NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
28 - (3030) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا
عبدالله بن إدريس
عن الأعمش، عن
إبراهيم، عن
أبي معمر، عن
عبدالله،
في
قوله عز وجل:
{أولئك الذين
يدعون يبتغون
إلى ربهم
الوسيلة أيهم
أقرب} [17
/الإسراء /57]. قال:
كان نفر من
الجن أسلموا.
وكانوا
يعبدون. فبقي
الذين كانوا
يعبدون على
عبادتهم. وقد
أسلم النفر من
الجن.
{28}
Bize Ebû Bekr b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. İdris, A'meş'den, o da
İbrahim'den, o da Ebû Ma'mer'den, o da Abdullah'dan naklen
Allah (Azze ve
Celle)'nin :
«Bunlar o kimselerdir
ki, dua ederler, Rablerinden vesileyi dileyerek her bîri ona daha yakın olmak
isterler.» [İsra 57] Âyet-i kerîmesi hakkında rivâyette bulundu.
Abdullah şöyle demiş :
Cinlerden bir cemâat müslüman olmuşlardı. Bunlara tapanlar vardı. Tapanlar
ibâdetleri üzere kaldılar, cinler'den bu cemâat müslüman oldu.
29 - (3030) حدثنا
أبو بكر بن
نافع العبدي.
حدثنا
عبدالرحمن.
حدثنا سفيان
عن الأعمش، عن
إبراهيم، عن
أبي معمر، عن
عبدالله:
{أولئك
الذين يدعون
يبتغون إلى
ربهم
الوسيلة}. قال:
كان نفر من
الإنس يعبدون
نفرا من الجن.
فأسلم النفر
من الجن.
واستمسك
الإنس بعبادتهم.
فنزلت: {أولئك
الذين يدعون
يبتغون إلى ربهم
الوسيلة}.
{29}
Bana Ebû Bekr b. Nâfi'
El-Abdî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahman rivayet etti. (Dediki): Bize
Süfyan, A'meş'den, o da İbrahim'den, o da Ebû Ma'mer'den, o da Abdullah'dan :
«Bunlar o kimselerdir
ki, dua ederler. Rablerinden vesileyi dilerler.,.» âyeti hakkında rivayette
bulundu. Abdullah şöyle demiş : İnsanlardan bir cemâat, cinlerden bir cemaata
taparlardı. Derken cinlerden olan cemâat müslüınanliği kabul etti. İnsanlar
İbâdetlerinde sabit kaldılar. Bunun üzerine :
«Onlar öyle kimselerdir
ki, dua ederler; Rablerinden vesileyi dilerler.» âyeti indi.
29-م - (3030) وحدثنيه
بشر بن خالد.
أخبرنا محمد
(يعني ابن
جعفر) عن
شعبة، عن
سليمان، بهذا
الإسناد.
{M-29}
Bu hadîsi bana Bişr b.
Hâlid de rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed (yâni; İbni Ca'fer), Şu'be'den,
o da Süleyman'dan naklen bu isnadla haber verdi.
30 - (3030) وحدثني
حجاج بن
الشاعر. حدثنا
عبدالصمد بن
عبدالوارث.
حدثني أبي.
حدثنا حسين عن
قتادة، عن
عبدالله بن
معبد
الزماني، عن
عبدالله بن عتبة،
عن عبدالله بن
مسعود:
{أولئك
الذين يدعون
يبتغون إلى
ربهم
الوسيلة}. قال:
نزلت في نفر
من العرب
كانوا يعبدون
نفرا من الجن.
فأسلم
الجنيون.
والإنس الذين
كانوا يعبدونهم
لا يشعرون.
فنزلت: {أولئك
الذين يدعون
يبتغون إلى
ربهم الوسيلة}.
{30}
Bana Haccâc b. Şâir dahi
rivayet etti. (Dediki): Bize Abdû's-Samed b. Abdi'l-Varis rivayet etti.
(Dediki): Bana babam rivayet etti. (Dediki): Bize Hüseyin, Katâde'den, o da
Abdullah b. Ma'bed Ez-Zimmânfden, o da Abdullah b. Utbe'den, o da Abdullah b.
Mes'ud'dan naklen :
«Onlar öyle kimselerdir
ki, dua ederler; Rablerinden vesileyi dilerler.» âyeti hakkında rivayette
bulundu. Abdullah şöyle demiş: Bu âyet Arablardan bir cemâat hakkında inmiştir.
Bunlar cinlerden bir taifeye taparlardı. Derken cinliler müslümanlığı kabul
etti de, onlara tapan insanların haberi bile olmadı. Bunun üzerine :
«Onlar öyle kimselerdir
ki, dua ederler; Rablerinden vesileyi dilerler.» âyeti indi.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî ile
Nesâî «Tefsir» bahsinde tahric etmişlerdir.
Âyetteki vesileden
murad; yakınlıktır. Bu yakınlığı dileyenler müslüman olan cinlerdir. Cinlere
tapan insanlarsa onlara tapmakta devam etmişlerdir. Cinlerin buna rızâları
yoktur, çünkü müslüman olmuşlardır. İbni Abbâs hazretlerinden meşhur olan
rivayet bu ise de, yine ondan bir rivayete göre bu âyet Hz. Üzeyr, Hz. İsa ve
annesi Meryem'e tapanlar hakkında nazil olmuştur. Âyet-i kerîmenin sonundaki :
«Bu mabudlardan her
biri Allah'a daha yakın olmaya çalışır.» buyurulması, âyetin bunlara tapanlar
hakkında indiğini te'yid eder.