MUĞNİ’L-MUHTAC

TAHARET  /  ABDEST / MESTLER’E MESH

 

B- MESTLER ÜZERİNE MESHİN SÜRESİ

 

Abdestte mukım için bir gün ve bir gece, yolcu için üç gün üç gece boyunca mestler üzerine meshetmek caizdir.

 

a. Meshin iki ayağa birden yapılması zorunluluğu

 

İki ayaktaki mestler üzerine mesh caizdir. Ancak İsnevl'nin de dediği gibi mest içinde bile olsa bir ayağı yıkayıp diğerinin üzerindeki mest üzerine meshetmek caiz değildir.

 

Bir ayağı kesik olan kimse sağlam ayağına mest giyebilir. Ancak kesilenden geriye ayak kalmışsa bu kısma da mest giymedikçe mesh yapamaz.

 

Kişinin bir ayağı, yıkama farzı düşecek şekilde hasta olsa, diğerine mesh yapmak üzere mest giyilmez. Çünkü hasta olan üzerine teyemmüm yapmak gerektiğinde o ayak sağlam gibidir.

 

Ayakları yıkama yerine mestler üzerine meshetmek yalnızca abdestte geçerlidir. Mest giyen kimse üzerine farz olan; ya ayağını yıkamak veya meshetmektir.

 

b. Mesh yapmak mı yıkamak mı üstündür?

 

Nevevi "caizdir" sözü ile mestler üzerine meshetmenin; farz, sünnet, haram veya mekruh olmadığına, ayağı yıkamanın mestler üzerine meshetmekten daha faziletli olduğuna işaret etmiştir. Nitekim erRavda' da "yolcunun namazı" konusunun sonunda bunu söylemiştir.

 

[Şu durumlarda ise mestler üzerine mesh, ayağı yıkamaktan daha faziletlidir]

 

1) Sünnetten yüz çevirerek meshi terk eden kimsenin mestler üzerine meshetmesi,

2) Caizliğinden şüphe ederek terk eden, yani meshetmenin caiz olup olmadığında şüphe etmek değil de içi mutmain olmayarak terk eden kimsenin meshetmesi,

3) Ayakları yıkama halinde cemaatin, Arafat vakfesinin, bir esirin kurtarılması imkanının vb. elden kaçmasından korkan kimsenin meshetmesi.

 

Bu durumda kişinin mestler üzerine meshetmesi daha faziletlidir.

Dahası ilk durumda meshi terk etmek mekruhtur.

 

Diğer ruhsatlar konusunda da durum böyledir. Son ikisinde ise mestler üzerine meshetmenin -İsnevı'nin belirttiği üzere- farz olması daha uygundur.

 

c. Mesh yapmanın farz olması

 

Şartlarına uygun olarak mest giyen kimse abdestsiz olsa ve namaz vakti girdiğinde yanında yalnızca meshetmeye yetecek kadar su bulunsa Ruyanl' den bu durumda meshetmenin farz olduğu görüşü nakledilmiştir. İbnü'r-Rif'a bunu güzel bir fıkhı çözüm olarak görmüştür ki gerçekten de böyledir. Ancak şu durum bundan farklıdır: Abdestli

olan kişinin tuvaleti gelse, yanında meshetmeye yeten ancak yıkamaya yetmeyecek kadar su bulunsa, mesh yapmak için mestleri giymesi farz olmaz. Çünkü bunda -belki de kişiye zor gelecek olan- fazladan bir fiil ihdas etme söz konusudur. Arada şu açıdan da bir fark olduğu söylenmiştir: Mestlerin giyili olduğu durumda kişinin abdest alması farz olmuştur. Kişi bulunduğu hali devam ettirmek suretiyle yanındaki suyu kullanarak abdest almaya güç yetirebilmektedir. Mestlerin sonradan giyilmesi durumunda ise kişinin abdest alması farz değildir, çünkü abdest bozulmamıştır. Henüz farz hale gelmemiş bir abdest için kişinin yeni bir fiille yükümlü tutulmasının bir anlamı yoktur.

 

d. Gusülde ve Nedısetten taharette mestler üzerine mesh yapmak yoktur

 

Nevevi'nin "abdestte" ifadesi ile necasetleri gidermek ve farz yahut mendup olarak gusletmek dışarıda kalmaktadır. Bu durumlarda mestler üzerine mesh yapılmaz. Farz olan gusülde mestler üzerine mesh yapılamayacağı aşağıda gelecek hadisle ifade edilmiştir. Diğer gusüllerde ve necasetlerin temizlenmesinde mestler üzerine mesh yapılmaması ise kıyasla elde edilmiş bir hükümdür. (Kıyas)

Ayrıca bu, abdestsizlik kadar tekrarlanan bir durum değildir.

 

e. Mukim ve yolcunun mesh süresi

 

Mukım kimse, ikamet etmesi günah olsa bile bir gün ve bir gece mestler üzerine meshedebilir.

 

Şu kişiler de bir gün ve bir gece boyunca mestler üzerine meshe-

debilirler:

> Kısa yolculuk yapan,

> Uzun da olsa günah bir amaçla yolculuk yapan,

> Namazların kısaltılmayacağı mesafeye yolculuk yapan kimseler.

 

Bu süre zarfında abdestli iken mübah olan şeyler, mestler üzerine mesh yaparak aldığı abdestle de mübah olur.

 

Namazların kısaltılabileceği mesafeye yolculuk yapan kimse mestler üzerine üç gün üç gece süresince mesh yapabilir. Ayaklarını yıkayarak aldığı abdestle mübah olan şeyler bu şekilde aldığı abdestle mübah olur. Bunun delili konunun başında zikredilen hadistir.

 

[*] - Ayrıca Müslim, Şüreyh b. Hani'den şunu rivayet etmiştir: Ali b. Ebu Talib'e mestler üzerine meshetme konusunu sordum. Şöyle söyledi: "Allah rasulü (s.a.v.) yolcu için üçgün üç gece, mukim için bir gün bir gece meshe izin verdi. (Müslim, tahare 637)

 

 

"Üç gün üç gece"nin anlamı gündüzleri ile bitişik olarak üç gündür, gecenin veya gündüzün önce olması fark etmez.

 

Buna göre kişi gece veya gündüz ortasında abdestini bozsa gece veya gündüzden geçen miktar dördüncü gece veya güne eklenir. Mukım veya onun hükmünde olan kimseler de buna kıyas edilir. (Kıyas)

 

[Soru]: Nevevl'nin yolculuğu "kısa yolculuk" şeklinde kayıtlaması gerekirdi.

 

[Cevap]: Şarih Celaleddin el-Mahalli buna şu şekilde cevap vermiştir: "Yolcunun üç gün boyunca mestler üzerine meshetmesi yolculuğunun gidiş-dönüş birlikte de olsa bu miktarda [üç gün üç gece] olmasına bağlıdır". Böylece "kısa yolculuk" diye bir kayıt koymaya gerek kalmamıştır. Bilindiği üzere yolculuğun mübah olması gerekir.

 

"Burada kastedilen geceleri ile birlikte gündüzdür" sözüm ile "bir günün gecesi gündüzden önce gelendir, sonra gelen değildir" görüşünü reddetmiş oluyorum. Çünkü yolcu mutlak anlamda üç gün üç gece mesheder, nitekim mukım olan da mutlak olarak bir gün bir gece mesheder. Bu anlam tek başına "geceleri ile" sözünden anlaşılmaz, ancak müddetin başlangıcı fecir vaktinde değil güneşin batışı vaktinde başlarsa anlaşılır.

 

f. Özür sahiplerinin mestler üzerine meshetmesi

 

1. Hükmü

 

[Özür sahiplerinin mestler üzerine meshetmesinin caiz olup olmadığı konusunda iki görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]: Nevevi'nin genel ifadesi müstehaza gibi sürekli abdestsizleri [özürlüleri] de kapsamaktadır. Doğru olan görüşe göre özürlü kimsenin mestler üzerine meshi caizdir. Çünkü o da başkası gibi mest giyip ondan yararlanmaya ihtiyaç duyar. Özür sahibi kimse aldığı abdestle nasıl namaz kılabiliyorsa abdest alırken mesh de yapabilir.

 

[İkinci görüş]: Bunların meshinin caiz olmadığı da söylenmiştir.

 

Çünkü bunların tahareti zaten zayıftır, mesh de zayıftır. Bir zayıf diğerine eklenemez.

 

2. Mestlerine mesheden özür sahibine özgü hükümler

 

İlk görüşe göre özürlü kişi mestini giydikten sonra meshederek aldığı abdestle bir farz namaz kılmadan önce [abdesti bozulsa, hangi sebeple abdestin bozulduğuna bakılır]:

 

[a] - Özrü dışında bir sebeple abdestini bozsa hem farz hem de nafile namazlar için mesh yapabilir. Bu abdesti ile farz bir namaz kılmışsa bundan sonra yalnızca nafile namaz için mesh yapabilir. Çünkü meshi abdestine bağlıdır, abdestin hükmünden daha öte olamaz. Şayet başka bir farz namaz kılmak isterse mestini çıkarıp yeniden tam bir abdest alması gerekir; çünkü farz ve nafileyi aşan kısma nispetle abdestsizdir. Bu durumda o mestini gerçek anlamda abdestsiz olarak giymiş gibidir; çünkü mezhepteki yerleşik görüşe göre özürlünün abdesti abdestsizliği ortadan kaldırmaz.

 

[b] - Özrü sebebiyle abdestini bozsa yeniden [abdestini çıkararak] abdest almasına gerek yoktur. Ancak abdest aldıktan sonra -abdesti bozan durum devam ederken- namaz dışındaki bir işle ilgilenerek namaza başlamayı ertelerse bu durumda abdesti bozulmuş olur. Bu konu "hayız" bölümünde ele alınacaktır.

 

[Soru]: Mesti giymek kişinin derhal namaza başlamasına engel olur.

 

[Cevap]: Bu, namazın sebepleri ile meşgulken olabilir.

 

Hayız süresini şaşıran kadın kendisine gusül farz olmadığı durumda mestler üzerine meshedebilir.

 

g. Mesh süresinin başlama anı

 

[Mesh müddeti] mestleri [abdestli olarak] giydikten sonra abdestin bozulması anından başlar.

 

Mesh müddetinin başlangıcı, [abdestli olarak] mesti giydikten sonra abdestin bozulması anından başlar. Çünkü abdestsizliği gideren meshin caiz olması o vakitte girer. Mesh süresi de o vakitten itibaren dikkate alınır.

 

Kişi abdestini bozduktan sonra süre bitinceye kadar mesh yapmazsa, yeniden abdestli olarak mestlerini giymedikçe mesh yapamaz.

 

Kişi abdestini bozmazsa, bir ay bile geçse mesh süresi işlemez; çünkü mesh, -namaz gibi- süresi belirli bir ibadet olup başlangıç vakti, mesh yapmanın caiz olduğu andır. Rafii ve başka alimler bu şekilde delillendirmişlerdir. Bundan şöyle bir şeyakla gelebilir: "Mest giyen kimsenin abdestini bozmadan abdest yenilemesi caiz değildir". Oysa bir görüşe göre bu, kerahetle birlikte caiz bir başka görüşe göre ise müstehaptır. Nevevi'nin et-Tenkih ve el-Mecmu'da tek görüş olarak belirttiği üzere -en sahih görüş- bu sonuncusudur. Benim başkalarına uyarak yaptığım açıklama bu yanlış anlaşılmayı gidermektedir.

 

Kemal b. Ebu Şerif şöyle demiştir:

 

Meshin caiz olma müddeti namazın caiz olma müddeti [ile aynı] olduğundan ve abdesti bozmadan önce namazın caiz olmasını meshe dayandırmak düşünülemeyeceğinden meshin başlama müddeti belirttiğimiz gibi olmuştur. Abdesti bozmaksızın yeniden alınan abdestte mesh yapılması buna aykırılık teşkil etmez; çünkü bu caiz olsa bile mesh müddetinden hesaplanmaz. Çünkü namazın vb. caiz olması buna dayandırılmaz.

 

Nevevl'nin sözünden şöyle bir şey de akla gelmektedir: "Kişi, abdesti bozulduktan sonra abdest alsa ve mestler içinde iken ayaklarını yıkasa sonra abdestini bozsa meshin başlama müddeti, abdestin ilk olarak bozulduğu zamandır". Bu doğrudur. Şeyh Ebu Ali Şerhu'l-furu' adlı eserde bunu açık olarak dile getirmiştir. Nevevi el-Mecmu' adlı eserinde mesh müddetinin mesh anından başladığı görüşünü tercih etmiştir; çünkü bununla ilgili güçlü hadislerden bu hüküm anlaşılmaktadır. Benim yukarıda yaptığım açıklamadan "sürenin, abdesti bozma anından itibaren hesap edilmeyeceği" anlaşılmaktadır ki hüküm böyledir. Hocam Remli, meshin başlama müddetinin abdestin uyku ile bozulması anı olduğunu söylemiştir. Çünkü bu uyuma mesh müddetinin en uzun süresini kaplayabilir. "Karşı cinse dokunma" ve "cinsel organa dokunma" da böyledir. Alimlerimizin görüşlerinin zahirine göre ise mesh süresinin başlama anı abdestin mutlak olarak bozulmasıdır.

 

h. Mukim iken yolculuk yapan veya yolcu iken mukim olan kimsenin mesh müddeti

 

Kişi mukim halde iken yolculuğa çıksa veya tersi olsa [yolcu iken mukim hale gelse] yolcunun mesh müddetini tamamlamaz.

 

Kişi mukim halde iken abdestini bozsa ve iki mesti üzerine, -veya Nevevi tarafından doğru kabul edildiği üzere- bir mest üzerine mesh yaptıktan sonra namazı kısaltabilecek şekilde bir yolculuğa çıksa veya tersi olsa, yani namazın kısaltılabileceği bir yolculuğa çıkarak mesh etmişken ikamet etse, hazar [ikamet] halini esas alır, yolcunun mesh müddetini tamamlamaz.

 

Birinci durumun her iki şıkkında da mukim kişinin müddeti ile yetinir. Ancak Rafii ikinci şıkta faklı görüş belirtmiştir.

 

Kişi günah bir yolculukta iken iki ayağından birine mesh yapsa sonra tövbe etse, hüküm yine böyledir.

 

İkinci durumda kişi müddeti tamamlamadan önce ikamet ettiğinde de böyledir. Bundan sonra ikamet ederse meshetmez.

 

Geçen kısım, bir gün bir geceden fazla olsa da yeterlidir. Nevevi'nin sözünden anlaşılmaktadır ki mesh süresini belirlemede göz önünde bulundurulacak olan meshetmedir, mesti giyme değildir. Çünkü ibadetin ilk başladığı an meshetme anıdır.

 

Yolculukta iken mesh yapan kimse, yolcunun mesh müddetince mesh yapar. Mesti hazarda iken giyip orada abdestini bozmuş olsun ya da olmasın, vakit çıktıktan sonra yolculuk yapmış olsun olmasın fark etmez. Onun günaha girmesi ruhsatı gerektiren yolculuğa çıkmasından değil vakti çıkıncaya kadar namazı ertelemesindendir.

 

Mestlerinden birini bile hazarda iken mesheden kimse mukim kimsenin mesh müddetini tamamlar.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

C- MESTLER ÜZERİNE MESHİN ŞARTLARI