NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
11- (2248) حدثنا
علي بن خشرم.
أخبرنا عيسى
(يعني ابن يونس)
عن شعبة، عن
سماك بن حرب،
عن علقمة بن
وائل، عن
أبيه، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
قال
"لا تقولوا:
الكرم. ولكن
قولوا : الحبلة"
(يعني العنب) .
[ش
(الحبلة) هي
شجر العنب].
{11}
Bize Ali b. Haşrem rivayet
etti. (Dediki): Bize İsâ (yâni İbni Yûnus) Şu'be'den, o da Simâk b. Harb'dfen,
o da Alkame b. Vâil'den, o da babasından, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den naklen haber verdi:
«Kerm demeyin! Lâkin
habele (yânı üzüm) deyin!» buyurmuşlar.
12- (2248) وحدثنيه
زهير بن حرب
حدثنا عثمان
بن عمر. حدثنا
شعبة عن سماك
.قال : سمعت
علقمة بن وائل
عن أبيه ؛ أن
النبي صلى
الله عليه و
سلم
قال
"لا تقولوا :
الكرم. ولكن
قولوا : العنب
و الحبلة " .
{12}
Bu hadîsi bana Züheyr b.
Harb da rivayet etti. (Dediki): Bize Osman b. Ömer rivayet etti. (Dediki): Bize
Şu'be Simak'dan rivayet etti. (Demişki): Ben Alkame b, Vâil'i babasından
rivayet ederken dinledimki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Kerm demeyin! Lâkin
İneb ve hable deyin!» buyurmuşlar.
İzah:
Bu hadîsi Buhari
«Kitâbu'I-Edeb»'de tahrîc etmiştir.
Ineb üzüm; hable yahut
habele üzüm çotuğu yâni bağı demektir. Kerm de aynı mânâya gelir. Ancak Arablar
bu kelimeyi hem üzüm, hem bağ. hem de şa-rab mânâlarında kullanırlardı. Bir de
şarab cömertliğe sevk ettiği için ona kerm demişlerdi. Bundan dolayı şeriat bu
kelimeyi üzüme ve üzüm ağacına isim yapmayı mekruh saymıştır. Çünkü Arablar bu
kelimeyi işitmekle çok defa şarab hatırlarına gelir, nefisleri kabarabilir,
hatta içebilirlerdi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu isme ancak
müslüman bir adamın yahut mü'min kalbin lâyık olduğunu bildirmiştir. Zira Kerm,
keremden alınmıştır. Mü'minirı kalbine kerm demesi; içinde îmân, hidâyet, nur,
takva ve bu ismi hak eden sıfatlar bulunduğundandır. Müslüman kişi de böyledir.
Lügat ulemâsının beyânına göre Arablar cömert adam ve cömert kadın mânâsına
«Raculun kermün» ve «İmraetün kermun», «Nisvetün kermün» derler.