MUĞNİ’L-MUHTAC

YOLCULUKTA NAMAZ

 

B. YOLCULUKTA NAMAZLARI CEM-i TAKDİM ŞEKLİNDE BİRLEŞTİREREK KILMANIN ŞARTLARI

 

Namazları cem-i takdim şeklinde birleştirerek kılmanın şartları üçtür:

 

1. Birinci namazia başlamak. Kişi iki namazı kıldıktan sonra birinci namazın geçersiz olduğu anlaşılsa ikinci namaz da bozulmuş olur.

 

2. Birleştirerek kılmaya niyet etmek. Bunun yapılacağı zaman ilk namazın baş tarafıdır. Daha güçlü görüşe göre ilk namaz kılınırken de yapılabilir.

 

3. Araya uzun bir ara girmeyecek şekilde peşpeşe kılmak. Şayet araya uzun zaman girerse, bir özür sebebiyle bile olsa ikinci namazı kendi vaktine kadar ertelemek gerekir. Kısa süreli aranın zararı yoktur. Aranın uzunluk kısalığı örfe göre bilinir.

 

(not) Nevevi şartları üç olarak belirttiği halde Şirbinı bunları dört olarak belirtmiştir, biz de numaralandırmayı buna göre yaptık.

 

Teyemmüm yapmış olan kişi; doğru görüşe göre namazı cem-i takdim şeklinde kılabilir. Araya kısa süreli olarak "su araştırma" girmesinin zararı yoktur.

 

Kişi iki namazı birleştirerek kıldıktan sonra;

 

a) Birinci namazdan bir rüknü terk etmiş olduğunu anlasa her iki namaz da batı i olur, ikisini birleştirerek yeniden kılar.

 

b) İkinci namazdan bir rüknü terk etmiş olduğunu anlasa; şayet aradan uzun zaman geçmemişse bunu telafi eder. Uzun zaman geçmişse namaz batıl olur.

 

c) Kişi terk ettiği rüknün birinci namazdan mı ikinci namazdan mı olduğunu bilemese her iki namazı da kendi vaktinde iade eder.

 

d) Kişi birinci namazı ertelese: doğru olan görüşe göre tertip, ara vermemek ve cem e niyet etmek gerekli değildir. Ertelemenin cem etme niyetiyle yapılması gerekir. aksi takdirde kişi günahkar olur, namaz da kaza olur.

 

4) Kişi iki namazı cem-i takdim şeklinde birleştirerek kılarken iki namaz arasında mukim olsa cem geçersiz olur. İkinci namaz esnasında veya ikinci namazdan sonra mukim olsa daha doğru görüşe göre cem batıl olmaz.

 

Kişi iki namazı cem-i tehir şeklinde birleştirerek kılarken iki namazı bitirdikten sonra ikamet etse bunun bir etkisi olmaz. İki namazı bitirmeden önce ikamet etse birinci namaz kaza olmuş olur.

 

Nevevi cem-i takdim şeklinde birleştirerek kılmanın şartlarının üç olduğunu söylemekle birlikte aslında bunlar dört tane şarttır.

 

A. BİRİNCİ NAMAZLA BAŞLAMAK

B. BİRLEŞTİREREK KıLMAYA NİYET ETMEK

C. BİRLEŞTİRİLEREK KILINAN NAMAZLARIN ARASINDA ARA VERİLMEMESİ

D. İKİNCİ NAMAZA BAŞLAYINCAYA KADAR YOLCULOĞUN DEVAM ETMESİ

 

A. BİRİNCİ NAMAZLA BAŞLAMAK

 

Çünkü vakit birinci namazın vaktidir; ikinci namaz ona tabidir.

 

Bu şarta göre kişi öğle ile ikindiyi cem-i takdim şeklinde birleştirerek kılarken önce ikindiyi kılsa bu sahih olmaz, cem ederek kılmayı istiyorsa öğle namazını kıldıktan sonra tekrar kılması gerekir.

 

Yine yatsı namazını akşam namazından önce kıldığında da hüküm böyledir. Çünkü tabi olan, tabi olduğunun önüne geçmez.

 

Bu şarta göre kişi iki namazı birleştirerek kıldıktan sonra birinci ~ namazın bir şartı veya rüknü bulunmaması sebebiyle bozulmuş olduğu anlaşılsa ikinci namaz da bozulmuş olur; çünkü "ilk namazdan başlama" şartı gerçekleşmemiştir. Namazın bozulmuş olması ile kastedilen şey bu namazın mesela ikindi namazı veya yatsı namazı olmasıdır, yoksa namazın kendisi bozuk olmayıp nafile olarak kılınmış sayılır. el-Kifaye'de el-Bahr'den naklen aktarılan ve onaylanan görüş budur. Bu, kişinin durumu bilmeksizin bir farz namaz için vakti girmeden önce başlama tekbiri almasına benzer. (Kıyas)

 

 

B. BİRLEŞTİREREK KıLMAYA NİYET ETMEK

 

1. Meşru olan takdim, yanlışlıkla yapılan takdimden ayırt edilsin diye kişinin namazları cem-i takdim şeklinde kılmaya niyet etmesi şarttır.

 

2. Bu niyetin yapılması faziletli olan vakit, diğer mendup fiillerde olduğu gibi birinci namazın başıdır. Bundan daha önce yapılmasının yeterli olmadığı ittifakla benimsenmiştir.

 

3. [Bu niyeti namaz esnasında yapmak caiz midir? Bu konuda İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]: Daha güçlü görüşe göre namaz esnasında bu niyeti etmek caizdir; çünkü amaç bununla gerçekleşmiş olmaktadır.

 

[İkinci görüş]: Diğer görüşe göre ise "namazı kısaltmaya niyet etmek namaz başladıktan sonra caiz olmadığı gibi ona kıyasla birleştirerek kılmaya niyet etmek de namaz başladıktan sonra caiz olmaz". Aralarındaki ortak nokta her ikisinin de yolculuk ruhsatlarından olmasıdır.

 

İlk görüşte olanlar buna şu şekilde cevap vermişlerdir: "Birleştirmek" ikinciyi birinciye eklemektir. Bu ekleme niyet bulunduğu anda gerçekleşmiş olur. namazları kısaltmak ise bundan farklıdır; çünkü kısaltma niyeti geciktirildiğinde namazın bir bölümü tam olarak kılınmış olacak bu durumda namazın kısaltılması mümkün olmayacaktır.

"Esnasında" ifadesi namazdan sonra yapılan niyetin sahih olmadığını akla getirse de ilk görüş esas alındığında daha doğru olan görüşe göre namaz bitirildiğinde de bu niyeti etmek caizdir.

 

Ben [ikinci maddede] "faziletli" ifadesini Şarih Celaleddin elMahalli'ye tabi olarak ekledim. Çünkü namaz esnasında birleştirmeye niyet ettiğinde bunun sahih olup olmayacağı konusunda görüş ayrılığı bulunduğundan namazdan sonra niyet etmekte bir fazilet söz konusu değildir.

 

4. Kişi ilk namazın başında "namazları birleştirerek kılmaya" niyet etse, sonra bunu terk etmeye niyet etse sonra birleştirmeye kalksa bu meselede "namaz esnasında birleştirerek kılmaya niyet etmenin sahih olup olmadığı" konusundaki iki görüş geçerlidir. Nevevi er-Ravda'da bunu Oariml'den nakletmiştir.

 

5. Kişi öğle veya akşam namazını kılmaya şehirde gemide iken başlasa, gemi hareket etse ve kişi namazları birleştirmeye niyet etse;

 

[a] - Namaza başlama anında birleştirme niyetini şart koşmazsak bu sahih olur, çünkü namaz esnasında yolculuk bulunmaktadır.

 

[b] - Şayet başlangıçta niyeti şart koşarsak bu sahih olmaz. Son dönemdekilerden biri şöyle demiştir: İki namazdan ilkini kılarken yağmur yağması durumunda namazlar cem edilmez, burada ise ilk namaz esnasında cem etmeye niyet ettiğinde namazları cem edebilir. İkisi arasında şu fark vardır: Yolculuk kişinin kendi isteği ile gerçekleşen bir durumdur. namazları birleştirme konusunda kişinin yolculuk yapma isteği bizatihi yolculuk yerine konulmaktadır. Yağmur ise böyle değildir. Şayet yolculuk kişinin kendi isteği ile olmazsa bu meselede de namazların birleştirilmemesi görüşü uygundur.

 

İtimad edilen görüş iki meselenin birbirinden ayırt edilmesidir:

 

Birinci meselenin ilk durumunda "namazları cem etmeye niyet etmek" şart koşulmaz. Yağmur özründe ise böyle değildir. Şu halde hocam Remli'nin de dediği gibi yolculuğun kişinin kendi isteği ile olup olmaması arasında bir fark yoktur.

 

 

C. BİRLEŞTİRİLEREK KILINAN NAMAZLARIN ARASINDA ARA VERİLMEMESİ

 

1. Üçüncü şart; namazların arasına uzun bir sürenin girmeyecek şekilde peşpeşe kılınmasıdır.

 

[*] - Çünkü cem etmek, iki namazı adeta tek bir namaz gibi yaptığından, nasıl ki namazların re katları arasında ara verilmiyorsa burada da ara verilmemesi gerekli olmuştur.

 

[*] - Ayrıca ikinci namaz birinciye tabidir, tabi olanın tabi olduğu şeyle arasının ayrılmaması gerekir. Bu yüzdendir ki cem edilen namazların arasında revatib sünnetler kılınmaz.

 

[*] - Ayrıca rivayet edilen uygulama da bu şekildedir.

 

2. Şayet -yanılma ueya bayılma gibi bir özür sebebiyle bile olsaaraya uzun zaman girerse ikinci namazı kendi vaktine ertelemek gerekir. Çünkü namazı cem etme şartı ortadan kalkmıştır.

 

3. Araya kısa zaman girmesinin zararı yoktur.

 

[*] - Çünkü Buhari ve Müslim, Üsame'den şunu rivayet etmiştir: Nebi (s.a.v.) Nemira denilen yerde namazları cem ettiğinde ikisi arasında namaz kıldı. (Buhari, Mevakitü's-salat, 543; Müslim, Salatü'l-müsafirin, 1626)

 

4. Aradaki zamanın uzunluk ve kısalığı örf ile bilinir. Çünkü bunu belirlemenin ne dinde ne de dilde bir ölçüsü yoktur. Bu tip durumlarda örfe müracaat edilir. Nitekim malın konulduğu yerin onu korumaya uygun olup olmadığını, satım akdinde teslimin gerçekleşmesi vb. konularda da böyledir. Bir görüşe göre ise -hadiste yer aldığı üzerekamet getirecek kadarlık süre kısa süreli bir aralıktır.

 

5. Doğru görüşe göre teyemmüm yapan kişi tıpkı abdest alan kişi gibi namazları birleştirerek kılabilir.

 

Ebu İshak "bu caiz değildir; çünkü onun [her bir namazda] suyu araştırması gerekir" demiştir.

 

Nevevi şu sözü ile bu görüşün reddedileceğine işaretetmiştir: "İki namaz arasında su araştırmak için kısa süreli bir zaman aralığı girmesinin zararı yoktur". Çünkü bu namaza ilişkin [namazın yararına olan] işlerdendir, bu yönü ile kamet getirmeye benzemektedir. Hatta kamet getirmekten daha ötededir. Hatta kısa süreli olan ara verme namaza ilişkin bir konu ile ilgili olmasa bile bunun zararı olmaz.

 

Diğer görüşe göre suyu araştırmak için iki namaz arasında su araştırması yapıldığında bu uzun süreli bir ara olduğundan zararı vardır.

 

Abdest almak için iki namaz arasında kısa zamanlı ara vermenin bir zararı olmadığı ittifakla kabul edilmiştir.

 

6. Kişi iki namaz arasında iki rekatlık ratibe sünnet kılarak bir ara verirse namazları cem etme geçersiz olur. Bu, el-Mecmu'da belirtilmiştir. Ratibe olmayan sünnet namaz kılmak da ratibe olan ile aynı hükme tabidir.

 

7. Kişi iki namazı cem ederek kıldığında her iki namazı bitirdikten sonra veya ikinci namazı kılarken;

 

[a] - Birinci namazdan bir rüknü terk ettiğini anlasa;

 

[aa] - İlk namazın selamı ile kişinin bunu anlaması arasında uzun zaman geçmişse her iki namaz da batıl olur. Birinci namaz rüknün terk edilmesi ve arada uzun zaman geçmesi sebebiyle telafi edilme imkanının ortadan kalkması sebebiyle batıl olur, ikinci namaz ise tertibi n bulunmaması sebebiyle batılolur.

 

Bu mesele, daha sonra gelecek meseleye giriş olmak amacıyla tekrarlanmıştır.

 

Bu meselede vakit geniş ise, kişi istemesi halinde her iki namazı cem ederek tekrarlayabilir, çünkü bu namazları hiç kılmamış gibidir.

 

[ab] - Kişi bir rüknü terk ettiğini ikinci namaz sırasında anlamiş olsa ve aradan uzun zaman geçmemiş olsa ikinci namaza başlaması sahih olmaz, ilk namazı tamamlar.

NevevI'nin "dana sonra anlasa" ifadesinden "şüphe etme"nin bir etkisinin olmadığı anlaşılmaktadır ki bu doğrudur. Çünkü namazı bitirdikten sonra şüphe etmenin namaza etkisi yoktur.

 

[b] - İkinci namazdan bir rüknü terk ettiğini anlasa;

[bal - Aradan uzun zaman geçmemişse bunu telafi eder ve her iki namaz da sahih olmaya devam eder.

 

[bb] - Aradan uzun zaman geçmişse ikinci namaz batıl olur; çünkü araya namazı bozan bir durum girerek namazların peşpeşe kılınmasını ortadan kaldırmıştır. Bu durumda kişinin vakit içinde bunu iade etmesi gerekir.

 

[c] - Kişi hangi namazdan bir rükün terk ettiğini bilemese, yani terk ettiği rüknün ilk namazdan mı ikinciden mi olduğunu bilemese, her iki namazı kendi vakitlerinde iade eder. Çünkü terk ettiği rükün birinci namazdan olabilir. Bu iki namazı cem-i takdim şeklinde kılmak imkansız olur, çünkü ikinci namazdan bir rükün terk edilmiş olabilir. Bununla ve bundan sonra tekrar kılınan ilk namaz sebebiyle iki namaz arasındaki ara uzamış olur.

 

Bu iki namazın cem-i tehir şeklinde kılınması caizdir; çünkü buna engel bir durum yoktur.

 

8. Kişi, iki namazı cem ederek kılmaya niyet edip etmediğinde şüphe etse, daha sonra cem ederek kılmaya niyet ettiğini hatırlasa, şayet aradan kısa zaman geçmişse cem ederek kılması caizdir; aradan uzun zaman geçmişse -ZerkeşI'nin de dediği gibi- cem ederek kılması caiz olmaz.

 

9. Kişi ilk namazı ikincinin vaktine ertelese iki namaz arasında;

 

a) tertibe riayet etmek,

b) peşpeşe kılmak [ara vermemek]

c) birinci namazı kılarken ceme niyet etmek [gerekli midir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Doğru olan görüşe göre her üç mesel e de gerekli değildir.

Tertip gerekli değildir; çünkü vakit ikinci namazın [asli] vakti olduğundan bu namaz diğerine tabi kılınamaz.

 

Peşpeşe kılmak da gerekli değildir; çünkü ilk namazın asli vakti çıktığında bu namaz -gerçekte kaza olmasa bile- kaza namazına benzemiş olur. Nitekim bunun için ezan okunmaması da bunu göstermektedir.

 

Peşpeşe kılmanın gerekli olmaması, cem ederek kılmanın da gerekli olmadığını gösterir.

 

[İkinci görüş]: Diğer görüşe göre cem-i takdimde gerekli olduğu gibi burada da bu şartlar gereklidir.

 

İlk görüşte olanlar cem-i takdim ile tehiri yukarıda geçen gerekçeyi esas alarak ayırmışlardır.

 

İlk görüşe göre bu üç şarta riayet etmek müstehaptır. Nevevi elMecmu'da bunu açık olarak ifade etmiştir. El-Muharrer'de niyetin gerekli olduğu tek görüş olarak belirtilmiş, El-Hdvl's-sağİr yazarı da ona tabi olmuştur. Ed-Dekdik şöyle denilmiştir: "Hiçkimse böyle bir görüş ileri sürmemiştir. Bu meselede mezhep içinde iki görüş vardır. Doğru olan görüşe göre bu üçünü yapmak sünnettir. İkinci görüşe göre bunların tümünü yapmak farzdır."

 

10. Kişi ilk namazı ikincinin vaktine ertelese yalnızca şu iki şeyi yapması gerekli olur:

 

a) Birinci namazı ikincinin vaktine kadar erteleme nin, birinci namazın vakti çıkmadan bir süre önce -yani birinci namazı eda OLarak kılabilecek kadar bir süre önce- "namazları cem etme niyetiyle" yapılmış olması gerekir. Bu görüş er-Ravda'da -tıpkı Aslü'r-Ravda'da

olduğu gibi- alimlerimizden aktarılmıştır. El-Mecmu ve diğer eserlerde ise alimlerimizden şu görüş aktarılmıştır: Bu niyetin ilk namazın vakti içinde, ilk namazı kılabilecek kadar veya daha fazla bir süre kaldığında yapılması şarttır. Vakit o namazı kılamayacak kadar kaldıktan sonra cem etmeye niyet ederse günahkar olur, namaz da kaza namazı olmuş olur. Şarih Celaleddin el-Mahalli' nin dediği gibi bu açık bir husus olup er-Ravda'da "eda" ile ifade edilen "hakıki olarak edadır" yani namazın tümünü vakti çıkmadan önce kılmaktır. Bununla kastedilen. namazın bir rekatını vakit içinde kalan kısmını vakit çıktıktan sonra kılmak değildir. Daha önce geçtiği üzere "namazın bir rekatını vaktin içinde, kalan kısmını vaktin dışında kılmaya" eda denilmesi, sonraki kısmın önceki kısma tabi olarak kabul edilmesinden kaynaklanmaktadır. Hocam Remli'nin dediği üzere, son dönemdeki bazılarının dediğinin aksine EI-Mecmu'daki "bu namaz kaza olmuştur" ifadesi bununla çelişmez. Çünkü bu kişi bir rekatı vaktin içinde kılmamıştır, bu yalnızca bir niyet olup bir etkisi yoktur.

 

Şayet kişi namazı cem etmeye niyet etmeksizin ertelese veya namaz kılmaya yetmeyecek kadar bir vakit kaldıktan sonra ceme niyet etse günahkar olmuş olur ve kıldığı namaz da kaza olmuş olur. Çünkü vakit namaz fiilinden ve namazı cem ederek kılma azminden soyutlanmıştır.

 

Gazalı şöyle demiştir: Kişi vakit çıkıncaya kadar cem ederek kılmaya niyet etmeyi unutsa günahkar olmaz; yine namazları cem etmiş kabul edilir; çünkü mazurdur.

 

Bu görüşün "günahkar olmaz" ifadesi zahir olan görüştür, ancak "cem etmiş kabul edilir" kısmı zahir değildir. Çünkü ortada cem etme niyeti yoktur.

 

 

D. İKİNCİ NAMAZA BAŞLAYINCAYA KADAR YOLCULOĞUN DEVAM ETMESİ

 

Namazları cem-i takdim şeklinde kılmanın dördüncü şartı, ikinci namaz başlayıncaya kadar kişinin yolculuğunun devam etmesidir. Bu şart kitaptaki şu ifadeden anlaşılmaktadır:

 

1. Kişi iki namazı cem-i takdim şeklinde birleştirerek kılmak istese; yani birleştirerek [cem ederek] kılmaya niyet ederek birinci namazı vaktinde kılsa daha sonra [yolculuk sona erse hüküm ne olur? Bu, yolculuğun ne zaman sona erdiği ne bağlıdır. Bu açıdan iki durum söz konusudur:]

 

[Birinci durum]: İki namaz arasında veya birinci namaz sırasında ikamete niyet etmek yahut geminin varmak istediği yere ulaşması sonucu kişi mukım olsa cemin sebebi ortadan kalktığı için birleştirerek kılmak batıl olur. Geriye tek seçenek olarak ikinci namazı kendi vaktine ertelemek kalır. Birinci namaz ise bundan etkilenmez.

 

Not:  Nevevi'nin "metinde yer alan iki namazı cem-i takdim şeklinde kılsa" şeklindeki ifadesi yerinde değildir. EI-Muharrer'de bunun yerine "şayet cem ediyordu ise" şeklindedir.

 

Kişi mukim olup olmadığında şüphe etse bunun hükmü, mukim olduğunu kesin olarak bilmenin hükmü ile aynıdır. Nevevi "cem sebebi ortadan kalksa" demiş olsaydı şüphe durumu da hükme dahil olmuş olurdu.

 

[İkinci durum]: Şayet kişi ikinci namaz esnasında veya daha sonra mukım hale gelirse [cem batıl hale gelir mi? Bu konuda iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]:

 

Daha doğru olan görüşe göre [cem ederek kılma] özrü sona ermeden önce ikinci namaz başladığı için veya tamamlandığı için cem ederek kılma batıl olmaz.

[İkinci görüş]:

 

[a] - Birinci durumda [yani mukım olmadan önce ikinci namaza başlama durumunda] cem batıl olur. Bunun delili bu meselenin "namazları kısaltarak kılma"ya kıyas edilmesidir.

 

Birinci görüşte olanlar birbirine kıyas edilen iki mesele arasında şu açıdan fark olduğunu söylemişlerdir: Cem ederek kılmanın aksine kısaltarak kılmak ikamet hali ile çelişmektedir.

 

[b] - İkinci durumda [yani mukım olmadan önce ikinci namazın bitmesi durumunda] da cem batıl olur. Bu mesele şuna kıyas edilir:

 

Zekat mükellefi olan kişi sene dolmadan önce zekatını verse. alan kişi de sene dolmadan önce kendisinde bulunması gereken şartı taşıyamaz hale gelse zekat batıl olur.

 

Birinci görüşte olanlar iki mesele arasında şu farkın bulunduğunu söylemişlerdir: Bu meselede ruhsat tamamlanmıştır. Bu, namazı kısaltarak kıldıktan sonra ikametin gerçekleşmesine benzer ki bu durumda namazı tam kılmak gerekmez. Zekat meselesi ise farklıdır; çünkü sene dolmadan önce zekatı alan kişinin bunu hak etmediği ortaya çıkmıştır.

 

2. namazları cem-i tehir şeklinde kılmada dikkate alınacak hususların ikincisi, kişinin her iki namaz tamamlanıncaya kadar yolculuğunun devam etmesidir. Bu durum kitaptaki şu ifadelerden anlaşılmaktadır:

 

Kişi iki namazı cem-i tehir şeklinde kılarken;

 

[a] - Her iki namazı bitirdikten sonra ikamet etse bunun bir etkisi olmaz. Bu konuda ittifak vardır. Çünkü ikinci namaz vaktinde ruhsat tamamlanmıştır.

 

[b] - Her iki namazı tamamlamadan önce ikamet etse birinci namaz kaza olur; çünkü ilk namaz özür sebebiyle ikinci namaza tabi olmuştur, ikinci namaz tamamlanmadan önce ise özür sona ermiştir.

 

EI-Mecmu'da şöyle denilmektedir: Kişi ikinci namaz esnasında ikamet etse birinci namazın -herhangi bir görüş aynlığı olmaksızın- eda olması gerekir.

 

Hocamız Zekeriya el-Ensari şöyle demiştir: Nevevl'nin bu görüşü alimlerin genel nitelikli ifadelerine aykırıdır.

 

Subkı ve ona tabi olarak Isnevı şöyle demişlerdir: Alimlerin ortaya koyduğu gerekçe birinci namazı önce kılmaya da uymaktadır. Bunun aksi olsa, yani kişi öğle namazı esnasında ikamet etse, iki namazdan diğerine tabi olanın bütünü boyunca, tabi olan namazın da baş tarafında özür bulunmuş olur. Cem-i takdim konusunda geçen hükme kıyasla bu, daha doğru görüşe göre eda olur. Yani alimlerin ortaya koyduğu gerekçeden bu anlaşılmaktadır.

 

Tavusi, metindeki ifadeyi genelolarak kabul etmiş ve şöyle demiştir:

 

Metinde [yani el-Minhac'da NevevI] cem-i takdimde yolculuğun ikinci namazın başjangıcına kadar sürmesi ile yetinmiş, cem-i tehirde ise bununla yetinmemiş, her iki namazın tamamlanmasına kadar yolculuğun devam etmesini şart koşmuştur. Çünkü yolculuk haricinde öğle namazının vakti ikindi namazı için uygun değildir. Bu durumda ikinci namaz başladığında yolculuk devam ediyorsa cem de gerçekleşmiş sayılır.

 

İkindi namazı vaktinde ise bir özür sebebiyle veya özürsüz olarak [kaza şeklinde] öğle namazı kılınabilir. Dolayısıyla ikindi namazı vaktinde kılınan öğle namazı -her iki namaz esnasında yolculuk bulunmadığı sürece- yolculuğa sarfedilmez.(434) Aksi takdirde öğle namazının bir kısmı ikindi vaktinde kılındığından ikindi vaktine, bir kısmı ikindi vakti dışında aslı vaktinde kılındığından başka bir vakte sarfedilmiş olur.

 

Tavusi'nin bu görüşü itimad edilecek olan görüştür.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

C. iKAMET HALİNDE NAMAZLARI CEM ETMENİN ŞARTLARI