NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
9 - (2829) حدثنا
محمد بن
عبدالرحمن بن
سهم. حدثنا
عبدالله بن
المبارك.
أخبرنا مالك
بن أنس. ح
وحدثني هارون
بن سعيد
الأيلي
(واللفظ له).
حدثنا عبدالله
بن وهب. حدثني
مالك بن أنس
عن زيد بن
أسلم، عن عطاء
بن يسار، عن
أبي سعيد
الخدري؛ أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال "إن
الله يقول
لأهل الجنة:
يا أهل الجنة!
فيقولون:
لبيك. ربنا!
وسعديك.
والخير في
يديك. فيقول:
هل رضيتم؟ فيقولون:
وما لنا لا
نرضى؟ يا رب!
وقد أعطيتنا
ما لم تعط
أحدا من خلقك.
فيقول: ألا
أعطيكم أفضل
من ذلك؟
فيقولون: يا رب!
وأي شيء أفضل
من ذلك؟
فيقول: أحل
عليكم رضواني.
فلا أسخط
عليكم بعده
أبدا".
{9}
Bize Muhammed b. Abdirrahman b. Selim rivayet etti. (Dediki):
Bize Abdullah b. Mübarek rivayet etti. (Dediki): Bize
Mâlîk b. Enes haber verdi. H.
Bana Harun b. Saîd El-Eylî de rivayet etti.
Lâfız onundur. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana
Mâlîk b. Enes, Zeyd b. Eslem'den, o da Ata' b. Yesar'dan,
o da Ebû Saîd-î Hudrî'den naklen rivayet etti ki, Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar:
«Şüphesiz ki, Allah cennetliklere: Ey cennetlikler! diyecek. Onlar da: Sana iki defa icabet ederiz ey Rabbimiz!
Seni iki defa tes'îd eyleriz. Hayır
senin yed-i kudretindedir, cevabını verecekler. Bunun üzerine
:
— Razı oldunuz mu? diye
soracak. Onlar :
— Neden razı olmayacakmışız yâ
Rab! Bize mahlukatından hiç birine vermediğini verdin,
diyecekler. Teâla Hazretleri :
— Size bundan daha kıymetlisini vereyim mi?
diyecek. Onlar :
— Yâ Rabbi! Bundan
daha kıymetli ne olabilir, mukabelesinde bulunacaklar. O da :
— Size rıdvanımı helâl kılıyorum, ondan sonra sîze
ebediyyon gazab etmem,
buyuracaktır.»
İzah:
Buhârî bu hadîsi dahî «Kitâbu'r-Rikâk»'da ve «Kitâbu't-Tevhid»'de; Tirmizî «Kitabu'I Sıfatı'l-Cennet»'de; Nesâî -Kitabu'n-Nuût»'da tahric etmişlerdir.
«Size rıdvanımı helal kılıyorum...» cümlesinden murad; size rızâmı indiriyorum,
demektir. Çünkü Allah'ın rızası her saadet ve mutluluğun sebebidir. Bu hadîs dahî cennetliklere verilen nimetlerin daha ötesi düşünülemiyecek kadar çok ve muhtelif olduğuna delildir.
«İki defa icabet
ederiz...» sözünden murad; ne olduğunu evvelce
görmüştük. Kısacası bu söz bizim: «Efendim, hazırım, buyurun...» tâbirlerimizin yerinde kullanılır.