SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

MUSAKAT BAHSİ

<< 1605 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

129 - (1605) حدثنا عبدالله بن مسلمة بن قعنب. ح حدثنا سليمان (يعني ابن بلال) عن يحيى (وهو ابن سعيد) قال: كان سعيد بن المسيب يحدث؛ أن معمرا قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم (من احتكر فهو خاطئ). فقيل لسعيد: فإنك تحتكر؟ قال سعيد: إن معمرا الذي كان يحدث هذا الحديث كان يحتكر.

 

[ش (من احتكر فهو خاطئ) الاحتكار من الحكر. وهو الجمع والإمساك. قال في المصباح: احتكر زيد الطعام إذا حبسه إرادة الغلاء. والاسم الحكرة مثل الفرقة من الإفتراق. قال النووي: الاحتكار المحرم هو في الأقوات خاصة. بأن يشتري الطعام في وقت الغلاء للتجارة. ولا  يبيعه في الحال. بل يدخره ليغلو. وأما غير الأقوات فلا يحرم فيه الإحتكار. والخاطئ هو العاصي الآثم].

 

{129}

Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman yâni İbni Bilâl, Yahya'dan —ki İbni Said'dir— rivayet etti. Şöyle demiş: Saîd b. El-Müseyyeb rivayet ederdiki, Muammer şunları söylemiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)

 

«Her kim ihtikâr yaparsa âsî olmuştur.» buyurdu. Bunun üzerine Saîd'e: Ama sen ihtikâr yapıyorsun? dediler. Saîd:

 

Bu hadisi rivayet eden Ma'mer dahi ihtikâr yapardı; cevabını verdi.

 

 

130 - (1605) حدثنا سعيد بن عمرو الأشعثي. حدثنا حاتم بن إسماعيل عن محمد بن عجلان، عن محمد بن عمرو بن عطاء، عن سعيد بن المسيب، عن معمر بن عبدالله،

 عن رسول الله صلى الله عليه وسلم. قال (لا يحتكر إلا خاطئ).

 

{130}

Bize Saîd b. Amr EI-Eş'asî rivayet etti. (Dediki): Bize Hatim b. İsmail, Muhammed b.  Aclân'dan, o da Muhammed b. Amr b. Atâ'dan, o da Said b. El-Müseyyeb'den, o da Ma'mer b. Abdillâh'dan, o da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet ettiki:

 

«Asîden başka kimse ihtikâr yapmaz!» buyurmuşlar.

 

 

(1605) - قال إبراهيم: قال مسلم: وحدثني بعض أصحابنا عن عمرو ابن عون. أخبرنا خالد بن عبدالله عن عمرو بن يحيى، عن محمد بن عمرو، عن سعيد بن المسيب، عن معمر بن أبي معمر، أحد بني عدي ابن كعب قال: قال رسول الله. فذكر بمثل حديث سليمان بن بلال عن يحيى.

 

[ش (وحدثني بعض أصحابنا) هذا أحد الأحاديث الأربعة عشر المقطوعة في صحيح مسلم. قال القاضي: قد قدمنا أن هذا لا يسمى مقطوعا، إنما هو من رواية المجهول. وهو كما قال القاضي. ولا  يضر هذا الحديث لأنه أتى به متابعة. وقد ذكره مسلم من طرق متصلة برواية من سماهم من الثقات].

 

{…}

İbrahim dedi ki: Müslim şunları söyledi: Bana arkadaşlarımızdan biri, Amr b. Avn'dan naklen rivayette bulundu. (Demişki): Bize Hâlid b. Abdillâh, Amr b. Yahya'dan, o da Muhammed b. Amrdan, o da Saîd b. El-Müseyyeb'den, o da Benî Adiy İbni Kâ'b kabilesinden biri olan Ma'mer b. Ebî Ma'mer'den naklen haber verdi. Ma'mer:

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular; diyerek Süleyman b. Bilâl'in, Yahya'dan rivayet ettiği hadîsin mislini zikretmiş.

 

 

İzah:

Gassânî ve diğer hadîs âlimlerinin beyânına göre bu hadîsin son rivayeti Müslim'in tahrîc ettiği on dört maktu' hadîsten biridir. Fakat Kaadî Iyâd: «Evvelce de söylediğimiz gibi böyle hadîs'e maktu' denilmez; bu ancak meçhulün rivayeti kabîlindendir.» diyor ki, doğrudur. Bu rivayetin zararı yoktur; çünkü İmam Müslim onu mütabeat olarak getirmiştir. Asıl hadîsi mevsuk râvilerin rivâyetleriyle muttasıl olarak zikretmiştir. Buradaki meçhul râviyi Ebü Dâvûd ve diğer hadîs imamları ismiyle rivayet etmişlerdir.

 

Hâtı': Âsî, günahkâr demektir. İhtikâr' lügatte: Toplamak ve hapsetmektir. Şerîatte ise: Şehirden veya erzak celbettiği yerden zahire satın alarak, pahalanıncaya kadar hapsetmesidir. İhtikârın şartı, umuma zarar veren bir şehirde yapılmasıdır. Bâzıları ihtikâr sayılmak için pahalılık zamanında satın alıp daha ziyade pahalanmasını beklemeyi şart koşmuşlardır.

 

Hanefîler'e göre umuma zararı olan yerde insan ve hayvan yiyeceklerinde ihtikâr yapmak mekruhtur. Umûma zararı olmayan yerde malını satmayıp pahalılaşmasını beklemek ihtikâr . sayılmadığı gibi, tarlasından çıkan mahsulünü veya uzak yerden getirdiği zahiresini satmamak da ihtikâr değildir.

 

Şâfiîler bu hadîsle istidlal ederek hassaten yiyecek şeylerde ihtikârın haram olduğuna kaildirler. Yiyecek kabilinden olmayan şeylerde bilittifak ihtikâr yoktur. İhtikârın men' edilmesindeki hikmet âmmeden zararı defetmektir. Hattâ bir kimsenin elinde zahîre bulunsa da halk ona muhtaç olsalar başka zahîre bulamadıkları takdirde o kimse zahiresini satmaya mecbur edilir. Hz. Ömer (Radiyallahu anh)'ın: «Mekke'de zahîre ihtikâr etmeyin; zîra zulmü ilhâddır.» dediği rivayet olunur. Gerçi hadîs-i şeriften Saîd b. El-Müseyyeb ile râvi Ma'mer'in ihtikâr yaptıkları anlaşılıyorsa da İbni Abdilberr ile diğer bir takım ulemâ bunların zahîre değil, zeytinyağı ihtikâr ettiklerini söylemişler; hadîsi ihtiyaç zamanında yiyecek saklamaya hamletmişlerdir. Nitekim Hanefîler'le Şâfiîler'in mezhepleri de budur.