NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
59- (2313) وحدثني
أبو الطاهر،
أحمد بن عمرو
بن سرح. أخبرنا
عبدالله بن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب.
قال: غزا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
غزوة الفتح،
فتح مكة. ثم خرج
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بمن معه
من المسلمين.
فاقتتلوا
بحنين. فنصر
الله دينه و المسلمين.
وأعطى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم يومئذ
صفوان بن أمية
مائة من النعم.
ثم مائة. ثم
مائة.
قال ابن شهاب:
حدثني سعيد بن
المسيب؛ أن
صفوان قال:
والله! لقد
أعطاني رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ما
أعطاني، وإنه
لأبغض الناس
إلي. فما برح
يعطيني حتى
إنه لأحب
الناس إلي.
{59}
Bana Ebu't-Tâhir Ahmed
b. Amr b. Şerh de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi.
(Dediki): Bana Yûnus İbni Şihab'dan naklen haber verdi. İbni Şihab şöyle demiş
:
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) fetih gazasını yaptı ve Mekke'yi fethetti. Sonra Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beraberindeki müslümanlarla (gazaya) çıktı ve
Huneyn'de harb ettiler. Allah dinine ve müslümanlara yardım etti. Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o gün Safvan b. Ümeyye'ye yüz tane deve verdi.
Sonra yüz daha, sonra yüz daha ilâve etti.
ibni Şihâb şöyle demiş:
Bana Saîd b. Müseyyeb rivayet etti ki: Safvân : Vallahi Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) bana verdiğini verdi. Ama kendisi bana insanların en menfuru
idi. Bana vermekte devam etti. Nihayet nazarımda insanların en sevimlisi oldu,
demiş.
İzah:
Bu rivayeti Buhârî
«Kitâbu'l-Edeb»'de tahric etmiştir.
Hadîsin birinci
rivayetinde bir adam denilerek ismi zikredilmeyen zat Safvan b. Ümeyye'dir.
Nitekim müteakib rivayette ismi tasrih edilmiştir. Hz. Safvân 'in künyesi Ebû
Vehb 'dir. Mekke'nin fethinden sonra müslüman olmuştur. Hııneyn ve Tâif
gazalarına müşrik olduğu halde iştirak etmiştir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) kendisine ganimetten yüzer yüzer deve verince Safvan onun hak Nebi
olduğuna kanâat getirmiş ve: «Allah'a şehadet ederim bu cömertliği bir Nebiden
başka kimse yapamaz» diyerek müslüman olmuştur. Hz. Satvân'a verilen iki dağ
arası koyundan murad koyunların çokluğudur. Bu koyunlar Huneyn'den alınan
ganimetlerdi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Hz. Safvan ve
emsaline verdiği bu atıyyeler onun sonsuz cömertliğine en açık delildir.
Aliyyül-Kâari «Şifa» şerhinde bu babda şunları söylemiştir: «Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bu gibilere bol atıyyeler vermesi bunların
küfür derdinden ancak böylelikle kurtulacaklarını bildiği içindir. Çünkü mâhir
doktor hastaya münasib olan ilâcı verir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de
Müellefe-i Kulübün derdi mal ve hayvan olduğunu görmüş, onları kendilerine en
güzel develer vermek suretiyle tedavi etmiş. Böylece küfür den kurtulup İslâm
nimetine nail olmuşlardır.»
Müellefe-i Kulub:
Kalbleri İslâm'a yatıştırılmak için kendilerine mal verilen insanlardır.
Bunların bir takımı müslüman olmuş, fakat kalbleri henüz İslâmiyete
yatışmamıştı. Bir takımı ise henüz müslüman olmamış, lâkin müslüman olmaları
ümid ediliyordu, Müellefe-i Kulübün müslüman olanlarına ganimetten mal vermenin
caiz olduğu hususunda hilaf yoktur. Yalnız onlara zekât verilip verilmiyeceği
ihtilaflıdır. Kâfir olanlarına gelince onlara zekât verilmez. Zekâttan başka
mallardan verilip verilemiyeceği ihtilaflıdır.
Hâsılı Safvan başta
olmak üzere kendilerine bol atıyyeler verilen Müellefe-i Kulub birer birer
Müslüman olmuş, İslâm'ın nuru ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bereketi
ile çok geçmeden eski düşmanlıkları mahabbete dönüşmüş, kalblerinde imanın
hakikati parlayarak dünkü düşmanları Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dünyada
en sevdikleri insan, buğzettikleri İslâmiyet'te uğrunda canlarını feda
ettikleri dünyalardan daha kıymetli varlıkları hâline gelmiştir,