|
|
AbdÜımuttalib'in
Yahudi bir komşusu vardı. Adı, Uzeyne idi. Ticaretle uğraşıyordu ve çok büyük
bir serveti vardı. Bu durum Harb bin -Ümeyye'yi kızdırıyordu. Harb,
AbdÜımuttalib'in nedimi (sohbet arkadaşı) idi. Kureyş'ten bazı gençleri, bu
Yahudi'yi öldürüp malını almaları için kandırdı. Bunun üzerine Amir bin -Abd-i
Menaf bin -Abdiddar ile Ebu Bekir (r.a.)'in dedesi Sahr bin -Amr bin -Ka'ab
et-Teym onu öldürdü. Fakat Abdülmuttalib bu komşusunun katillerinin kim
olduğunu tanıyamadı. Bunun üzerine onları belirleyinceye kadar araştırmalarını
sürdürdü. Onların kim olduklarını ortaya çıkardıktan sonra Harb'in yanına
gitti, bundan dolayı onu kınadı ve bu iki katili kendisine teslim etmesini
istedi. Ancak Harb, bu iki katili gizledi. Bu sefer birbirlerine ağır söz
söylediler ve sonunda, aralarında hüküm vermek üzere Habeşistan hükümdarı
Necaşi'ye başvurmaya karar verdiler. Ancak Necaşi aralarına girmedi. Bunun
üzerine Ömer bin -el-Hattab'ın dedesi Nüfeyl bin -Abd el-Uzza el-Adevi'yi
aralarına hakem tayin ettiler. Hakem Harb'e şunları söyledi: "Ey Ebu Amr,
boyu senden uzun, senden daha yakışıklı, senden iri cüsseli, senden daha az
ayıplanacak tarafı olan, çocuğu senin çocuklarından çok olan, senden daha
cömert, senden daha çok yardımsever birisiyle mi üstünlük taslayarak muhakemeleşmek
istersin? Ben bunu söylerken aynı zamanda senin geç kızan, yüksek sesli,
kararlı, aşiretini seven birisi olduğunu da söylüyorum. Fakat sen, bu konuda
sana üstün gelecek birisiyle atışmaya kalkıştın." Harb, bu sözlere kızdı
ve: "Senin hakem olarak tayin edilmen, zamanın kötü gidişinden
dolayıdır." diye çıkıştı. Bundan sonra Abdülmuttalib, Harb'in
arkadaşlığını bırakıp Abdullah bin -Cüd'an et-Teymi ile arkadaşlık yapmaya
başladı. Harb'den de yüz deve alarak onları Yahudi'nin amcasının oğluna teslim
etti. Onun diğer tüm mallarını da amcasının oğluna geri gönderdi. Telef olan
bazı şeyleri kendi malından karşıladı.
Abdülmuttalib,
Hira Dağı'nda ibadete çekilen ilk kişidir. Ramazan ayı geldiğinde Hira Dağı'na
çıkar, bütün ay boyunca da fakirlere yemek yedirirdi.
Abdülmuttalib,
yüz yirmi yaşındayken öldü. Gözleri de kör olmuştu. Başka türlü söyleyenler de
vardır.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA