NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
هَارُونَ
أَخْبَرَنَا ابْنُ
أَبِي ذِئْبٍ
عَنْ سَعِيدٍ
الْمَقْبُرِيِّ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّ
اللَّهَ
يُحِبُّ
الْعُطَاسَ
وَيَكْرَهُ
التَّثَاؤُبَ
فَإِذَا تَثَاءَبَ
أَحَدُكُمْ
فَلْيَرُدَّهُ
مَا اسْتَطَاعَ
وَلَا يَقُلْ
هَاهْ هَاهْ
فَإِنَّمَا
ذَلِكُمْ
مِنْ
الشَّيْطَانِ
يَضْحَكُ
مِنْهُ
Hz. Ebu Hureyre'den
(rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Muhakkak ki Allah
aksırmayı sever, esnemekten hoşlanmaz. Binaenaleyh, biriniz esne(mesi gel)diği
zaman elinden geldiğince onu önlemeye çalışsın. (Esneyip de ) hâh... hââh...
diye ses çıkarmasın. Çünkü bu şeytandandır. Şeytan buna güler."
İzah:
Buhari, edeb; Tirmizî,
edeb; Ahmed b. Hanbel, II, 265, 428, 517.
Allah (c.c.) esnemeyi
sevmez. Çünkü esneme bejene arız olan ağırlıktan ve duyu organlarında meydana
gelen gevşeklikten doğar. İnsana gaflet, tenbellik verir. Anlayışı zayıflatır.
Bu yüzden Allah (c.c.) onu sevmez. Şeytansa işine yaradığı için onu çok sever.
Aksırmak ise, vücutta
fazladan olan lüzumsuz salgıların atılmasına, bu ifrazatın atılması neticesinde
vücudun ve dimağın hafiflik kazanmasına, ruhun zindeleşmesine, duyu organların
kuvvetlenmesine sebep olduğu için Allah onu sever, şeytansa sevmez. Ancak,
Allah'ın sevdiği aksırma nezle sebebiyle olan aksırma değildir. Nezle
sebebiyle meydana gelen aksırmalar bir nevi rahatsızlıktan doğduğu için makbul
değildir. Bununla beraber, imam Nevevî hangi sebeble olursa olsun aksıran bir
müslümana "yerhamükellah: Allah sana rahmet etsin" diye duada bulunmak
müstehabdir, demiştir. Biz bu mevzudaki görüşleri (5030) numaralı hadis-i şerifin şerhinde açıklayacağız; inşallah.
"Hadis-i şerifte
esnemenin şeytandan olduğu haber verilmektedir. Esnemenin şeytandan olmasından
maksat, şeytanın bundan memnun olması ve bunu çok arzu etmesidir. Bir başka
ifadeyle esnemenin şeytana izafe edilmesindeki izafet, riza ve irade
izafetidir. Yani şeytanın rızası ve iradesi sebebiyle esneme, ona izafe ve
nisbet edilmiştir.
İbnü'l-Arabî'nin
açıklamasına göre aslında şeriat her çirkin işi şeytana nisbed eder. Çünkü
şeytanın işi insanın çirkin işler yapmasına vasıta olmaktır. Hayırlı işleri de
meleğe nisbet eder. Çünkü meleğin işi insanın hayırlı işler yapmasına vasıta
olmaktır.."
Buhari sarihi
Bedriiddin Aynî de metinde geçen "Biriniz esn(mesi gel)diği zaman elinden
geldiğince onu önlesin" cümlesini açıklarken şöyle der:
"Esnemesi gelen
kimse ya eliyle ağzını kapatarak, dudaklarını kapatarak, esnemeyi önlemek
suretiyle, şeytanın esneme esnasında yüzde meydana gelen çirkinliği görerek
gülüp sevinmesine ya da şeytanın ağız boşluğundan sızarak içeri
girmesine[Bknz. 5026 numaralı hadis] fırsat vermemeli, esneme esnasında çıkan
sesini alçaltmalı, esnemenin en kısa zamanda sona ermesine çalışmalıdır.
Aksırmanın da kendine göre
edepleri vardır. Bunları şu şekilde özetleyebiliriz:
1. Aksıran kimse elden
geldiğince sesini alçaltmalı,
2. Aksınnca
elhamdülillah demeli,
3. Yüzünü eliyle
kapatarak, ağzından ve burnundan saçılan salgıların sağa sola yayılmasını
önlemeli,
4. Etrafında bulunan
kişilerin üzerine doğru aksırmaktan kaçınmalı dır."