. Fiat belli olmadan yapılan alışverişler ise bâtıldır.
Tâvûs'un, bunda bir
mahzur görmediği rivayet edilir. Hammâd, Hakem ve Evzaî; taraflar ayrılmadan
fiatlardan birinde karar kılarlarsa caiz olduğunu söylerler."
Hattabî'nin sözlerine
biraz ara verip, günümüzde yaygın olan vadeli alışverişlerin bu hadisin şumülü
ile ilgisine göz atmak istiyoruz.
Hadis-i şerif, bir izah
tarzına göre; bu günkü tabiriyle alışverişlerde vade farkını konu
edinmektedir. Konuyu canlı hale getirmek için bir misalle izaha çalışalım:
Müşteri mağazaya gidip
bir buzdolabı almak istiyor ve fiatını soruyor. Saticr, "Peşin olursa 100
bin, üç ay vade 120 bin, altı ay vade 140 bin" diyor.Bu durumda müşteri;
a) Fiatlardan birisi
üzerinde karar kılıp anlaşmadan, "tamam aldım" diyebilir. Bu durumda
yapılan akit fasiddir. Çünkü iki taraf belli bir mikdar üzerinde anlaşıp akdi
onun üzerine bina etmemişlerdir.
b) Müşteri firatları
duyduktan sonra bunlardan birini seçer ve satıcıya; "Tamam, ben bunu şu
kadar (mesela altı ay) vade ile 140 bin liraya aldım" satıcı da,
"Oldu, ben de sattım" diyebilir. Bu şekildeki satış caizdir. Bedeldeki
meçhul olma durumu ortadan kaldırılmış ve alım satım akdinin fesadına sebep
olan şey izale edilmiştir.
Peşin olduğu takdirde
100 bin liraya alınacak bir mal vadeli olduğu için 140 bin liraya alınınca ilk
bakışta faiz zannedilebilir. Ama bu faiz sayılmaz. Çünkü bir muamelenin faiz
sayılması için (Hanefîlere göre) iki özelliğin bulunması gerekir: Bunlar, cins
(her iki bedelin aynı cinsten olması) ve kadr (malların keylî veya veznî
olmaları) dır. Bu özelliklerin her ikisinin ya da birisinin bulunması
durumunda ribe'1-fadl veya ribe'n-nesîe tahakkuk eder. Bu konu, ribâ ile ilgili
hadislerin izahında anlatılmıştır. O bakımdan tafsilata girmiyoruz. Üzerinde
durduğumuz konuda ise; mallar arasında ne cins, ne de kadr özellikleri mevcut
değildir. Çünkü birisi para, öbürü dolaptır.
Bu yolla yapılan bir satışın
caiz olduğu fıkıh kitaplarımızın bir çoğunda açıkça belirtilmektedir. Biz bir
örnek olmak üzere Hanefî mezhebinin en meşhur eseri olan Serahsî'nin
Mebsût'undaki ifadeyi aktarıyoruz. Serahsî şöyle diyor:
"Akdi; şu vadeye
kadar şu fiata, peşin olursa şu fiata veya bir ay vade ile şu fiata iki ay vade
ile şu fiata diyerek yaparsa bu alım satım fasiddir. Çünkü belli bir bedel
karşılığı vermemiştir. Hz. Nebi de bir satışta iki şartın bulunmasını yasak
etmiştir. Bu hüküm, taraflar bu şekilde ayrıldıkları takdirdedir. Fakat
aralarında anlaşmış olsalar ve belli bir fiatı kesinleştir-dikten sonra
ayrılsalar akit caiz olur. Çünkü taraflar akdin sahih olması için gerekli olan
şart (fiatın belli olması) tamamlandıktan sonra ayrılmışlardır."[Serahsî,
el-Mebsût, XIII, 8.]
Şimdi Hattabî'nin
hadisin şerhi ile ilgili olarak söylediklerine dönüyoruz: Hattâbî, bir satış
içerisinde iki satıştan anlaşılabilecek ihtimalleri sıralamıştı ve yukarıda
birinci te'vili beyan etmişti; şimdi ikinci te'vile geçiyoruz:
II- Rasûlullah'ın bir
satış içerisinde iki satıştan nehyinin tefsirindeki ikinci yön de şudur:
Bir kimsenin,
karşısındakine, "Ben şu atımı sana 50 bin liraya sattım. Fakat senin
kısrağını bana 30 bin liraya satman şart." demesidir. Bu satış ta
fasittir. Çünkü kişi atın fiatını 50 bin lira olarak tayin etmiş, karşısındakinin
de kısrağını 30 bin liraya kendisine satmasını şart koşmuştur. Bu ise bağlayıcı
değildir. Öyle olsaydı fiatın bir kısmının düşmesi gerekirdi. O zaman da
fiatın kalan kısmı meçhul olurdu.[Hattâbî'nin bu .konuda verdiği misal köle ve
cariyedir. Bu gün böyle bir mal bulunmadığı için biz birimleri de değiştirerek
at ve kısrağı misâl verdik.]
III- Bu konuda şöyle
demek de mümkündür: Bir satışta iki satış; bir kimsenin (meselâ) elbisesini iki
dinara satıp müşterinin bu dinarlara karşılık yirmi veya otuz dirhem vermesini
şart koşmasıdır. İki ayrı malı bir tek fiat karşılığında satmak ise caizdir...
Bir satış içerisinde
iki satış konusunda yazdıklarımızda, Hattâbî'nin verdiği bilgiyi esas aldık, ama
başka kaynaklardan da yararlandık.. Hattâbî'-den naklettiğimiz bilgileri de
aynen terceme şeklinde değil, mefhum olarak aktardık.
Son olarak konuyu bir
iki cümle ile toparlayalım:
En çok kabul gören
tefsire göre bir satış içerisinde iki satış; satılacak mal karşılığında birden
fazla fiat söyleyip bunlardan birisini kesinleştirmeden satışı tamamlamaktır.
Bu ise caiz değildir. Ama aktı tamamlamadan önce fiatlardan birisi
kesinleştirilir, sonra satış gerçekleştirilirse (fiatlar peşin ve vade
durumlarına göre farklı olsa bile) caizdir.