NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
زَيْدُ بْنُ
أَخْزَمَ
حَدَّثَنَا
بِشْرٌ
يَعْنِي
ابْنَ عُمَرَ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ خَازِمٍ قَالَ
ذُكِرَ
كَيْفَ
قِرَاءَةُ
جِبْرَائِلَ
وَمِيكَائِلَ
عِنْدَ
الْأَعْمَشِ
فَحَدَّثَنَا
الْأَعْمَشُ
عَنْ سَعْدٍ
الطَّائِيِّ
عَنْ
عَطِيَّةَ
الْعَوْفِيِّ
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ
الْخُدْرِيِّ
قَالَ ذَكَرَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
صَاحِبَ الصُّورِ
فَقَالَ عَنْ
يَمِينِهِ
جِبْرَائِلُ
وَعَنْ
يَسَارِهِ
مِيكَائِلُ
Ebu Said el-Hudrî'den
rivayet olunmuştur; dedi ki:
Resulullah (s.a.v) Sur
sahibinden bahsetti ve, "(Onun) sağında Cebrail solunda da Mikâil
vardır." buyurdu.
İzah:
Sur: Kelime olarak;
boru üfürülünce ses çıkaran) boynuz anlamına gelir.
Sûr, kıyametin kopuşunu
ve kıyamet koptuktan bir müddet sonra bütün insanların mahşer meydanında
toplanmak üzere dirilmelerini belirtmek için İsrafil'in üflediği boynuz
şeklinde bir borudur. Birinci üfleyişe "nef-ha-i ûlâ" ikinci üfleyişe
de "nefha-i saniye" denir.
Nemi suresinin 87.
ayetiyle Zümer suresinin 68 ve Yasin suresinin 51. ayet-i kerimeleri bu durumu
açıklamaktadırlar.
Bütün bunlardan da
anlaşıldığı üzere, metinde geçen "sûr sahibi" sözüyle kastedilen
İsrafil aleyhisselam'dır.
Cebrâîl ve Mikâîl kelimeleriyle
ilgili kıraat şekillerini bir önceki hadisin şerhinde açıkladığımızdan burada
tekrara lüzum görmüyoruz.