|
|
HİCRETİN
4.TILI
Bunun
sebebi şudur: Amir bin et-Tufeyl, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
haber göndererek Amr bin Ümeyye'nin öldürdüğü ve daha önce kendilerinden söz
ettiğimiz Amiroğulları'na mensup iki kişinin kanının diyetini istemişti.
Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Nadiroğulları'na giderek bu diyete yardımcı
olmalarını istedi. Onunla birlikte ashabından aralarında Ebu Bekir, Ömer ve
Ali'nin de bulunduğu bir topluluk vardı. Nadiroğulları: "Tabii istediğin
şekilde sana yardımcı oluruz" dedikten sonra kendi aralarında Peygamber'i
öldürmeyi kararlaştırdılar. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o sırada bir
duvarın yanında oturmakta idi. Onlar kendi aralarında: "Aramızdan kim bu
evin damına çıkıp O'nun üzerine büyükçe bir taş atarak öldürür ve bizi
kurtarır?" diye konuştular. Bu işe Amr bin Cihaş talib oldu. Fakat Sellam
bin Mişkem onları böyle bir iş yapmaktan alıkoymak istedi ve: "O, bunu
bilir" dediyse de kabul etmediler. Amr bin Cihaş evin damına çıktı.
Semadan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e aldıkları kararı bildiren
haber geldi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayağa kalktı ve
orada bulunan ashabına: "Yanınıza gelinceye kadar buradan
ayrılmayınız" diyerek Medine'ye dönmek üzere yola koyuldu. Gecikince
arkadaşları O'nu aramaya başladılar. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) onlara durumu bildirdi ve Müslümanlara, Nadiroğullarıyla savaşmayı
emrederek üzerlerine gitti. Nadiroğulları ondan korunmak amacıyla kalelerine
çekildiler. Nebi de hurmaları kesip çevreyi yaktı.
Abdullah
bin Übeyy ve onunla birlikte olan bir grup kişi onlara: "Sebat ediniz,
kendinizi koruyunuz, çünkü bizler sizleri asla teslim etmeyeceğiz. Sizinle
savaşılırsa sizinle birlikte yer alır biz de savaşırız, dışarı çıkacak
olursanız biz de sizinle birlikte dışarı çıkarız" diye haber gönderdiler.
Fakat Allah onların kalbIerine korkuyu yerleştirdi. Bu nedenle Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "Kendilerini oradan sürecek ve böylece
canlarına dokunmayacak buna karşılık develerin, silah dışında taşıyabildiği
kadar mallar da kendilerinin olmak üzere" barış istediler. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onların bu tekliflerini kabul etti. Bunun üzerine
Nadiroğulları Hayber'e çıkıp gittiler. Aralarından Şam'a giden de oldu.
Hayber'e gidenler arasında Kinane bin er-Rabi' ile Huyeyy bin Ahtab da vardı. O
gün sürgün edilenler arasında Ümmü Amr diye bilinen Urve bin elVerd'in karısı
da vardı. Um Amr, Gıfaroğulları'na mensuptu.
Nadiroğulları'nın
malları yalnızca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ait idi. O bu mallarda
dilediği gibi tasarruf etmek yetkisine sahipti. Bu bakımdan bu malları yalnızca
muhacirler arasında paylaştırmış, Ensar'dan ise muhtaç olduklarını belirten
Sehl bin Huneyf ile Ebu Ducane'nin dışında kimseye birşey vermemişti.
Nadiroğulları'ndan
Amr bin Cihaş'ın amcasının oğlu olan Yamin bin Umeyr bin Ka'ab ile Ebu Said bin
Vehb'den başka kimse İslam'a girmedi. Bu iki kişinin de mallarına dokunulmadı.
Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu gaza sırasında Medine'de İbn Um Mektum'u
yerine vekil bırakmıştı. Bayrağını Ali bin Ebi Talib taşıyordu.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA