|
|
HİCRİ 17.YIL
Bu
yıl içerisinde Cezire fethedildi.
Bundan
önce Sa'ad'ın Cezıre bölgesine asker göndermesinden söz etmiş bulunuyoruz. İyad
bin Ganm ve beraberindekiler yola koyulunca Sa'ad Süheyl bin Adiy'i de Rakka'ya
göndermiş idi. Cezıre halkı Kufelilerin durumunu haber alınca Hıms üzerine
gitmekten vazgeçerek kendi bölgelerine geri çekildiler. İyad, onların
bulundukları bölgeye inince kendisiyle barış yapıncaya kadar muhasaraya devam
etti. Cezıre Bölgesi'nin ortalarında bir yerde iken kendisine barış teklifınde
bulundular, O da tekliflerini kabul edip antlaşma yaptı. Böylelikle bunlar
Zımmi oldular. Diğer taraftan Abdullah bin İtban, Musul üzerinden Nasibın'e
kadar çıktı. Nasibinliler de kendisiyle karşılaştıklarında barış teklifini
yaparak Rakkalıların yaptığını yaptılar. İyad'a bu konuda mektup yazınca o da tekliflerini
kabul etmiş ve antlaşma yapmıştı. Diğer taraftan Velid bin Ukbe de Kufe'den
çıkıp Cezire halkı üzerine gelmişti. Cezire Araplarının Müslümanları da
kafirleri de, İyad bin Nizarlılar hariç, O'nunla birlikte oldular. İyadlılar
Bizans topraklarına girip orada kaldılar. Velid de bunu yazdığı bir mektupla
Hz. Ömer'e bildirdi.
Müslümanlar,
Rakka ile Nasibin'i aldıktan sonra, İyad yanına Süheyl ile Abdullah'ı da alarak
hep birlikte Harran üzerine gittiler. Oraya vardıklarında Harran halkı cizye
vermek teklifinde bulundu. O da bu teklifi kabul etti. İyad Süheyl ile
Abdullah'ı Ruha üzerine göndermiş, Ruhalılar onların cizye ödeme teklifini
kabul etmişlerdi. Daha sonra Cezire Bölgesi'nde zorla aldıkları bütün yerleri
de zımmilik statüsünde değerlendirdiler. Cezire bölgesi her taraftan daha çok
kolay fethedilen bir yer oldu. Süheyl ile Abdullah da Küfe'ye döndüler. Ebü
Ubeyde, Cabiye'den ayrıldıktan sonra Hz. Ömer'e mektup yazarak Halid'i
Medine'ye alması halinde İyad bin Ganm'ı kendisine katmasını istedi. Hz. Ömer
İyad bin Ganm'ı Ebü Ubeyde'nin yanına gönderdi. Habib bin Mesleme'yi Cezire
Bölgesi'nin Acemleri üzerine ve savaş işlerinin başına getirirken, Velid bin
Ukbe'yi Cezire bölgesinin Arapları üzerine tayin etti.
Hz.
Ömer Velid'in Araplardan Bizans topraklarına girenlere dair mektubunu alınca
Bizans Kralı'na şöyle bir mektup yazdı:
"Araplardan
bir kesimin bizim yurdumuzu bırakıp senin yurduna gelmiş olduğunu duymuş
bulunuyorum. Allah'a yemin ederim, ya bu kesimi gelmek üzere yurdundan
çıkarırsın yahut biz de yurdumuzda bulunan Hıristiyanları senin ülkene gitmek
üzere çıkartırız." Bunun üzerine Bizans kralı bu Araplardan dört bin
kişiyi yurdundan çıkartmış, geriye kalanlara ise Bizans ülkesinin Şam ile
Cezire'ye yakın bölgesine dağılmışlardı. İşte Arap topraklarında bulunan her
Iyadlı bu geri dönen dört bin kişinin soyundan gelir.
Velid
bin Ukbe, Tağliblilerden İslam'a girmelerinin dışında hiç bir şey kabul etmemiş
ve onlar hakkında Hz. Ömer'e mektup yazmıştı. Hz. Ömer de kendisine şu mektubu
yazdı:
"Senin
bu dediğin husus Arap yarımadasındadır, oradakilerden İslam'ın dışında hiç bir
şey kabul edilmez. Sen onları çocuklarını Hıristiyanlaştırmamaları ve İslam'a
girmek isteyen kimseleri alıkoymamak şartıyla serbest bırak."
Tağlibliler
güçlü ve kendilerini savunabilir, onurlu kimselerdi. Velid onların üzerine bu
şekilde giderken Hz. Ömer O'nun, üzerlerinde baskı kurmasından çekinmiş,
görevinden almış ve onların başına Furat bin Hayyan ile Hind bin Amr
el-Cumeli'yi tayin etmişti.
İbn
İshak der ki: Cezire'nin fethi hicretin 19. (2 Ocak - 20 Aralık 640) yılında
olmuştur. Yine O'nun dediğine göre Hz. Ömer Sa'ad bin Ebi Vakkas'a şöyle bir
mektup göndermiştir: "Allah Şam ile Irak bölgelerinin fethedilmesini nasib
ederse Cezire'ye bir ordu gönder ve ordunun başına Halid bin Urfuta ya da Haşim
bin Utbe, yahut İyad bin Ganm'dan birisini komutan tayin et."
Sa'ad
bunun üzerine: "Mü'minlerin emirinin İyad'ı son olarak zikretmesinin tek
sebebi İyad'ı sevmesidir. Ben de O'nu komutan tayin ediyorum." dedikten
sonra İyad'ı aralarında Ebu Musa el-Eş'ari, kendi oğlu Ömer bin Sa'ad olduğu
halde bir ordunun başında göndermişti. Kendi oğlu Ömer'in komutan olarak hiç
bir yetkisi yoktu. İyad yola koyulup ordusuyla birlikte Ruha'da konakladı. Ruha
halkı onunla Harran halkının şartlarıyla barış antlaşması yaptı. Diğer taraftan
İyad, Ebu Musa'yı Nasibin'e göndermiş, O da orayı fethetmişti. Kendisi de Dara
üzerine giderek orayı fethetti. Ayrıca Osman bin Ebi'l-As'ı Erminiye
er-Rabia'ya göndermiş, Osman da Erminiyelilerle çarpışmıştı. Bu çarpışmalarda
Safvan bin el-Muattal şehit olmuş, sonunda Erminiye halkı Osman ile cizye
vermek şartıyla barış yapmıştı. Bundan sonra ise Filistin topraklarındaki
Kaysariyye fethedilmiş, Heraklieus da ülkesine kaçmıştı.
Bu
görüşe göre Cezire'yi fethedenler Irak bölgelerini fethedenler olmuş oluyor,
fakat çoğunluk onun Şamlılar tarafından fethedildiği görüşündedir. Bunlara
göre, İyad bin Ganm'i Cezire'ye gönderen Ebu Ubeyde'dir.
Denildiğine
göre, Ebu Ubeyde vefat edince yerine İyad'ı tayin etmiş ve O'nun Hıms,
Kınnesrin ve Cezire bölgelerinin valiliğine tayin edildiğine dair Hz. Ömer'in
mektubu gelince İyad Hicretin 18. yılının Şaban ayının (7 Ağustos - 4 Eylül
639) ortalarında beş bin asker ile birlikte Cezire üzerine yürümüştür.
Ordusunun sağ kanadının başında Said bin Amir bin Hizyem el-Cumahi, sol
kanadının başında Safvan bin el-Muattal, ileri kuvvetlerinin başında ise
Hubeyre bin Mesruk bulunuyordu. İyad'ın keşif kuvvetleri Rakka'ya varıp orada
çiftçilerin üzerine bir baskın yapmış ve Rakka şehrini muhasara etmişlerdi.
Diğer taraftan İyad çeşitli seriyyeler göndermiş, gönderdiği bu seriyyeler de
esir ve yiyecek şeyler getirmişlerdi. Rakka şehrinin muhasarası altı gün
sürmüş, daha sonra Rakkalılar barış antlaşması yapmak istemişlerdi. Onlarla
canları, malları, çoluk çocukları, şehirlerinin güvenlik altında olması
şartıyla antlaşma yaptı ve şunları da ekledi: "Arazi bizimdir, çünkü biz
buraya ordumuzla gelmiş ve onu mülk olarak elimize geçirmiş bulunuyoruz."
Böylece araziyi onlara haraç ödemeleri şartıyla bırakmış ve cizye ödemek
mükellefiyetini koymuştu. Daha sonra Harran üzerine yürümüş, orayı kuşatmak
üzere bir bölük asker bırakmıştı. Bunların başında ise Safvan bin el-Muattal
ile Habib bin Mesleme bulunuyordu. Kendisi ise diğer askerlerle birlikte Ruha
üzerine yürümüştü. Ruhalılar kendisiyle çarpıştıktan sonra yenilgiye uğradılar
ve Müslümanlar onları şehirleri içinde muhasara altına alınca barış teklifinde
bulundular. İyad da onların bu teklifini kabul etti. Bundan sonra İyad Harran'a
döndüğünde Safvan ile Hubeyb'in Harran'a bağlı birtakım kasabaları ellerine
geçirmiş olduklarını gördü. Bu kasabaların halkları kendisiyle RuMlıların
şartlarına benzer şartlarda antlaşma yaptılar.
İyad
gazasını yapar ve ondan sonra RuM'ya dönerdi. Sumeysat'ı fethetmiş, oradan
Serik, Ra's Keyfa ve el-Ard el-Beyda'yı fethederek bura halkıyla Ruhalılarla
yapılan şartların aynısıyla barış yapmıştı. Daha sonra Sümeysat halkı antlaşma
şartlarına uygun hareket etmeyince İyad tekrar bunların üzerine yürüyüp
kalelerini fethedinceye kadar onları kuşatma altında tuttu. Daha sonra Fırat
kenarında bulunan birtakım kasabaların üzerine gitti ki bu kasabalar, Cisr
Menbic ve ona yakın yerler idi. Bütün buraları da fethettikten sonra üzerine
yürüdü. Ra'su Ayn Aynu'l-varde denilen yerdir. Halk kendisini savunmaya alınca
İyad burayı bırakıp Tel Mevzen üzerine yürümüş, burayı da 19. yılda Ruha
halkının antlaşmaları şartıyla fethetmişti. Oradan Amid üzerine giderek burayı
muhasara altına almıştır. Amid halkı kendisiyle savaştıktan sonra yine
Ruhalıların barış şartları ile antlaşma yaptılar. Meyya Farikin'i de aynı
şartlarla fethetmiş, orandan Kefer Tusa'ya geçmiş, oradan da Nasibin'e
gitmişti. Nasibinliler önce kendisiyle savaştıkları halde daha sonra Ruhalıların
barış şartlarıyla barış yaptılar. Ayrıca İyad, Tur Abdın ile Mardin Kalesi'ni
de fethetmiştir. Oradan Musul üzerine geçerek Musul'un iki kalesinden birisini
fethetmiştir. Diğer bir rivayette, İyad'ın Musul'a kadar varmadan Zevzan
komutanın gelerek onunla barış antlaşması yaptığı ve daha sonra Erzen üzerine
giderek orayı fethettiği, arkasından yola koyulup Bitlis'e kadar vardığı, Hilat
(Ahlat)'a da varmış olduğu, buranın komutanının kendisiyle barış yaptıktan
sonra Erminiye'nin Aynulhamida'sına kadar vardığı, arkasından Rakka'ya varıp,
oradan da Hıms'a geçtiği ve hicretin 23. yılında vefat ettiği söylenmiştir.
Hz.
Ömer, Said bin Amir İbn Hizyem'i komutan olarak tayin etmişse de aradan fazla
süre geçmeden vefat etmiştir. Daha sonra ise Ensardan Umeyr bin Sa'ad'ı
görevlendirmiş, O da büyük bir çarpışmadan sonra Ra'su Ayn'ı fethetmiştir.
Denildiğine
göre, Umeyr bin Sa'ad'ı Ra'su Ayn üzerine göndermiş, O da orayı çok çetin bir
çarpışmadan sonra fethetmiştir. Yine denildiğine göre Hz. Ömer İyad'ın vefatından
sonra Ebü Musa el-Eş'ari'yi Ra'su Ayn üzerine göndermiştir.
Denildiğine
göre, Halid bin Velid Cezire'nin fethinde İyad ile birlikte bulunmuş, Amid'de
bir hamama girerek hamamda içinde şarap bulunan bir şeyle vücudunu oğması
üzerine Hz. Ömer tarafından görevden alınmıştır.
Yine
denildiğine göre Halid Ebü Ubeyde'nin dışında hiç kimsenin komutası altında bir
yere gitmiş değildir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
İyad
Sümeysat'ı fethedince Habib bin Mesleme'yi Malatya'ya göndermiş, o da burayı
savaş sonucunda fethettikten sonra Malatyalılar barış anlaşmasının şartlarını
bozmuşlardı. Muaviye, Şam ve Cezire bölgelerinin valiliğine getirilince bu
sefer oraya Habib bin Mesleme'yi bir daha göndermiş, Habib yine savaş zoruyla
burayı fethettikten sonra valisi ile birlikte ayrıca Müslüman bir ordu teşkil
edip orada bırakmıştı.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HALİD BİN
VELİD'İN GÖREVDEN ALINMASI