SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

LİBAS BAHSİ

<< 2068 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

6 - (2068) حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن نافع، عن ابن عمر؛

 أن عمر بن الخطاب رأى حلة سيراء عند باب المسجد. فقال: يا رسول الله! لو اشتريت هذه فلبستها للناس يوم الجمعة، وللوفد إذا قدموا عليك! فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم (إنما يلبس هذه من لا خلاق له في الآخرة) ثم جاءت رسول الله صلى الله عليه وسلم منها حلل. فأعطى عمر منها حلة. فقال عمر: يا رسول الله! كسوتنيها. وقد قلت في حلة عطارد ما قلت؟ فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم (إني لم أكسكها لتلبسها) فكساها عمر أخا له مشركا، بمكة.

 

[ش (حلة سيراء) ضبطوا الحلة هنا بالتنوين. على أن سيراء صفة. وبغير تنوين على الإضافة. وهما وجهان مشهوران. والمحققون ومتقنو العربية يختارون الإضافة. قال سيبويه: لم تأت فعلاء صفة. وأكثر المحدثين ينوبون. وهي برود يخالطها حرير وهي مضلعة بالحرير. قالوا: كأنها شبهت خطوطها بالسيور. قال أهل اللغة: الحلة لا تكون إلا ثوبين. وتكون غالبا إزارا ورداء.

(من لا خلاق له) قيل: معناه من لا نصيب له في الآخرة. وقيل من لا حرمه له. وقيل: من لا دين له].

 

{6}

Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğini, onun da İbnü Ömer'den, onun da Ömer b. Hattâb'dan naklettiği şu hadîsi okudum.

 

Ömer b. Hattâb mescidin kapısında ipekli çizgili bir kumaş görmüş de :

 

  Yâ Resûlallah! Bu kumaşı satın alsan da cuma günü halka ve sana geldikleri vakit heyetlere onu giysene! demiş. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Bunu ancak âhirette bir nasîbi oîmayan giyer.» buyurmuş. Bilâhare Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bu cinsten hülleler gelmiş. O da Ömer'e bunlardan bir hülle vermiş. Ömer :

 

  Bunu bana giydirdin, halbuki Utarid'in hüllesi hakkında söylediğini söyledin, demiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de:

 

«Ben onu sana giyesin diye giydirmedim.» buyurmuşlar. Artık Ömer de onu Mekke'de bulunan müşrik bir kardeşine giydirmiş.

 

 

(2068) - وحدثنا ابن نمير. حدثنا أبي. ح وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا أبو أسامة. ح وحدثنا محمد بن أبي بكر المقدمي. حدثنا يحيى بن سعيد. كلهم عن عبيدالله. ح وحدثني سويد ابن سعيد. حدثنا حفص بن ميسرة عن موسى بن عقبة. كلاهما عن نافع، عن ابن عمر، عن النبي صلى الله عليه وسلم. بنحو حديث مالك.

 

{…}

Bize İbnü Numeyr de rivayet etti. (Dediki); Bize babam ri­vayet etti. H.

Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usame rivayet etti. H.

Bize Mııhammed b. Ebî Bekr El-Mukaddemi dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Saîd  rivayet  etti.

 

Bunların hepsi  Ubeydullah'dan rivayet etmişlerdir. H.

 

Bana Süveyd b. Saîd de rivayet etti. (Dediki): Bize Hafs b. Meysere, Musa b. Ukbe'den rivayet etti. Her iki râvi Nâfi'den, o da İbni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen Mâlik'in hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır.

 

 

7 - (2068) وحدثنا شيبان بن فروخ. حدثنا جرير بن حازم. حدثنا نافع عن ابن عمر. قال:

 رأى عمر عطاردا التميمي يقيم بالسوق حلة سيراء. وكان رجلا يغشى الملوك ويصيب منهم. فقال عمر: يا رسول الله! إني رأيت عطاردا يقيم في السوق حلة سيراء. فلو اشتريتها فلبستها لوفود العرب إذا قدموا عليك! وأظنه قال: ولبستها يوم الجمعة. فقال له رسول الله صلى الله عليه وسلم (إنما يلبس الحرير في الدنيا من لا خلاق له في الآخرة) فلما كان بعد ذلك أتى رسول الله صلى الله عليه وسلم بحلل سيراء. فبعث إلى عمر بحلة. وبعث إلى أسامة بن زيد بحلة. وأعطى علي بن أبي طالب حلة. وقال (شققها خمرا بين نسائك) قال فجاء عمر بحلته يحملها. فقال: يا رسول الله! بعثت إلي بهذه. وقد قلت بالأمس في حلة عطارد ما قلت. فقال (إني لم أبعث بها إليك لتلبسها. ولكني بعثت بها إليك لتصيب بها) وأما أسامة فراح في حلته. فنظر إليه رسول الله صلى الله عليه وسلم نظرا عرف أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قد أنكر ما صنع. فقال: يا رسول الله! ما تنظر إلي؟ فأنت بعثت إلي بها. فقال (إني لم أبعث إليك لتلبسها. ولكني بعثت بها إليك لتشققها خمرا بين نسائك).

 

[ش (يقيم في السوق حلة) أي يعرضها للبيع.

(شققها خمرا) هو بضم الميم، ويجوز إسكانها. جمع خمار. وهو ما يوضع على رأس المرأة].

 

{7}

Bize Şeyban b. Ferrûh dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Cerîr b. Hazim rivayet etti. (Dediki): Bize Nâfi' İbni Ömer'den rivayet etti. (Şöyle demiş): Ömer:

 

Utarid Et-Temîmi'yi pazarda siyera hüllesi teşhir ederken gördü... Utârid kıratları mesteder ve onların ihsanlarına nail olurdu. Ömer :

 

  Yâ Resûlallah! Ben Utarid'i pazarda siyera hüllesi teşhir ederken gördüm.  Onu satın alsan da, sana geldikleri vakit Arab hey'etlerine giysene! dedi. Zannederim onu cuma günü de giysene, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona :

 

«Dünyada ipeği ancak ve ancak âhirette nasibi olmayanlar giyer.» buyurdu. Bunun üzerinden birkaç zaman geçtikten sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e siyera hülleleri getirdiler. O da Ömer'e bir hülle gönderdi. Bir hülle de Usame b. Zeyd'e gönderdi. Bir hülle de Ali b. Ebî Tâlib'e verdi ve onu kadınlarının arasında baş bezi yapmak için parçala, dedi. Arkacığmdan Ömer hüllesini taşıyarak geldi. Ve:

 

  Yâ Resûlallah! Onu bana göndermişsin. Halbuki dün Utarid'in hüllesi hakkında söyleyeceğini söyledin, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona öyle bir bakış baktı ki, bu yaptığını Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in   beğenmediğini anladı. Ve :

 

  Yâ Resûlallah! Bana niye hakıyorsun, bunu bana sen gönderdin, dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Ben onu sana giyesin diye göndermedim. Lâkin onu kadınların arasında baş bezi yapmak üzere parçalayasın diye gönderdim.» buyurdular.

 

 

8 - (2068) وحدثني أبو الطاهر وحرملة بن يحيى (واللفظ لحرملة) قالا: أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس عن ابن شهاب. حدثني سالم بن عبدالله؛ أن عبدالله بن عمر قال:

 وجد عمر بن الخطاب حلة من إستبرق تباع بالسوق. فأخذها فأتى بها رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: يا رسول الله! ابتع هذه فتجمل بها للعيد وللوفد. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم (إنما هذه لباس من لا خلاق له) قال فلبث عمر ما شاء الله. ثم أرسل إليه رسول الله صلى الله عليه وسلم بجبة ديباج. فأقبل بها عمر حتى أتى بها رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقال: يا رسول الله! قلت (إنما هذه لباس من لا خلاق له). أو (إنما يلبس هذه من لا خلاق له). ثم أرسلت إلي بهذه؟ فقال له رسول الله صلى الله عليه وسلم (تبيعها وتصيب بها حاجتك).

 

{8}

Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele b. Yahya da rivayet ettiler. Lâfız Harmele'nindir. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Salim b. Abdillah rivayet ettiki, Abdullah b. Ömer şunu söylemiş: Ömer b. Hattâb pazarda satılan kaba ipekten ma'mul bir hülle buldu. Ve onu alarak Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e getirdi:

 

  Yâ Resûlallah! Bunu satın al da,  bayram ve hey'etler için onunla zinetleıı! dedi. Onun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Bu ancak ve ancak nasibi olmayanların giysisidir.» buyurdu. Ömer Allah'ın dilediği kadar durdu. Sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona ince ipekten bir cübbe gönderdi. Az sonra Ömer ciibbe ile belirli ve onu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'e getirerek :

 

  Yâ Resûlallah! «Bu ancak ve ancak nasibi olmayanların giysisidir.» Yahut «Bunu ancak ve ancak nasibi olmayanlar giyer.» dedin. Sonra onu bana gönderdin, dedi. Bunun  üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Onu satarsın ve bir hacetini görürsün!» buyurdular.

 

 

(2068) - وحدثنا هارون بن معروف. حدثنا ابن وهب. أخبرني عمرو ابن الحارث عن ابن شهاب، بهذا الإسناد، مثله.

 

{…}

Bize Harun b. Ma'ruf da rivayet etti. (Dediki): Bize İbııi Veîıb rivayet etti. (Dediki): Bana Amr b. Haris, İbni Şihâb'dan bu isnadla bu hadîsin mislini haber verdi.

 

 

9 - (2068) حدثني زهير بن حرب. حدثنا يحيى بن سعيد عن شعبة. أخبرني أبو بكر بن حفص عن سالم، عن ابن عمر؛

 أن عمر رأى على رجل من آل عطارد قباء من ديباج أو حرير. فقال لرسول الله صلى الله عليه وسلم: لو اشتريته! فقال (إنما يلبس هذا من لا خلاق له) فأهدى إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم حلة سيراء. فأرسل بها إلي. قال قلت: أرسلت بها إلي، وقد سمعتك قلت فيها ما قلت! قال (إنما بعثت بها إليك لتستمتع بها).

 

{9}

Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Saîd, Şu'be'den rivayet etti. (Demişki): Bana Ebû Bekr b. Hafs, Sâlim'den, o da İbni Ömer'den naklen haber verdi ki Ömer, Utârid oğullarından bir adamın üzerinde dibadan yahut ipekten bir kaftan görmüş de Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'e: Bunu satın alsan a! demiş. O da :

 

«Bunu ancak ve ancak nasibi olmayanlar giyer!» buyurmuş. Derken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bir siyera hüllesi hediyye edilmiş. (Ömer diyorki): Onu bana gönderdi. Ben:

 

— Bunu bana gönderdin, halbuki onun hakkında söyleyeceklerini söylediğini ben işittim, dedim.

 

«Onu ben sana ancak ve ancak istifade edesin diye gönderdim buyurdular.

 

 

(2068) - وحدثني ابن نمير. حدثنا روح. حدثنا شعبة. حدثنا أبو بكر ابن حفص عن سالم بن عبدالله بن عمر، عن أبيه؛ أن عمر بن الخطاب رأى على رجل من آل عطارد. بمثل حديث يحيى بن سعيد. غير أنه قال (إنما بعثت بها إليك لتنتفع بها، ولم أبعث بها إليك لتلبسها).

 

[ش (لتنتفع بها) أي تبيعها فتنتفع بثمنها].

 

{M-1}

Bana İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh rivâye etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Bekr b. Hars, Salim b. Abdillah b. Ömer'den, o da babasından naklen rivayet etti ki, Ömer b. Hattâb, Utarid oğullarından bir adamın üzerinde...  görmüş.

 

Râvi, Yahya b. Saîd hadîsi gibi rivayette bulunmuştur. Yalnız o: «Ben onu sana ancak faydalanasın diye gönderdim; onu sana giyesin diye göndermedim.» demiştir.

 

 

2 م - (2068) حدثني محمد بن المثنى. حدثنا عبدالصمد. قال: سمعت أبي يحدث قال: حدثني يحيى بن أبي إسحاق قال: قال لي سالم بن عبدالله في الإستبرق. قال قلت: ما غلظ من الديباج وخشن منه. فقال: سمعت عبدالله بن عمر يقول: رأى عمر على رجل حلة من إستبرق. فأتى بها النبي صلى الله عليه وسلم فذكر نحو حديثهم. غير أنه قال: فقال (إنما بعثت بها إليك لتصيب بها مالا).

 

[ش (قال لي سالم بن عبدالله في الإستبرق) هكذا هو في جميع نسخ مسلم. وكتاب البخاري والنسائي: قال لي سالم: ما الإستبرق؟. وهذا معنى رواية سالم لكونها مختصرة. ومعناها قال لي سالم في الإستبرق ما هو؟].

 

{M-2}

Bana Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü's-Samed rivayet etti. (Dediki): Babamı rivayet ederken dinledim (Dediki): Bana Yahya b. Ebî İshâk rivayet etti. (Dediki): Bana Salim b, Abdiliah İstebrak hakkında söz etti. Ben: O dibanın kalın ve sert olanıdır, dedim. Bunun üzerine şunu söyledi. Ben Abdullah b. Ömer'i şöyle derken işittim : Ömer bir adamın üzerinde İstebrakdan bir hülle gördü, Ve onu Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e getirdi...

 

Râvi, yukarkilerin hadîsi gibi anlatmış. Yalnız:

 

«Bunun üzerine: Ben onu sana ancak ve ancak onunla mal kazanasın diye gönderdim buyurdu.» demiştir.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buharî «Cuma» ve «Hibe» bahislerinde; Ebû Dâvud ile Nesâî «Namaz» bahsinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.

 

Hülle: İki parçadan ibaret bir elbisedir.

 

Siyerâ: Som ipekten yapılma elbisedir. Bu kelime muhtelif şekillerde izah edilmiştir. Hattâ altın diyenler olduğu gibi, uzun çizgili renkli, bir nebattır, diyenler bile bulunmuştur. «Eş'Sîhah» adlı kâmusda: Siyerâ sarı çizgili bir kumaşdır, denilmiştir. Burada ondan halis ipekli kumaş kasdedildiğinde şüphe yoktur. Çünkü bilittifak haram olan budur. Karışık ipekliye gelince: Şâfiiler'e göre vezn itibariyle ipeği fazla gelmedikçe giyilmesi haram değildir. Hanefîlere göre ise itibar argacadır. Bu cihet fıkıh kitaplarında görülebilir.

 

Halâk : Hayırlı nasib ve salah mânâsına gelir. Bunun hürmet ve din mânâsına geldiğini söyleyenler de olmuştur. Şu halde cümleye üç türlü mânâ verilebilir :

 

1- Bunu ancak ve ancak âhirette nasibi olmayanlar giyer.

 

2- Bunu ancak ve ancak hürmeti olmayanlar giyer.

 

3- Bunu ancak ve ancak dini olmayanlar giyer.

 

Birinci kavle göre bu cümle kâfirlere hamledilmiştir. İkinci ve üçüncü kavillere göre hem müslümana hem kâfire şâmildir.

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ipekliyi hediye eden zat Utârid b. Hârib'dir. Bu ipekliyi ona Kisra hediye etmişti. Ashab-ı kiram bu ipekliyi pek beğenmiş, fakat Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Sa'd b. Muâz'ın cennetteki mendilleri bundan daha hayırlıdır.» buyurmuştu. Hz. Utârid pazarda hülle satardı. Bu hülle onun için kendisine izafe edilmiştir. Hz. Ömer kendisine verilen hülleyi Mekke'deki müşrik kardeşine göndermiştir. Bunun kim olduğu ihtilaflıdır. Bâzıları süt kardeşi olduğunu söylemiş. Bir takımları da anne bir kardeşi Osman b. Hakim olduğunu söylemişlerdir. Müslümanlığı kabul edip etmediği dahî ihtilaflı ise de Buhârî'nin bir rivayetinde :

 

«Ömer onu henüz müslüman olmamış Mekke'deki bîr kardeşine gönderdi.» denilmiş olması, sonradan müslümanlığı kabul ettiğini gösterir.