ŞAFİİ el-UMM

CENAİZ

 

CENAZE NAMAZI

 

imam Şafil (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Devletin yetkilisi (vali) cenazeye katılmışsa, ancak ölünün akrabasının (veli) izniyle cenaze namazını kıldırmasını tercih ederim. Çünkü bana göre bu, velinin valiye göre daha öncelikli olduğu özel bir meseledir. Yine de doğrusunu Allah herkesten daha iyi bilir.

 

İlim sahibi bazı kimseler de cenaze namazını kıldırma hususunda valinin veliye nisbetle daha öncelikli olduğunu söylemişlerdir.

 

Akrabaları cenaze namazını kılmak üzere geldiklerinde baba ve baba tarafından dede, diğerlerine göre namazı kıldırmak hususunda daha önceliklidirler. Sonra çocuğu ve çocuğunun çocuğu gelir. Sonra ana-baba bir kardeş, sonra baba bir kardeş, ardından ana tarafından değil baba tarafından en yakın olanı gelir. Çünkü velayet, soya (baba tarafına) bağlıdır. Cenazenin velileri yakınlık bakımından eşit iseler ve hak sahibi olarak aralarında çekişme meydana gelirse, bana göre en yaşlıları önceliklidir. Yaşlının durumu olumsuz ise o zaman içlerinde en faziletli ve en fakih olanının bu görevi üstlenmesini tercih ederim. Bu hususta da eşitlik varsa o zaman bunların en yaşlısı görevi üstlenir. Bu hususta da eşitlik bozulmazsa -ki nadiren böyle bir durum söz konusu olabilir- ve uzlaşma da sağlanamazsa o zaman aralarında kura çekilir. Kura kime çıkarsa cenaze namazını o kıldırır.

 

imam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Hür veliler (akrabalar), köle olanlara göre namazı kıldırma hususunda daha önceliklidirler. Kölenin cenaze namazını kılmasının bir sakıncası yoktur.

 

Ölenin velisi olsun veya olmasın bir adam, kadınlarla birlikte erkek veya kadın birinin cenazesine geldiğinde, -akıl baliğ olmasa da, köle veya hür olsa da- namaz kılmayı biliyorsa, kadınlara göre namazı kıldırma önceliğine sahiptir. Eğer namaz kıldırmayı bilmiyorsa kadınlar ayrı saf olarak cenaze namazını kılarlar. Şayet içlerinden biri onlara imamlık etse ve tam ortalarında durarak namazı kıldırsa bunda bir sakınca görmem. Nitekim insanlar Resulullah (s.a.v)'in cenaze namazını ferdi olarak da kılmışlardı ve kimse de onlara imamlık etmemişti. Bunun nedeni Resulullah (s.a.v)'in konumunun yüceliğiydi. Ayrıca Resulullah (s.a.v)'in cenaze namazını kıldırma hususunda aralarında rekabet çıkardı. Bu yüzden ResuluIlah (s.a.v)'in cenaze namazını ferdi olarak ve sırayla kıldılar.

 

Resulullah (s.a.v)'in ölülerle ilgili sünneti ve bugüne kadar gelen uygulama, cenaze namazını bir imamın kıldırması şeklindedir. Eğer cenaze namazını ferdi olarak kılsalar inşaallah bu da geçerli olur.

 

Cenaze namazının bir kere kılınmasını daha uygun görürüm. İnsanların bu şekilde cenaze namazını kıldıklarını gördüm. Cenaze namazı kılındıktan sonra namazı kaçıranlar da kılsınlar diye oturup onların kılmaları beklenmez. Eğer namazı kılındıktan sonra ölünün bir akrabası gelirse ve o namaz kılana kadar cenazenin bozulmasından endişe edilmez se ve o da namazı kılarsa inşaallah bunun bir sakıncasının olmamasını umuyorum.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: İmamın abdesti bozulsa ve abdest almak üzere ayrılsa, arkasında saf tutanlar da ferdi olarak, kendilerine herhangi bir kimse imamlık yapmaksızın kalan tekbirleri getirirlerse, imamın abdest aldığı yer uzakta değilse, bu yüzden imamı bekleseler ve imam da gelip kaldığı yerden tekbirlerini tamamlarsa bunun bir sakıncasının olmamasını umuyorum.

 

Şehirde cenaze namazı, abdestsiz kılınmaz.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bir adam önceden bazı tekbirler getirse, tekbirleri bitinceye kadar cenaze bekletilmez. Aynı şekilde kendisinden önce tckbir getirdiği imamın da İkinci kez tekbir getirmesini beklemez, ama kendi başına iftitah tekbiri getirmiş olur.

 

Bazıları "Bir adam şehirde cenaze namazına yetişememekten korkarsa teyemmüm alarak cenaze namazını kılabilir. Ama şehirde teyemmümle nafile ve farz namazları kılmak caiz değildir. Fakat hasta olması başka ... " demişlerdir ki bu bir iddiadır.

 

Burada ise hastalık dışında bir durum söz konusudur. Cenaze namazını diğer namazlarla bir tutamazsınız. Çünkü diğer namazlar ancak gusül ve abdest alınmış olarak kılınır. Şehirde teyemmüm, sağlıklı ve gusül almaya güç yetiren için geçerli değildir. Ama dua ve zikir niyetine olursa bu takdirde gusül alınmamış olarak da yapılabilir. Bu durumda cenaze namazının kaçırılmasından korkması veya böyle bir korkunun olmaması arasında bir fark yoktur. Nitekim gusül ve abdestsiz zikir yapılabilir.

 

Sonraki için tıkla:

 

BİRDEN FAZLA CENAZENİN BİR ARADA OLMASI