ŞUABU’L-İMAN

MUKADDİME

 

İman'ın ve İslam'ın Aynı Manaya Geldiğinin Delili

 

Yüce Allah şöyle buyurur: "Allah katında din, şüphesiz İslam'dır ... "[Al-i İmran 19] yine: "Biz Allah'a iman ettik deyiniz ... "[Bakara 136] buyurur. Bu ayet, Allah'a iman ettik sözünden islam'ı kastettiğimizi gösterir.

Yine Yüce Allah, Hz. Lut kıssasında "Bunun üzerine, suçlu milletin arasında bulunan müminleri çıkardık. Zaten orada, kendini Allah'a vermiş sadece bir tek ev halkı bulduk,''[Zariyat 35- 36] buyurarak iman edenleri bir defa "müminIer", bir defa da "müslümanlar" olarak adlandırarak, bununla onları dinleriyle diğerlerinden ayırmıştır. islam kelimesinin hakikati teslim olmak, iman kelimesinin hakikati de tasdik etmek olsa da manalarının ayrı olmasına rağmen, iman ile islam'ın aynı dinin ismi olduğunu söylemek doğru olur. Her ne kadar "ğays" kelimesi Arap dilinde tam olarak yağmuru ifade etmese de, "ğays" ve ''matar" isimlerinin yağmur için kullanılması gibi.

 

 

18- İbn Abbas bildiriyor: Abdulkays kabilesinin heyeti Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldikleri zaman, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu gelenler kimlerdendir?" diye sordu. Onlar: "Rabia'dan" karşılığını verince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Merhaba ey heyet! Hoş geldiniz! inşallah bu ziyaretten dolayı zelil ve pişman olmazsınız" buyurdu. Onlar şöyle dediler: "Ey Allah'ın Resulü! Biz Rabia'nın kolu olan bir kabileyiz ve yanına uzak bir yerden geliyoruz. Sizinle bizim aramızda şu kafır Mudar'lılar var. Bu sebeple, size ancak haram ayında uğrayabiliyoruz. Öyle ise, bize sayesinde Cennete gireceğimiz açık bir amel emret." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Size dört şeyi emrediyor, dört şeyi de yasaklıyorum. Sadece Allah'a iman etmenizi emrediyorum. Sadece Allah'a iman etmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in de O'nun Resulü olduğuna iman etmektir. Namaz kılmayı, zekat vermeyi ve ganimetten elde ettiğiniz malların beşte birini ödemenizi emrediyorum. Dört şeyi de size yasaklıyorum: Dubba (su kabağından yapi/mış testiler), hantem (topraktan yapılmış küp), nakir (hurma kökünden yapılan çanak) -Ravi der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Makir" de demiş olabilir- müzeffet (içi ziftle ya da katranla cilalanmış kap) Bunları aklınızda tutun ve geride bıraktıklarınızı bunlara davet edin.

 

Hadisi, Buhari ve Müslim, Sahih'te Şube ve başkalarının hadisinden rivayet ettiler.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadiste şahadet kelimesini iman olarak adlandırmışken başka bir hadiste islam olarak adlandırdı.

 

Tahric: Ravilerden Ebu'I-Hasan Alı b. Muhammed el-İsfarayni'yIe ilgili bilgiye ulaşamadım. Taberani, M. el-Kebir 12/222 (12949).

 

 

 

19- Abdullah b. Bureyde, Yahya b. Ya'mur ile Humeyd b. Abdirrahman'dan bildiriyor: Abdullah b. Ömer'i bulup ona kader hakkında söylenenlerden bahsettik. İbn Ömer bize şöyle dedi: Yanlarına döndüğünüzde onlara (kader hakkında konuşanlara) şöyle deyiniz: "İbn Ömer sizden, siz de İbn Ömer'den uzaksınız." İbn Ömer bu cümleyi üç defa söyledi ve şöyle devam etti: Bana Ömer b. el-Hattab şöyle anlattı:

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında otururken güzel yüzlü, güzel saçlı, beyaz elbiseli bir adam geldi. Oradakiler birbirine bakıp: "Bu adamı tanımıyoruz, bir yolcuya da benzemiyor" dediler. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Yanına gelebilir miyim?" diye sorunca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" karşılığını verdi. Adam gelip dizini Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dizine, elini de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyluğuna koyup: "İslam nedir?" diye sorunca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İsldm; Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resutü olduğuna şahadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekdtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve Beyt'i hac etmendir" buyurdu.

 

O zat: "İman nedir?" diye sorunca ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a, meleklerine, Cennete, Cehenneme, ölümden sonra dirilmeye ve kadere iman etmendir" karşılığını verdi. Adam: "İhsan nedir?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a O'nu görüyormuşsun gibi amel etmendir. Çünkü her ne kadar sen onu görmüyorsan da, O'nun tarafından görülmektesin" buyurdu.

Adam: "Kıyamet ne zaman (kopacak)?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu meselede kendisine sorulan, sorandan daha çok bilgi sahibi değildir" buyurdu. Adam: "Alametleri nedir?" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle karşılık verdi: "Yalın ayak, çıplak, yoksul koyun çobanlarının bina yapmakta birbirleriyle yarış ettiklerini görmen ve cariyenin kendi sahibini doğurmasıdır." Daha sonra: "Bana o adamı getirin" dedi; ama adamı aramalarına rağmen bulamadılar. İki veya üç gün sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Hattab'ın oğlu! Şu şu meseleleri soranın kim olduğunu biliyor musun?" diye sorunca, Hz. Ömer: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O, Cibril'di. Size dininizi öğretmek için geldi" buyurdu.

 

(Ravi) der ki: Cuheyne veya Müzeyne kabilesinden bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Hangi işi yapıyoruz, olup bitmiş (Levh-i mahfuz'a kaydı geçmiş) bir işi mi, yoksa (henüz Levh-i mahfuz'a geçmemiş) şu anda yeni başlanacak olan bir işi mi?" diye sorunca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Olup biten bir işi" deyince, adam veya oradakilerden biri: "Öyleyse niye çalışılsın ki?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennet ehli olanlara cennetliklerin ameli kolaylaştırılır, cehennem ehli olanlara da cehennemliklerin ameli kolaylaştırılır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Buhari (13/581-589, 2/657-659).

 

 

Müslirrı Sahih'te, Muhammed b. Hatim kanalıyla Yahya b. Said'den rivayet etti.

imam Ahmed der ki: Bu hadiste şahadet kelimesinin islam, birinci hadiste ise iman manasında kullanılması, aynı şeye verilmiş iki ad olduklarına delalet eder. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hadiste imanı tasdik olarak açıklamış, islam'ı da, emareleri ona işaret etmesine rağmen emareleriyle açıklamıştır. Tıpkı iman ve islam manasına gelen ihsanı ayrı olarak açıkladığı gibi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ihsanı ihlas ve yakin olarak açıklamıştır. Allah en doğrusunu bilir.

 

 

 

20- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "islam beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah'tan başka ilah olmadığına inanmak -zannedersem "Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna inanmak" sözünü de söyledi- namaz kILmak, zekat vermek, haccetmek, Ramazan ayında oruç tutmak."

 

Tahric: İsnadı sahihtir ve ravileri güvenilirdir. Nesai (8/107) ve Tirmizi (5/5).

 

 

Buhari Sahih'inde, Ubeydullah b. Musa'dan rivayet etti ve: "Muhammed'in, Allah'ın Resulü olduğuna inanmak" ibaresini aktardı. Ama bazı raviler bunu Ubeydullah ve Hanzala'dan rivayet ederken "Muhammed'in, Allah'ın Resulü olduğuna inanmak" ibaresini zikretmediler. Müslim başka bir kanalla Hanzala'dan rivayet etti.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu rivayetteki beş rüknü islam olarak adlandırmıştır. Başka bir rivayette ise iman olarak adlandırmıştır.

 

 

 

21- Yezid es-Sekseki anlatıyor: Medine'ye gelip Abdullah b. Ömer'in yanına girdim. Yanına Irak halkından bir adam gelip: "Ey Ebu Abdirrahman! Neden Allah yolunda savaşı bıraktığın halde haccediyorsun ve umre yapıyorsun?" deyince İbn Ömer şöyle dedi: "yazıklar olsun sana! İman beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah'a ibadet etmen, namaz kılman, zekat vermen, Beyt'i haccetmen ve Ramazan orucunu tutman." Adam İbn Ömer'e aynı şeyi sorunca, İbn Ömer adama: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize böyle anlattı. Bundan sonra cihad güzeldir" dedi.

 

Ahmed der ki: ''Allah en doğrusunu bilir, ama İbn Ömer bunu söylerken cihad'ın farz-ı ayn değil, farz-ı kifaye olan ibadetlerden olduğunu söylemek istedi."

 

Senedinde mechuller vardır.

 

 

 

22- Ebu Kılabe, Şam Müslümanlarından olan bir adamdan, o da babasından şöyle nakletti: Bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek İslam ile ilgili sordu. -Hammad'ın rivayetinde ise Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem) adama: "Müslüman ol ki selamete kavuşasın" buyurunca- adam: "İslam nedir?" diye sordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kalbinin Allah'a teslim olması ve Müslümanların dilinden ve elinden esenlikte olmasıdır" karşılığını verdi. Adam: "Hangi İslam daha üstündür?" diye sorunca ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iman" karşılığını verdi. Adam: "İman nedir?" diye sorunca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, öldükten sonra dirilmeye iman etmendir." Adam: "Hangi iman daha üstündür?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hicret" karşılığını verdi. Adam: "Hicret nedir?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kötülükten uzaklaşmandır" cevabını verdi. Adam: "Hangi hicret daha üstündür?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cihad" karşılığını verdi. Adam: "Cihad nedir?" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kafirlerle karşılaştığın zaman onlarla cihad etmen -veya,savaşman-" karşılığını verdi. -Süfyan'ın rivayetinde ise: "Düşmanla karşılaştığın zaman onlarla savaşman ve ihanet ederek korkak davranmamandır" ibaresi geçmiştir-. Hammad'ın rivayetinde ise: "Sonra hıyanet edip korkaklık göstermemendir" şeklindedir. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sonra iki amel vardır ki. onun gibisini yapanlar dışında bütün amellerin en üstünüdür" buyurup baş ve orta parmağıyla işaret edip: "(Bunlar) kabul edilmiş hac veya umre" buyurdu

 

Senedinde mechuller vardır.

 

Halimi der ki: "Bu hadis, islam'ın, Yüce Allah'ın: ''Allah katında din, şüphesiz İslam'dır'[Al-i İmran 19]  ve "Kim İslam'dan başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O, ahirette de kaybedenlerdendir'[Al-i İmran 185] ayetlerinde haber verdiği, geçerli olan din olduğunu gösterir. "Bugün, size dininizi bütünledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam'ı beğendim ... ''[Maide 3] ayeti, itikadı ve açıktan olan amelleri düzenler. Çünkü Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "islam, kalbinin Allah'a teslim olmasıdır" sözü, itikadın tashihine; "Müminierin dilinden ve elinden selamette olması" sözü ise, açıktan olan amellerin tashihine işaret eder. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) imanın, islam'ın en üstünü olduğunu belirterek, imanı: Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve öldükten sonra dirilmeye inanmak olarak tefsir eder. Bununla, gaybe imanı, şahit olup gördüğü şeylere inanmaktan daha üstün olduğunu kasteder. Bu da Yüce Allah'ın: ''Onlar, gaybe inanırlar ...''[Bakara 3] buyurarak (iman edenleri) methettiği ayetine muvafıktır. Sonra itikadın ve bütün amellerin iman olduğunu belirterek: "imanın en üstünü hicrettir" buyurduktan sonra hicreti kısımlara ayırdı. Bu da bütün itaatlerin islam'dan olduğu gibi imandan da olduğunu, islam'ın da Allah'a, batın olsun zahir olsun bütün emirlerinde, amaç kulların Yüce Allah'a yaklaşması olduğu sürece, boyun eğmek anlamına geldiğini gösterir.

 

 

 

23- Abdullah b. Mes'üd der ki: Bir adam: "Ey Allah'ın Resulül Yüce Allah, kişiyi Cahiliye döneminde yaptığından dolayı sorumlu tutar mı?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim islam'da (Müslüman olduktan sonra) iyi şeyler yaparsa Cahiliye döneminde yaptıklarından dolayı sorumlu tutulmaz. Kim islam'da kötü şeyler yaparsa önceden yaptıklarından da, sonra yaptıklarından da sorumlu tutulur" buyurdu.

 

Senedinde eleştirilenler vardır.

 

Ebu'n-Nadr'ın hadisinin lafzını Buhari Sahlh'inde Hallad b. Yahya'dan rivayet etti. Müslim, Muhammed b. Abdullah b. Numeyr'den, babasından rivayet etti.

 

Halimi der ki: "Bu da, imanda (Müslüman olduktan sonra) yapılan itaatlerin iman, küfürde yapılan masiyetlerin de küfür olduğunu gösterir. Kafir Müslüman olduğu zaman, Müslüman olması onun küfrünü yok eder. Bu kişi eğer Müslüman olduktan sonra güzel şeyler yaparsa bu itaatleri, küfür döneminde yapmış olduğu masiyetleri yok eder. Eğer islam'da güzel şeyler yapmazsa daha önce yapmış olduğu kötülükler olduğu gibi durur ve onları yok edecek bir şey bulunmaz. Bu kişi böylece Müslüman olduktan sonra ve daha önce yapmış olduğu kötülüklerden sorumlu tutulur."

 

Halimi bunu da uzun uzadıya açıklar. Bunlara dayanarak da müslüman olan kişinin önceden tutmadığı oruçlar ile kılmadığı namazları kaza etmesi gerekmez. Çünkü müslüman olduktan sonra oruç tutup namaz kılarsa zikredilen hadise göre küfürdeyken yapmadığı ibadetlerin sorumluluğu da kendisinden düşmüş olur. Ancak müslüman olduktan sonra da namaz kılmayıp oruç tutmazsa bunu yapmasının emredilmesi ve buna yöneltilmesi gerekmektedir. Zira bunu ona yaptırmak, kafirken yapmadığı ibadetlerin sorumluluğunu üzerinden düşürecektir.

 

 

 

24- Ebu Said el-Hudri'nin bildirdiğine göre Resululialı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kul, Müslüman olup İslam'ını güzelleştirdiği zaman, Yüce Allah daha önce yapmış olduğu bütün günahları siler ve daha önce yapmış olduğu bütün iyilikleri yazar. Sonra her iyiliğine on ile yedi yüz kat sevap yazar. Yaptığı kötülükleri ise Yüce Allah affetmediği takdirde sadece misliyle cezalandırır. ...

 

Buhari Sahih'inde rivayet etti ve Malik'in bu hadisi zikrettiğini belirtti.

İmam Ahmed, Malik'in bunu müsned olarak, İbn Uyeyne'nin ise mürsel olarak; naklettiğini söyledi.

 

Senedinde tanımadığım vardır. Ravilerin çoğu Sahth'in ravileridir.

 

 

 

25- Ata b. Yesar, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "Müslüman olup islam'ını güzelleştirdiği zaman, Yüce Allah daha önce yapmış olduğu bütün iyilikleri kabul eder, daha önce yapmış olduğu kötülükleri affeder. Müslüman olduktan sonra yaptığı her iyiliğe on kattan yedi yüz kata kadar sevap verilir, Yaptığı kötülükleri ise Yüce Allah bu kötülüğü ya aynıyla cezalandırır veya onu siler ...

 

İsnadı sahihtir .

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

İmanın Artıp Eksilmesi ve iman Edenlerin imanlarıyla Birbirine Olan Üstünlüğü Hakkında Söylenenler