ŞAFİİ el-UMM

CENAİZ

 

CENAZE'NİN YIKANMASI

 

Bize Rebi' b. Süleyman haber verdi, ona İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle demiş: Malik b. Enes dedi ki: Ölünün yıkanışı ile ilgili olarak yıkanması gereken yerlere ulaşılmadıkça o yıkanmış sayılmaz. Ve [yıkama adedi olarak] aşılmaması gereken belli bir sınır yoktur. Temizleninceye kadar yıkanır. Tahric: Muvatta, 1/223.

 

Bize Malik anlattı, ona Eyyub es-Sahtiyani, Muhammed b. Sirin'den, o da Ümmü Atiye'den şöyle rivayet etmiş: Kızı vefat ettiğinde Resulullah (s.a.v) yanımıza geldi ve şöyle dedi: "Eğer gerekli görürseniz onu su ve sidr ile üç kere (veya beş kere ya da daha fazla) yıkayın. Son kere yıkadığınlzda suya kafur (veya kafur benzeri bir şey) katın. " Tahric: Buhari, 1/388; Müslim, 2/647.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bazı insanlar bu görüşünden dolayı Malik'i ayıpladılar ve "Subhanallah! Medineli biri hakkında birçok hadis varken ölünün nasıl yıkanacağını nasıl bilmez?" dediler ve İbrahim'den ve İbn Sirin'den hadisler naklettiler. Malik, bu hadislerin anlamlarının ölünün temizlenmesi üzerinde yoğunlaştığını düşünüyordu. Çünkü söz konusu rivayetler yıkamanın sayısı ve yıkamada kullanılacak temizlik gereçleri hakkında farklı rakamlara işaret etmekteydi. Bunun üzerine şöyle dedi: "Falan adam falanı şu kadar yıkadı. Falanca kişi falanca adamı şu kadar yıkadı ... " Bunun üzerine -Allah doğrusunu herkesten daha iyi bilir- anladık ki bu rivayetlerde gözlerinin önünde gerçekleşen yıkama sayıları esas alınmıştır. Yani ölünün bedeninin temizlenmesi için kaç kere yıkanması gerekmişse öyle davranılmıştır. Çünkü bu konuda insanlar farklı olabilirler. Yine durumların farklılığı da söz konusudur. Ayrıca yıkayanların buldukları imkanlar ve karşılaştıkları zorluklar da belirleyici olmuştur. Bütün bunlardan dolayı Malik, mücmel bir ifade kullanarak "temizleninceye kadar yıkanır" demiştir.

 

Aynı şekilde abdest için de "bir, iki, üç kere yıkanır" denmiştir. Gusül içinse mücmel bir ifade kullanılmıştır. Bunların tümü, temizlenmenin gerçekleşmesiyle irtibatlı sayılardır. Ölü, herhangi bir bulanıklığı olmayan berrak suyla veya bir kaynaktan akan akarsuyla temizlenirse ölü için gerekli olan yıkama gerçekleşmiş olur. Nitekim bunun gibi hayatta olan biri için de aynısını söyleriz. Hayatta olan birinin gusül almasının şekli ve sayısı hakkında da rivayetlerde farklı bilgiler verilmiştir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Ama ben ölünün bir kaynaktan akan suyla üç kere yıkanmasını tercih ederim, üç kereden az olmamalıdır. Çünkü Resulullah (s.a.v) "üç kere yıkayın ... "buyurmuştur. Eğer üç kere veya beş kere ile temizlenmezse temizleninceye kadar "artırın" deriz. Üç kereden az yıkamayla temizlenirse bu da caiz olur. Çünkü bize göre Resulullah (s.a.v)'in sözü temizlenme hususuna işaret etmektedir. Çünkü tekli sayılarla "bir kere, üç kere veya beş kere ... " buyurmuş ve belli bir sayı vermemiştir.

 

Bazı arkadaşlanmız, İbn Cüreyc'den, o da Ebu Cafer'den şöyle rivayet etmiştir: "Resulullah (s.a.v)'in cenazesi üç kere yıkandı." Tahric: Abdurrezzak, 3/397-

 

Bize Rebi' anlattı, ona Şafii, ona güvenilir biri, Ata'dan şöyle rivayet etmiştir: Ölünün bir kere yıkanması, gusül olarak yeterlidir. Ömer b. Abdulaziz şöyle demiştir: Cenazenin yıkanması ile ilgili belli bir sayı yoktur.

 

Bize Sa'lebe b. Ebu Malik'ten de buna benzer bir rivayet ulaşmıştır. Tahric: el-Marife, 3/128.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Ölünün teneşire konularak ve bir gömlek içinde [üstü örtülerek] yıkanmasını tercih ederim.

 

Bize Malik, ona Cafer b. Muhammed, ona da babası şöyle bildirdi: Resulullah (s.a.v)'in cenazesi bir gömlek içinde yıkandı. Tahric: Muvatta, 1/222; Ebu Davud, 3/502.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Eğer gömlek içinde yıkanmazsa, avret yerlerinin üzerine yumuşak bir bez serilir ve bir elbiseyle örtülür. Cenaze bir eve [kapalı veya sütreli bir yere] konulur ve yıkayan kişi ve ona yardım eden kişiden başkasının görmesi engellenir. Sonra yıkayan kişi cenazeye su döker. Cenaze yıkama işini üstlenen kişi, eline yumuşak bir bez sarar ve sıkıca bağlar. Sonra sağ bir kimsenin istinca yapması gibi cenazenin aşağı bölgelerini elleriyle temizler, sonra da ellerini temizler. Sonra cenazenin aşağı kısımlarını yıkamak üzere ellerine yine yumuşak bir bez sarar. Eğer cenazeyi bir kişi yıkıyorsa cenazenin aşağı kısımlarını (avret yerlerini) yıkadığı eline sardığı bezi çıkarır, yerine başka temiz bir bez sararak sıkıca bağlar. Sonra eline ve cenazenin üzerine su döker. Sonra elini dudaklarının arasından ağzına sokar. Ağzını açmadan elini dişlerine sürerek su ile yıkar. Parmak uçlarıyla burun deliklerine su verir ve içlerindeki sümük vs.yi temizler. Sonra namaz için alındığı gibi abdestini aldırır. Sonra başını ve sakalını sidr denilen ağacın yapraklarıyla yıkar. Eğer saçları ve sakalı keçeleşmişse onları açacak bir tarakla taramasının sakıncası yoktur, ama saçını yolmaması gerekir. Sonra başından aşağı sağ tarafını sağ ayağına kadar yıkar ve hareket ettirir. Karnını yıkadığı gibi sırtını da yıkar. Sonra sol tarafını çevirir ve o tarafını da sağ tarafı gibi yıkar. Her yıkamada bir taraftan öbür tarafa çevirir. Ki bedeninde su ve sidr değmemiş bir yer kalmasın. Bunu üç veya beş kere tekrarlar. Sonra içine kafur katılmış berrak suyu üzerine döker. Temizleninceye kadar her yıkamada da böyle yapar. Bu esnada karnını hafifçe ovalar ve su döker ki vücudundan dışarı çıkacak şeyler hafif olsun.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Kadının yıkanması da burada vasfedildiği şekilde, erkeğin yıkanması gibidir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bazıları şöyle demişlerdir:

İlkin berrak suyla yıkanır; -iddialarına göre- suya kafur da katılmaz.

Bize Rebi' haber verdi, ona Şafii, ona Malik, ona Eyyub b. Ebu Teymiyye, ona Muhammed b. Sirin, ona da Ümmü Atiyye el-Ensariye şöyle demiş: Kızı vefat ettiğinde Resulullah (s.a.v) yanımıza geldi ve şöyle dedi: "Eğer gerekli görürseniz onu su ve sidr ile üç kere veya beş kere ya da daha fazla yıkayın. Son kere yıkadığınızda suya kafur veya kafur benzeri bir şey katın. " Tahric: Buhari, 1/388; Müslim, 2/647.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Eğer (ölü) kadın ise saçının tümü örüıür. Perçeminde bir, başının iki yanında birer olmak üzere üç örük haline getirilir ve arkaya atılır.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bazıları bizim bu görüşümüze karşı çıktılar ve "Kadının saçları göğüslerinin arasına salınır." dediler. Oysa biz bu hususta gelen rivayetıere uyuyoruz. Eğer biri, "Saçları taranır." derse, kişisel görüşüne göre hareket etmiş olur ve bizim yukarıdaki görüşümüze karşı çıkan kimseye benzer bir tutum içine girmiş olur.

 

Arkadaşlarımızdan güvenilir biri, Hişam b. Hassan'dan; o, Hafsa binti Sirin'den; o da ÜmmüAtiye el-Ensariye'den şöyle rivayet etmiştir: "Resulullah (s.a.v)'in kızının saçlarını perçeminden ve başının iki yanından birer örük olmak üzere üç örük halinde ördük, sonra bunları başının arkasına attık. " Tahric: Buhari, 1/390; Müslim, 2/648.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Biz de Resulullah (s.a. v)' in, kızını yıkayan ve kefenleyenlere emrettiğini emrediyoruz. Malik'in "ölünün yıkanmasında belli bir sayı yoktur" sözünü ayıplayan ve bundan başka konularda da ona muhalefet edenlere Peygamberimizin (s.a.v) bu konudaki hadisini rivayet eden kadının sözü delilolarak gösterilir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bu itirazı yapan kimse "ölünün başı ve sakalı taranmaz" diyerek de bize muhalefet etmiştir.

 

Ölünün saçı taranırken dökülüyorsa taranması mekruh olur. Ama yumuşak bir şekilde taramak, sidr bitkisiyle Ovup yıkamaktan daha hafiftir. Çünkü bu bitki hem temizler hem de tarar.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Tırnakları da yumuşak bir çöp le temizlenir. Ölünün tırnaklarının altındaki kir çıkarılır. Kulağının dışındaki ve kulak kepçesinin içindeki kirler de temizlenir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Ölünün tıraş edilmesi nehyedilmiştir. Ama saçları veya sakalı keçeleşecek şekilde kirlenmişse çövenle yıkanmasında ve ardından kiri temizlemek için keselenmesinde bir sakınca görmem.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bizim arkadaşlardan bazıları "öldükten sonra saçların kesilmesi uygun olmaz, tırnaklarının kesilmesi caiz değildir" derken, bazıları bunda herhangi bir sakınca görmemişlerdir.

 

Ölünün üzerine güzel kokular serpilirse, sadece kafur sürülür, başına ve sakalına koku sürülür.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Saçı sakalı ile birlikte bütün vücuduna kafur sürülürse inşaallah bunun bir sakıncası olmaz.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Koku ve kafur pamuğun üzerine dökülür, sonra burun deliklerinin ve ağzının üzerine, kulaklarına, makadının üzerine konur, bedeninde açık bir yara varsa onun da üzerine konur.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Ölüyü herhangi bir sebeple hareket ettirmesinden dolayı ön ve arkasından bir şeylerin çıkmasından korkarsa, aşağı tarafına, akıntıya göre hafifse sık dokunmuş bir bez veya keçe gibi bir bez konulabilir.

 

İmam Şafii' (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Ölünün yıkandığı evin durmadan tütsülenmesi gerekir ve bu işlem, yıkamanın tamamlanmasına kadar devam etmelidir. Ta ki evin bozuları kokusu giderilsin. Ateşli bir şeyle kabre gitmemek gerekir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bir Müslüman cenazeyi yıkayan kimsenin gördüğü nahoş bir şeyi söylememesi gerekir. Müslüman bir cenazeden gördüğü olumsuz bir şeyi gizlemek Müslümana yakışır. Bana göre Müslüman bir cenazeyi, ancak emin biri yıkamalıdır.

 

İmam Şafii' (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bir cenazeyi yıkamaya en öncelikli olan kimse, namazını kılmaya en öncelikli olan kimsedir. Ama bu görevi ondan başkası da üstlenirse bunun bir sakıncası yoktur. Cenazeye su döken kişinin su dökerken gözlerini kapatmasını tercih ederim. Eğer bir kişinin yıkaması zor geliyorsa bir başkası da ona yardım eder.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Cenazeyi yıkadıktan sonra bir elbiseyle kurular ki cenazenin üzerindeki ıslaklık gitsin. Sonra da kefenlemeye başlar.

Cenazeyi yıkayan kimsenin gusül almasını severim. Ama bana göre bu da vacip / farz değildir. Doğrusunu Allah herkesten daha iyi bilir. Cenazeyi yıkayan kimsenin guslü terk ettiğiyle ilgili birçok hadis rivayet edilmiştir. Bunlardan biri de şu hadistir:

"Ölülerinizi pis görmeyiniz. " Tahric: Darekutni, 2/70; el-Müstedrek, 1/76.

 

Bir Müslümanın, müşrik bir akrabasının cenazesini yıkamasında, cenazesinin ardından mezarlığa gitmesinde ve kabre kO)'Inasında herhangi bir sakınca yoktur. Ama müşrikin cenaze namazını kılamaz. Çünkü Resulullah (s.a.v), Ali (r.a)'a Ebu Talib'in cenazesini yıkamasını emretmiştir. Tahric: e/-Marife, 1/360-361; et-Telhis, 2/114-115

 

Sonraki için tıkla:

 

CENAZE'YE KAÇ KEFEN GİYDİRİLİR ?