NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ عَمْرِو
بْنِ السَّرْحِ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
ح و حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ صَالِحٍ
حَدَّثَنَا عَنْبَسَةُ
عَنْ يُونُسَ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ
قَالَ قَالَ
لِي ابْنُ
الْمُسَيَّبِ
إِنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ
قَالَ
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
الْحَلِفُ
مَنْفَقَةٌ
لِلسِّلْعَةِ
مَمْحَقَةٌ
لِلْبَرَكَةِ
قَالَ ابْنُ
السَّرْحِ
لِلْكَسْبِ و
قَالَ عَنْ
سَعِيدِ بْنِ
الْمُسَيَّبِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
Ebû Hureyre (r.a),
Rasûlullah (s.a.v.)'i şöyle buyururken işittiğini haber vermiştir:
“Yemin; (sahibinin
zannınca) malın revacına, (aslında) bereketin mahvına sebeptir."
İbn Şerh; (bereketin
yerine),”kazancın" demiştir.
İbn Şerh; "Saîd b.
el~Müseyyeb'den, o Ebû Hureyre'den, o da Hz. Nebi'den" demiştir.
İzah:
Ebû Davud'a hadis, hem
İbn Şerh, hem de İbn Vehb'den intikal etmiştir. Metin, İbn Vehb'in rivayetidir,
İbn Vehb'in rivayeti: "...bereketin mahvı" şeklinde olduğu halde, İbn
Serh'inki, "...kazancın mahvı" şeklindedir. Ayrıca hadisin isnadını
ifade tarzında da rivayetler arasında küçük bir fark vardır.
Buhari, buyu': Müslim,
müsâkât; Nesâî, buyu'; îbn Mâce, licârât; Ahmed b. Hanbel, II, 235, 242, 413.
Hadisin, Buhari ve
Müslimdeki rivayetleri de Ebû Hureyre'dendir. Ayrıca, İbn Mâce'de ve Müslim'de
aynı manaya gelen fakat sözleri biraz değişik bir hadis Ebû Katâde'den rivayet
edilmiştir. Bu rivayetin sözleri şu şekildedir:
"Alışverişte yemin
etmekten sakınınız. Çünkü yemin (önce) malın revacına sebep olur. Sonra ise
onu mahveder."
Görüldüğü gibi hadis-i
şerifte, kişinin malını satmak için yemin etmesinin caiz olmadığı ifade
edilmektedir. Yemin etme iki suretle olur:
a) Yalan yere, yani
malda olmayan bir özelliğin olduğunu iddia ederek,, bir kusurunu gizleyerek
veya kendisine pahalıya mal olduğunu söyleyerek yemin etmek. Şüphesiz yalan
yere edilen yemin, ticaretin dışında olduğu gibi ticarette.de haramdır, son
derece günahtır.
b) Yalan yere olmamakla
birlikte, malın revaç bulmasını, satışını sağlamak için edilen yemin. Hadiste,
men edilen yeminin, yalanla kayıtlı olmayışı; bu şıkkın da hadisin hükmüne
girdiğini gösterir. Dolayısıyla, yalan olmasa bile satış esnasında yemin etmek
doğru değildir. İmam Nevevî bu konuda şöyle der: "Zaruret yokken, yalan
yere olmasa bile yemin etmek mekruhtur. Hele bu, malın rağbet görmesini temin
için olursa daha da fenadır."
Hadiste; malını satan
kişi yemin edince belki bunun; malın satımına fayda sağlayacağı fakat sonuç
itibarıyla bereketi alıp götüreceği belirtilmektedir. Bu, "Allah faizi
mahveder, sadakaları artırır. Hem Allah (faiz helâldir, diyen) koyu kâfirleri,
i?ok günahkâr olanları sevmez."[Bakara 276] mealindeki âyetin güzel bir
tefsiridir. Bu âyet-i kerimede; faiz ile, görünüşte çoğalıyor zannedilen malın
gerçekte azala azala tükeneceği; görünüşte malı azalttığı zannedilen sadakanın
da aslında malı azaltmayıp, bereketlendirdiği ifade edilmektedir.
Abdürrezzak'm Ma'mer'den rivayet ettiği şu hadis, bu gerçeği daha açık bir
biçimde ortaya koymaktadır: "Biz, faizin kazancı üzerine kırk sene
geçmeden muhakkak mahvolur, buyurulduğunu işittik,"
Üzerinde durduğumuz
hadiste de, yeminle artan ticaretin, görünüşte bir artış sağladığı ama aslında
bunun bereket ve kazancın mahvına sebep olduğu belirtilmektedir.- İbn Mâce'nin
rivayet ettiği bir hadiste; Allah (c.c)'ın kıyamet gününde üç grup ile
konuşmayacağı, onlara rahmet nazarıyla bakmayacağı, onları temize
çıkarmayacağı belirtilmiş ve yalan yeminle malına revaç sağlamak isteyenler
bunlar arasında sayılmıştır.
İbn Mâce'nin bu
rivayeti, mal satmak için yemin etmenin kötülüğünü ifadede daha açık ve daha
kesindir.