NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْعَلَاءِ
حَدَّثَنَا
ابْنُ
إِدْرِيسَ
قَالَ
سَمِعْتُ ابْنَ
أَبْجَرَ
عَنْ إِيَادِ
بْنِ لَقِيطٍ عَنْ
أَبِي
رِمْثَةَ فِي
هَذَا
الْخَبَرِ قَالَ
فَقَالَ لَهُ
أَبِي أَرِنِي
هَذَا
الَّذِي
بِظَهْرِكَ
فَإِنِّي
رَجُلٌ
طَبِيبٌ
قَالَ
اللَّهُ
الطَّبِيبُ
بَلْ أَنْتَ
رَجُلٌ
رَفِيقٌ
طَبِيبُهَا
الَّذِي
خَلَقَهَا
Bize Muhammed b. El-Alâ haber
verdi. Bize İdris. İbn Ebcer'den işittim diyerek haber verdi. İbn Ebcer. İyad
b. Lekittan, o da Ebû Rimse'den bu (4206.) haberi rivayet edip şöyle dedi.
Babam Rasûluliah
(s.a.v.)'e:
"Bana sırtındaki
(nübüvvet mührü) nü gösler; ben tabibim" dedi.
Rasûlullah (s.a.v.):
"Tabîb Allah'tır
belki, sen şefkatli bir adamsın onun tabibi yaratandır." buyurdu.
İzah:
Ahmed b. Hanbel III -
226. 227. IV - 163.
Bu hadis, bir öneeki
hadisin biraz daha detaylı bir rivayetidir. Onun için bu rivayetin isnadını icreemeye
aldık.
Hâdis-i şerifin. Ahmed
b. Hanbei'in müsnedinde de birkaç rivayeti vardır. Bu rivayetleri göz önüne
alarak hadiseyi şu şekilde toparlamamız mümkündür.
EbûRimse. babası ile birlikle
Rasûlullah'ın huzuruna varmış. Babası. Efendimiz'e. kendisinin bir tabîb
sülâlesinden geldiğini ve kendisinin de tabîb olduğunu söyleyerek sırtındaki
Nebilik mührünü görmek isleyip ıiEğer o bir ursa onu tedavi edeyim"
demiş. -"Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, asıl tabibin Aiiah olduğunu,
onun ise gördüğü hastalına karşı şefkat duyan, onların acısını dindirmek
isteyen birisi olduğunu söylemiş. Ayrıca Efendimiz, sırtındaki mühüriin esas
labînin Allah U\c) olduğunu ilâve etmiştir.
Bu rivayetlerden
anlıyoruz ki, Ebu Rimse'nin babası Hz. Peygamber1 İn sırtındaki nübüvct
mührünü bilmiyor: onu bir uf zannediyordu. Onun için. onu tedavi etmek için
Efendimiz/c müracaatla bulundu.
Rasûlullah'm "Asıl
tabîb Allah'tır" buyurarak, Hbû Rinıse'nin babasının teklifini
reddetmesi, sırtındaki benlerin tedaviyi Liereklirecek birden olmamasından
dolayı olsa gerekir. Çünkü, Efendimiz, daima tedavi yollarının aranmasını
teşvik etmiştir. Nitekim tedavi maksadıyla kan da aldırmıştır.