NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ دَاوُدَ
الْمَهْرِيُّ
أَخْبَرَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
قَالَ
سَمِعْتُ
ابْنَ
جُرَيْجٍ
يُحَدِّثُ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ
شُعَيْبٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَمْرِو بْنِ
الْعَاصِ أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
تَعَافُّوا
الْحُدُودَ
فِيمَا
بَيْنَكُمْ
فَمَا
بَلَغَنِي
مِنْ حَدٍّ
فَقَدْ
وَجَبَ
Abdullah b. Amr b. el-As
(r.a.)'dan; Rasulullah (s.a.v.)'in şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Hadleri aranızda
bağışlayınız. Bana ulaşan hadd (in uygulanması) ise vacib olmuştur. "
İzah:
Nesai. katu's-sarik
Hadis-i şerif, daha hakime
ulaşmadan önce haddi gerektiren suçlan bağışlamayı teşvik etmektedir. Suçu
bağışlamaktan maksat gizlemek, hâkime intikal ettirmemektir.
Hadisteki
"affediniz" emri vücûb için değil, istihbab içindir. Yani suç
işleyenin durumunu gizlemek, hakime götürmemek vacip değil müstehaptır.
Yukarıdaki hadiste de işaret edildiği gibi, haddi gerektiren bir suç hâkime
intikal etmiş ise artık haddi uygulamak vacib olur. Af sözkonusu olamaz.