NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
بَشَّارٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو
دَاوُدَ هُوَ
الطَّيَالِسِيُّ
حَدَّثَنَا
ابْنُ أَبِي
ذِئْبٍ عَنْ
أَبِي
الْمُعْتَمِرِ
عَنْ عُمَرَ
بْنِ خَلْدَةَ
قَالَ
أَتَيْنَا
أَبَا
هُرَيْرَةَ
فِي صَاحِبٍ
لَنَا
أَفْلَسَ
فَقَالَ
لَأَقْضِيَنَّ
فِيكُمْ
بِقَضَاءِ
رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَنْ أَفْلَسَ
أَوْ مَاتَ
فَوَجَدَ
رَجُلٌ
مَتَاعَهُ
بِعَيْنِهِ
فَهُوَ
أَحَقُّ بِهِ
Amra b. Halde'nin şöyle
dediği rivayet edilmiştir:
İflas eden bir
arkadaşımız hakkında (görüşmek üzre) Ebû Hureyre (r.a)'e geldik.
Size Rasûlullah
(s.a.v.)'in hükmü ile hükmedeceğim; bir kimse iflas eder veya ölür de bir adam
malını aynıyla bulursa ona (herkesten) daha müstehaktir, dedi.
İzah:
İbn Mâce. ahkâm
Sünen'in bir
nüshasında, hadisin sonunda Ebû Davud'un şöyle dediği kaydedilmiştin. “Bu
hadisi alan, Ebu'l- Mu'temir'dir, ama o kimdir? Yani onu tanımıyoruz."
Ebû Davud'un bu sözleri
hadisin zayıf olduğuna işaret etmektedir. Ancak, Avnu'I-Ma'bûd'da, değişik
kaynaklardan nakiller yapılarak Ebu'l-Mu'temir'in tanınmış bir ravi olduğu
belirtilmiştir.
Ebû Hureyre'nin bu
hadisi mutlak olarak varid olmuştur. Borçlunun iflas etmesi ile ölmesi arasında
bir ayırım yapılmadığı gibi, satıcının; parasının bir kısmını aldığına ya da
almadığına dair bir kayıt da yer almamıştır. Hadis, bu şekliyle Şafiî
mezhebinin görüşünü desteklemektedir.
Hanefîler; bu hadisin
Ebû Hureyre'nin bir fetvası olduğunu, önceki hadiste ise Hz. Nebi (s.a.v.)'den
buna muhalif bir hüküm rivayet ettiğini söylerler.
Netice şu ki; iflas
eden kişinin elindeki malda alacaklıların hak sahibi olma biçimlerinde
âlimlerin farklı görüşleri vardır. Bunların her biri Rasû-lullah (s.a.v.)'dan
veya sahâbîlerden nakledilen haber ve hadislere dayanırlar. Ancak bu konudaki
hadislerin bir kısmında zaaf alâmeti sayılabilecek bazı noktalar vardır. Bu
noktalan kabul ve tayinde de âlimler ihtilâf ettikleri ve bu hadisler
İslâm'daki bazı genel kaidelere aykırı düştüğü için ortaya farklı görüşler
çıkmıştır.