|
|
Hz.
Davud vefat edince, oğlu Süleyman (A.S.) İsrailoğulları'nın başına hükümdar
oldu. Bu sırada Hz. Süleyman on üç yaşında bulunuyordu. Allah ona hükümdarlıkla
birlikte peygamberlik de vermişti. Ayrıca Hz. Süleyman, Allah'tan kendisinden
sonra hiçbir kimseye verilmeyecek derecede büyük bir mülk (saltanat) vermesini
istemişti. Allah (C.C.) da O'nun duasını kabul edip insanları, cinleri,
şeytanları, kuşları ve rüzgarı onun emrine verdi. Hz. Süleyman evinden
çıktıktan: sonra tahtına varıp oturuncaya kadar kuşlar saygı duyarak başının
üzerinde halka teşkil eder, insanlar ve cinler saygılarından ayakta dururlardı.
Rivayet
edildiğine göre Allah, rüzgarı, cinleri, şeytanları, kuşları ve başka şeyleri
onun emrine, ilerde de bahsedeceğimiz üzere mülkünü (saltanatını) elinden alıp
tekrar verdikten sonra vermiştir.
Hz.
Süleyman beyaz tenli, iri cüsseli bir kişiydi ve beyaz renkli elbiseler
giyerdi. Babası Davud (A.S.) hayatta iken oğlu Süleyman ile istişarede bulunur
ve onun söylediklerini kabul ederdi. Allah'ın Kur'an'da ve şu ayette: ''Davud
ve Süleyman ekin konusunda hüküm verdiklerinde .. '' (Enbiya suresi, ayet 78)
diyerek anlattığı husus bunlardan bir tanesidir.
Bu
hadise ile ilgili haber şöyledir: Birisinin koyunları bir başkasının bağına
girip üzüm salkımlarını yemiş ve bağı tahrip etmişti. Hz. Davud, koyunların bağ
sahibine verilmesine hükmetti. Bunun üzerine Süleyman (A.S.) babasına:
"Başka bir çözüm şekli daha vardır: Bağ, eski haline gelinceye kadar onu
koyunların sahibine, koyunları da bağın sahibine verirsin. Bağ, eski haline
gelinceye kadar o koyunlardan istifade eder. Sonra sahibi bağını alır,
koyunları ise sahibine iade eder.'' dedi. Hz. Davud, oğlu Süleyman'ın bu çözüm
yolunu beğendi ve bunu uyguladı. Bu husus bir ayette: ''Biz onun hükmünü
Süleyman'a kavrattık. Onların hepsine de hükümdarlık ve bilgi verdik ... ''
(Enbiya suresi, ayet 79) tarzında açıklanmaktadır.
Bazı
alimler bu hadisenin, şer-i hükümlerde her müçtehidin isabet ettiğine bir delil
teşkil ettiğini ileri sürüyorlar. Çünkü Hz. Davud Allah katındaki doğru hükmü
isabet ettiremedi, Hz. Süleyman ise isabet ettirdi. Bununla beraber Allah
(C.C.) her ikisi hakkında: ''Hepsine de bir hüküm (hükümdarlık) ve ilim
verdik.'' buyurdu.
Hz.
Süleyman kendi elinin emeğinden yer ve sık sık gazaya çıkardı. O gazaya
(savaşa) çıkmak istediği zaman, bütün askerlerini, bineklerini ve ihtiyaç
duydukları her şeylerini alacak kadar tahtadan geniş bir araç yapılmasını
emreder, sonra da rüzgara bir emir verir ve rüzgar onları gidiş ve dönüşleri
birer aylık mesafe olan yerlere götürür getirirdi. Hz. Süleyman'ın üç yüz
hanımı ve yedi yüz cariyesi vardı. Allah (C.C.) öyle bir mükafat ve imkan
vermişti ki, kim ne konuşursa, rüzgar konuşulanları O'na getirir, O da kimin ne
söylediğini bilirdi.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
SÜLEYMAN İLE
BELKIS ARASINDA GEÇENLER