NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ عَنْ
نَافِعٍ عَنْ
إِبْرَاهِيمَ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
حُنَيْنٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ عَلِيِّ
بْنِ أَبِي
طَالِبٍ رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
نَهَى عَنْ
لُبْسِ
الْقَسِّيِّ
وَعَنْ
لُبْسِ الْمُعَصْفَرِ
وَعَنْ
تَخَتُّمِ
الذَّهَبِ
وَعَنْ
الْقِرَاءَةِ
فِي
الرُّكُوعِ
Ali b. Ebî Tâlib(r.a)'den
rivayet olunduğuna göre;
Resulullah (s.a.v),
Kassiyy ipeklisi (nden yapılmış elbise giymek) ile asfurla boyanmış elbise
giymeyi, altın yüzük takınmayı ve rükûda Kur'an okumayı yasaklamıştır.
İzah:
Buhârî, cenâiz. merdâ,
libas, İstizan; Müslim, libas; Tirmizi salat, libas. edeb, tatbik, eşribe;
Muvatta. nida; Ahmed b, Hambel I- 80, 81.92. 94, 104, 105, 114, 119. 121, 123,
126, 129, 132,134, 137, 138, 145. IV, 284, 287, 299, VI,228.
Elkasiyyü"
kelimesi, çeşitli şekillerde açıklanmştır. Hattabi'ye göre bu, Mısır'dan
getirilen ve içinde ipek karışımı bulunan bir kumaş türüdür.
Bazılarına göre ise bu,
"Elkâss" denilen bir memleketten getirilen bir kumaştır. Sözü geçen
memlekete nis-bet edilmesinden dolayı bu ismi almıştır. Bu kelimenin aslının
"Elkâzz" olduğu, fakat sonradan "zay" harfi "sin"
harfine değiştirilerek bu şekle geldiğini söyleyenler de vardır.
Kamus yazarına göre,
Elkaziyyü; "ibrişim" denilen ipek türünden dokunmuş olan bir
kumaştır. Kamus yazarının bu açıklanmasından anlaşılıyor ki,
"el-Kasiyyü" bir çeşit ipekli elbisedir. İmam Nevevî'nin açıklamasına
göre o, içerisinde ipek karışımı bulunan kumaştır. Kalitesiz ipek anlamına
geldiğini söyleyenler de olmuştur.
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerif, Hz. Ali (r.a)'nin ipekli elbise giymeyin caiz görmediğini
ifade etmektedir.
Hafız İbn Hacer'in
açıklamasına göre, ulema ipekli elbise giymenin hükmü konusunda ihtilafa
düşmüşlerdir.
Ulemadan bir kısmına
göre ipekli elbise giymek her halükarda hem kadınlara hem de erkeklere haramdır.
Sahabilerden Hz. Ali ile Hz. Ömer , Huzeyfe, Ebü Musa ve İbn ez-Zübeyr (r.a);
tabiilerden de Hasan-ı Basrî ile İbn Şîrîn (r.a)'in bu görüşte oldukları
rivayet olunmuştur.
Bazılarına göre de,
'hadis-i şeriflerde geçen ipek elbise giyme yasağı, onu kibirlenerek ve
bötoüklenerek giyenler içindir. Kibire düşmeden giyenler için değildir.
Yanıtta hadislerde geçen fea yasağın hükmü keraheti tenzihiyyedir, haramhk
değildir.
Ancak bu ikinci
gönişü&.işab.^si&liji aşıkür. Çünkü ipek giymekle ilgili hadis-i
şeriflerde bulunan tehditler ipek giymenin haramlığım açıkça ortaya
koymaktadır.
Mezhep imamlarının bu
mevzudaki görüşlerini 4054 numaralı hadisin şerhinde açıkladık.
Mevzumuzu teşkil eden
hadis-i şerifte Hz. Nebi'in yasakladığı ifade edilen hususlardan biri de, sanya
boyanmış elbise giymektir. Mezhep imamlarının sarıya boyanmış elbise giyme
hakkındaki görüşleri şöyledir:
1- Şafiilere göre,
erkekler için tümü ya da büyükçe bir kısmı aşfurla boyanmış elbise giymek
mekruhtur. Fakat üzerinde aspurdan noktalar bulunan elbise giymekte bir
sakınca yoktur. Kırmızı, sarı, siyah ve beyaz renkli elbiseler giymek ise ne
haramdır, ne de mekruhtur.
2- Hanbelilere göre
ise, za'ferân ve saf kırmızı renkle boyanmış elbise giymek erkekler için
mekruhtur. Fakat bu renklerle başka renklerin karışımı ile boyanmış elbise
giymekte bir kerahet yoktur. Aspurla boyanmış elbise giymek erkekler için
mekruhtur.[Abdurrahman el-Cezerî. kitâbü'l Fıkıh alel-Mezahîbi'l Erbaa; II.
10-13.]
3- Malikilerin meşhur
olan bu görüşüne göre, kırmızı ve sarı boya ile boyanmış elbiseler giymek
mekruhtur.”
Hanefîlere göre ise ,
beyaz elbise giymek müstehaptır. Nebati ve kırmızı renkte elbise giymek ise
mekruhtur.
San ve kırmızı
zaferanla boyanmış elbise giymek de erkekler mekruhtur. Aspur ile sarı ve
kırmızı zaferan dışındaki renklerde sakınca yoktur.[İbn-i Abidin'i, Redül
Muhtar V 228.]
Hadis-i şerifte Hz.
Nebi'in yasakladığı ifade edilen hususlardan biri de altın yüzük takmaktır.
İmam Nevevi'nin
açıklamasına göre, ulema erkelerin altın yüzük takınmalarının haram,
kadınların takınmalarının ise mubah olduğunda icma etmişlerdir.
Hattabi'ye göre; bu
hadis-i şerifte söz konusu edilen eşyaların yasaklı-ğı erkekler içindir,
kadınlar için değildir.
Ayrıca hadis-i şerif,
rüku halinde Kur'an okumanın haram olduğuna delalet etmektedir. Çünkü namazda
Kur'an-ı Kerim okumanın yeri kyam-dır. Rükû ve sücûd ise kıraat mahalli
değildir, teşbih ve dua mahallidir. Nitekim Fahr-i Kainat Efendimiz bir hadis-i
şerifte: "Dikkkat edin ki, ben rükû ve secde halinde Kur'an okumaktan
nehyolundum. Rükuda Allahu Teala'yı tazim edin. Secdede ise dua etmeye çalışın.
Zira secde halinde duanızın mestecab olması çok umulur "[Müslim, salat;
Ebû Dâvud salat; Nesâî. tatbik; Darimî, salat; Ahmet b. Hambel, I,219, 255.]
buyurmuştur.