SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

MUSAKAT BAHSİ

<< 1604 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

127 - (1604) حدثنا يحيى بن يحيى وعمرو الناقد (واللفظ ليحيى) (قال عمرو: حدثنا. وقال يحيى: أخبرنا سفيان بن عيينة) عن ابن أبي نجيح، عن عبدالله بن كثير، عن أبي المنهال، عن ابن عباس. قال:

 قدم النبي صلى الله عليه وسلم المدينة، وهم يسلفون في الثمار، السنة والسنتين. فقال (من أسلف في تمر، فليسلف في كيل معلوم، ووزن معلوم، إلى أجل معلوم).

 

{127}

Bize Yahya b. Yahya ile Amru'n-Nâkıd rivayet etti­ler. Lâfız Yahya'nındır. (Amr: Bize rivayet etti, tâbirini kullandı.) Yahya: Bize Süfyân b. Uyeyne, ibni Ebî Necîh'den, o da Abdullah b. Kesîr'den, o da Ebu'l-Minhâl'den, o da İbni Abbâs'dan naklen haber verdi, dedi. İbni Abbâs şöyle demiş:

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine'ye geldiğinde Medîneliler meyvelerde bir ve iki seneliğine selem yapıyorlardı. Bunun üzerine:

 

«Her kim hurmada selem yapacaksa malum ölçüde, malûm tartıda, malûm bir müddete kadar yapsın!» buyurdular.

 

 

128 - (1604) حدثنا شيبان بن فروخ. حدثنا عبدالوارث عن ابن أبي نجيح. حدثني عبدالله بن كثير عن أبي المنهال، عن ابن عباس. قال:

 قدم رسول الله صلى الله عليه وسلم والناس يسلفون. فقال لهم رسول الله صلى الله عليه وسلم (من أسلف فلا يسلف إلا في كيل معلوم، ووزن معلوم).

 

{128}

Bize Şeybân b. Ferrûh rivayet etti. (Dediki): Bize Abdülvaris, ibni Ebî Necîh'den rivayet etti. (Demişki): Bana Abdullah b. Kesir, Ebu'l-Minhâl'den, o da İbni Abbâs'dan naklen rivayette bulundu. Şöyle demiş:

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) geldiğinde halk selem yaparlardı. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlara:

 

«Kim selem yapacaksa ancak malûm bir ölçüde ve malûm tartıda yapsın!» buyurdular.

 

 

(1604) - حدثنا يحيى بن يحيى وأبو بكر بن أبي شيبة وإسماعيل بن سالم. جميعا عن ابن عيينة، عن ابن أبي نجيح، بهذا الإسناد، مثل حديث عبدالوارث. ولم يذكر. إلى أجل معلوم.

 

{…}

Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ve İsmâîl b. Salim hep birden İbni Uyeyne'den, o da İbni Ebî Necîh'den bu isnâdla Abdülvaris'in hadisi gibi rivayette bulundu; yalnız malûm bir müddete kadar» kaydını zikretmedi.

 

 

2 م - (1604) حدثنا أبو كريب وابن أبو عمر. قالا: حدثنا وكيع. ح وحدثنا محمد بن بشار. حدثنا عبدالرحمن بن مهدي. كلاهما عن سفيان، عن ابن أبي نجيح، بإسنادهم. مثل حديث ابن عيينة. يذكر فيه. إلى أجل معلوم.

 

{…}

Bize Ebû Kureyb ile İbni Ebî Ömer rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Vekî' rivayet etti. H.

Bize Muhammed b. Beşşâr da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahmân b. Mehdi rivayet etti.

 

Her iki râvi Süfyân'dan, o da İbni Ebî Necîh'den isnâdlariyle İbni Uyeyne hadisinin mislini «malûm bir müddete kadar» kaydını zikrederek rivayet etmişlerdir.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhârî «Selem» bahsinde; Ebû Dâvûd ile Tirmizî «Buyû'»da; Nesâî «Buyu'» ve «Şurût'da; îbni Mâce «Ticârât»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

 

Selem ve selef bâzılarına göre takdîm ve teslîm mânâsına gelen iki müteradif kelimedir. Hattâ: «Selef Iraklılar'in, selem ise Hicazlılar'ın lügatidir.» diyenler olmuştur. Şerîatte selem: Zimmette vasıflı olan bir malı peşin verilen bedelle satmaktır. Buna selem denilmesi, resi mâlin o mecliste teslim edilmesindendir. Re'si mâlın önce verilmesine bakarak selef de denilmiştir; şu halde selef selemden daha umumî mânâ ifade eder.

 

Selem şeriatta bilittifak caiz olan satışlardandır. Ona yalnız Saîd b. El-Müseyyeb'in muhalif kaldığı rivayet olunur. «Et-Telvîh» nâm eserde: «Bir taife selemi kerîh görmüşlerdir; Ebû Ubeyde b. Abdillâh b. Mes'ûd'un selemi kerîh gördüğü rivayet olunur.» deniliyor.