İLK İKİ REKAT VE SON
OTURUŞUN SÜRELERİ İLE NAMAZDA SELAM
Bize Rebi', İmam
Şafii'nin (Allah rahmet etsin) şöyle dediğini haber verdi: Bize İbrahim şöyle
haber verdi. Bize İsmail b. Muhammed b. Sa'd b. Ebi Vakkas, Amir b. Sa'd'dan; o
da babası yoluyla Nebi (s.a.v)'den şöyle nakletmiştir: "Namazı bitirdikten
Sonra önce sağına, Sonra da soluna selam verirdi. " Tahric: Mlislim, Mescidler ve Namaz Yerleri 1/409.
Bize Rebi', İmam
Şafii'nin (Allah rahmet etsin) şöyle dediğini haber verdi: Bize İbrahim b. Sa'd
b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf şöyle haber verdi. O, babasından; o, Ebu
Ubeyde b. Abdullah b. Mesud'dan, o da kendi babasından şöyle nakletti:
"Resulullah (s.a.v) ilk iki rekatın oturuşunda sanki sıcak taşlar
üzerindeymişçesine otururdu." Dedim ki: "Kalkıncaya kadar mı?"
"Evet, kalkıncaya kadar." dedi. Tahric:
Ebu Davud, Namaz 1/606; Tirmizi, Namaz 2/202-203.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: İşte bunda -en doğrusunu Allah bilir-; birinci oturuşta
teşehhüt ve Nebi (s.a.v)'e salat getirdikten sonra oturuşu uzatmamak
gerektiğine dair delil vardır. Ben de namaz kılanın buna uymasını istiyorum.
Söylediğimden daha fazlasını yapanın amelini mekruh saymamla beraber namazını
iade etmesi yahut sehiv secdesi yapması gerekmez.
Dedi ki: İlk iki rekatın
oturuşu hafif bir oturuş olarak belirtildiğine göre, bunda -en doğrusunu Allah
bilir- son oturuş için, ilk oturuşun miktarı kadar da ikinci oturuşa ilave
edilmesi hususunda delil vardır. Bundan dolayı, namaz kılan kişinin, son
oturuşta teşehhüt ve Nebi (s.a.v)'e salat/ salavat getirmenin üzerine/ilave
olarak Allah (c.c)'ı zikretmesi, hamd etmesi ve dua etmede ziyadeye gitmesini
müstehab sayarım. Söz konusu ziyadeyi yapan kişi imamsa, teşehhüt ve Nebi
(s.a.v)'e salat miktarından az miktarda arttırmasını, arkasında namaz kılanlara
ağırlık olmaması açısından uygun görürüm.
Dedi ki: Eğer kişi yalmz
namaz kılıyorsa, söz konusu süreden daha uzun kalmasını uygun görürüm.
Kendisini dalgınlık yahut dalgınlığa götürmesinden endişe edilmiyorsa, süreyi
ne kadar uzatırsa uzatsın, bunda beis görmem. Son oturuşta teşehhüt ve Nebi
(s.a.v)'e salat/salavat miktarından daha fazla kalmazsa, bunu kendisine mekruh
saymamla beraber iade yahut sehiv secdesi gerekmez.
Dedi ki: Her halükarda
imam teşehhüt, tesbih ve kıraatte ziyade yapabilir. Yahut ziyadeyi arkasında
bulunan cemaatin dilinin ağırlığı dolayısıyla üzerine yükümlülük olanların
yükümlülüklerini yerine getirebilecekleri kadar bir süre uzatabilir veyahut söz
konusu süreyi daha da aşabilir. Aym şekilde kıraatte, rükua ve secdeye
eğilmesinde/kalkmasında temkini, -ona yaşlı, hasta ve hareketi ağırlaşmış
kişiler yetişsin diye- terk etmemesi gerekir. Bunu yapmayıp en hafif şekliyle asgarilerle
yetinmesi halinde, söz konusu davranışını mekruh saymamla beraber iade ve sehiv
secdesi gerekmez.
Sonraki için tıkla: