NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
8 - (1734) حدثنا
عبيدالله بن
معاذ العنبري.
حدثنا أبي. حدثنا
شعبة عن أبي
التياح، عن
أنس. ح وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا
عبيدالله بن
سعيد. ح وحدثنا
محمد بن
الوليد. حدثنا
محمد بن جعفر.
كلاهما عن شعبة،
عن أبي
التياح. قال:
سمعت أنس بن
مالك يقول:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (يسروا
ولا
تعسروا.
وسكنوا ولا تنفروا).
{8}
Bize Ubeydullah b. Muâz
El-Anberî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize
Şu'be, Ebû't-Teyyâh'dan, o da Enes'den naklen rivayet etti. H.
Bize Ebû Bekir b. Ebî
Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah b. Saîd rivayet etti. H.
Bize Muhammed b. Velîd
de rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. Her iki râvi
Şu'be'den, o da Ebû't-Teyyâh'dan naklen rivayette bulunmuşlardır. Ebû't-Teyyâh
şöyle demiş: Ben Enes b. Mâlik'i şunu söylerken işittim: Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem):
«Kolaylaştırın!
Güçleştirmeyin! Teskin edin! Nefret ettirmeyin!» buyurdu.
İzah:
Ebû Mûsâ rivayetini
Buhari «Kitâbû'I-Megâzî»de; Enes rivayetini de «Kitâbü'l-ilm» ile «Kitâbül-Edeb'de
tahrîc etmiştir.
Hadîs-i şerif
cevâmiu'l-kelimdendir. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sözü az,
mânâsı çok olan hadîslerine «cevâmiu'l-kelim» denilr. Bu hal ona mahsus bir
lütfü ilâhîdir.
Bu hadîsin
cevâmiu'l-kelimden sayılması bütün dünyâ ve âhîret hayırlarına şâmil
olduğundandır. Zîra dünya amel yeri, âhiret de ceza diyarıdır. işte Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) burada dünyaya ait işlerde insanlara kolaylık
gösterilmesini, âhiret umuru hususunda da hayırlı va'dler; sevindirici müjdeler
verilmesini emir buyurmuş; bu suretle âlemlere rahmet olarak gönderildiğini
isbât eylemiştir.
Burada şöyle bir suâl
hatıra gelebilir: Bir şeyin emredilmesi o şeyin addının haram olduğunu
gösterir. Şu halde kolaylık gösterilmesi emredildikten sonra bir de
«Güçleştirmeyin!» buyurulmasının faydası nedir?
Bu suâle allâme Aynî şu
cevâbı veriyor: «Biz bu kaideyi teslim etmiyoruz. Etsek bile burada maksat,
zimmen lâzım gelen mânânın te'kîd için sarahatle irâde edilmesidir. Zîra yalnız
«Kolaylaştırın» buyursa idi, nekire olan bu emir, bir defa kolaylık gösterip
ekseri hallerde güçlük çıkaran kimseye de uygun düşerdi. Fakat
«Güçleştirmeyin!» buyurunca artık bütün hâllerde güçleştirmenin her yönü ile
kaldırıldığı anlaşılmıştır. «Nefret ettirmeyin!» ifadesinde de hal böyledir.»
«Siyak-ı nefîde gelen
nekireler umûm ifade ederler. Binâenaleyh burada sadece «Güçleştirmeyin!»,
«Nefret ettirmeyin!» buyurmak yeterdi.» denilirse şöyle cevap verilir:
Güçleştirmenin kaldırılmasından kolaylaştırmanın sübût bulması lâzım gelmediği
gibi, nefret ettirmemekten de kolaylaştırmak lâzım gelmez. işte bu zıd manâlı
sözler bunun için bir araya getirilmişlerdir. Makam da îzâh îcab eder; zîra
va'z ve irşada benzemektedir. Mânâ şudur:
«insanlara yahut
mu'minlere Allah'ın fadlu keremini, sevabını, ihsanının çokluğunu, rahmetinin
genişliğini müjdeleyin!..»
«Nefret ettirmeyin!»
cümlesinin mânâsı da öyledir. Yâni muhtelif vaîd ve korkutucu emir ve nehîleri
söyleyip şiddet göstermeyin ki, yeni müslüman olanlar, bulûğ çağına yaklaşan
çocuklar ve günahlarından tevbe etmiş bulunan âsîler îslâm'a yatışsınlar.
Bunları lütfü mülâyemetle yavaş yavaş ibâdetlere alıştırın! Nitekim îslâmiyetin
ilk zamanlarında bu tedrîce riâyet olunuyordu. Çünkü yeni müslüman olan bir
kimseye gösterilen kolaylık, onun dîne ısınmasına ve neşatının artmasına sebep
oluyordu. Şiddet gösterilmiş olsa ya dîni kabuî etmez yahut dînde sebat
göstermeyip dönebilirdi.
Hadîsin Muhammed b.
Abbâd rivâyetindeki Süfyân tarîki hakkında Dârekutnî söz etmiş; bu hadîsi
Buhâri‘nin, Süfyân tarîki ile tahrîc etmediğini söylemişse de Nevevî kendisine
cevap vermiş; burada İmam Müslim'e karşı söylenecek bir söz olmadığını
kaydettikten sonra şunları ilâve etmiştir: «Çünkü Muhammed b. Abbâd mevsuk bir
râvîdir. Hadîsi Süfyân’dan, onun da Amr b. Saîd'den naklen rivayet ettiğini
kat'iyetle bildirmiştir. Hadîs sabit olmasa bile Müslim'e yine zarar vermez;
zîra metni başka yollardan sabit olmuştur.»