KİRAD (KAR-EMEK
ORTAKLIĞI) MUDAREBE MALININ ZEKATI
Şafii Şafii (Allah'ın
rahmeti ona olsun) dedi ki: Bir adam başka bir adama kıraz / kar-emek ortaklığı
olmak üzere 1.000 dirhem verse o da 2.000 değerinde bir mal alıp onu satmadan
üzerinden bir yıl geçse, zekatı hususunda iki görüş vardır:
Birinci görüşe göre;
malın tamamının zekatı ödenir, çünkü bu mal, malikinin mülkünden olup kıraz
yapanın (emekçinin) o malı, mal sahibine teslim edinceye ve aralarında şart
koşmalarına göre paylaşıncaya kadar, onda hiçbir hakkı yoktur.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Sene geçtikten sonra ya da geçmeden önce o malı satsa ve
sene tamamlanıncaya kadar malı paylaştırmasalar yine durum böyledir.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Şayet sene tamamlanmadan önce o malı satsa, sermaye
sahibine sermayesini teslim edip karı aralarında paylaşmalarından sonra sene
devretse mal sahibinin hem sermayesinde hem karında zekat vardır. Emekçinin
hissesinde zekat yoktur, çünkü o henüz üzerinden bir yıl geçmemiş bir mal
kazanmış durumdadır.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Aynı şekilde sermaye sahibinin malını ona geri verip sene
geçinceye kadar karı paylaştırmayacak olurlarsa, sermaye sahibi hem ana
sermayenin hem de karının payının zekatını verir. Fakat emekçi, ortak olsa dahi
zekatını vermez, çünkü onun o maldaki mülkiyeti sonradan meydana gelmiş bir
şeyolup mülk edindiği günden itibaren üzerinden bir sene geçmemiştir.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Mal satılmaksızın yıllarca kalsa, sermaye sahibi her yılın
zekatını (emekçi) ana malı sahibine geri teslim edinceye kadar ebediyen
zekatını öder. Eğer sermaye sahibine ana malını teslim etmeyecek olursa, bu
görüşe göre maL, sermaye sahibinin mülkü olup farklı bir görüş bulunmamaktadır.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Mal sahibi, hür ve Müslüman yahut ticaret yapmasına izin
verilmiş bir köle olsa, amil / emekçi Hristiyan ya da yazışmalı köle olursa,
sermaye sahibi ana malını almadığı sürece zekatını öder. Şayet alacak olursa,
malının tamamının zekatını öder, ancak ondan ne Hristiyan'ın ne de yazışmalı
kölenin zekatını öder. (Sadece kendi payına düşenin zekatını verir.) İki
görüşten daha doğru görüneni budur, en iyi bilen Allah'tır.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: İkinci görüşe göre; bir adam, diğerine kıraz / kar-emek
ortaklığı için 1.000 dirhem verse, o da onunla ı .000 dirhem değerinde bir mal
satın alıp emekçinin elindeki mal üzerinden o malı satmadan bir sene geçecek
olsa, o mala değer biçilir. 2.000'e ulaşmışsa ı .500'ünün zekatı ödenir. Çünkü
bu, mal sahibinin hissesidir. 500'ün zekatı bekletilir. Üzerinden ikinci bir
sene geçtikten sonra 2.000'e ulaşırsa 2.000'in zekatı ödenir. Çünkü 500'ün
üzerinden emekçinin mülkü olduğu günden itibaren bir yıl geçmiş olur. Eğer mal
(ın kıymeti) azalırsa zekat olarak birbirleriyle rücu edip hesaplaşmalarını
gerektiren herhangi bir şey, mal sahibi için de emekçi için de söz konusu değildir.
Şayet ertesi sene 3.000 dirhem değerine ulaşacak kadar artarsa, açıkladığım
şekilde 3.000'in zekatı ödenir. Eğer maldaki artış sadece 100 dirhem ise yarısı
emekçiye ait olup emekçiye ait ondabir (1/10) fazlalığın gerçekleştiği günden
itibaren üzerinden bir sene geçtiği takdirde zekatı ödenir. Çünkü emekçinin
payı da onda karışık olarak bulunmaktadır. Eğer mal 1.000 dirheme düşünceye
kadar eksilecek olursa 1.000 dirhem olarak zekatı ödenir ve ilk zekat her ikisi
için birlikte ödenecek kadar (sınırını) aşmaz, çünkü eğer ikisi aynı malda
karışık bulunacak olurlarsa, ikisinden birlikte yahut sermaye sahibinden zekat
alırız. Bu da emekçinin Müslüman, hür yahut da efendisi tarafından sermaye emek
ortaklığı / kıraz yapmasına izin verilmiş bir köle olması ve ona ait olan mal
efendisinin malı olması halinde söz konusudur. Şayet emekçi, zekat düşmeyen
kimselerden ise -bir Hristiyan olması gibi- mesele aynı durumda olduğu takdirde
bu ticaretteki Müslüman ortağın payının zekatı ödenir, hiçbir durumda Hristiyan
ortağın payının zekatı ödenmez. Çünkü o ortaklıktaki artış teslim edilecek
olursa payı kendisinin olur.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Aynı şekilde eğer emekçi birinci görüşe göre yazışmalı köle
olup sermaye Müslüman birisine ait ise Hristiyan emekçinin payının da diğer
görüşe göre yazışmalı kölenin payının da zekatı ödenmez, çünkü her ikisinin de
mallarında zekat düşmez.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona olsun) dedi ki: Mesele bu halde olup sermaye sahibi Hristiyan, malı
çalıştıran emekçi de Müslüman olsa, 1.000 dirhemlik bir mal satın alıp
üzerinden bir yıl geçse ve malın değeri 2.000 dirhem ise üzerinden seneler
geçse dahi ona zekat düşmez. Çünkü bu Hristiyan birisinin malıdır ancak emekçi
Hristiyan'a anaparasını ödeyecek olursa, o takdirde artanı kendisi ile
Hristiyan arasında paylaşılır ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde Müslüman
emekçinin payının zekatını ödemekle birlikte Hristiyan'ın payının zekatını
-birinci görüşe göre- ödemez. İkinci görüşe göre ise bunun hesabı yapılır ve bu
malda ona zekat düşmez. Üzerinden bir sene geçtiği takdirde, eğer ona o
ticaretin artan karını ödeyecek olursa, o da onun zekatını tıpkı malda
fazlalığının bulunduğu zamandan itibaren üzerinden geçen seneler boyunca zekatını
ödediği gibi öder.
Müslüman ile kafir
arasında malda ortaklık olursa, Müslüman kişi malının zekatını tek başına
kalmış olanın zekatı gibi verir. Ne ortak olarak ne de davarlarda, nakitte ve
başka hususlarda malı (başkasıyla) karışık olanın zekatı olarak verir, çünkü
zekatta kendisine zekat düşen malın tamamı toplanır, ama zekat düşmeyen
malların zekatta toplanması onun için caiz değildir.
Sonraki için tıkla: