DEVAM: 74- RESULULLAH
(S.A.V.)'İN (GECELEYİN) GÖKLERE YÜRÜTÜLMESİ (İSRA) VE NAMAZLARIN FARZ KILINMASI
BABI
263 - (163) وحدثني
حرملة بن يحيى
التجيبي.
أخبرنا ابن وهب.
قال: أخبرني
يونس عن ابن
شهاب، عن أنس
بن مالك قال:
كان أبو ذر
يحدث؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "فرج
سقف بيتي وأنا
بمكة. فنزل
جبريل صلى
الله عليه وسلم.
ففرج صدري. ثم
غسله من ماء
زمزم. ثم جاء
بطست من ذهب
ممتلئ حكمة
وإيمانا.
فأفرغها في صدري.
ثم أطبقه. ثم
أخذ بيدي فعرج
بي إلى السماء.
فلما جئنا
السماء
الدنيا قال
جبريل عليه السلام
لخازن السماء
الدنيا: افتح.
قال: من هذا؟ قال:
هذا جبريل.
قال: هل معك
أحد؟ قال: نعم.
معي محمد صلى
الله عليه
وسلم. قال: فأرسل
إليه؟ قال:
نعم. ففتح
قال، فلما
علونا السماء
الدنيا فإذا
رجل عن يمينه
أسودة. وعن
يساره أسودة.
قال، فإذا نظر
قبل يمينه
ضحك. وإذا نظر
قبل شماله
بكى. قال فقال:
مرحبا بالنبي
الصالح
والابن
الصالح. قال
قلت: يا جبريل!
من هذا؟ قال:
هذا آدم صلى
الله عليه
وسلم. وهذه
الأسودة عن
يمينه وعن
شماله نسم
بنيه. فأهل
اليمين أهل
الجنة.
والأسودة
التي عن شماله
أهل النار.
فإذا نظر قبل
يمينه ضحك.
وإذا نظر قبل
شماله بكى.
قال ثم عرج بي
جبريل حتى أتى
السماء
الثانية. فقال
لخازنها:
افتح. قال
فقال له خازنها
مثل ما قال
خازن السماء
الدنيا. ففتح.
فقال أنس بن
مالك: فذكر
أنه وجد في السماوات
آدم وإدريس
وعيسى وموسى
وإبراهيم. صلوات
الله عليهم
أجمعين. ولم
يثبت كيف منازلهم.
غير أنه ذكر
أنه قد وجد
آدم عليه السلام
في السماء
الدنيا.
وإبراهيم في
السماء السادسة.
قال فلما مر
جبريل ورسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بإدريس صلوات
الله عليه
قال: مرحبا
بالنبي
الصالح والأخ
الصالح. قال
ثم مر فقلت: من
هذا؟ فقال:
هذا إدريس.
قال ثم مررت
بموسى عليه
السلام. فقال:
مرحبا بالنبي
الصالح والأخ
الصالح. قال
قلت: من هذا؟
قال؟: هذا
موسى. قال ثم مررت
بعيسى. فقال:
مرحبا بالنبي الصالح
والأخ الصالح.
قلت: من هذا؟
قال: هذا عيسى
بن مريم. قال:
ثم مررت
بإبراهيم
عليه السلام.
فقال: مرحبا
بالنبي
الصالح
والابن الصالح.
قال قلت: من
هذا؟ قال: هذا
إبراهيم.
[:-413-:] Bana Harmeletu'bnü Yahya et-Tücîbî de rivayet etti.
(Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi dedi ki: Bana Yunus, İbni Şihaptan, o da
Enes b. Malik'ten naklen haber verdi. Enes şöyle demiş: Ebu Zerr'in tahdis ettiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ben Mekke'de iken
evimin tavanı açıldı. Cebrail (aleyhisselam) indi. Göğsümü açtı sonra onu
Zemzem suyu ile yıkadı. Sonra içi hikmet ve iman ile dolu altından bir leğen
getirdi. O iman ve hikmeti göğsüme boşalttıktan sonra onu kapattı. Sonra
elimden tutup, beni semaya yükseltti.
Dünya semasına
geldiğimizde Cebrail (aleyhisselam) dünya semasının bekçisine: Aç, dedi. O: Kim
o dedi. Kendisi: Ben Cebrail'im dedi. Seninle birlikte kimse var mı, dedi.
Cebrail: Evet, benimle beraber Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) var dedi.
Bekçi: Ona (gelmesi için davet) gönderildi mi dedi. O: Evet deyince (kapıyı)
açtı. 169
Dünya semasına
çıktığımızda sağ tarafında karartılar, sol tarafında karartılar bulunan bir
adam ile karşılaştık. Sağına baktı mı gülüyor, soluna doğru baktı mı ağlıyordu.
O zat: Salih Nebi ve Salih oğluma merhaba, dedi. Ben: Ey Cebrail bu kimdir,
dedim. O: Bu Adem'dir. Sağındaki ve solundaki bu karartılar ise onun
çocuklarının ruhlarıdır. Sağdakiler cennetlik, sol tarafındaki karartılar ise
cehhennemliktir. Bundan dolayı sağ tarafına baktı mı gülüyor, sol tarafına
baktı mı ağlıyor, dedi.
Sonra Cebrail beni
yukarı çıkardı, nihayet ikinci semaya geldi. Semanın bekçisine: Aç, dedi.
Oranın bekçisi de ona dünya semasının bekçisinin dediklerinin aynısını söyledi
ve kapıyı açtı. "
Enes b. Malik dedi ki:
Ebu Zerr onun semalarda Adem'i, İdris'i, İsa'yı, Musa'yı ve İbrahim'i -Allah'ın
salatları hepsine olsun- bulduğunu zikretti ama onların yerlerinin nasıl
olduğunu söylemedi. Sadece Adem (aIeyhisselam)'ı dünya semasında, İbrahim'i de
altıncı semada bulduğunu zikretti. (Devamla) dedi ki:
Cebrail ve Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) İdris'in yanına geldiklerinde -Allah'ın salavatı
ona- Salih Nebi'ye ve Salih Kardeş'e merhaba, dedi. Sonra geçip gitti, ben:
"Bu kim" dedim. Cebrail: Bu İdris'tir dedi.
(Devamla) buyurdu ki:
Sonra Musa (aleyhisselam)'ın yanından geçtim. O da: Salih Nebiye ve Salih
Kardeşe merhaba dedi. Ben: Bu kim, dedim. Cebrail: Bu Musa'dır dedi. Sonra
İsa'nın yanından geçtim. O da: Salih Nebiye ve Salih Kardeş'e merhaba dedi. Bu
kim dedim, Cebrail: Bu Meryem oğlu İsa'dır dedi.
Sonra İbrahim
(aleyhisselam)'ın yanından geçtim, o: Salih Nebiye ve Salih Oğluma merhaba
dedi. Ben: Bu kim dedim. Cebrail: Bu İbrahim'dir dedi.
Diğer tahric: Buhari,
349, 3342 -muhtasar olarak-, 1646; Nesai, 448; İbn Mace, 1399; Tuhfetu'lEşraf,
1556, 11901
قال
ابن شهاب:
وأخبرني ابن
حزم أن ابن
عباس وأبا حبة
الأنصاري
كانا يقولان:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم "ثم عرج
بي حتى ظهرت
لمستوى أسمع
فيه صريف
الأقلام".قال
ابن حزم وأنس
بن مالك: قال
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
"ففرض الله
على أمتي
خمسين صلاة.
قال فرجعت بذلك
حتى أمر بموسى
فقال موسى
عليه السلام:
ماذا فرض ربك
على أمتك؟ قال
قلت: فرض
عليهم خمسين
صلاة. قال لي
موسى عليه
السلام: فراجع
ربك. فإن أمتك
لا تطيق ذلك.
قال فراجعت
ربي فوضع شطرها.
قال فرجعت إلى
موسى عليه
السلام
فأخبرته. قال:
راجع ربك. فإن
أمتك لا تطيق
ذلك. قال
فراجعت ربي.
فقال: هي خمس
وهي خمسون. لا
يبدل القول
لدي. قال
فرجعت إلى
موسى. فقال:
راجع ربك. فقلت:
قد استحييت من
ربي. قال ثم
انطلق بي جبريل
حتى نأتي سدرة
المنتهى.
فغشيها ألوان
لا أدري ما هي.
قال: ثم أدخلت
الجنة فإذا
فيها جنابذ
اللؤلؤ. وإذا
ترابها المسك".
[:-414-:] İbn Şihab dedi ki: Bana İbn Hazm'ın da huber verdiğine
göre İbn Abbas ve Ebu Habbe el-Ensari şöyle
derdi: Resu\ullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Sonra beni
kalemlerin sesini işiteceğim bir yüksekliğe çıkıncaya kadar yükseltti. "
İbn Hazm ve Enes b.
Malik dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Allah ümmetime elli vakit namaz farz kıldı. Ben bunlarla geri döndüm.
Musa'nın yanından geçince Musa (aleyhisselam): Rabbin ümmetine neyi farz kıldı,
dedi.
Ben: Onlara elli vakit
namaz farz kıldı, dedim. Musa (aleyhisselam) bana:
Rabbine müracaat et
çünkü senin ümmetinin buna gücü yetmez dedi. Ben de Rabbime müracaat ettim, O:
Bunlar beştir fakat elli demektir. Bende söz asla değiştirilmez buyurdu.
Musa'nın yanına döndüm.
Rabbine müracaat et dedi. Ben: Artık Rabbimden haya ediyorum, dedim.
(Allah Resulü devamla)
buyurdu ki: Sonra Cebrail beni alıp götürdü sonunda Sidretu'l-Münteha'ya
vardık. Onu mahiyetlerini bilemediğim renkler bürüdü. Sonra cennete konuldum,
orada inciden kubbeler gördüm. Toprağı da misk idi. "
Diğer tahric: Buhari,
3 uzun olarak hadisin tamamı, 4955 -muhtasar olarak-; Tuhfetu'l-qraf, 16540
DAVUDOĞLU 409 – 423
AÇIKLAMASI 168.sayfada.
409 – 429 NEVEVİ ŞERHİ
172.sayfada.