İBNÜ’L-ESİR el-Kamil fi’t-Tarih

1. CİLT

 

ÜSSA BİN EBYA'NIN REZH EL-HİNDİ İLE SAVAŞMASI

 

Rivayet edildiğine göre Üssa bin Ebya salih bir kişiydi. Babası ise puta tapan ve halkı putlara tapmağa davet eden bir kimseydi. Fakat oğlu Üssa hükümdar olunca, bir münadiye emir verip halka şu şekilde ilanda bulunmasını söyledi: "Haberiniz olsun, küfür artık mensuplarıyla birlikte ölmüştür. İman ve mensupları ise yaşayacaktır. İsrailoğulları'ndan kafasını kim küfür ile dışarı çıkarırsa, mutlaka öldürürüm. Allah'a karşı itaat terk edilip O'na isyan edildiği için tufan dünyayı ve dünyada bulunanları sulara boğdu, beldeler yerin dibine geçirildi, göklerden yeryüzüne ateş ve taş yağdırıldı." Üssa, bu konuda işi oldukça sıkı tuttu.

 

İsrailoğulları arasından puta tapan ve Allah'a karşı isyan ile meşgulolan bazı kimseler hükümdar Üssa'nın annesinin yanına geldiler ve oğlunun yaptıklarını ona şikayet ettiler. Üssa'nın annesi de puta tapardı. Nihayet annesi Üssa'nın yanına geldi, onu fena halde azarlayıp yaptıklarından vazgeçmesini istedi, fakat Üssa annesinin sözlerine kulak asmadı, hatta putlara taptığından dolayı onu tehdit etti ve ondan beri (uzak) olduğunu açıkladı. Bunun üzerine puta tapan halk ondan ümitlerini kestiler; kendisinden korkanlar ise ülkelerini terk ederek Hindistan'a gitmek üzere yola çıktılar.

 

Bu sırada Hindistan'da Rezh (Zere ?) adında bir hükümdar vardı. Kendisi diktatör, zalim ve büyük bir sultan ve pek çok ülke ona itaat edip boyun eğmişlerdi. Halkını da kendisine tapmağa davet ediyordu. İşte İsrailoğulları'ndan kaçan bu grup Hint hükümdarının yanına gelerek kendi hükümdarlarını ona şikayet ettiler, ayrıca kendi ülkelerinin güzelliklerini, bolluğunu, askerlerinin azlığını, hükümdarlarının güçsüzlüğünü ve liyakatsizliğini anlattılar, ülkelerini ele geçirmesi için tahrik edip iştahlandırdılar.

 

Bunun üzerine Hint hükümdarı önce casuslar gönderdi. Casuslar, oradan ona haberler getirdiler. Nihayet o, haberin doğruluğuna inanınca, askerlerini topladı ve deniz yoluyla Şam bölgesine hareket etti. Bu arada ülkesine gelen İsrailoğulları ona: "Üssa'nın bir dostu (Allah) var, bu ona yardım eder ve onu destekler." dediler. Rezh de onlara: "Benim ordularım ve askerlerimin çokluğu karşısında Üssa ve dostu ne yapabilir?" dedi.

Rezh'in, ülkesini istilaya geleceği haberi Üssa'ya ulaşınca Allah'a yalvarıp dua etti, Hint hükümdarının kuvveti karşısındaki aczini ve zaafını dile getirdi ve Allah'tan kendisine yardım etmesini istedi. Allah (C.C.) da onun duasını kabul etti ve ona rüyasında: "Ben, sana kötülükleri dokunmayacak şekilde Hint'li Rezh'e ve askerlerine karşı kudretimi göstereceğim ve onların mallarını sana ganimet olarak vereceğim; ta ki düşmanların senin dostunun elinden tuttuğu kişiye güç yetiremeyeceklerini ve dostunun ordusunu yenemeyeceklerini öğrensinler." buyurdu.

 

Daha sonra Rezh deniz yoluyla hareket edip sahile geldi, buradan da Beytü'l-Makdis'e yürüdü. Beytü'l-Makdis'e iki konaklık mesafe kala askerlerini bölgeye dağıttı ve o bölge askerlerle dolup taştı, İsrailoğullarının kalplerini de bir korku sardı. Bu arada Üssa, gözcüler gönderdi, onlar geri döndüklerinde gelenlerin, bir benzeri işitilmemiş derecede kalabalık olduklarını Üssa'ya bildirdiler. Bu haberi İsrailoğulları işitince haykırarak ağlamaya, birbirleriyle vedalaşmaya başladılar, hatta Rezh'e kadar gidip ona teslim olmaya ve boyun eğmeğe karar verdiler. Bu sırada hükümdarları Üssa onlara: "Şüphesiz Rabbim bana zafer vaat etmiştir. O'nun vaadinden dönmesi ise söz konusu değildir. Siz tekrar Allah'a dua edip yalvarmağa devam edin." dedi. Onlar da öyle yaptılar ve hep birlikte dua edip Allah'a yalvardılar. Onların iddialarına göre Allah vahiy yoluyla Üssa'ya: "Ey Üssa! Dost dostunu başkasının eline teslim etmez. Düşmanını ise senin yerine ben haklayacağım. Bana tevekkül eden asla horlanmaz. Güç ve kuvvetini benden alan katiyen zayıf düşmez. Sen rahat ve sıkıntısız olduğun zamanlarda beni zikredip andın; ben de seni sıkıntılı olduğun zamanlarda (düşmanının eline) teslim etmeyeceğim. Pek yakında zebanileri göndereceğim ve onlar düşmanlarımı öldürecekler. Seni müjdeliyorum, İsrailoğulları'na bunu haber ver." buyurdu. Müminler, bu müjdeye sevindiler, münafıklar ise onu yalanladılar.

 

Bunun üzerine Allah (C.C.) ona askerleriyle birlikte Rezh'a karşı çıkmasını emretti. Üssa oldukça az sayıda bir askerle onun karşısına çıktı ve tümsekçe bir yere gelip durdu, buradan Rezh'in askerlerini gözetlemeye başladı. Rezh onları görünce küçümsedi ve hakir gördü. Çevresindekilere: "Ben, bu küçük bir grup için mi askerlerimi toplayıp ülkemden buraya geldim ve bunca masraf yaptım?" dedi. Sonra da yanına gelen İsrailoğulları'nı ve haber toplayıp getirmek üzere gönderdiği casusları yanına çağırdı, onlara da: "Siz bana yalan söylediniz. Bana İsrailoğulları'nın çok olduklarını söylediniz, ben de askerlerimi toplayıp bunca masraf yapıp buraya geldim." dedi ve onların öldürülmelerini emretti. Emir üzerine onlar öldürüldüler. Bundan sonra Üssa'ya birini gönderdi ve ona: "Sana yardım edecek ve seni benim satvetim (kahredici gücüm) den kurtaracak olan dostun nerede?" diye sordu. Üssa da ona: "Ey bedbaht! Sen ne söylediğinin farkında değilsin. Sen, gücünle Allah'ı yenmek, ya da azlığına rağmen O'nunla çokluk yarışına mı girmek istiyorsun. O, şu anda bulunduğum yerde benimle beraber bulunmaktadır. Allah, kiminle beraber olursa, onun yenilmesine imkan yoktur. Pek yakında başına gelecek (musibetleri) göreceksin." dedi.

 

Rezh, onun bu sözlerine öfkelendi ve askerlerini saflar haline getirip savaşa hazırladıktan sonra Üssa'nın üzerine yürüdü, okçularına atış emrini verdi, okçular da atışa geçtiler ve oklarını Üssa ile askerlerinin üzerlerine yağdırdılar. Bu sırada Allah (C.C.) İsrailoğulları'na yardımcı olmak üzere meleklerden bir imdat grubu gönderdi. Onlar, atılan okları alıp Hint'li okçuların üzerine fırlattılar. Her okçuyu kendi attığı ok öldürdü, böylece bütün okçular öldürüldüler. Bu esnada İsrailoğulları'nın saflarından tesbih ve dua sesleri yükselmeğe başladı. Melekler de Hint'lilere göründüler. Rezh melekleri görünce, Allah onun kalbine bir korku saldı ve o şaşırıp kaldı, askerlerine seslenerek meleklere karşı hamle yapmalarını emretti. Askerler verilen emre uyarak hamlelerini yaptılar, fakat melekler tarafından öldürüldüler. Geride Rezh, köleleri ve hanımlarından başka kimse kalmadı. Rezh, bu durumu görünce gerisin geri döndü ve: "Üssa'nın dostu beni öldürdü (mahvedip bitirdi)" diyerek kaçmağa başladı.

 

Üssa onun gerisin geri kaçmakta olduğunu görünce: "Allah'ım! Eğer onu helak etmezsen, onun yerindeki naibi (vekili), asker toplayıp tekrar üzerimize gelecektir." dedi. Bundan sonra Rezh ve beraberindekiler denizin kıyısına geldiler ve gemilere bindiler. Onlar, gemilerle hareket edip yollarına koyuldukları bir sırada Allah tarafından gönderilen bir rüzgar (fırtına) ile hepsi denizde boğuldular.

 

Üssa'dan sonra yerine oğlu Safat hükümdar oldu ve ölünceye kadar yirmi beş yıl hükümdarlık yaptı. Daha sonra Amrem (İmran)'in kızı ve Ahziya'nın kız kardeşi (veya annesi) Azelya hükümdar oldu. Azelya başa geçince, İsrailoğulları'ndan hükümdarlık ailesine mensup olanların bütün çocuklarını öldürmüş, geriye ise sadece Ahziyanın oğulunun oğlu olan Yuvaş bin Ahziya kalmıştı. O da ortada olmayıp gizli kaldığı için kurtulmuştu.

 

Daha sonra Yuvaş ve adamları Azelya'yı öldürdüler. Azelya'nın hükümdarlığı yedi yıl sürdü. Bundan sonra kırk yıl Yuvaş hükümdarlık yaptı. Sonra Yuvaş'ı, büyük annesini öldürdüğü adamlarından birisi öldürdü. Ondan sonra Uziya -ona Guziya'da denir- bin Emsıya (Emu-sıya) bin Yuvaş hükümdar oldu ve ölünceye kadar elli iki yıl hükümdarlık yaptı. Ondan sonra Yusam (Yutam) bin Uziya hükümdar oldu ve ölünceye kadar on altı yıl hükümdarlık yaptı. Bundan sonra Hazkıya bin Ehaz hükümdar oldu ve hükümdarlığını ölünceye kadar devam ettirdi. Denildiğine göre, Hazkıya'nın, kendisine ömrünün bittiğini bildiren Şa'ya'nın arkadaşı olduğu söylenir. Hz. Şa'ya tarafından Hazkıya'ya ömrünün bittiği bildirilince o, Allah'a yalvarıp ömrünü uzatmasını diledi, Allah (C.C.) da onun ömrünü uzattı ve Şa'ya'ya emrederek ömrünün uzatıldığını ona bildirmesini istedi. Bir başka rivayette, ileride de bahsedileceği üzere, bu kıssada geçen Şa'ya'nın arkadaşının Sıdkıya olduğu söylenir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

ŞA'YA İLE BİRLİKTE BULUNAN İSRAİLOĞULLARI'NIN HÜKÜMDARI ve SENHARİB'İN İSRAİLOĞULLARI'NIN ÜZERİNE YÜRÜMESİ