|
|
BİRİNCİ TABAKA
PİŞDADİLER
Keyumers (Hz. Adem)'ten sonra
yeryüzünün hükümdarlığına Uşhenc (Hevşeng)
geçmiştir. Pişdad ise kırk yıl hükümdarlıkta
kalmıştır. "Pişdad'' kelimesi ''ilk hakim'' manasına gelmektedir. Pişdad'dan
sonra hükümdarlığa Tahmuris bin Nevcihan
geçmiş ve otuz yıl hükümdarlık yapmıştır. Ondan sonra kardeşi Cemşıd hükümdar olmuş ve yedi yüz on altı yıl hükümdarlıkta
kalmıştır. Ondan sonra hükümdarlığa Blveresb bin Ervendasb geçmiş ve bin yıl hükümdarlık etmiştir. Sonra Efridun bin Esgıyan hükümdar
olmuş ve beş yüz yıl hüküm sürmüştür. Ondan sonra hükümdarlığa Minuçihr geçmiş ve yüz yirmi yıl hükümdarlık etmiştir.
Sonra Türk asıllı olan Efrasiyab hükümdar olmuş ve on
iki yıl hükümdarlıkta kalmıştır. Bundan sonra Zevv
bin Tahmasb hükümdarlığa geçmiş ve hükümdarlığı üç
yıl sürmüştür. Daha sonra Girşasb hükümdarlığa gelmiş
ve dokuz yıl hükümdarlık etmiştir.
İKİNCİ TABAKA
KEYANİLER
Bunlardan
ilk önce hükümdarlığa Keykubad geçmiş ve yüz yirmi
altı yıl hükümdarlık etmiştir. Sonra Keykavüs
hükümdar olmuş ve yüz elli yıl hükümdarlıkta kalmıştır. Ondan sonra Keyhusrev hükümdarlığa gelmiş ve seksen yıl hükümdarlık
yapmıştır. Sonra Keylührasb hükümdar olmuş ve yüz
yirmi yıl hüküm sürmüştür. Ondan sonra hükümdarlığa Keybüştasb
geçmiş ve yüz yirmi yıl hükümdarlıkta kalmıştır. Sonra Keybehmen
hükümdar olmuş ve on iki yıl hükümdarlık etmiştir. Bundan sonra hükümdarlığa
kraliçe Humana Şehrazad
geçmiş ve otuz yıl hükümdarlıkta kalmıştır. Sonra onun erkek kardeşi Dara bin Behmen hükümdar olmuş ve on iki yıl hükümdarlık etmiştir.
Ondan sonra İskender tarafından hükümdarlığı elinden alınan Dara bin Dara
hükümdarlığa geçmiş ve on dört yıl hükümdarlık etmiştir. Dara bin Dara'nın
elinden hükümdarlığı aldıktan sonra İskender on dört yıl daha hükümdarlıkta
kalmıştır.
ÜÇÜNCÜ TABAKA
EŞGANİLER
Irak
ve el-CibaI bölgesini istila edip buralara hakim olanlar Eşganilerdi.
Diğer
Mülükü't-tavaif (bölge
hükümdarları) bunlara tazim ve saygı gösterirlerdi. Mülükü't-tavaif döneminde Eşganilerin ilk
hükümdarı Eşk olup elli iki yıl hükümdarlık etmiştir.
Ondan sonra yerine oğlu Şapur geçmiş ve yirmi dört
yıl hükümdarlıkta kalmıştır. Bundan sonra Hz. Yahya bin Zekeriyya'nın
öldürülmesi üzerine İsrailoğullarına savaş açan Şapur'un oğlu Cevderz hükümdar
olmuş ve elli yıl hükümdarlık yapmıştır. Sonra Cevderz'in
biraderinin oğlu, yani yeğeni Vebhan (Vicen ?) bin Belaş (Pelaş) hükümdarlığa geçmiş ve yirmi bir yıl hükümdarlık
etmiştir. Ondan sonra Cevderz bin Vebhan
hükümdar olmuş ve on dokuz yıl hüküm sürmüştür. Sonra Cevderz'in
kardeşi Nersı hükümdarlığa geçmiş ve otuz yıl
hükümdarlık etmiştir. Bundan sonra Nersi'nin amcası Hürmüzan bin Belaş bin Şapur hükümdar olınuş ve on dokuz
yıl hükümdarlıkta kalmıştır. Sonra Hürmüzan'ın oğlu Firuz hükümdarlığa geçmiş ve on iki yıl hükümdarlık
etmiştir. Ondan sonra Firuz'un yerine oğlu Hüsrev hükümdar olınuş ve kırk
yıl hüküm sürmüştür. Bundan sonra hükümdarlığa Hüsrev'in
kardeşi Belaş bin Firuz
geçmiş ve yirmi dört yıl hükümdarlık etmiştir. Sonra Belaş'ın
oğlu Erduvan (Artaban)
hükümdar olınuş ve elli beş yıl hükümdarlıkta
kalmıştır. Bazı tarihçiler, Hürmüzan bin Belaş'tan sonra büyük Erduvan'ın
hükümdar olduğunu ve on iki yıl hükümdarlıkta kaldığını zikretmektedirler.
Mülükü't-Tavaif'in sayısı
hakkında daha başka rivayetler de vardır.
Farslar,
Mülükü't-Tavaif ile Bıverasb ve Türk asıllı Efrasiyab'in
dönemlerinde Saltanatla hükümdarlığın ellerinden alınması ve bu dönemlerin tarihen zabtının mümkün olmaması sebebiyle tarihi
silsilenin karışmış olduğunu itiraf ediyorlar.
DÖRDÜNCÜ TABAKA
SASANİLER
Sasanilerin ilk hükümdarı Erdeşır
bin Babek'tir.
ERDEŞİR
BİN BABEK ve FARS HÜKÜMDARLARI
Bir rivayette, Hıristiyanların ve daha önceki kitap ehli
olan milletlerin kayıt ve ifadelerine göre İskender'in Babil
topraklarını ele geçirmesinden beş yüz yirmi üç yıl, Mecusilerin ifadesine göre
de iki yüz altmış altı yıl geçtikten sonra hükümdar Dara bin Dara'nın
intikamını almak, hükümdarlığı ehline ve Mülükü't-Tavaif'ten önceki seletlerinin
nesline iade etmek ve tek bir hükümdarın elinde toplamak maksadıyla Erdeşir bin Babek bin Sasan (küçük Sasan) bin Babek bin Sasan bin Babek bin Milirimes bin Sasan bin Belırem (hükümdar) bin
İsfendiyar bin Büştasb harekete geçti. Diğer bir rivayette
O'nun nesep şeceresi daha başka şekilde tespit edilmiştir.
Anlatıldığına
göre, Erdeşir bin Babek Istahr'a bağlı kasabalardan Tızude
(Tırude 7) kasabasında dünyaya gelmişti. Dedesi Sasan ise şecaat sahibi, ava düşkün bir kişiydi. Sasan, ''Baderenciler'' (Bazerenciler 7) adıyla bilinen Fars hükümdarlarının
neslinden gelen bir kadınla evlenmişti. Sasan, Istahr'daki ''Narhid'' adlı ateşgedenin kayyim ve nazırlığını
yapıyordu. Onun bu kadından Babek adında bir oğlu
dünyaya gelmişti. Babek büyüyünce babasının yerine
geçerek halkın işlerini üstlenip idareyi ele almıştı. Daha sonra Babek'in de Erdeşir adında bir
oğlu dünyaya geldi. Bu sırada Istalır'ın hükümdarı Baderencilerden Cuzihr adında
birisi idi. Cuzihr'in Tira
adında bir hadımı vardı ve onu Darabcird (Darabgird)'e dizdar (kale muhafızı) tayin etmişti. Erdeşir yedi yaşına geldiği zaman babası onu Cuzihr'in yanına gönderip Tira'ta
teslim etmesini, onun terbiyesinde büyümesini, Tira
öldükten sonra aynı görevle onun yerine geçirip dizdar tayin etmesini rica
etmişti. Cuzihr, Babek'in
bu isteğini kabul ederek Erdeşir'i Tira'nın yanına gönderdi. Tira da
Erdeşir'i kabul edip evlatlık edindi ve kendisi
ölünce idareyi Erdeşir üstlendi ve çok güzel bir
idarecilik yaptı.
Bu
arada müneccim ve fakılardan bir grup kimse Erdeşir'in yıldızına bakarak, ona doğumunun hayırlı
olduğunu söylediler ve ülkelere hakim olacağını
bildirdiler. Bunun üzerine Erdeşir iyiliklerini daha
da artırdı. Bir gece Erdeşir rüyasında başı ucunda
duran bir meleğin kendisine: ''Allah seni ülkelere hakim
kılacak.'' dediğini gördü. Bu rüyadan sonra Erdeşir
kendisinde daha önce görmediği bir kuvvet ve kudret hissetti. Onun ilk yaptığı
iş, Darabcird'in ''Hobaban''
mevkiine gelip buranın Fasin adındaki hükümdarım
öldürmek olmuştu. Sonra ''Kevsen'' denilen yere gelip
buranın Minuçihr adındaki hükümdarını öldürdü. Oradan
''Lezviz (Lervir'') denilen
yere hareket etti ve Dara adındaki hükümdarını öldürdü. Bundan sonra bu
yerlerin idarelerini kendi tarafından tayin ettiği kimselere teslim etti. Bu
arada babasına bir mektup yazarak bütün yaptıklarını ona bildirdi. Ayrıca
babasından el-Beyda'da bulunan Cuzihr'in
üzerine hücum edip saldırmasını istedi. Bunun üzerine babası dediğini tuttu ve Cuzihr'i öldürüp tacını aldı. Sonra el-Cibal
ve civar bölgelerin hükümdarı Erduvan'a bir mektup
yazarak Cuzihr'in tacını oğlu Sabur'a giydirmesi için
ondan yalvarıp izin istedi, fakat Erduvan onun böyle
bir harekete girişmesini şiddetle menetti ve tehdit etti. Babek
ise onun bu tehdidine pek aldırış etmedi, ancak üç gün içerisinde öldü. Bunun
üzerine Babek'in oğlu Sabur Cuzihr'in
tacını giyip babasının yerine geçti ve hükümdarlığını ilan etti. Bu arada Sabur
bir mektup yazarak kardeşi Erdeşir'i yanına çağırdı,
fakat Erdeşir onun bu çağrısını reddetti ve gelmedi.
Buna öfkelenen Sabur onunla savaşmak için büyük bir askeri kuvvet hazırlayıp
üzerine yürüdü. Istahr'dan hareket ettiği zaman
Sabur'un bu seferine akrabalarından, kardeşlerinden ve yakın adamlarından bir
grup kimse de katılmıştı. Bu seferine katılan kardeşlerinin arasında yaşça
kendisinden daha büyük olanları bile vardı. Kendi kardeşleri onun tacını ve
tahtını alıp Erdeşir'e teslim ettiler. Bu defa tacı Erdeşir giyip tahta çıktı. Azim ve ciddiyetle işe başladı. Ebersam adında birisini kendine vezir tayin ettikten sonra Fahır adındaki kimseyi de en yüksek dini vazife ve rütbe
olan Mubezan-ı mubez
(ruhaniler reisliği) makamına getirdi. Erdeşir
kardeşlerinin ve onlarla birlikte hareket edenlerin kendisine karşı suikastta
bulunacaklarını hissedince onların pek çoğunu öldürttü. Bu sırada Darabcird halkının isyan ettiği haberi geldi. Bunun üzerine
Erdeşir geri dönüp isyanı bastırdı ve halkından pek
çok kimseyi öldürdükten sonra şehri tekrar ele geçirdi. Bundan sonra oradan Kerman'a gitti ve buranın hükümdarı Belaş
ile şiddetli bir savaşa tutuştu. Erdeşir bizzat
kendisi çarpışarak Belaş'ı esir aldı ve Kerman'ı istila edip ele geçirdi; ayrıca Erdeşir, Kerman şehrini kendi
adını taşıyan oğlu Erdeşir'e teslim edip idaresini
ona bıraktı.
Basra
Körfezi sahillerinde Asyun (EbtenhUd
?) adında kendisine saygı duyulan bir hükümdar vardı. Bu defa Erdeşir bunun üzerine yürüdü; onu ve beraberinde
bulunanları kılıçtan geçirip öldürdü, ayrıca hükümdarın yeraltında sakladığı
hazinelerini ele geçirerek pek çok kıymetli mal elde etti.
Diğer
taraftan Erdeşir, bazı hükümdarlara mektuplar yazarak
kendisine itaat etmelerini istedi, fakat hiçbir hükümdar onun bu isteğini kabul
etmedi. Bu hükümdarlardan birisi de Erdeşir-Hurre'ye bağlı olan Ebrsas (İrasistan) şehrinin sahip ve hükümdarı olan Mihrek idi. Bunun üzerine harekete geçen Erdeşir önce Mihrek'in üzerine
yürüyüp onu öldürdü, sonra Gur'a geçti ve Gur şehrini kurdu. Ayrıca burada ''Tırbal''
adıyla bilinen bir saray ve bir de ateşgede yaptırdı.
Erdeşir bu işlerle uğraşırken Erduvan'ın
elçisi bir mektupla huzuruna çıkageldi. Bunun üzerine Erdeşir
halkı toplayıp Erduvan'ın gönderdiği mektubu okudu.
Mektupta Erdeşir'e hitaben: "Ey kurt! Haddini
aştın ve kendi elinle ölümünü istedin. Taç giyip bu memleketleri ele geçirmene
kim izin verdi? Sana bu şehri inşa etmeyi kim emretti?" Ayrıca Erduvan kendisini bağlayıp huzuruna getirmesi için Ahvaz hükümdarını yanına gönderdiğini de bildiriyordu.
Bunun
üzerine Erdeşir de bir mektup yazarak şu şekilde
cevap verdi: "Allah, başıma giydiğim tacı bana bağışlayıp verdi ve
fethettiğim memleketlere sahip kıldı. Allah'ın bana, seni yakalamak imkanı vereceğini ve senin başını Erdeşir-Hurre'de yaptırdığını ateşgedeye
göndereceğimi ümit ediyorum."
Bundan
sonra Erdeşir veziri Ebersam'ı
Erdeşir-Hurre'de yerine
halef bırakıp kendisi Istahr tarafına hareket etti,
fakat çok geçmeden veziri Ebersam'dan kendisine bir
mektup geldi. Ebersam mektubunda, Ahvaz
hükümdarının Erdeşir-Hurre'ye
geldiğini, fakat mağlüp ve perişan bir vaziyette geri
döndüğünü yazıyordu. Bundan sonra Erdeşir İsfahan
üzerine yürüdü ve İsfahan'ı ele geçirip hükümdarını öldürdü, sonra Fars
ülkesine dönüp Ehvaz'ın sahip ve hakimi
olan Nirufer ile savaşmak için üzerine yürüdü fakat
bu arada Errecan, Meysan ve
Tasar'a uğradı, Surrak'a gelince Düceyi
(Dicle'nin bir kolu)'in kenar kısmında durup Ehvaz'ı
ele geçirdi. Erdeşir, burada Süku'lEhvaz
şehrini kurduktan sonra bol miktarda ge nimet alarak
Fars ülkesine geri döndü. Bir müddet sonra ise Kazerun
ve Hurre (Cirili ?) yoluyla
tekrar Fars ülkesinden Ehvaz'a geldi. Meysan hükümdarını öldürüp burada Kerh-Meysan
şehrini kurduktan sonra Fars ülkesine geri döndü.
Bu
defa Erdeşir Erduvan'a bir
elçi gönderip savaş ilan ettiğini bildirdi ve savaş için bir yer belirlemesini
istedi. Bunun üzerine Erduvan O'na bir mektup göndererek,
Mirimah (Temmuz)'ın sonunda
Hürmüzcan düzlüğünde O'nunla
karşılaşacağını, bildirdi; fakat Erdeşir tayin edilen
vakitten önce Hürmüzcan düzlüğüne gelip kendisi için
hendekler kazdırdı ve su yollarını tuttu. Daha sonra
tayin edilen vakitte Ermamlerin hükümdarı Baba ile
birlikte Erduvan belirlenen Hürmüzcan
düzlüğüne geldiler. Bu sırada Erduvan ile Ermamlerin hükümdarı Baba taht kavgası yüzünden birbiriyle
savaşıyorlardı. Erdeşir'in savaş ilan etmesi üzerine
kendi aralarındaki savaşı bırakıp onunla savaşmağa karar verdiler. Müttefik
olarak hareket eden ve birbirlerine destek olan bu iki hükümdar, Erdeşir ile bir gün birisi, diğer gün birisi nöbetleşerek
savaşıyorlardı. Sıra Ermanilerin hükümdarı Baba'ya
geldiğinde Erdeşir onun karşısına çıkmadı. Savaş
sırası Erduvan'a geldiği gün o da Erdeşir'in
karşısına çıkmadı. Bunun üzerine Erdeşir, Ermamlerin hükümdarı Baba ile bir sulh anlaşması yaptı. Bu
anlaşmaya göre Erdeşir Baba'ya dokunmayacak, Baba da Erduvan'ı yalnız bırakıp aralarından çekilecekti. Fakat çok
geçmeden Erdeşir Erduvan'ı
öldürüp ülkesini istila etti. Bu durum karşısında Ermamlerin
hükümdarı Baba, Erdeşir'in itaati altına girmek
mecburiyetinde kaldı. İşte o gün Erdeşir'e ''Şehinşah'' unvanı verildi.
Bundan
sonra Erdeşir, Hemedan'a
yürüdü ve burasını fethedip ele geçirdi, sonra buradan el-Cebel, Azerbaycan, Ermeniyye (Armenia) ve Musul'a
hareket etti ve kılıç zoruyla buraları fethetti. Musul'dan Sevad
bölgesine geçen Erdeşir burasını ele geçirdikten
sonra Medain şehrinin doğusunda bulunan Tisfon (Taysefün) şehrinin
karşısında ve Dicle'nin kenarında bir şehir kurarak Bih-Erdeşir adını verdi. Sonra Sevad
bölgesinden Istahr'a geri döndü.
Erdeşir, Istahr'dan sırasıyla
Sicistan, Cürcan, Nisabur, Merv, Belli ve Harezm üzerine yürüdü, sonra tekrar Fars ülkesine dönüp
konaklamak üzere Gur'a gelip indi. Burada bulunduğu
sırada Kusan, Turan ve Mükran hükümdarlarının
elçileri gelip Erdeşir'e itaatlerini bildirdiler.
Bundan
sonra Erdeşir Bahreyn'e hareket edip burasını
muhasara etti, muhasara neticesinde müşkül duruma düşen Bahreyn hükümdarı
kalesinin surundan atlayıp öldü. Erdeşir buradan Medain'e geri döndü ve burada yerleşti. Hayatta iken kendi
tacını oğlu Sabur'a giydirdi. Bu arada Erdeşir dokuz
tane şehir kurdu. Bu şehirler şunlardır: 1) Bahreyn'de kurulan el-Hatt şehri, 2) Medain şehrinin
karşısında inşa ettirilen Behüresir şehri, ki bunun asıl adı Bih-Erdeşir olup sonradan Araplar tarafından Arapçalaştırıhp Bihsir şekline
sokulmuştur, 3) Erdeşir-Hurre
(Gur), -Sonradan bu şehre Büveyhilerden
Adudu'd-devle tarafından Fi-ruzahad
adı verilmiştir-, 4) Kerman'da kurulan Erdeşir şehri, -bu şehrin adı da Arapçalaştırıhp
Berdeşir şekline sokulmuştur-, 5) Basra yakınlarında
ve Dicle üzerinde kurulan Behmen-Erdeşir
şehri -Basralılar bu şehre Behmen-Şir
adını vermişlerdir-, 6) Huzistan'da kurulan Rame-Hürmüz şehri, 7) Suku'l-Ahvaz (Hürmüz-Erdeşir), 8) Bu gün
Hazze adıyla bilinen Büd-Erdeşir şehri, 9) Fırat-Meysan
şehri.
Erdeşir, gidişatı beğenilen, zaferden zafere koşan ve
bayrağı yere düşmeyen bir hükümdardı. Kendisi birçok şehir ve belde kurup,
derece ve rütbeler ihdas ederek memleketleri imar etmiştir.
Erdeşir, Erduvan'ı
öldürdükten sonra ölümüne kadar on dört yıl hükümdarhkta
kaldı. Bir rivayette on dört yıl on ay hüküm sürdüğü söylenir. Erdeşir Irak'ı istila edince TeNuh
paktına giren birçok Arap onun idaresi altında bulunan bir memlekette yaşamak
istemediler, bu yüzden TeNuh paktı altında toplanan
Araplardan Kuda'a Kabilesi ve diğerleri Irak'tan göç
edip Suriye'ye gittiler ve orada yerleştiler. Hire ve
Enhar ahalisi ise Erdeşir'e
boyun eğip itaati altına girdiler. Hire ve Enhar şehirleri Buht Nassar'ın zamanında kurulmuştu. Onun ölmesinden sonra Rire halkının Enhar'a göç etmesi
üzerine Hire harabe hale geldi. Arın bin Adiyy'in döneminde Hire'nin
tekrar baştan imar edilip mamur hale gelmesine kadar Enbar
şehri beş yüz elli yıl mamur bir halde ayakta kaldı. Hire
şehri de Amr bin Adiyy
tarafından imar edildikten sonra Küfe şehri kurulup Müslümanların buraya gelip
yerleşmesine kadar beş yüz otuz küsur yıl mamur bir vaziyette ayakta kalmıştı.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
SABUR BİN
ERDEŞİR BİN BABEK'İN HÜKÜMDARLIĞI