NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ حَرْبٍ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ أَبِي
عَوْنٍ قَالَ
سَمِعْتُ أَبَا
صَالِحٍ
يُحَدِّثُ
عَنْ عَلِيٍّ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ قَالَ
أُهْدِيَتْ
إِلَى رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
حُلَّةُ
سِيَرَاءَ
فَأَرْسَلَ بِهَا
إِلَيَّ
فَلَبِسْتُهَا
فَأَتَيْتُهُ
فَرَأَيْتُ
الْغَضَبَ
فِي وَجْهِهِ
وَقَالَ
إِنِّي لَمْ
أُرْسِلْ
بِهَا
إِلَيْكَ
لِتَلْبَسَهَا
وَأَمَرَنِي
فَأَطَرْتُهَا
بَيْنَ
نِسَائِي
Ali (r.a.)'den rivayet
olunmuştur; dedi ki:
Resulullah (s.a.v)'e,
(saf ipekten dokunmuş) çizgili bir elbise hediye edilmişti. Onu bana gönderdi.
Ben de onu giyip yanına vardım. (Bu elbiseyi üzerimde görmesinden mütevellit)
yüzünde öfke (alametleri) gördüm ve (bana hitaben):
"Ben onu sana
giyesin diye göndermedim" buyurdu ve bana (bu elbiseyi hanımlarıma
vermemi) emretti, ben de (tuttum) onu yakınlarımdan olan hanımlarıma
paylaştırdım.
İzah:
Müslim libas; Nesâî
zine
Sİyerâ: Saf ipekten yapılmış
elbisedir. Bu kelime muhtelif şekillerde izah edilmiştir. Hatta altın diyenler
olduğu gibi; uzun çizgili, renkli bir nebattır diyenler bile olmuştur. es-Sihah
adlı lügatta siyerâ; san çizgili bir kumaştır denilmiştir. Burada ondan halis
ipekli kumaş kastedildiğinde bir şüphe yoktur. Çünkü ittifakla haram olan
budur.
Halâk: Hayırlı nasip ve
salah manasına gelir. Bunun, hürmet ve din manasına geldiğini söyleyenler de
olmuştur. Şu halde bu kelimenin geçtiği cümleye üç türlü mana verilebilir.
1. "Bunu ancak ve
ancak ahirette nasibi olmayanlar giyebilir."
2. "Bunu ancak ve
ancak hürmeti olmayanlar giyer."
3. "Bunu ancak ve
ancak dini olmayanlar giyer"[Davudoğlu Ahmed, Sahih-i Müslim terceme ve
şerhi, IX 420.]
Birinci kavle göre bu
cümle kafirlere hamledilmiştir. ikinci ve üçüncü kavillere göre hem müslümana
hem de 'kafire şamildir.
Mescid-i Nebevi'nin
kapısı önünde ipek elbise satan şahsın adı Utarid b. Hâcid b. Zürâre idi. Bu
zat kumaş tüccarı idi, geçimini bu yoldan sağlardı.
Hz. Ömer'in kendisine
Hz. Nebi tarafından hediye edilen ipekli kumaşı verdiği müşrik kardeşi,
Nesâi'nin açıklamasına göre anne bir kardeşi idi. Onun isminin Osman b. Hakim
olduğu söylenir. Hz. Ömer'in diğer kardeşi Zeyd b. el-Hattâb ise müslüman idi,
hatta müslümanlığı Hz. Ömer'den önce kabul etmişti.
Hz. Ali'nin, Hz.
Nebi'in hayatı süresince Hz. Fatıma'dan başka bir hanımı olmadığından hadis
sarihleri, 4043 numaralı hadisin metninde geçen "onu hanımlarım arasında
bölüştürdüm." anlamına gelen cümleye "onu yakınlarımdan olan
hanımlara bölüştürdüm" manasım vermişlerdir, Yine hadis sarihleri,
Müslim'in Sahih'inde geçen,"Bunu baş bezi olarak Fatımalar arasında taksim
et" mealindeki cümleye bakarak; Hz. Ali'nin bu kumaşı Fatıma binti
Resulullah (s.a.v), Fatıma binti Esed (ki bu hanım Hz. Ali'nin annesidir),
Faüma binti Hamza, b. Abdulmuttalib, Fatıma binti Şeybe b. Rabia (ki bu hanım,
Akil b. Ebu Talib'in hanımıdır) arasında paylaştırdığını söylemişlerdir.