|
|
Rivayet
edildiğine göre Hz. Davud'un zamanında ortalığı kasıp kavuran bir veba
hastalığı baş gösterdi. Bunun üzerine Hz. Davud halkını alıp sonra inşa
edilecek olan Beytü'l-Makdis'in bulunduğu yere geldi. Meleklerin oradan göğe
yükseldiklerini gördüğü için dua etmek üzere gelmişti. Hz. Davud, Kaya
(Sahra)'nın yanına gelince durdu ve veba hastalığının kaldırılması için Allah'a
dua etti. Allah da onun duasını kabul buyurdu ve veba hastalığını kaldırdı.
Bunun üzerine onlar burasını mescit edindiler. Beytü'l-Makdis'in inşasına Hz.
DavUd 'un hükümdarlığının üzerinden on bir yıl geçtikten sonra başlandı ve
inşası tamamlanmadan önce de Davud (A.S.) vefat etti. Davud (A.S.) vefat
etmezden önce oğlu Süleyman'a Beytü'l-Makdis'in tamamlanmasını ve kardeşi
İşa'yı öldüren kumandanı da öldürmesini vasiyet etti.
Hz.
Davud vefat edip Süleyman (A.S.) onu defnettikten sonra, babasının emrini
yerine getirmek üzere harekete geçip önce kumandanı öldürdü, sonra da
Beytü'l-Makdis'in inşaatını tamamladı. Hz. Süleyman Mescid'i mermerden yapmış,
altınla süsleyip mücevherler ile donatmıştı. Bunları ise bütün cin ve
şeytanları çalıştırmak suretiyle başarmıştı. Hz. Süleyman, Mescit'i bitirdiği
gün büyük bir bayram yaptı ve kurbanlar takdim etti. Allah (CC.) da onun takdim
ettiği kurbanları kabul buyurdu. Hz. Süleyman önce şehri inşa ile işe başladı,
onu bitirdikten sonra Mescid'in imar ve tamamlanmasına girişti. Bu binanın
niteliği hususunda aklen uzak görülen bir takım şeyler söylenmiştir, fakat
onların burada zikredilmesine gerek yoktur.
Anlatıldığına
göre, Mescidin inşasına ilk başlayan Hz. Süleyman'dır.
Hz.
Davud onu inşa etmek istediği zaman Allah vahiy yoluyla ona: "Burası
mukaddes bir ev olacaktır. Sen ise elini kana bulamış bulunuyorsun, bu mukaddes
evi inşa etmeğe layık değilsin. Fakat oğlun Süleyman elini kana bulamamış
olduğundan bunu o inşa edecektir." buyurdu. Hz. Süleyman hükümdarlığa
geçince bu Mescit'i inşa etti.
Hz.
Davud'un vefatına gelince: Onun bir cariyesi vardı ve her gece kapıları
kapattıktan sonra anahtarları getirip ona teslim ederdi. Bundan sonra Davüd
(A.S.) ibadete çekilirdi. Bir gece cariye kapıları kapattıktan sonra evin
içerisinde bir adam gördü ve ona: "Seni eve kim aldı?" diye sordu.
Adam: "Ben hükümdarların yanına izin almadan girerim." diye cevap
verdi. Hz. Davüd onun bu sözünü işitince: "Sen ölüm meleği misin?"
diye sordu. O da: "Evet" dedi. Bunun üzerine Hz. Davud: "Ölüme
hazırlanmam için neden bana haber göndermedin?" dedi. Melek: "Sana
pek çok haberci gönderdim." dedi, Davud (A.S.): "Senin gönderdiğin
habercilerin kimlerdi?" diye sordu. Melek de: "Baban, kardeşin,
komşun ve tanıdıkların hani neredeler?" diye sordu. Hz. Davüd:
"Öldüler" diye cevap verdi. Bunun üzerine melek: "İşte onlar
benim sana gönderdiğim habercilerdi. Çünkü sen de onlar gibi öleceksin. "
dedi, sonra da ruhunu kabzetti. Hz. Davud vefat edince, onun mülk ve
saltanatına, ilmine ve peygamberliğine Süleyman (A.S.) varis oldu.
Hz.
Davüd'un on dokuz erkek çocuğu vardı, onların arasından babasına bu hususlarda
Hz. Süleyman mirasçı oldu. Vefat ettiği zaman Davud (A.S.) yüz yaşındaydı. Bu
hususta Hz. Peygamber (s.a.v.)'den rivayet edilen sahih bir hadis vardır. Hz.
Davud'un hükümdarlığı ise kırk yıl sürdü.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
DAVUD'UN OĞLU
SÜLEYMAN (A.S.)'IN HÜKÜMDARLIĞI