SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SUNNE BAHSİ

<< 4750 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِيُّ حَدَّثَنَا شُعْبَةَ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ مَرْثَدٍ عَنْ سَعْدِ بْنِ عُبَيْدَةَ عَنْ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ إِنَّ الْمُسْلِمَ إِذَا سُئِلَ فِي الْقَبْرِ فَشَهِدَ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَذَلِكَ قَوْلُ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ يُثَبِّتُ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ

 

el-Berâ İbn Âzib'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur.

 

"Şüphesiz ki müslümana kabirde soru sorulduğu zaman AlIah'dan başka bir ilah olmadığına ve Muhammed (s.a.v.)'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik etmesi (var ya!). İşte buyruğunda anlatılan hal odur." Aziz ve celil olan Allah'ın "Allah inananları dünya hayatında da âhirette de sağlam sözle tesbit eder."[İbrahim 27] buyurduğu odur."

 

 

İzah:

Buharî. cenâiz: tefsir sure; Müslim, cenne; Tirmîzî, tefsir; Nesâi, cenaiz, ; İbn Mace, zühd

 

4753 numaralı hadiste de açıklanacağı üzere kabirde ölüye şu üç soru sorulacaktır:

 

"Men rabbüke= Rabbin kimdir?

 

"Ma dînüke= Dinin nedir?

 

"Mâ haze'r-raculu'l-lezi bi'se fiküm = size Nebi olarak gönderilen şu şahıs kimdir?"

 

Gerçek müminler bu sorulara kelime-i şehadet getirerek rahatça cevap vereceklerdir.

 

Hadis-i şerifte açıklandığı üzere, yüce Allah, Kur'ân-i Keriminde bu kelime-i şehadetten "sağlam söz" diye bahsetmiş ve insanları bu sözle sabit tutacağını beyan buyurmuştur.

 

Her ne kadar hadiste yüce Allah'ın "sabit söz" diye bahsettiği sözün sadece kabirde sorulan sorulara cevap sadedinde getirilen kelime-i şehâdetmiş gibi bir ifade varsa da, aslında şehadetin kabirle kayıtlanması bir kayd-ı ihtirazi değildir, kaydı ittifakidir. Binaenaleyh, Allah'ın bu "sabit söz" diye bahsettiği kelime-i şehadete kabirde getirilen şehadet gibi dünyada getirilen şehadetlerin cümlesi de dahildir.

 

Kâfirlerin ve mu'minlerden bazı günahkârların kabir azabı görecekleri ve Münker ile Nekir'in sual sorması haktır. Bütün bunlar Kitap ve sünnetle sabittir.

 

Kitapdan delili:

 

1- "(Kabir azabından biri de) ateşdir ki onlar sabah akşam arz olunacaklardır..."[Mu'min 46]

 

2- "Benim kitabımdan yüz çeviren bilsin ki onun dar bir geçimi olur ve kıyamet gününde onu kör olarak haşrederiz."[Tâhâ 124]

 

Bazı müfessirler bu ayette geçen "dar geçim" tabirine şöyle bir açıklama getirmişlerdir:

 

Bunun böyle olması gerekir. Çünkü biz kâfirleri dünyada rahat bir yaşayış ve yüksek bir refah içinde görüyoruz. Kâfirlerin kıyamet gününden önce dar ve sıkıntılı bir yaşayışta olmaları icabeder. Bu da kabir azabıdır, kıyamet gününde kör olarak haşr edilme bunun üzerine atıftır.[Bk. Gölcük Doç. Dr. Şerafeddin, Ehl-i Sünnet Akaidi, s. 235-236.]

 

Sünnetten delili: "İdrardan sakınınız, zira kabirdekilerin çoğunun çektikleri azab bu yüzdendir."[Bk. Tirmîzî. cenâiz] hadis-i şerifidir.

 

Bilindiği kabirde soru sormakla görevli iki melek vardır ki, bunlardan birinin ismi Münker diğerinin ismi ise Nekir'dir. Bunlar ölen kişiye Rabbini, dinini ve Nebisini sorarlar. Bu hususta da pek çok hadis-i şerif vardır. Mumin kişi bu sorulara cevap verir, ama kafir veremez. Sözkonusu iki melek ölünün kabrine gelir, Allah ölüyü diriltir ve melekler sorularını yöneltirler. Mutezile ve bid'atçilerin çoğunluğu Münker ve Nekir sualini inkâr etmişlerdir.[Bk. Gölcük Doç. Dr. Şerafeddin, Ehl-i Sünnet Akaidi, s. 237.]

 

Bu mevzuda gelen hadislerden biri şu mealdedir:

 

"Ölü mezara gömülünce birine Münker diğerine Nekir adı verilen siyah mavi gözlü iki melek gelir. Ona derler ki:

 

Şu (Muhammed Aleyhisselam denilen) zat hakkında ne dersin? O da şöyle cevap verir:

 

O Allah'ın kulu ve rasûlüdür. Ben şehadet ederimki, Allah'dan başka ilah yoktur. Muhammed de onun kulu ve rasulüdür. Bunun üzerine melekler:

 

Biz senin böyle diyeceğini zaten bilmekteydik, derler. Sonra onun mezarını yetmiş arşın genişletirler. Daha sonra bu ölünün mezarı ışıklandırılır ve aydınlatılır. Daha sonra melekler Ölüye:

 

Yat uyu, derler o da:

 

Aileme gidin de durumu haber verin der..."Bk. Tirmîzî, cenâiz

 

Münker ve Nekire mezardaki ölüye hiç görmediği bir şekilde görünecekleri için bu isim verilmiştir. Zira bu kelimelerin sözlükteki manası, bilinmeyen, tanınmayan değişik kılık ve kıyafette olan demektir. (Seyyid Ebu Suca "sabi' çocuklar (mezarda) sorguya çekilir" demektedir. Bazılarına göre Nebi (s.a.v.) de onlar gibi hesaba çekilir.

 

Bezlu'l-Mechud yazarının açıklamasına göre Suyûtî (r.a.) "ed-Durru'l-Hisan" isimli eserinde, ondört sınıf insan'ın kabirde sorguya çekilmeyeceğini söylemiştir. Bu mevzuda İbn Âbidin'de şöyle demiştir: "Kabirde sekiz çeşid müslüman azab görmeyeceklerdir: Şehid, hudud bekçisi asker, taundan ölen, sabırlı olmak ve sevap saymak şartıyla taun zamanında başka bir sebep ile ölen, sıddik, çocuk, cum'a günü veya gecesi ölen ve her gece Mülk suresini okuyanlardır. Bazıları bunlara sure-i Secdeyi okuyanla ölüm döşeğinde İhlas suresini okuyanı da katmışlardır. Şarih Nebilerin de ilave edileceğine işaret etmiştir. Çünkü onlar sıddıklardandır.

 

"Esah olan kavle göre Nebi ile muminlerin çocuklarına kabirde sual yoktur" diyen Kemal Ibn Hümamdır. Bunu «el Müsayere" isimli eserinde söylemiştir.[Bk. Davudoğlu A.. İbn Abidin Terceme ve Şerhi, III, 399.]

 

Levaihu'l-Envâri'l-İlahiyye isimli eserde ise kabir azabının da âhıret azabını hafifletici sebeplerden olduğu ifade edilmektedir.