MÜRTEDİN NAMAZI
İmam Şafii (Allah rahmet
eısin) şöyle dedi: İslam dininden dönen (mürted olan) ve daha sonra tekrar
Müslüman olan kişinin, mürted olduğu zaman dilimi içinde terk etmiş olduğu tüm
namazları kaza etmesi gerekir:' Ve o dönem içinde vermesi gereken zekatın
tamamını vermekle yükümlü olur. Mürted olduğu dönem içinde bir hastalıktan
yahut başka bir sebepten dolayı akli melekesini kaybetmiş olursa, o dönem
içinde terk etmiş olduğu namazları akli melekesi yerindeki dönem için yaptığı
kaza gibi kaza eder.
Şöyle denebilir: Bu
kişinin durumunu müşrik kişinin durumuna kıyas ederek niçin "namazı iade
etmesi gerekmez" demiyorsun?
Şöyle denir: Allah (c.c)
bu iki kişi arasında fark olduğunu şöyle buyurmuştur: "Ey Muhammed! İnkar
edenlere söyle: Eğer (iman edip, düşmanlık ve savaştan) vazgeçerlerse, geçmiş
günahları bağışlanır. Eğer (düşmanlık ve savaşa) dönerlerse, öncekilere uygulanan
ilahi kanun devam etmiş olacaktır." (Enfal, 38)
Bazı insanlar Müslüman
olduklarında, Resulullah (s.a.v), onlara Müslüman olmadan önce kılmadıkları
namazlar için kaza etmelerini emretmemiştir. Resulullah (s.a.v) müşriklere
iyilikte bulunmuştur. Allah (c.c), kitap ehlinin kanını haram kılmış, mallarını
da cizye vermeleri karşılığında koruma altına almıştır. Ama mürtedin durumu
bundan uzaktır; Allah (c.c), İslam'dan çıkınca onun tüm amellerini boşa
çıkarmıştır. Resulullah (s.a.v) de onunla ilgili şöyle beyanda bulunmuştur:
Daha önce kendisine iman hükmü takdim edildiği için, eğer tevbe etmezse
öldürülür. Katırin malı, anlaşması olanların malı gibi olmayıp ganimet
hükmündedir. Mürtedin malı ise mürted ölünceye kadar bekletilir, o ölünce
ganimet malı hükmüne dönüşür. Ya da tevbe ederse onun mülkü ona kalır. Ama ahdi
(anlaşması) olanın malı, ölmesi veya kalması arasında fark olmadan kendi
zimmeti üzere kalır. Bundan dolayıdır ki, tekrar İslam'a giren kişi; namazı,
orucu, zekatı ve bir Müslümanın yerine getirmesi gereken her şeyi yerine
getirmek zorundadır. çünkü bunların tamamını yerine getirmekle mükellefti.
Mürted olma suçunu işleyen kişinin, üzerindeki farz olan mükellefiyetIeri
hafifletmek için bir sebebi olamaz.
Eğer şöyle denecek
olursa: Söz konusu kişi, eğer o durumdayken namaz kılmış olsaydı ameli
kendisinden kabul edilmezdi. O zaman niçin kaza yapması gereksin ki?
Deriz ki: Mürted iken
namazı kılmış olsaydı, emredilmediği hal üzere namazı kılmış olacağından dolayı
kabulolmazdı. Ama Müslüman olmasıyla beraber namazı kaza etmesi gerekmiştir.
Eğer kişi, Müslümanken namaz vakti girmeden önce namazı kılsa, iade etmesi
gerekmez mi? Mürted kişi de namaz kendisine farz kılınınadan önce kılmıştır.
çünkü Allah (c.c) onun amelini mürted olmasıyla boşa çıkarmıştır.
"Ameli nasıl
bozulmuştur?" denecek olursa şöy le denir: İşlemiş olduğu amelinin ecri
boşa çıkmıştır. Söz konusu kişinin, mürted olmadan önce namaz, oruç yahut
yerine getirdiği herhangi bir farzın iadesini yapması gerekmemektedir. çünkü bu
farzları yerine getirirken Müslüman olarak yerine getirmiştir.
Şöyle denilebilir: Bu
neye benzemektedir?
Denir ki: Bu kişi,
üzerine farz olan zekıtı yahut adamış olduğu adağı yerine getirmiş olsa, amelin
ecrinin boşa çıkmasıyla amel bozulmuş ve sanki hiç yapılmamış gibi olmuyor mu?
Yahut kendisine had veya kısas uygulandıktan sonra mürted olsa ve daha sonra
Müslüman olsa, bunlar tekrar onun üzerine tatbik edilir mi?
Bunlar onun üzerindeki
farzlardır. İşte bu manada bir farz bozulursa, tamamı bozulmuş sayılır.
Sonraki için tıkla:
CEM EDİLEN
NAMAZLARIN VAKİTLERİ