|
|
Allah
(C.C.), Hz. Musa'ya Kur'an-ı Kerim'de zikredilen şu ayetleri (buyrukları)
vahyetmişti: ''Biz Kitab'da İsrailoğulları'na şu hükmü verdik: "Siz o
ülkede iki defa fesat çıkaracaksınız ve (bana karşı) büyük bir serkeşlik yapıp
kabaracaksınlZ. İşte o iki (fesadınızdan) birincisinin zamanı gelince, sizin
üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik, onlar da evlerin aralarına
kadar girip (sizi) araştırdılar. (Bu) yapılması gereken bir vaat idi. Sonra
tekrar size, onları yenme imkanı verdik, sizi mallarla, oğullarla destekledik
ve savaşçılarınızı çoğalttık. Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş
olursunuz. Kötülük ederseniz, o da kendi aleyhinize olur. Sonuncu
(başkaldırmanızın cezalandırılma) zamanı gelince, yüzlerinizi kötü duruma
soksunlar (üzüntüden suratlarınızın asılmasına sebep olsunlar), ilk kez
girdikleri gibi Mescid'e (Beytü'l-Makdis'e) girip (tahrib et)sinler ve ele
geçirdiklerini mahvetsinier! diye (yine öyle kullar gönderdik). (Tövbe
ederseniz) Rabb'inizin sizi esirgeyeceğini umabilirsiniz. (Eğer tekrar fesada)
dönerseniz, biz de sizi (cezalandırmağa) döneriz. Biz cehennemi kafirlere bir
zindan yaptık."'' (İsra' suresi, ayet 4-8).
İsrailoğulları'nın
arasında zamanla günah ve kötülükler çoğaldı. Allah (C.C.) ise, onlara olan
merhametinden dolayı günahlarım bağışlıyordu. Allah'ın onların günahlarına bir
ceza olarak verdiği ilk musibet şu şekilde oldu: İsrailoğulları'nın başına
kendilerinden Sıdkıya adında birisi hükümdar olmuştu. İsrailoğulları' nda şu
adet bakimdi: Onların başına bir hükümdar geçtiği zaman, Allah onlara bir de
peygamber gönderir, bu peygamber hükümdarı irşad eder, Allah istediğini vahiy
yoluyla ona bildirirdi. İsrailoğulları'nın ise Tevrat şeriatinden başka bir
şeriatleri olmamıştı. Sıdkıya hükümdar olunca Allah onlara Hz. Şa'ya'yı
peygamber olarak gönderdi. Hz. Muhammed (s.a.v.) ile Hz. İsa (A.S.)'yı
müjdeleyen bu zat idi. Sıdkıya'nın hükümdarlığının sonlarına doğru,
İsrailoğulları'nın arasında günah ve kötülükler çoğalmağa başladı. Bunun
üzerine Allah (bir musibet olarak) onların üzerine fezayı dolduracak kadar
kalabalık bir askerle birlikte Babil Hükümdarı Senharib'i gönderip başlarına
musallat etti. Nihayet Senharib, Beytü'l-Makdis'e geldi ve etrafını kuşattı. Bu
sırada İsrailoğulları'nın hükümdarı Sıdkıya ise bacağında çıkan bir çıbandan
muzdarip olup hastalanmıştı. Peygamber Şa'ya ona gelip: "Allah, sana
vasiyetini yapmam ve senden sonra gelecek hükümdarı belirlemeni istiyor, zira
sen ölmek üzeresin." dedi. Bunun üzerine hükümdar Sıdkıya, Allah'a dua
edip yalvardı; Allah da onun duasını kabul buyurdu ve Allah (C.C.) Hz.
Şa'ya'ya, vahiy yoluyla hükümdar Sıdkıya'nın ömrünü on beş yıl uzattığını ve
düşmanı Senharib'ten onu kurtardığını bildirdi. Hz. Şa'ya, hükümdar Sıdkıya'ya
bunu bildirince, ağrıları dindi ve eski sağlığına kavuştu.
Bundan
sonra Allah, Senharib'in askerlerinin üzerine bir melek gönderdi ve bu meleğin
sayhasıyla (gürültülü sesiyle) altı kişi dışında hepsi öldüler. Ölümden
kurtulan bu altı kişi Senharib ile beş katibinden ibaretti. Bazılarına göre, bu
katiplerden birisi Buht Nassar idi. Bunun üzerine Sıdkıya ve İsrailOğulları
onların kışlalarına gittiler ve burada bulunan malları ganimet olarak aldılar.
Senharib' i aradılarsa da bulamadılar. Hemen arkasından peşini takip etmek
üzere adamlar gönderdiler ve onu beş arkadaşıyla birlikte buldular. Onları
yakalayıp zincire vurduktan sonra Sıdkıya'nın yanına getirdiler. Sıdkıya,
Senharib'e: "Rabb'imizin sana yaptığını nasıl buldun?" diye sordu.
Senharib: "Daha önce Rabb'inizin haberini ve size yardımlarını duymuştum;
fakat kulak asıp dinlememiştim." dedi. Sıdkıya, onları Beytü'l-Makdis'in
etrafında dolaştırdıktan sonra hapsetti.
Allah
(C.C.), Hz. Şa'ya'ya vahiy yoluyla hükümdar Sıdkıya'nın Senharib'i ve
beraberindekileri serbest bırakmasını emretti, bunun üzerine onları serbest
bıraktı. Bundan sonra onlar Babil'e geri döndüler ve Allah'ın kendilerine ve
askerlerine neler yaptığını kendi kavimlerine anlattılar. Senharib ise bundan
sonra yedi yıl yaşadı, sonra öldü.
Kitap
ehlinden bazılarının iddialarına göre, Senharib'den önce İsrailoğulları'nın
üzerine Babil hükümdarlarından Kifru (Lifru) adında bir hükümdar yürümüştür.
Buht Nassar onun amcasının oğlu ve aynı zamanda katibi idi. Allah, onların
üzerine bir rüzgar gönderip onun ordusunu helak etmiş, ancak kendisiyle katibi
kurtulmuştu. Daha sonra, kurtulan bu Babil hükümdarını oğullarından birisi
öldürmüştü. Baht-Nassar da hükümdarının öldürülmesine öfkelenerek onu öldüren
oğlunu öldürdü. İşte bu hadiselerden sonra Senharib İsrailoğulları'nın üzerine
yürümüştür. Senharib Ninova'da hükümdarlık ediyordu. Azerbaycan hükümdarı ile
birlikte o gün İsrailoğulları'na savaş açıp onları sindirmişti. Daha sonra
Senharib ile Azerbaycan hükümdarı arasında anlaşmazlık çıktı. Her iki taraf,
askerleri tükenip yok oluncaya kadar birbiriyle savaşa devam ettiler. Bunun
üzerine İsrailoğulları çıkıp onların beraberinde bulunan malları ganimet olarak
aldılar.
Rivayet
edildiğine göre, Senharib ölünceye kadar yirmi dokuz yıl hükümdarlık yapmıştır.
Senharib'in muhasara ettiği İsrailoğulları'nın hükümdarı ise Hazkıya idi.
Hazkıya vefat ettikten sonra yerine oğlu Müneşşa hükümdar oldu ve elli beş yıl
hükümdarlık yaptı.
Ondan
sonra Amun hükümdar oldu ve adamları tarafından öldürülünceye kadar on iki yıl
hükümdarlık etti. Bundan sonra onun oğlu Yuşiya hükümdar oldu ve Mısır firavunu
Ecda'ın (burunsuz Firavun'un) onu öldürmesine kadar otuz bir yıl hükümdarlık
yaptı. Sonra onun oğlu Yahu Ehaz bin Yuşiya hükümdarlığa geçti; fakat Firavun
Ecda' onu azledip yerine oğlu Yukakim bin Yahu Ehaz'ı hükümdar yaptı ve onu
haraca bağladı. Yukakim'in hükümdarlığı ise on iki yıl sürdü. Bundan sonra onun
oğlu Yuyanın hükümdar oldu, fakat Buht Nassar ona savaş açtı ve onu
hükümdarlığının üzerinden üç ay geçtikten hemen sonra Babil'e götürdü. Bundan
sonra Buht Nassar onun yerine amcasının oğlu Yakunya'yı hükümdar yaptı ve ona
Sıdkıya adını verdi. Fakat Yakunya Buht Nassar'a karşı geldi, bunun üzerine
Buht Nassar ona savaş açtı ve onu ele geçirip Babil'e götürdü, ayrıca Buht Nassar,
onun oğlunu gözünün önünde boğazladı ve Yakunya'nın gözlerine mil çekti. Bu
arada Beytü'lMakdis'i ve Heykel'i (Hz. Süleyman'ın yaptırdığı abideyi) tahrip
edip yıktı. Bundan sonra İsrailoğulları'nı esir alıp Babil'e götürdü. İleride
de Allah'ın izniyle zikredeceğimiz üzere, onlar, Beytü'l-Makdis'e dönünceye
kadar Babil'de kaldılar. Sıdkıya (Yakunya)'nın bütün hükümdarlığı on bir yıl
sürdü.
Rivayet
edildiğine göre, İsrailoğulları'nın arasında kötülükler çoğalıp yayılınca,
Allah (C.C.) Hz. Şa'ya'ya vahyetti ve vahyedilenleri kendi lisam ile onlara
anlatıp uyarmasını istedi, o da bunu yerine getirdi. Bunun üzerine
İsrailoğulları, öldürmek için onun üzerine saldırdılar, fakat Şa'ya onlardan
kaçtı ve kaçarken önüne bir ağaç çıktı. Bu ağaç açıldı, Şa'ya da içine girdi.
Bu sırada Şeytan onun elbisesinin püskülünden tuttu ve onu İsrailoğulları'na
gösterdi. Onlar bir testere getirip ağacı biçmeye başladılar ve ağacın ortasına
geldiklerinde onu ikiye bölüp keserek öldürdüler.
İsrailoğulları'nın
hükümdarlarının isimleri hakkında bundan başka şeyler de söylenmiştir, fakat
biz nakline güvenmediğimizden ve sözü uzatmak endişesinden dolayı bunları
buraya almıyoruz.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
LÜHRASB İLE OĞLU
BÜŞTASB'IN HÜKÜMDARLIKLARI ve ZERDÜŞT'ÜN ORTAYA ÇIKMASI