SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

CİHAD ve SİYER BAHSİ

<< 1794 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

107 - (1794) وحدثنا عبدالله بن عمر بن محمد بن أبان الجعفي. حدثنا عبدالرحيم (يعني ابن سليمان) عن زكرياء، عن أبي إسحاق، عن عمرو بن ميمون الأودي، عن ابن مسعود. قال:

 بينما رسول الله صلى الله عليه وسلم يصلي عند البيت، وأبو جهل وأصحاب له جلوس، وقد نحوت جزور بالأمس. فقال أبو جهل: أيكم يقوم إلى سلا جزور بني فلان فيأخذه، فيضل في كتفي محمد إذا سجد؟ فانبعث أشقى القوم فأخذه. فلما سجد النبي صلى الله عليه وسلم وضعه بين كتفيه. قال: فاستضحكوا. وجعل بعضهم يميل على بعض. وأنا قائم أنظر. لو كانت لي منعة طرحته عن ظهر رسول الله صلى الله عليه وسلم. والنبي صلى الله عليه وسلم ساجد، ما يرفع رأسه. حتى انطلق إنسان فأخبر فاطمة. فجاءت، وهي جويرية، فطرحته عنه. ثم أقبلت عليهم تشتمهم. فلما قضى النبي صلى الله عليه وسلم صلاته رفع صوته ثم دعا عليهم. وكان إذا دعا، دعا ثلاثا. وإذا سأل، سأل ثلاثا. ثم قال (اللهم! عليك بقريش) ثلاث مرات.فلما سمعوا صوته ذهب عنهم الضحك. وخافوا دعوته. ثم قال (اللهم! عليك بأبي جهل بن هشام، وعتبة بن ربيعة، وشيبة ابن ربيعة، والوليد بن عقبة، وأمية بن خلف، وعقبة بن أبي معيط) (وذكر السابع ولم أحفظه) فوالذي بعث محمدا صلى الله عليه وسلم بالحق! لقد رأيت الذين سمى صرعى يوم بدر. ثم سحبوا إلى القليب، قليب بدر.

قال أبو إسحاق: الوليد بن عقبة غلط في هذا الحديث.

 

{107}

Bize Abdullah b. Ömer b. Muhammen b. Ebân El-Cu'fî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahîm (yâni ibni Süleyman), Zekeriyyâ'dan, o da Ebû ishâk'dan, o da Amr b. Meymûn El-Evdî'den, o da ibni Mes'ûd'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) :

 

Bir defa Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Beytin yanında namaz kılarken Ebû Cehil ile bazı arkadaşları da oturuyorlardı. Evveli gün bir dişi deve boğazlanmıştı. Ebû Cehil:

 

—: Fülân oğullarının devesinin sargısını hanginiz kalkıp alacak ve onu secde ettiği vakit Muhammed'în omuzlarına koyacak? dedi. Hemen düşmanın en şakisi ileri atılarak onu aldı. Ve Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) secde edince omuzlarının arasına koydu. Bunun üzerine gülüştüler; ve birbirlerinin üzerine yanlamaya başladılar. Ben de ayakta bakıyordum. Bir kuvvetim olsa onu Rcsûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sırtından atardım! Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) secdede idi; başını kaldırmıyordu. Nihayet bir insan giderek Fâtıme'ye haber verdi. Fâtıme yetişmiş bir kızcağız... hemen gelerek (babasının) üzerinden o sargıyı attı. Sonra onlara dönerek sitemde bulundu.

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namazını bitirince sesini kaldırdı; ve onlara bed dua etti. Dua ettiği zaman üç defa eder; bir şey dilediği zaman üç defa dilerdi. Sonra üç defa :

 

«Allahım, Kureyş sana havale!» dedi. Müşrikler onun sesini işitince gülmeleri kesildi. Ve duasından korktular. Sonra:

 

«Allahım, Ebû Cehil b. Hişâm ile Utbe b. Rabîa, Şeybe b. Rabîa, Velîd b. Ukbe, Umeyye b. Halef ve Ukbe b. Ebî Muayt sana havale!» dedi. (Yedinciyi de söyledi ama onu belleyemedim.) Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i hak (dîn) ile gönderen Allah'a yemîn ederim ki bu adlarını saydığı kimseleri Bedir harbinde yerlere serilmiş gördüm. Sonra çukura, Bedir çukuruna sürüklendiler.

 

Ebû ishâk: «Bu hadîste Velîd b. Ukbe hatadır.» demiştir.

 

 

108 - (1794) حدثنا محمد بن المثنى ومحمد بن بشار (واللفظ لابن المثنى). قالا: حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة. قال: سمعت أبا إسحاق يحدث عن عمرو بن ميمون، عن عبدالله. قال:

 بينما رسول الله صلى الله عليه وسلم ساجد، وحوله ناس من قريش. إذ جاء عقبة بن أبي معيط بسلا جزور. فقذفه على ظهر رسول الله صلى الله عليه وسلم فلم يرفع رأسه. فجاءت فاطمة فأخذته عن ظهره. ودعت على من صنع ذلك. فقال (اللهم! عليك الملأ من قريش. أبا جهل بن هشام، وعتبة بن ربيعة، وعقبة بن أبي معيط، وشيبة بن ربيعة، وأمية بن خلف، أو أبي بن خلف (شعبة الشاك)) قال: فلقد رأيتهم قتلوا يوم بدر. فألقوا في بئر. غير أن أمية أو أبيا تقطعت أوصاله. فلم يلق في البئر.

 

{108}

Bize Muhammed b. El-Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivayet ettiler. Lâfız ibni'l-Müsenna'nındır. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki):

 

Ebû ishâk'ı, Amr b. Meymûn'dan, o da AbduIIah'dan naklen rivayet ederken dinledim. Abdullah şöyle demiş:

 

Bir defa Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) secdede, etrafında Kureyş'den bâzı insanlar bulunduğu bir sırada Ukbe b. Ebî Muayt bir dişi deve sargısı getiriverdi. Ve onu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sırtına attı. O başını kaldırmadı. Az sonra Fâtıme gelerek onu sırtından aldı. Ve bunu yapana bed duâ etti. Resulü Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de :

 

«Allahım, Kureyş'ten bu cemâat, Ebû Cehil b. Hişâm, Utbe b. Rabîa, Ukbe b. Ebî Muayt, Şeybe b. Rabîa, Umeyye b. Halef yahut Ubey b. Halef (burda şüphe eden Şu'be'dir) sana havale!» dedi.

 

Yemin olsun ki ben bunları Bedir günü öldürülmüş görmiişümdür. Arkacağından bir kuyuya atıldılar. Yalnız Ümeyye yahut Übeyy'in mafsalları kesildi, fakat kuyuya atılmadı.

 

 

109 - (1794) وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا جعفر بن عون. أخبرنا سفيان عن أبي إسحاق، بهذا الإسناد، نحوه. وزاد: وكان يستحب ثلاثا يقول (اللهم! عليك بقريش. اللهم! عليك بقريش. اللهم! عليك بقريش) ثلاثا. وذكر فيهم الوليد بن عتبة، وأمية بن خلف. ولم يشك. قال أبو إسحاق: ونسيت السابع.

 

{109}

Bize Ebü Bekir b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Ca'fer b. Avn rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Ebû İshâk'dan bu isnâdla bu hadîsin benzerini habrr verdi. Şunu da ziyade etmiş: -Üç defa söylemeyi seviyor üç defa :

 

«Allahım! Kureyş sana havale! Allahım, Kureyş sana havale! Allahım, Kureyş sana havâle!» diyordu. Kureyş'în arasında Velîd b. Utbe ile Ümeyye b. Halefi de anmış; ve şekketmemiştir. Ebıı lshâk: «Yedinciyi unuttum.» demiştir.

 

 

110 - (1794) وحدثني سلمة بن شبيب. حدثنا الحسن بن أعين. حدثنا زهير. حدثنا أبو إسحاق عن عمرو بن ميمون، عن عبدالله. قال:

 استقبل رسول الله صلى الله عليه وسلم البيت. فدعا على ستة نفر من قريش. فيهم أبو جهل وأمية بن خلف وعتبة بن ربيعة وشيبة بن ربيعة وعقبة بن أبي معيط. فأقسم بالله لقد رأيتهم صرعى على بدر، قد غيرتهم الشمس. وكان يوما حارا.

 

{110}

Bana Seleme b. Şebîb de rivayet etti. (Dediki): Bize Hasen b. A'yen rivayet etti. (Dediki): Bize Züheyr rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû ishâk, Amr b. Meymûn'dan, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) :

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Beyte karşı durarak Kureyş'den altı kişi aleyhine dua etti. Bunların içinde Ebû Cehil, Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rabîa, Şeybe b. Rabîa ve Ukbe b. Ebî Muayt da vardı. Allah'a yemîn ederim ki, ben bunları Bedir harbinde yere serilmiş gördüm. Güneş kendilerini değiştirmişti. Sıcak bir gündü.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri «Vudû*», «Cizye», «meb'as-in-Nebiyy», «Salât», «Cihâd» ve «Megâzî»'de; Nesâî «Tahâre» ile «Siyer»'de tahrîc etmişlerdir.

 

Selâ: Hayvanın karnındaki yavrunun sargısıdır. insanda buna meşime denilir.

 

«Düşmanın en şakîsi'nden murâd: Ukbe b. Ebi Muayt'tır. Nitekim ikinci rivayette ismi tasrîh edilmiştir.

 

«Menea» düşmanın eziyyetini men' edecek kuvvet yahut aşiret efradı demektir. Bu takdirde kelime «mâni'nin cem'idir. Fakat bâzıları bu kelimenin izzet ve şeref mânâsına geldiğini söylemişlerdir.

Zemahşerî: «Bu kelime enefe ve azamet lâfızlarında olduğu gibi bir masdardır.» demiştir.

 

Müşriklerin bed duadan korkmaları mekân i'tibari iledir. Yâni Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın duası kabul edilir diye değil, Kâbe'de yapılan duâ makbuldür diye korkmuşlardır.

 

«Bir şey dilerse üç defa dilerdi.» cümlesinden murâd: Yine duadır. Te'kîd için lâfız değiştirilerek üst tarafa atfedilmiştir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu duayı namazdan çıktıktan sonra Kâ'be'ye karşı yapmıştır.

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'\n bed duâ ettiği şahısların yedincisi râvi belleyememişse de «Sahîh-i Buhâri»'de bunun Umara b. Velîd b. Muğira olduğu bildirilmiştir. Yalnız bazıları bunu müşkil görmüşlerdir. Çünkü Siyer ulemâsının beyanlarına göre Umara b. Velîd Habeşistan'da Necâşî 'nin yanında bulunuyordu. Kendisi güzeldi. Necâşî'nin karısına musallat olmuş; bu sebeple Necâşî sihirbazlarından birine onu sihirletmişti. Bundan sonra Umara vahşîleşmiş; ölünceye kadar vahşî hayvanlarla gezmiş; nihayet Hz. Ömer zamanında Habeşistan adalarından birinde ölmüştür. Kaadî İyâd diyorki: «Bunun cevâbı şudur: Hz. ibni Mes'ûd'un görmesinden murâd : Ekserisini görmüş olmasıdır.

 

Buna delîl Ukbe b. Ebî Muayt'tır. O da yedi kişiden biridir, fakat Bedir harbinde öldürülmemiş; oradan esir olarak nakledilmiştir. Onu Irku'z-Zubye denilen yere geldiklerinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hapsederek öldürmüştür.»