SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

EŞRİBE BAHSİ

<< 2039 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

141 - (2039) حدثني حجاج بن الشاعر. حدثني الضحاك بن مخلد، من رقعة عارض لي بها، ثم قرأه علي. قال: أخبرناه حنظلة بن أبي سفيان. حدثنا سعيد بن ميناء. قال: سمعت جابر بن عبدالله يقول: لما حفر الخندق رأيت برسول الله صلى الله عليه وسلم خمصا. فانكفأت إلى امرأتي. فقلت لها: هل عندك شيء؟ فإني رأيت برسول الله صلى الله عليه وسلم خمصا شديدا. فأخرجت لي جرابا فيه صاع من شعير. ولنا بهيمة داجن. قال فذبحتها وطحنت. ففرغت إلى فراغي. فقطعتها في برمتها. ثم وليت إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقالت: لا تفضحني برسول الله صلى الله عليه وسلم ومن معه. قال فجئته فساررته. فقلت: يا رسول الله! إنا قد ذبحنا بهيمة لنا. وطحنت صاعا من شعير كان عندنا. فتعال أنت في نفر معك. فصاح رسول الله صلى الله عليه وسلم وقال (يا أهل الخندق! إن جابرا قد صنع لكم سورا. فحيهلا بكم) وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم (لا تنزلن برمتكم ولا  تخبرن عجينتكم، حتى أجئ) فجئت وجاء رسول الله صلى الله عليه وسلم يقدم الناس. حتى جئت امرأتي. فقالت: بك. وبك. فقلت: قد فعلت الذي قلت لي. فأخرجت له عجينتنا فبصق فيها وبارك. ثم عمد إلى برمتنا فبصق فيها وبارك. ثم قال (ادعي خابزة فلتخبز معك. واقدحي من برمتكم ولا  تنزلوها) وهم ألف. فأقسم بالله! لأكلوا حتى تركوه وانحرفوا. وإن برمتنا لتغط كما هي. وإن عجينتنا - أو كما قال الضحاك - لتخبز كما هو.

 

{141}

Bana Haccâc b. Şâir rivayet etti. (Dediki): Bana Dahhâk b. Mahled bir kâğıttan —ki onunla evvelâ bana çatmış, sonra onu bana okumuştur— rivayet etti. (Dediki): Bize bunu Hanzala b. Ebî Süfyân haber verdi. (Dediki): Bize Saîd b. Mînâ' rivayet etti. (Dediki): Câbir b. Abdillah'ı şunu söylerken işittim :

 

«Hendek kazıldığı vakit Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem) de açlık gördüm. Hemen karıma dönerek ona:

 

  Sende bir şey var mı? Çünkü ben Resulullah (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem) de şiddetli  açlık gördüm, dedim. Bana içinde bir ölçek arpa bulunan bir dağarcık çıkardı. Evimizde   beslediğimiz bir de kuzucuğumuz vardı. Ben onu kestim. Kadın da arpayı öğüttü. Ve benimle beraber o da işini bitirdi. Kuzuyu onun çömleğine parçaladım. Sonra Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem)'e döndüm. Kadın:

 

  Beni Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem)'le beraberindekilere karşı rezil etme! dedi. Ben Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem)'e gelerek (vaziyeti) gizlice kendisine söyledim. Ve :

 

  Yâ Resûlallah! Biz bir kuzucuğumuzu kestik. Kadın da evimizde bulunan bir ölçek arpayı öğüttü. İmdi sen beraberinde birkaç kişiyle beraber gel! dedim. Bunun üzerine  Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem) seslendi. Ve :

 

«Ey hendek ahalisi! Câbir sizin için davet tertib etmiş. Hemen buyrun!» dedi.  (Bana da) :

 

«Ben gelinceye kadar sakın çömleğinizi ateşten indirmeyin! Hamurunuzdan da ekmek yapmayın!» buyurdular. (Eve) geldim. Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem) de cemaatın önünde geldiler. Karımın yanma vardım :

 

  Seni gidi seni! dedi. Ben de :

 

  Bana söylediğini yaptım, dedim.

 

Kadın, Nebi (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem)'e hamurumuzu çıkardı, ona tükürdü ve bereketlendirdi. Sonra çömleğimize giderek onun da içine tükürdü ve bereketlendirdi. Sonra (Kadına) :

 

«Bir ekmekçi çağır da seninle beraber ekmek yapsın! Çömleğinizden de kepçeyle al, onu (ateşten) indirmeyin!» buyurdu. Ordu bin kişi idi. Allah'a yemin ederim! Bir güzel yediler hattâ (doyarak) onu bırakıp gittiler. Çömleğimiz de olduğu gibi fıkırdıyordu. Hamurumuz dahi —yahut Dahhak'ın dediği gibi— ekmek yapılıyor (fakat) olduğu gibi duruyordu.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri «KHâbu'I-Meğâzi» ile «Kitâbu'l-Cihad»'da tahric etmiştir. Hendek Harbini yerinde görmüştük. Burada da hülâsa olarak deriz k : Bu harb kıtlık senesinde olmuştu. Müşrikler Ebû Süfyân'ın kumandasında dört bin kişilik bir ordu ile Medîne'ye gelmişlerdi. Müslümanlarsa bin kişiden ibaret idiler. Açlık ve yokluk sebebiyle Medine 'nin harice açık bulunan yerine hendek kazarak müdafaa harbine karar vermişlerdi. Bu davet işi hendeğin kazıldığı zamana tesadüf etmiştir.

 

Haraas: Açlıktan karnın içeriye çekilmesidir. Ashâb-ı kirâm'la Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem)'in bu harbde açlıktan karınlarına taş bağladıkları rivayet olunur.

 

Sûr: Davet yemeğidir. Mutlak yemek olduğunu söyleyenler de vardır. Bu kelime fârisidir. Birçok sahih hadislerden anlaşıldığına göre Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Arabça olmayan bazı sözler söylemiştir. Bu da onun cevazına delâlet eder. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bu davet'e ordunun önünde gelmesi ashabı kendisi davet ettiği içindir. Burada kendisi davet sahibi makamındadir. Yoksa başka zamanlarda ordusunun önünde gitmez; kimsenin ökçelerine basmasına sebebiyet vermezdi. Hz. Câbir'in hanımının ismi Süheyle binti Mes'ud olup, Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bey'at eden ensardandır.

 

Bu kadının Câbir'e: «Bike ve bike» sözü onu zemmetmekten kinayedir. Bâzılarına göre bundan murad: Başına kepazelik gelsin: Zem olunasın.» demektir. Bunun mânâsı ; «Bu senin re'yinle ve tedbirsizliğinle oldu.» demektir, mütalâasında bulunanlar da vardır. Biz bu makamda: «Seni gidi seni» deriz.