SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar

iMAN BAHSİ

<< 39 >>

باب بيان تفاضل الإسلام، وأي أموره أفضل

14- İSLAM('IN HASLETLERİ ARASINDAKİ) FAZİLET FARKI VE İSLAM'IN HANGİ İŞİNİN DAHA FAZİLETLİ OLDUĞUNUN BEYANI

 

63 - (39) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا ليث. ح وحدثنا محمد بن رمح بن المهاجر. أخبرنا الليث عن يزيد بن أبي حبيب، عن أبي الخير، عن عبدالله بن عمرو؛ أن رجلا سأل رسول الله صلى الله عليه وسلم: أي الإسلام خير؟ قال "تطعم الطعام. وتقرأ السلام على من عرفت ومن لم تعرف".

 

[:-159-:] Bize Kuteybe b. Said tahdis etti. Bize Leys tahdis etti (H)

ve bize Muhammed b. Rumh el-Muhacir de tahdis edip dedi ki: Leys, Yezid b. Ebu Habib'den bildirdi. O Ebu'l-Hayr (1/65a)'den, o Abdullah b. Amr'dan rivayet ettiğine göre;

 

Bir adam Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "İslam'ın hangi hasleti daha hayırlıdır" dedi. "Yemeği yedirir, tanıdığın ve tanımadığın herkese selam verirsin" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 12,28,5882; Ebu Davud, 5193; Nesai, 5015; İbn Mace, 3253; Tuhfetu'l-Eşraf, 8927

 

159,160,161,162

NEVEVİ ŞERHİ İÇİN TIKLA

 

A.DAVUDOĞLU

AÇIKLAMA: Tahric bilgisi: Bu hadîsi Buhari iman bahsinin müteaddid yerlerinde tahric ettiği gibi, Ebu Davud Edeb bahsinde Nesai iman'da, İbni Mace et'inıe bahsinde rivayet etmişlerdir.

Sened: Bütün ravilerinin Mısırlı ve her birinin büyük birer imam olması ender rastlanan garaibdendir.

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'e sual soran zatın kim olduğu kat'iyetle ma'lum değilse de Hz. Ebu Zerr el-Gıfarî olduğunu söyleyenler vardır. İnsanların bir birlerini sevip saymaları islamın bir nizamı ve şeriatın bir rüknü olduğu için Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mezkur nizamın sebebini teşkil eden yemek yedirme, selamı ifşa ve bir­birine hediyye gönderme gibi şeylere teşvik etmiş; Bunların zıddı olan kuşuşme, tecessüs, kovuculuk ve iki yüzlülük gibi şeylerden nehi buyurmuş­tur. Burada yalnız iki şeyi zikretmesi, soran kimsenin onları hakkıyla ifa etmediğini bildiğindendir. Çünkü Fahr-i Kainat (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) efendimiz anladığı şekilde cevap verirlerdi. Yoksa yemek yedirmekle herkese selam vermek mutlak suretde hayır sayılamazlar. Hadîsin ikinci rivayetinde: «Elinden ve dilinden müslünıanların emin oldukları kimsedir.» şeklinde cevap vermesi de soranın haline nazarandır.

 

Bu hadîsden çıkarılan faideler: 1- Hadîsde yemek yedirmeye teşvik buyuruluyor ki, bu da cömert­likle güzel ahlakın emaresidir.     Ayni zamanda muhtaçlara yardım ve Nebi   (Sallallahu Aleyhi ve Seilem)in   Allah'a sığındığı açlığı bertaraf manalarını da tezammun eder.

 

2- Hadîs-i şerif selamı ifşaya teşvik ediyor. Bunda da müslüman-lara kargı mütevazi' davranmaya, onların kalplerini kazanmaya, müslü-manların birleşmelerine ve birbirlerini sevmelerine teşvik vardır.

 

3- Hadîsde selamın tamim edilmesine işaret vardır. Büyüklenenle-rin yaptıkları gibi selamı gözünün beğendiklerine vererek beğenmedik­lerine vermemek asla doğru bir hareket değildir. Çünkü bütün mü'min-ler bir birinin kardeşi olup kardeşliğe riayet hususunda müsavidirler. Ancak bu umum, müslümanlara mahsustur. Kafire selam verilmez. Zira   Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Seilem): «Yahudilerle hıristiyanlara evvela siz selam vermeyin. Yolda onlardan birine rastlarsanız onu yolun dar tarafına sıkıştırın.» buyurmuştur.

 

Fasık ise başka bir delille bu umumdan tahsis edilmiştir. Hali şüp­heli olan kimse ise hakkında tahsis sabit oluncaya, kadar hadîsin umu­munda dahildir. Acaba neden Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Seilem) bu hadîsde iki şeyi hassaten zikretmiştir? Bu sualin cevabı şudur:

 

İyi ameller, biri mali diğeri bedeni olmak üzere iki kısım olduğundan yemek yedirmeye teşvik ile mali olanlara, selam vermekle de bedeni amel­lere işaret buyurmuştur. Daha başka türlü cevap verenler de vardır.