DEVAM:
5. ŞARTLA SATILAN CARİYE
وَحَدَّثَنِي
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ نَافِعٍ،
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُمَرَ،
أَنَّهُ
كَانَ
يَقُولُ : لاَ
يَطَأُ
الرَّجُلُ
وَلِيدَةً،
إِلاَّ
وَلِيدَةً
إِنْ شَاءَ
بَاعَهَا،
وَإِنْ شَاءَ
وَهَبَهَا،
وَإِنْ شَاءَ
أَمْسَكَهَا،
وَإِنْ شَاءَ
صَنَعَ بِهَا
مَا شَاءَ.
Abdullah b. Ömer
şöyle derdi: «Kişi ancak istediği anda satabileceği, bağişlayabileceği, yanında
alıkoyabileceği ve istediği şeyi yapabileceği cariye ile birleşebilir.»
قَالَ
مَالِكٌ
فِيمَنِ
اشْتَرَى
جَارِيَةً
عَلَى شَرْطِ
أَنْ لاَ
يَبِيعَهَا،
أَوْ لاَ
يَهَبَهَا،
أَوْ مَا
أَشْبَهَ
ذَلِكَ مِنَ
الشُّرُوطِ :
فَإِنَّهُ
لاَ
يَنْبَغِي لِلْمُشْتَرِي
أَنْ
يَطَأَهَا،
وَذَلِكَ أَنَّهُ
لاَ يَجُوزُ لَهُ
أَنْ
يَبِيعَهَا،
وَلاَ
يَهَبَهَا،
فَإِذَا
كَانَ لاَ
يَمْلِكُ
ذَلِكَ
مِنْهَا، فَلَمْ
يَمْلِكْهَا
مِلْكاً
تَامًّا، لأَنَّهُ
قَدِ
اسْتُثْنِىَ
عَلَيْهِ
فِيهَا مَا
مَلَكَهُ
بِيَدِ
غَيْرِهِ،
فَإِذَا دَخَلَ
هَذَا
الشَّرْطُ
لَمْ
يَصْلُحْ،
وَكَانَ
بَيْعاً
مَكْرُوهاً.
İmam Malik der
ki: Satmamak, bağışlamamak ve bunlara benzer bir takım şartlarla cariye satın
alan kimsenin onunla cinsî münasebette bulunması caiz değildir. Zira bu adam
cariyeyi satmaya ve bağışlamaya malik değildir. Buna malik olmayınca, cariyedeki
mülkiyet hakkı tam değildir. Çünkü kendi cariyesinde başkası tarafından istisna
yapılmıştır. (Serbest tasarrufu kısıtlanmıştır.) Bu şart varken, cariyeye
yaklaşması caiz değildir. Böyle şartla satış da mekruhtur.