MUĞNİ’L-MUHTAC

NAMAZ  /  EZAN VE KAMET

 

II. EZAN VE KAMETİN OKUNUŞ ŞEKLİ

 

A. EZAN VE KAMETTEKİ SÖZCÜKLERİN TOPLAM SAYISı VE TEKRARLANMA ŞEKLİ

B. EZAN VE KAMET SÖZCÜKLERiNİN OKUNUŞ HIZI

C. EZANDA TERCİ' YAPMAK

D. SABAH EZANINDA "ESSALATÜ HAYRUN MİNE'N-NEVM" DEMEK

E. EZAN OKUMANIN SÜNNETLERİ

F. EZANIN FARZLARI

 

A. EZAN VE KAMETTEKİ SÖZCÜKLERİN TOPLAM SAYISı VE TEKRARLANMA ŞEKLİ

 

Ezan sözleri ikişer ikişer okunur.

 

Kamet sözleri ise; "kad kameti's-salatü" ifadesi hariç birer kere okunur.

 

Ezan sözlerinin büyük çoğunluğu ikişer ikişer okunur. Ben "büyük çoğunluğu" ekini getirdim; çünkü ezanın başındaki ''Allahü ekber" sözü dört kere, ezanın sonundaki "la ilahe illallah" sözü ise bir kere okunur. Namazın sonunda kelime-i tevhidin bir kere okunmasının hikmeti Allah (celle celalühü)'ın birliğine işaret etmek içindir.

 

Ezanda söylenen sözler herkesçe bilinmektedir. Terci' yapılarak okunması halinde ezandaki kelimelerin sayısı on dokuz tanedir.

 

Kamet sözleri ise "kad kameti's-salatü" ifadesi dışında birer kere okunur.

 

[*] - Bu konuda delil Enes'in rivayet ettiği şu hadistir: Bilal'in ezan sözlerini ikişer kere, kamet sözlerini de; "kad kameti's-salatü" dışında birer kere okuması emredildi (Buhari, Ezan, 603; Müslim, Salat, 836)

 

"Kad kameti's-salat ifadesi hariç" kısmı Nevevl'nin eklediği bir fazlalıktır. Ed-Dekaik'te "Allahu ekber" ifadesini istisna etmemesinin gerekçesini şu şekilde ortaya koymuştur: Tekbir kametin başında ve sonunda ikişer defa okunur, çünkü o ezandakinin yarısı kadar olması açısından sanki tek gibi olmuştur.

 

Bu, kametin başındaki tekbir açısından açık bir durum olmakla birlikte kametin sonundaki tekbir ezandakine eşittir. Bunun yerine şöyle demek daha yerindedir: "Kamet sözlerinin çoğunluğu bir kere söylenir".

 

"Kad kameti's-salatü" ifadesinin iki defa söylenmesinin hikmeti, bu ifadenin kametle amaçlanan şeyi [yani namazın başladığını] açık olarak ifade etmesidir.

 

Kamet sözleri herkesçe bilinmektedir. Bunların sayısı on birdir.

 

 

B. EZAN VE KAMET SÖZCÜKLERiNİN OKUNUŞ HIZI

 

Kametteki sözlerin birbirine eklenerek okunması sünnettir.

 

Ezanın sözlerinin ayrı ayrı okunması ve terci' yapılması sünnettir.

 

Kametteki sözlerin harflerini açık olarak okumakla birlikte bu sözlerin hızlıca okunması, her iki kelimesini bir sesle, son kelimesini ise bir sesle okuması sünnettir.

 

Ezanın sözlerinin ise ağır ağır okunması, her iki tekbirinin bir sesle, diğer kelimelerinin ise müstakil bir sesle okunması sünnettir.

 

[*] - Çünkü Hakim'in rivayet ettiğine göre hadiste böyle yapılması emredilmiştir.

 

Bunun aklı gerekçesi ise şudur: Ezan, okunan yerde bulunmayan insanlara duyuru yapmak için olduğundan ağır ağır okunması daha etkilidir. Kamet ise okunan yerdeki insanlar[ı namaza kaldırmak] için okunmaktadır, bu yüzden hızlıca okunması daha uygundur.

 

Herevı şöyle demiştir: Halkın geneli "ekber" sözcüğünü diğerine bitiştirirken "ekberu" şeklinde [yani: Allahu ekberullahu ekber şeklinde] okur. Müberred ise ["Allahu ekberallahu ekber" şeklinde] ilk ekber kelimesini üstünlü olarak ikincisini ise sakin olarak okurdu.

 

Müberred bunun gerekçesini şu şekilde açıklamıştır: Ezan mevko.f olarak işitildiğinden aslolan bu sozcugun sakin [durularak] okunmasıdır. Ancak ekber sözcüğünün son harfi ikinci tekbirdeki Allah sözcüğünün hemzesinden önce va ki olduğundan fethalı [üstünlü okunur]. Bu "elif lam mimallahu" ifadesindeki gibidir.

 

İbnü'l-Mukrı, Müberred'in görüşünü esas almıştır. Hocamız Zekeriya el-Ensarı'nin dediğine göre birinci görüş kı yasa uygun olan görüştür. Müberred'in ileri sürdüğü gerekçe geçersizdir; çünkü vakıf ilk "ekber" sözcüğü üzerinde değildir. Açıktır ki bu "elif lam mımallahu" ifadesindeki gibi değildir.

 

 

C. EZANDA TERCİ' YAPMAK

 

Ezanda terci' sünnettir.

 

[*]- Bunun delili Müslim'in Ebu Mahzure'den rivayet ettiği hadistir.

 

Terci', şehadetleri iki kere açıktan söylemeden önce iki kere gizli olarak söylemektir.

Nevevİ Müslim Şerhi'nde terci'in ikincisi için [açıktan söylenen şehadet için ] kullanılan bir isim olduğunu söylemiş olsa bile bu el-Mecmu', Dekaik, Tahrır ve Tahkık adlı eserlerinde belirttiği gibi ilki için [gizli söylenen şehadet için] kullanılan bir isimdir. İbnü'l-Mukrl'nin sözünün zahirinden bunun hem açıktan hem gizli söylenen şehadetlerin toplamı için kullanılan bir isim olduğu anlaşılmaktadır.

 

"Şehadetleri gizli söylemek"ten kasıt [nedir? Bu konuda iki görüş vardır.]: [Birinci görüş]: Bunu yakınındakinin veya -şayet onlar arasında ayakta ezan okuyarsa ve mescit orta büyüklükse ise- mescittekilerin duyabileceği bir sesle söylemektir. İbnü'r-Rif'a doğru görüşün bu olduğunu söylemiş ve bunu İmam Şafii {r.a.)'nin açık ifadesi olarak aktarmıştır.

 

Bu, söz konusu ibare ile kastedilen şeye dair bir yorumdur. Gerçekte ise "gizli söylemek" kişinin kendi duyabileceği bir sesle söylemektir. Çünkü gizli söylemek, açıktan söylemenin zıddıdır. [İkinci görüş]: Bazıları bu gizli söylemenin kıraatin gizli okunduğu namazlardaki okuyuş gibi olabileceğini söylemişlerdir.

 

"Gizli okumak gerektiği" görüşünün tercih edilmesi yerinde olur; çünkü bu sünnettir. Ezan okuyan kişi böyle yapmasa da eza n sahih olur. Ancak terci'in "ikinci okuyuşu gizli yapmak" veya "her iki okuyuşu gizli yapmak" anlamına geldiğini söylersek o zaman sahih olmaz.

 

[Soru]: Burada gizli okumaktan kasıt yakınındakinin duyabileceği bir sesle okumaktır, bu yeterlidir.

 

[Cevap]: Yakındakinin duyabileceği bir sesle okumak yeterli değildir. Ancak yakındaki namaz kılıyorsa yeterli olur. Oysa burada söz konusu olan şey bundan daha geneldir.

 

Terci'in hikmeti iki ihlas kelimesini [kelime-i şehadeti] derinlemesine düşünmektir. Çünkü bu iki kelime inkardan kurtaran, İslam'a sokan kelimelerdir. Bunların önce gizli söylenmesi İslam'ın ilk baştaki gizliliğini, sonra açıktan söylenmesi ise İslam'ın açığa çıkmasını hatırlatır ki bu açık bir nimettir. Bu uygulamaya terci' denmesinin sebebi kişinin sesini yükseltmeyi terk ettikten sonra sesini yükseltmeye geri dönmesi sebebiyledir. Veya kişi iki şehadeti [içinden] zikrettikten sonra bunları yüksek sesle okumaya dönmesinden dolayıdır.

 

 

D. SABAH EZANINDA "ESSALATÜ HAYRUN MİNE'N-NEVM" DEMEK

 

Sabah ezanında tesufb yapmak [es-salatü hayrun mine'n-nevm / namaz uykudan daha hayırlıdır demek] sünnettir.

 

Sabah ezanında tesvıb yapmak sünnettir.

 

Tesvıb; "hayye ales's-salah" ve "hayye ale'l-felah" dedikten sonra iki defa "es-salatü hayrun mine'n-nevm / namaz uykudan daha hayırlıdır" demektir.

 

[*] - Çünkü el-Mecmu'da belirtildiğine göre Ebu Davud ve diğer hadisçiler bunu rivayet etmişlerdir.

 

Bu ifade yalnızca sabah ezanına özgüdür; çünkü sabah namazında uyku sebebiyle kişide bir tembellik söz konusu olur.

 

"Kaza namazı için de eza n okunur" görüşünü kabul ettiğimizde, kitabın genel ifadesine göre sabahın kazası için ezan okurken de bu cümle söylenir. İbn Uceyl el-Yemenı bunu aslına kıyas etmek suretiyle açık olarak ifade etmiştir.

 

Bu ifade sabah namazı için okunan her iki ezanda da söylenir. Nevevİ et-Tahkik'te bunu doğru görüş olarak ortaya koymuştur. Esas alınan görüş budur. Bununla birlikte Beğavı "müezzin ilk ezanda tesvıb yapınca ikincide yapmaz" görüşünün daha doğru görüş olduğnu belirtmiş, Nevevİ de tıpkı Aslü'r-Ravda'ya tabi olarak er-Ravda'da bunu doğru görüş olarak kabul etmiştir.

 

Sabah eza nı dışında bu ifadeyi eklemek mekruhtur.

 

[*] - Çünkü Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Bizim bu işimizde [dinimizde] olmayan bir şeyi ihdas eden kimsenin yaptığı şey reddedilir. (Buhari, Sulh, 2697; Müslim, Akdiye, 4467; Ebu Davud, Sünnet, 4606; İbn Mace, Mukaddime, 14)

 

Buna tesvib adı verilmesinin nedeni bunun, "dönmek" anlamına gelen -sabe- fiilinden gelmesidir. Cünkü müezzin "hayye ale's-salat" ve "hayye ale'l-felah" diyerek namaza çağırmakta, sonra "essalatü hayrun mine'n-nevm"(6) diyerek yeniden namaza çağırmaya dönmektedir. Bu ifade "namaz için uyanık durmak uykudan hasılolan rahat halinden daha hayırlıdır" anlamına gelir.

 

(6) Müslim, Salat, 840; Ebu Davud, Salat, 501; Tirmizi, Salat, 191; Nesai, Ezan, 630; İbn Mace, Ezan, 709

 

[Yolculukta] Yağışlı veya rüzgarlı ve karanlık gecelerde müezzinin ezandan sonra "konakladığınız yerde / bulunduğunuz yerde namazınızı kılın" demesi sünnettir. (Müslim, Salatü'l-müsafirin, 1600; Ebu Davud, Salat, 1062; İbn Mace, İkametü's-salat, 936)

 

 

E. EZAN OKUMANIN SÜNNETLERİ

 

Müezzinin ayakta kıbleye karşı dönerek ezan okuması sünnettir.

 

A. AYAKTA DURMAK

 

[*] - Bunun delili Buhar! ve Müslim'de yer alan, Allah resulü {s.a.v.)'nün Bilal'e söylediği şu sözdür: Bilal! Kalk da insanlarz namaza çağır. (Buhari, Mevakıtü's-salat, 595)

 

Aklı gerekçesi de bu duruş şeklinin duyurmaya daha elverişli olmasıdır.

 

B. KIBLEYE KARŞI DÖNMEK

 

Müezzinin hem ezan okurken hem de kamet getirirken kıbleye doğru dönmesi sünnettir; çünkü kıble yönü en şerefli yöndür. Ayrıca bu uygulama ilk dönemlerden itibaren nakledilegelmiştir.

 

Müezzin, gücü yettiği halde kıbleye dönmeksizin veya ayakta durmaksızın ezan okusa bu mekruh olmakla birlikte yeterli olur; çünkü bu hareket ezanı ihlal etmemektedir. Yatarak eza n okumak, oturarak okumaktan daha şiddetli derecede mekruhtur.

 

C. "HAYYE ALE'S-SALAH" VE "HAYYE ALE'L-FELAH" İFADELERİNİ SÖYLERKEN SAĞA-SOLA DÖNMEK

 

Ezan ve kamette "hayye ale's-salah" ve "hayye ale'l-felah" derken boynunu [birincisinde sağa, ikincisinde sola] döndürmek sünnettir. Minarede bile olsa yerinden hareket etmeksizin bu sözleri okumaya başlamaz. Böylece iki defa "hayye ale's-salah" derken sağa dönme, iki defa "hayye ale'l-felah" derken de sola dönme ve bu iki dönüşle bu cümleleri bitirme işlemini tamamlamış olur.

 

[*] - Buhari ve Müslim'in rivayetine göre Ebu Cuhayfe şöyle demiştir: Bilal'i ezan okurken gördüm. Onun ağzını bir o tarafa bir bu tarafa giderken takip ettim. Sağa döndüğünde "hayye ale'ssalah", sola döndüğünde "hayye ale'l-felah" diyordu. "Essalatü hayrun mine'n-nevm" derken ise dönmüyordu.

Nitekim bunu İbn Uceyl el-Yemen! açık olarak ifad etmiştir.

Alimlerin "sağa-sola dönme "hayye ale's-salah" ve "hayye ale'lfelah" ifadelerine özgüdür" şeklindeki sözlerinden anlaşılan da budur.

 

Çünkü bu iki cümle namaza çağrı cümlesi olup diğerlerinden farklıdır.

Ezanda sağa-sola dönmenin sünnet olması ile hutbede sağa-sola dönmenin mekruh olması arasındaki fark şudur: Müezzin, yanında bulunmayan kimseleri çağırmaktadır, onlara duyuru yapmak için sağa sola dönmek daha etkilidir. Hutbe veren ise orada bulunanlara yönelik bir uyarıda bulunmaktadır. Adaba uygun olan yüzünü onlardan çevirmemesidir.

 

[Soru]: Bu fark gereğince kamet getirme sırasında dönmenin müstehap olmaması gerekir. Oysa ezanda sağa-sola dönmek müstehap olduğu gibi kamette de müstehaptır.

 

[Cevap]: Kamette de kasıt duyuru yapmaktır, dolayısıyla sağasola dönmede adaba aykırı bir durum yoktur.

 

D. EZAN OKURKEN YÜKSEKÇE BİR YERE ÇıKMAK

 

Müezzinin eza n okurken; minare, yüksek bir teras gibi bir yere çıkması sünnettir.

 

[*] - Buhar! ve Müslim'de yer alan bir hadis şöyledir: Allah Resulü (s.a.v.) 'nün iki müezzini vardı: Bilal ve İbn Ümmi MektUm. İkisinin okuduğu ezan arasında birinin inmesi diğerinin çıkması süresi kadar fark vardı. (Buhari, Ezan, 617; Müslim, Sıyam, )

 

Duyuru bu şekilde daha iyi yapılmış olur. Kamette ise yüksekçe bir yerde durmak sünnet değildir, ancak büyük cami gibi yerlerde duyuru yapmak için böyle bir yere çıkmak gerekirse bu yapılabilir. Minare veya yüksekçe bir yüzey yoksa, müezzinin namaz kılınan yerin kapısında ezan okuması müstehap olur. Namaz kılınan yerin ortasındaki boşlukta eza n okuması halinde de bu caiz olmakla birlikte sünneti terk etmiş olur.

 

E. PARMAK UÇLARINI KULAĞIN İÇİNE SOKMAK

 

Müezzinin ezan okurken iki parmağını kulağının içine sokması sünnettir.

 

[*] - Çünkü EbU Cuhayfe'nin rivayet ettiği hadiste Bilal'in ezan okurken parmaklarını kulağına koyduğu ifadesi geçmektedir.

 

Parmak derken kastedilen iki işaret parmağının uç kısımlarıdır. Bunu yapmanın sebebi sesin daha gür bir şekilde çıkmasını sağlamaktır. Böylece sağır olup [da müezzinin yanında bulunan] kişi ve uzakta olan kişi ezanın okunduğunu anlayabilir. Ancak kamet getirirken elleri kulağa koymak sünnet değildir.

 

F. SESİNİ YAPABİLDİĞİ KADAR YÜKSELTMEK

 

Müezzinin, ezan okurken sesini yapabildiği kadar yükseltmesi sünnettir.

 

[*] - Bunun delili Ebu Said el-Hudri'nin rivayet ettiği konunun başında geçmiş olan hadistir.

 

Ancak bunu kendini halsiz bırakacak kadar yapmaz, çünkü bundan zarar görür.

 

 

F. EZANIN FARZLARI

 

Ezandaki sözlerin sıra ile okunması ve [ara vermeksizin] peşpeşe okunması farzdır.

Bir görüşe göre ise [ezan okuyan kimsenin ezanın arasında] uzun süreli konuşmasının ve susmasının ezana zararı olmaz.

 

A. EZANDAKİ SÖZLERİN SIRA İLE OKUNMASI [TERTİBE RİAYET]

 

Ezandaki ve kametteki sözlerin sıra ile okunması farzdır.

 

[*] - Bunun delili Müslim ve diğer hadisçilerin rivayet ettiği hadistir.

 

Ayrıca bunun yapılmaması ezanla oynandığı izlenimini doğurur, namazı duyurma amacını bozar.

 

Şayet müezzin ezanı sondan başa [tersine doğru] okursa bu eza n sahih olmaz.

 

Şayet tersten okumaya başlamışsa, bunun üzerine düzenli okumaya devam edebilir. Ancak ezana baştan başlaması daha iyi olur.

 

Müezzin ezan okurken arada bazı kelimeleri okumasa, okumadığı sözleri okur ve bu sözlerden sonraki kısmı tekrar okur.

 

B. EZAN VE KAMETTE ARA VERMEMEK

 

Ezan ve kametteki sözlerin ara vermeksizin [okunmasının gerekli olup olmadığı konusunda üç görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Bunların ara vermeksizin okunması farzdır. Çünkü bunu yapmamak duyuru yapma amacına uymaz.

 

Kısa süreli uyuklama, bayılma, irtidat etme, susma veya konuşmanın bir zararı yoktur. Son iki durum dışında [kısa süreli susma ve konuşma dışında] yeniden başlaması daha iyi olur.

 

[İkinci görüş]: [Zayıf] bir görüşe göre ezan kelimelerini okuma esnasında, zikir anlamına gelecek şeyleri okumanın zararı olmadığı gibi, uzun süreli konuşma ve susmanın ezana zararı olmaz.

 

[Üçüncü görüş]: [Yine zayıf] bir görüşe göre uzun süreli susmanın zararı olmamakla birlikte uzun süreli konuşmanın zararı olur.

 

Burada görüş ayrılığının söz konusu olduğu durum araya giren sürenin aşırı derecede uzun olmaması halidir. Şayet süre aşırı uzun olursa ezan ve kametin baştan okunması gerekir. Bu konuda görüş ayrılığı yoktur. Şayet süre çok uzun ise, el-Mecmu'da "araya sürenin girmesinden önceki kısım ile sonraki kısma birlikte ezan veya kamet denilemeyecek kadar uzun bir süre girmişse" denilmiştir.

 

Ezan okuyan kişi veya kamet getiren kişi ezan ve kamet sıra~ sında hapşırırsa "elhamdülillah" sözünü içinden söylemesi sünnet olur. Yine eza n okuyan ve Mmet getiren kişi, kendisine birisi selam verirse selamını almayı, birisi hapşırıp da "elhamdülillah" derse ona "yerhamükallah" demeyi geciktirir ezan ve kamet bitince selamı alır ve "yerhamükallah" der. Şayet ezan ve kamet esnasında selama cevap verir veya hapşırana "yerhamüMllah" der yahut bir ihtiyaç sebebiyle bir şey söylerse bu mekruh olmamakla birlikte sünneti terk etmiş olur. Ezan okuyan veya kamet getiren kişi kör bir şahsın kuyuya doğru ilerlediğini görürse onu uyarması gerekir.

 

Bir kimsenin okuduğu ezan ve kameti başka bir kimsenin tamamlamaması [yani müezzinin ve Mmet getiren kimsenin başladığı ezanı kendisinin tamamlaması] gerekir. Çünkü bir ezanı veya kameti iki kişinin okuması insanları çoğunlukla şaşırtır. Buradan anlaşılmaktadır ki "iki şahsın sesleri birbirine benziyorsa birbirinin eza n ve kametini tamamlayabilirler" şeklindeki görüşün bir değeri yoktur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

III. MÜEZZİNLİĞİN ŞARTLARI