İBNÜ’L-ESİR el-Kamil fi’t-Tarih

1. CİLT

 

ADEM (A.S.) İLE HAVVA'NIN YERYÜZÜNÜN NERESİNE İNDİRİLDİKLERİ

 

Rivayet edildiğine göre, Allah (C.C.), Adem ile birlikte eşi Havva'yı onları yarattığı gün olan cuma günü güneş batmazdan önce gökten yeryüzüne indirdi.

 

Hz. Ali (R.A.), İbn Abbas, Katade ve Ebu'I-Aliye bu hususta şöyle diyorlar: "Adem (A.S.), Hindistan'ın Serendib topraklarında bulunan Nud (veya Bud) Dağı üzerine, Havva da Cidde'ye indirildi."

 

İbn Abbas diyor ki: "Adem (A.S.)'in Havva'yı aramak için attığı adımlardan her ayak bastığı yer köy ve kasaba, adımlarının arasındaki boşluklar ise ova ve sahra oldu. Hatta Adem (A.S.) yürüyerek ''Cem'' denilen yere gelince Havva ile buluştu. Bu yüzden onların buluştukları yere, ''buluşturucu'' ve ''bir araya getirici'' manasına geldiği için ''Müzdelife'' adı verildi. Ayrıca onlar ''Arafat'''ta tanıştıkları için buraya da tanışma manasına gelen ''Arafat'' ismi verildi. ''Cem''' denilen yerde birbirleriyle buluşup bir araya geldikleri için burasına da ''Cem''' denildi. Yılan, İsfahan'a, İblis de Meysan'a indirildi."

 

Bir diğer rivayette ise Adem (A.S.) çöle, İblis de Ubülle'ye indirilmişlerdir.

 

Ebu Ca'fer et-Taberi diyor ki: "Bu husustaki haber ve rivayetlerin doğruluğunu bilmek ancak hüccet derecesinde bir haber (hadis)in rivayet edilmesiyle mümkün olur. Kaldı ki biz, bu hususta Adem'in Hindistan'a indirildiğini bildiren bir haber (hadis)den başkasını da bilmiyoruz. Bu haberin sıhhatini de İslam alimleri reddetmemişlerdir."

 

İbn Abbas'ın ifadesine göre; Adem (A.S.), Nud Dağı üzerine indirildiğinde ayakları yerde, başı da gökteydi; meleklerin tesbihini dinliyordu, melekler ise ondan korkuyorlardı. Bu yüzden melekler, Allah'tan Adem'in boyunun kısaltılmasını istediler, bunun üzerine Allah (CC.) boyunu altmış arşına indirdi (yaklaşık 40 m). Adem (A.S.) ise meleklerin seslerini ve tesbihlerini işitemez bir hale geldiği için bu duruma. çok üzüldü. Hatta Adem: ''Ey Rabbim! Ben yurdunda senin komşun idim, benim senden başka da rabbim yoktu. Beni cennetine koymuştun, dilediğim yerden yiyor, dilediğim yerde kalıyordum; fakat sen beni mukaddes bir dağa indirdin, ben burada da meleklerin seslerini işitiyor, cennetin kokusunu alıyordum. Şimdi ise boyumu altmış arşına düşürdün; bu yüzden meleklerin sesleri kesildi, Arşının etrafındaki tavaf görüntüleri gözlerimden uzaklaştı, cennetin kokuları kayboldu'' dedi. Bunun üzerine Allah ona: ''Ey Adem! Bu senin işlediğin günahın bir neticesidir'' diye cevap verdi.

 

Allah (CC), Adem ile Havva'nın çıplaklığını görünce, cennetten indirdiği sekiz çift koyundan bir koçu boğazlamasını Adem (A.S.)'e emretti. Bunun üzerine Adem bir bıçak alıp bunu boğazladı ve yününü aldı. Havva bu yünü eğirdi, Adem ise eğrilen bu yünü dokudu; kendisine bir cübbe, Havva'ya bir gömlek ile bir baş örtüsü yaptı. Böylece her ikisi de bunları giyindiler.

 

Anlatıldığına göre, Allah (CC), Adem ile Havva'ya bir melek göndermiş ve bu melek hayvanların ve koyunların derilerinden giyecekleri şeyi onlara öğretmiştir.

 

Yine anlatıldığına göre, yukarıda geçen yün ve deri elbiseler Adem (A.S.)'in evIadının giymiş oldukları elbiselerdi. Adem ile Havva'nın elbiseleri ise cennet yapraklarından üzerlerine örttükleri elbiselerdi.

 

Allah (CC.) Adem'e şöyle vahyetti: ''Ey Adem! Arş'ımın hizasında benim bir harem yerim vardır. Sen oraya git, benim için ev (mabet) yap. Meleklerimin Arş'ımın çevresinde nasıl tavaf ettiklerini gördün, sen de bu evimin çevresinde o şeklide tavaf et. İşte ben orada senin ve bana itaatte bulunacak olan evladının dualarını kabul edeceğim.''

 

Bunun üzerine Hz. Adem (A.S.): ''Ey Rabbim! Bu benim için nasıl mümkün olur? Benim buna gücüm yetmez, ayrıca ben buranın yolunu da bilmiyorum'' dedi. Hz. Adem'in bu ilticası üzerine Allah onun refakatine bir melek verdi ve Adem (A.S.) onunla birlikte Mekke tarafına gitti. Hz. Adem, çayırlı çimenli bir yere uğradığında meleğe: ''Beni buraya indir.'' dedi. Melek ise onun bu türlü tekliflerine: ''Olmaz, olduğun yerde dur.'' diye karşılık verirdi. Bu durum Mekke'ye kadar böyle devam etti. Nihayet Hz. Adem'in inip konakladığı her yer mamur oldu, geçip gittiği yerler ise çöl ve sahra halini aldı. Adem (A.S.) Sina (Tur-ı Sina), Zeytun,' Lübnan, Cudi ve Hıra olmak üzere bu beş dağdan getirdiği taşlarla bu evi (Kabe'yi) yaptı. Onun temelini ise Hıra dağı'ndan getirdiği taşlarla kurdu. Nihayet evin (Kabe'nin) yapısı tamamlandıktan sonra melek onu Arafat'a götürdü ve ona bugün hacıların yaptıkları bütün hac menasikini öğretti. Bundan sonra melekle birlikte Adem (A.S.) Mekke'ye geldi ve bir hafta evi (Kabe'yi) tavaf etti. Daha sonra Hz. Adem Hind ülkesine geri döndü ve orada Nuh Dağı'nda öldü.

 

Bu görüşe göre, Hz. Adem ile Havva birlikte yere inmiş oluyorlar; ayrıca evi (Kabe'yi) de Adem (A.S.) yapmış oluyor. İşte bu görüş, Allah'ın izniyle ilerde anlatacağımız üzere evin (Kabe'nin) gökten indirildiği görüşüne aykırı düşmektedir.

 

Anlatıldığına göre, Hz. Adem Hint ülkesinden kırk defa yaya olarak gelip hac yapmıştır. Hz. Adem Hint ülkesine indiği zaman onun başında cennet ağacının yaprağından yapılmış bir taç vardı. Adem (A.S.) yere indikten sonra tacın yapıldığı ağacın yaprakları kuruyup yere döküldü. İşte bundan Hint ülkesinde bulunan her türlü hoş kokulu bitki üredi. Bir rivayete göre de bu hoş kokulu bitkiler Havva ile Hz. Adem'in üzerlerini kapattıkları cennet yapraklarından meydana gelmişlerdir.

 

Bir başka rivayete göre, Hz. Adem cennetten çıkarılmakla emredildiği zaman o cennetteki her ağacın yanından geçerken dallarından birer tane koparmış ve yere indiği zaman bu dallarla birlikte inmiştir. İşte Hint ülkesindeki hoş kokulu bitkilerin aslını bunlar teşkil etmiştir. Ayrıca Allah Hz. Adem'e cennet meyvelerinden de vermiştir. İşte bizim dünyadaki meyvelerimiz, bu cennet meyvelerinden meydana gelmiştir. Ne var ki, cennet meyveleri bozulmaz; fakat dünya meyveleri çürüyüp bozulur.

 

Yine Allah Hz. Adem'e her şeyin sanatını öğretti. Adem (A.S.) ile birlikte cennet kokuları, Haceru'l-esved (siyah taş) ve Musa (A.S.)'nın asası da indirildi. Haceru'l-esved, cennet yakutundan bir taştı ve yere indirilmezden önce kardan daha beyazdı. Hz. Musa'nın asası ise cennetin ağaçlarından as mersin ağacı) ile lüban (çam ağacın)dan yapılmıştı. Bunlardan sonra da örs, tokmak ve kerpeten gibi aletler indirildiler.

 

Adem (A.S.)'in endam ve şekli gayet güzeldi; hatta Yusuf (A.S.) hariç, evladından hiçbirisi kendisine benzemiyordu. Cebrail (A.S.) Hz. Adem'in yanına bir kese buğdayla birlikte gönderildi. Adem (A.S.): ''Bu nedir?'' diye sordu. Cebrail (A.S.): ''Bu seni cennetten çıkaran nesnedir.'' diye cevap verdi. Hz. Adem: ''Ben bunu ne yapacağım?'' dedi. Cebrail (A.S.): ''Bunu yeryüzüne (toprağa) serp.'' diye karşılık verdi. Adem (A.s.) buğday tanelerini yere serpti ve anında bu taneler Allah tarafından yetiştirilip buğday haline getirildiler. Bundan sonra Adem (A.S.) bu tanelerden biten ekinleri biçip bir araya topladı ve ovalayarak samanından ayırdıktan sonra onları öğütüp hamur kardı ve ekmek yaptı. İşte bunların hepsi Cebrail (A.S.)'in ona öğretmesi ile oldu. Ayrıca Cebrail (A.S.) Adem (A.S.)'in yanına taş ve demir getirdi; Hz. Adem bunları birbirine sürtünce ateş çıktığını gördü ve böylece ateş yakmasını öğrendi. Yine Cebrail (A.s.) ona demirciliği ve ekin ekip biçmesini de öğretti. Bu arada kendisine bir de öküz gönderildi. Böylece Adem (A.S.) onunla çift sürmeye başladı. Bir rivayete göre Allah (C.C.)'ın Hz. Adem ile Havva'ya hitaben: ''Ey Adem! Hiç şüphesiz o (İblis) senin de eşin Havva'nın da düşmanıdır. Bundan dolayı sakın o sizi cennetten çıkarmasın, sonra zahmete düşersin.'' (Ta ha suresi, ayet 117) buyurduğu zahmet, işte bu rençperlik zahmetidir.

 

Bundan sonra Allah (C.C.) Hz. Adem'i (Nud) Dağı'ndan indirdi ve yeryüzü ile birlikte onun üzerinde bulunan cin, hayvan, kuş ve benzeri diğer bütün varlıkları onun hakimiyet ve mülkiyetine verdi. Bunun üzerine Hz. Adem Allah (C.C.)'a maruzatta bulunarak: ''Ey Rabbim! Şu yeryüzünde seni benden başka kim tesbih edecek?'' dedi. Allah (C.C.) ona: ''Pek yakında senin sulbünden bana hamd edip beni tesbih edecek bir zürriyet çıkaracağım. Ayrıca yeryüzünde Adımın anılması için yüksek yüksek evler (mabetler) yapacağım; yine yeryüzünde kendisine üstünlük ve şeref tahsis edeceğim bir ev (mabet) yapacağım ve ona kendime nispet ederek evim (yani Beytullah) ismini verip onu emniyetli bir harem (dokunulmazlık) yeri kılacağım. Kim bana saygı duyarak bu eve hürmet gösterip harem yeri kabul ederse, kendisine bahşedeceğim şeref ve itibara hak kazanacaktır. Kim de onun ahalisini korkutursa, bana karşı olan ahdini bozmuş olur ve harem kıldığım bu yerin hürmetini ihlal etmiş sayılır. Yine ben bu evimi yeryüzünde insanlar için kurulmuş ilk ev (mabet) kılacağım. Kim bu evimi kastederek hac yapmak maksadıyla gelir ve bundan başka bir maksadı da yoksa bana gelmiş, beni ziyaret etmiş olur ve benim misafirim sayılır. Kerim (cömert) olana yakışan ise misafır ve konuklarına ikram etmek ve hemen onların hacetlerini yerine getirmektir. Ey Adem! Hayatta kaldığın müddetçe bu evin imar ve bakımını sen yapacaksın. Bundan sonra da buranın imar ve bakımını senin evladından gelecek olan ümmetler ve peygamberler asırlar içerisinde sırayla üstleneceklerdir.'' buyurdu.

 

Bundan sonra Allah (C.C.) Hz. Adem'e harem yeri kıldığı eve (yani Beytü'l-haram'a) gitmesini emretti. Bu ev (mabet) tek bir yakut, bir rivayete göre tek bir inci halinde cennetten indirilmişti. Bu ev (mabet), Allah'ın NUh (A.S.)'un kavmini suda batırdığı tufana kadar olduğu gibi kaldı. Tufan esnasında Allah bu evi göğe kaldırdı, temeli ise yerinde kaldı. Allah (C.C.) bunu İbrahim (A.S.) için hazırladı ve Allah'ın izniyle ilerde bahsedeceğimiz üzere Hz. İbrahim (A.S.) bu temel üzerine Kabe'yi inşa etti.

Nihayet Hz. Adem hac yapmak ve tövbe etmek üzere Beytü'l-haram'a hareket etti. Adem (A.S.) ile Havva ettikleri hata ve kaybettikleri cennet nimeteri yüzünden burada iki yüz sene ağladılar ve kırk gün hiç bir şey yiyip içmediler; ancak kırk gün sonra yiyip içmeğe başladılar. Bu arada Adem A.S.) Havva'ya yüz yıl yaklaşmadı. Neticede Hz. Adem hac için Beytü'l-haram'ı ziyaret etti ve Rabbinden kelimeler bekleyip tövbe etti; Allah da onun tövbesini kabul etti. Bu husus şu ayette bildirilmektedir: ''Ey Rabbimiz! Biz kendimize yazık ettik. Eğer bizi bağışlamaz, bizi esirgemezsen her halde zarara uğrayanlardan olacağız.'' (Araf suresi, ayet 23).

 

 

Hz. ADEM'İN SULBÜNDEN ZÜRRİYETİNİN ÇIKARILMASI ve KENDİLERİNDEN SÖZ ALINMASI

 

İbn Abbas'tan rivayet eden Sa'id bin Cübeyr şöyle diyor: "Arafat'ın arka kısmında bulunan ''Na'man'' denilen yerde Allah (C.C.) Hz. Adem'in zürriyetinden söz aldı ve kıyamete kadar yaratacağı bütün zürriyeti onun sulbünden çıkarıp küçük karıncalar gibi huzuruna topladı, sonra onları karşısına alarak: '' "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" dedi. Onlar: "Evet Rabbimizsin" dediler. (İşte bu şahidlendirme) kıyamet günü: "Bizim bundan haberimiz yoktu" dememeniz içindi. Yahut: "Daha evvel atalarımız Allah'a şirk koşmuştu. Biz de onların ardından gelen bir nesiliz. Şimdi o batılı kuranların işlediği günahlar yüzünden bizi helak mi edeceksin" dememeniz içindi.'' (A'raf suresi, ayet 172, 173).

 

Yine İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre, Allah onlardan ''Dahna'' denilen yerde söz almıştı.

 

Süddi ise şöyle diyor: "Allah (C.C.) Hz. Adem'i cennetten çıkarıp henüz gökten yeryüzüne indirmezden önce sırtının sağ tarafını sıvazlayıp inci gibi beyaz ufak karıncalar şeklinde ondan zürriyetini çıkardı ve onlara: ''Rahmetimle cennete giriniz.'' buyurdu. Yine aynı şekilde Allah (C.C.) Hz. Adem'in sırtının sol tarafını sıvazlayıp ufak karıncalar şeklinde siyah renkli diğer bir zürriyet (nesil) çıkardı ve onlara da: ''Siz de cehennem ateşine giriniz; zira sizin buraya girmenizin benim için önemi yoktur'' buyurdu. İşte Allah'ın kendilerine bu şekildeki hitabı, Kur'an'da eshab-ı yemin (sağcılar) ve eshab-ı şimal (solcular) olarak bildirilen bu zürriyetlerin ikili bir tasnife tabi tutulduğu zaman olmuştu."

 

Bundan sonra Allah (C.C.) Hz. Adem'in bu zürriyetlerinden söz aldı ve onlara: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" buyurdu. Onlar da: "Evet sen bizim Rabbimizsin," diye cevap verdiler. Böylece onların bir kısmı gönüllü olarak, diğer bir kısmı ise takiyyeten (gönüllü görünerek) Allah'a söz verdiler.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

Hz. ADEM (A.S.)'İN ZAMANINDA DÜNYADA MEYDANA GELEN HADİSELER