BAYRAMLAR VE NAMAZI |
5. BAYRAM GÜNLERİ TEKBİR
GETİRME
İki bayram gününde de
güneşin batışı ile birlikte evlerde, yollarda, camilerde, çarşı-pazarda yüksek
sesle tekbir getirmek menduptur.
Daha güçlü görüşe göre
buna imam bayram namazı için tekbir alıncaya dek devam edilir.
Hac yapan kişi, kurban
bayramı gününde tekbir getirmez, telbiye getirir.
Daha doğru görüşe göre
Ramazan bayramı gecesinde namazlardan sonra tekbir getirmek sünnet değildir.
Hac yapan kişi bayramın
birinci günü öğle namazından itibaren tekbir getirmeye başlar, sonuncu teşrik
gününün sabah namazında tekbiri bitirir. Daha güçlü görüşe göre diğer kişiler
de hac yapan kişi gibidir. [Zayıf] bir görüşe göre ise bayram gecesi akşam
namazından itibaren tekbir getirmeye başlar. [Zayıf bir başka] görüşe göre ise
Arefe günü sabah namazından itibaren tekbir getirmeye başlar, son teşrik
gününün ikindi namazında tekbir getirmeyi bırakır. Uygulama da buna göredir.
Daha güçlü olan görüşe
göre kişi bu günlerde kaza namazı, farzlardan önce ve sonra kılınan düzenli
sünnet namazlar ve nafile namazlardan sonra tekbir getirir.
Tekbirin, söylenmesi
müstehap olan şekli şudur: Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, La ilahe
illallah vallahu ekber, Allahu ekber ve lillahi'l-hamd.
Bunlara ek olarak
şunları da söylemesi müstehaptır: Kebiran velhamdülillohi kesıran ve
sübhOnallahi bükraten ve asılo.
Bu bölümde bayramda
getirilen genel tekbirler ile belirli vakitle kayıtlı tekbirler ele alınmaktadır.
Nevevi önce birinci tür tekbir konusu ile başlamıştır. Buna "mutlak
tekbir" de denir. Mutlak tekbir, herhangi bir namazın ardından söylenmeyen
tekbirdir.
A. MUTLAK / MÜRSEL
TEKBİR
B. MUKAVYED TEKBİR
A. MUTLAK / MÜRSEL
TEKBİR
A. HÜKMÜ
Mukim, yolcu, erkek ve
diğer şahısların bayramda tekbir getirmesi menduptur. Bunun vakti ramazan ve
kurban bayramı gecelerinde güneşin batması ile girer.
Birincinin [yani Ramazan
bayramına ilişkin hükmün] delili şu
ayettir: Böylece süreyi
tamamlayasınız ve size doğru yolu göstermesi sebebiyle Allah'ı yüceltesiniz.
[Bakara, 185]
İmam Şafii (r.a.) şöyle
demiştir: Kur'an bilgisine güvendiğim alimlerin birinden şunu işittim: Bu
ayetteki süre oruç süresi, tekbir ise orucun tamamlanması sebebiyle olan tekbirdir.
İkincinin [yani Kurban
bayramına ilişkin hükmün] delili ise bunun birinciye kıyaslanmasıdır. İlkinde
tekbir nasla sabit olduğu için bu diğerinden daha güçlüdür.
B. HER DURUMDA
SÖYLENMESİ
Müslümanlar [iki bayram
gününde de] evlerde, yollarda, mescitlerde ve çarşı-pazarda tekbir söylerler.
Erkekler, bayramın
şiarını göstermek üzere bunu sesli olarak söylerler. Kadınlar ise -Rafii'nİn de
dediği gibi- seslerini yükseltmezler. Bu hüküm kadın mahremi vb. şahısların
yanında bulunmadığında söz konusudur.
Sonraki bazılarının da
belirttiği üzere çift cinsiyetli şahıs da böyledir. Yine bu görüşte olanlar
"kişi namaz kılınırken de sesini yükseltmez" demiştir.
C. SÜRESİ
[Tekbir ne zamana kadar
söylenmelidir? Bu konuda üç görüş bulunmaktadır]
[Birinci görüş]
Daha güçlü görüşe göre
gerek namaz kılan kişi gerekse diğer şahısların imam bayram namazına
başlayıncaya -yani tekbirini bitirinceye- kadar tekbir getirmeleri menduptur.
Çünkü imam namaza
başlayıncaya kadar kişinin konuşması mübahtır, konuşulacak en uygun şey
tekbirdir; çünkü bu Allah'ı zikretmek ve bayramın şiarıdır.
[İkinci görüş]
İmam bayram namazı için
çıkıncaya kadar kişi tekbir getirir.
[Üçüncü görüş]
İmam namazı bitirinceye
kadar tekbir getirir.
[Zayıf] bir görüşe göre
imam iki hutbeyi bitirinceye kadar tekbir getirir. Bu, imamla birlikte namaz
kılmayan kişi hakkında geçerlidir.
İlk görüşe göre kişi tek
başına namaz kılarsa, kendisinin namaza başlama tekbiri dikkate alınır.
D. HAC YAPAN KİŞİNİN
DURUMU
Hac yapan kişi kurban
bayramı gecesinde tekbir getirmez, telbiye getirir; çünkü telbiye kurban
bayramının şiarıdır.
Umre yapan kişi tavafa
başlayıncaya. kadar telbiye getirir. Bu konu -inşallah- kendi bölümünde ele
alınacaktır.
B. MUKAVYED TEKBİR
Nevevi daha sonra
mukayyed tekbir konusunu ele almaya başlamıştır. Mukayyed tekbir namaz
sonrasında getirilen tekbirdir.
A. RAMAZAN BAYRAMINDA
NAMAZLARDAN SONRA TEKBİR GETİRMEK
[Ramazan bayramında farz
namazlardan sonra getirilen tekbir konusunda mezhep içinde iki farklı görüş
bulunmaktadır]
[Birinci görüş]
Nevevi şöyle demiştir:
"Ramazan bayramı gecesinde namazlardan sonra tekbir getirmek daha güçlü
görüşe göre sünnet değildir".
Çünkü buna dair bir
rivayet bulunmamaktadır. RafiI bu görüşü doğru bulmuş, Nevevi de pek çok
eserinde bu görüşü doğru bulmuştur. İtimad edilecek olan görüş de budur.
[İkinci görüş]
Bu sünnettir. Nevevi
el-Ezkdr' da bu görüşü tercih etmiştir. Beyhaki de bu görüşü Kitdbu fezdili'l-evkdt
[vakitlerin fazileti kitabı]nda İmam Şafii (r.a.)'nin ifadesi olarak
nakletmiştir. İnsanların çoğunun uygulaması da bu şekildedir.
Bu görüşe göre kişi
ramazan bayramında akşam, yatsı ve sabah namazlarının ardından tekbir getirir.
B. KURBAN BAYRAMINDA
TEKBİR GETİRMEK
ba. Hac yapan kişinin
tekbir getirmesi
Hac yapan kişi kurban
bayramının birinci günü öğle namazından başlayarak tekbir getirir. Çünkü bu
Mina' da kılınan ilk namaz ve telbiyenin bitiş vaktidir.
Hac yapan kişi tekbir
getirmeyi teşrik günlerinin sonuncusunun sabah namazında bitirir; çünkü bu
kişinin Mina'da kıldığı son namazdır.
bb. Hac yapan kişi
dışındakiler
Hac yapan kişi
dışındakiler de bu konuda hac yapan kişi ile [aynı hükme sahip midir? Bu konuda
İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır]
[Birinci görüş]
Daha güçlü olan görüşe
göre hac yapan kişi dışındakiler de bu konuda hac yapan gibidir. Bunun sebebi
konuyla ilgili rivayetıere uymaktır. Çünkü insanlar hacılara tabidir. Bilindiği
gibi hacılar öğle namazından itibaren tekbir getirmeye başlarlar.
[*] - Yine Müs!im'in
rivayet ettiği hadiste şu ifade geneldir: Mina'da konaklama günleri yeme, içme
ve Allah'ı zikretme günleridir.(Müslim, Sıyam, 2674)
Bu görüş Hz. Osman ve
bir grup sahabıden nakletilmiştir.
Nevevi el-Mecmu'da
"mezhebimizdeki meşhur olan görüş budur" demiştir.
[İkinci görüş]
Diğer bir görüşe göre
ise hac yapan kişilerin dışındakiler kurban bayramı gününün gecesinin akşam
namazından itibaren tekbire başlar ve onlar da teşrik günlerinin sonuncusunun
sabah namazında tekbiri bırakırlar.
[Üçüncü görüş]
Bir görüşe göre
tekbirler Arefe günü sabah namazından başlar, teşrik günlerinin sonuncusunun
ikindi namazında biter. Müslüman şehirlerindeki uygulama da buna göredir. Hz.
Ömer, Hz. Ali, İbn Mesud ve İbn Abbas'ın bunu uyguladıkları ve herhangi bir
tepki [itirazla] ile karşılaşmadıkları rivayet edilmiştir. Nevevi de Tashih ve
el-Mecmu adlı eserlerinde bu görüşü tercih etmiş, el-Ezkar'da "bu görüş
daha doğrudur" demiştir. Er-Ravda'da ise "muhakkik alimler nezdinde
daha güçlü olan görüş budur" demiştir.
C. HANGİ NAMAZLARDAN
SONRA TEKBİR GETİRİLİR?
[Bu konuda İmam Şafii
{r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır]
[Birinci görüş]
Daha güçlü görüşe göre
gerek erkek gerekse diğer şahıslar, gerek mukım gerekse yolcu, gerek tek başına
kılan gerekse diğerleri; cenaze namazı, kaza namazı, düzenli nafile namazlar,
adak namazı, mutlak veya mukayyed nafile namazlar ve tahiyyetü'l-mescid vb.
gibi sebebi bulunan namazlardan sonra tekbir getirir. Çünkü tekbir, vaktin
şiarıdır.
[İkinci görüş]
Kişi yalnızca farz
namazların ardından tekbir getirir. Bu farz namazlar ister eda olsun veya ister
bu günlerde veya başka günlerde kazaya kalmış olsun fark etmez. Çünkü farz
namazların sayısı sınırlıdır, bu namazlarda kişinin tekbir getirmesini istemek
onun için bir zorluk teşkil etmez. Nitekim farzlardan önce ezan okunmasını
istemek ve farzların sonundaki zikirleri istemek de böyledir.
[Üçüncü görüş]
Kişi gerek eda gerekse
kaza olsun yalnızca o günlerde kılınan namazlarda tekbirleri okur.
Alimlerin sözlerinin
zahirinden anlaşıldığına göre kişi ilk görüşe göre tilavet ve şükür
secdelerinden sonra tekbir getirmez; çünkü bunlar birer namaz değildir. Bununla
birlikte er-Revnak adlı eserin sahibi tekbir getirileceğini söylemiştir.
Nevevi "bu
günlerde" ifadesi ile şunu dışarıda bırakmıştır: Kişinin bu günlerdeki bir
namazı kazaya kalsa, kişi bu namazı başka bir zamanda kaza etse -el-Mecmu'da
belirtildiği üzere- tekbir getirmez. Nevevi bu konuda görüş ayrılığı
bulunmadığını iddia etmiştir. Çünkü tekbir vaktin şiarıdır.
Kişi tekbir getirmeyi
unutsa, aradan kısa zaman geçmişse bunu telafi eder. Daha güçlü görüşe göre
aradan uzun zaman geçmesi halinde de telafi eder.
Bunların tümü sesi
yükseltmenin söz konusu olduğu ve o günün şiarı olarak söylenen tekbirde söz
konusudur. Şayet kişi bütün ömürünü kendi içinden tekbir getirerek geçirse
-Aslü'r-Ravda'da Cüveynı'den aktarılan ve onaylanan görüşe göre- bunu
engelleyen bir şey yoktur.
Tekbirin ne zaman
başladığı konusunda imamın farklı görüşleri bulunsa kendi inandığı görüşü
uygular.
D. TEKBİRİN SÖYLENİŞİ
Tekbirin söylenmesi hoş
olan yani -el-Muharrer'de belirtildiği üzere- sünnet olan şekli şudur:
1. Allahu ekber, Allahu
ekber, Allahu ekber.
Tekbir böylece üç kere
söylenir. İmam Şafii (r.a.)'nin yeni görüşü böyledir. Cabir, İbn abbas'tan da
böyle rivayet edilmiştir.
2. La ilahe illallahu
vallahu ekber, Allahu ekber ve lillahil'l-hamd.
Rafii eş-Şamil
yazarından bu şekilde nakletmiştir. Ziyadetü'rRavda'da şöyle denilmiştir:
el-Bahr yazarı bunu Buveyti'nin eserinden İmam Şafii (r.a.)'nin açık ifadesi
olarak nakletmiştir.
Üçüncü tekbirden sonra
-eş-Şerhu'l-kebir, eş-Şerhu's-sağir, erRavda' da belirtildiğine göre- kişinin
fazladan şunları söylemesi müstehaptır:
Allahu ekber kebiran,
velhamdülillahi kesiran, ve sübhanallahi bükraten ve asila.
Nitekim Nebi (s.a.v.)
Safa tepesinde bunları söylemiştir.
"Bükraten ve
esila" ifadelerinin anlamı "günün başında ve sonunda" demektir.
Bir görüşe göre
"asil" ikindi ile akşam arasındaki vakittir.
Kişinin bundan sonra şu
duayı yapması sünnettir: La ilahe illallahu ve la na'budu illa iyyaha muhlisine
lehüd-dine ve lev kerihe'l-kafirun. La ilahe illallahu vahdehu, sadaka va'dehu
ve nasara abdehu ve hezeme'l-ahzabe vahdehu, La ilahe illallahu vallahu ekber.
(= Allah'tan başka ilah yoktur. KaHrler istemese bile yalnızca O'na; itaati
kendisine mahsus kılarak ibadet ederiz. Ondan başka ilah yoktur, tektir.
Sözünde durmuş, kuluna yardım etmiş ve orduları tek başına yenmiştir. Ondan
başka ilah yoktur, O en büyüktür. (çev.)
Nevevi, Müslim şerhinde
şöyle demiştir: "Allahu ekber kebiran" ifadesinde, denildiğine göre
gizli bir fiil bulunmaktadır. Yani "Allahu ekber kebirta kebiran".
Bir görüşe göre ise "kebiran" kelimesinin öncesiyle bağlantısı
yoktur. Bir görüşe göre bu kelime temyizdir. Et-Tenbih yazarı ve diğerleri
şöyle demiştir: Kişi zilhicce ayının ilk on gününde kurbanlık hayvanlardan
herhangi birini gördüğünde tekbir getirir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
6. BAYRAM HİLALİ
HAKKINDAKİ ŞAHİTLİK