MUĞNİ’L-MUHTAC

CENAZELER / YIKAMA

 

C. CENAZEYİ YIKAMANIN ŞEKLİ

 

A. EN ASGARİ YIKAMA ŞEKLİ

B. EN KAMİL YIKAMA ŞEKLİ

 

A. EN ASGARİ YIKAMA ŞEKLİ

 

Cenaze yıkamanın en azgarı şekli; cenazenin bedeninden necaseti giderdikten sonra bütün bedenini yıkamaktır.

 

Daha doğru görüşe göre yıkayan kişinin niyet etmesi gerekmez. Buna göre cenazeyi suya daldırıp çıkarmak veya cenazenin bir kafir tarafından yıkanması da yeterlidir.

 

Ben [Nevevi] derim ki: Sahih olan ve İmam Şafii {r.a.)'nin açık ifadesinde yer alan hükme göre suda boğulan kimseyi yıkamak farzdır.

 

Allah daha iyi bilir.

 

1. Ölünün bütün bedenini yıkamak

2. Niyet etmek

3. Boğularak ölen kişinin cenazesinin yıkanması

 

1. Ölünün bütün bedenini yıkamak

 

Yıkamanın en asgari şekli ölünün bedeninin bütünün bir kere suyla yıkanmasıdır. Çünkü hayatta olan cünüp kişinin gusletmesinde farz olan budur.

 

Bu yıkama, şayet ölünün bedeninde bir necaset varsa onun giderilmesinden sonra yapılır. - er-Ravda ve Aslü'r-Ravda'da bu şekilde belirtilmiştir. -

 

Bu görüş -Hafif'nin hayatta olan kimse hakkında sahih görüş olarak kabul ettiği- "hayatta olan kimsenin bir defa yıkanması hem necaseti giderme hem de hadesi gidermek için yeterli olmaz" görüşüne dayanmaktadır. Daha önce ilgili konuda geçtiği üzere Nevevi tek bir yıkamayı yeterli görmektedir. Nevevi bu mesele daha önce geçtiğinden burada Rafil'nin ifadesini telafi etmeyi terk etmiştir. Bu durumda aynı yıkamada iki hüküm [yani Necaset ve hadesin aynı anda kalkması hükmü] birleşmektedir. Mutemed olan görüş de budur.

 

[Soru]  [1] - Burada yer alan hüküm "suyun organa ulaşmasına engel olacak şekildeki necaset" ile ilgilidir.

 

[2] - Yahut diğer konudaki necaset kişinin kendi bedeni ile ilişe kili olduğundan [gusül için yapılan yıkama ile] bu necasetin de ıskat edilmesi mümkündür. Bu meselede ise necaset kişinin başkası ile ilgili olduğundan onu yıkama durumunda bu necasetin ıskat edilmesi mümkün değildir.

 

[Cevap]  [Soruda yer alan] birinci durum bizim tartıştığımız meselenin dışında kalmaktadır.

 

[Soruda yer alan] ikinci durum ise konunun kaynağının dışında kalmaktadır. Şöyle ki; su yıkanan yerin üzerinde bulunduğu sürece onun "kullanılmış su" olduğuna hükmedilmez. Bu sebeple onunla yıkamak yeterli olur.

 

 

2. Niyet etmek

 

[Ölünün yıkanmasının geçerli sayılması için ölüyü yıkayan kişinin niyet etmesi gerekir mi? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru olan görüşe göre ölünün yıkanmasının sahih sayılması için ölüyü yıkayan kişinin buna. niyet etmesi şart değildir.

 

Bu görüşe göre; [a] - Ölüyü suya daldırmak yeterlidir. [b] - Kafirin müslümanı yıkaması yeterlidir. Çünkü bu yıkamanın amacı temizliği sağlamaktır, bu ise niyete bağlı değildir.

 

[İkinci görüş]

 

Ölüyü yıkayanın niyet etmesi farzdır. Çünkü bu tıpkı cünüplükten yıkanmada olduğu gibi farz olan bir yıkamadır, bu yüzden niyeti gerektirir.

 

Bu görüşe göre; [a] - Ölüyü suya daldırmak yeterli değildir. [b] - Kafirin müslümanı yıkaması yeterli değildir.

 

Kişi niyet ederken - el-Mecmu'da belirtildiği üzere- "farz olan yıkamaya" veya "ölüyü yıkamaya" niyet eder.

 

 

3. Boğularak ölen kişinin cenazesinin yıkanması

 

Nevevi şöyle demiştir: Sahih olan ve Şafii'nin açık ifadelerinde yer alan görüşe göre boğularak ölen kişinin cenazesinin yıkanması farzdır. Allah daha iyi bilir.

 

Çünkü bize cenazeyi yıkamamız emredilmiştir; bu farz ancak bizim fiilimiz ile yerine getirilmiş olur. Meleklerin ölüyü yıkadığını görsek bile cenazeyi yıkama yükümlülüğü üzerimizden düşmez. Kefen ise öyle değildir; çünkü kefenlemenin amacı zaten gerçekleşmiştir. Yıkamanın amacı ise bizim yıkama fiilini yerine getirmemizdir. Bu yüzden yıkanmadan gömülen bir kimseyi yıkamak için cenaze kabirden çıkarılır, kefenlenmeden gömülen bir kimse ise kefenlenmek üzere çıkarılmaz. Cinlerin cenazeyi yıkamış olması yeterli midir? Zahir olan görüşe göre; "Cuma namazında cemaat cinlerin katılımıyla tamamlanır" görüşünde olduğu gibi burada da cinlerin yıkaması yeterli kabul edilir.

 

 

B. EN KAMİL YIKAMA ŞEKLİ

 

Ölü yıkamanın en kamil şekli şudur: Ölü kapalı ve caiz bir yerde bir levha üzerine konur. Gömleği içinde soğuk suyla yıkanır.

 

Yıkayan kişi ölüyü yıkama yerinde arkaya yaslanır şekilde oturtur, sağ elini ölünün kürek kemiğine, başparmağını ensesindeki çukura koyar, ölünün sırtını [yıkayıcı] sağ dizine dayar. Sol elini ölünün karnı üzerinde bastırarak dolaştırır ki ölünün karnında olan şey dışarı çıksın.

 

Sonra ölüyü sırt üstü yatırır. Sol eline bir bez dolayarak ölünün ön ve arka avret yerlerini sol eliyle yıkar, daha sonra tekrar bir bez daha dolar.

 

Parmağını ölünün ağzına sokarak parmağını ölünün dişlerinde dolaştırır, burun deliklerindeki pislikleri giderir. Sağ olan kimsenin abdest aldığı gibi abdest aldırır. Sonra başını sonra sakalını sidr vb. bir şeyle yıkar. Saç ve sakalını dişleri geniş bir tarakla yavaşça tarar. Kopan telleri koptuğu yere geri bırakır.

 

Ölünün önce sağ yanını sonra sol yanını yıkar, sonra ölüyü sola döndürerek bedeninin; kafa, sırttan bacaklara kadar olan sağ bölümünü yıkar. Sonra ölüyü sağ tarafa döndürerek sol kısmını da bu şekilde yıkar.

 

İkinci ve üçüncü defa yıkamak müshetaptır.

 

Birinci yıkamada sidr veya hıtmı otuyla yıkamak müstehaptır.

Sonra sidrin gitmesinin ardından [başın ortasındaki] saçların ayrım yerinden ayaklara kadar saf su ile yıkar. Her bir yıkamada az miktarda kafur koymak müstehaptır.

 

Şayet bu yıkama sonrasında ölüden bir necaset çıkarsa yalnızca bunu gidermek gerekir. Bir görüşe göre cinselorgandan bir necaset çıkmışsa necaseti gidermekle birlikte yeniden yıkanır. Bir görüşe göre ise abdest aldırılır.

 

1. Kimsenin olmadığı boş bir yerde yıkanması

2. Ölünün bir levha üzerine yatırılması

3. Ölünün gömlek içinde yıkanması

4. Ölünün yüzünün örtülmesi

5. Soğuk suyla yıkanması

6. Ölünün karnının okşanması

7. Ölünün avret yerlerinin yıkanması

8. Ölünün ağzının burun deliklerinin temizlenmesi

9. Ölüye abdest aldırılması

10. Ölünün saç ve sakalının yıkanıp taranması

11. Ölünün sağa ve sola döndürerek diğer taraflarının yıkanması

12. İkinci ve üçüncü defa yıkamak

13. Ölü yıkandıktan sonra bedeninden necaset çıkması

 

1. Kimsenin olmadığı boş bir yerde yıkanması

 

Ölü kapalı ve düz bir yerde bir levha üzerine konur.

 

Cenaze, yıkayan ve ona yardım eden dışında hiç kimsenin bulunmadığı boş bir yere konulur. Ölenin velisi, onu yıkamasa ve yıkanmasına yardımcı olmasa bile, ölünün işlerinin halledilmesi konusunda istekli olduğu için yıkama yerinde bulunabilir.

 

[*] - Nitekim Nebi (s.a.v.) vefat edince onun mübarek bedenini Hz. Ali (r.a.) yıkamış, Fadl b. Abbas ve Üsame b. Zeyd kendisine su vererek yardımcı olmuş, [Peygamberimizin amcası] Abbas (r.a.) [yıkamadığı ve yardımda da bulunmadığı halde] orada bulunmuştur.(Ebu Davud, Cenaiz, 2309; İbn Mace, Cenaiz, 1628)

 

Hayatta iken insanın yıkandığı yerin diğer insanlardan örtülü olması gibi ölünün yıkandığı yerin de insanların gözünden örtülü olması gerekir. Zira yıkama esnasında diğer insanların görmesi istenmeyecek durumlarla karşılaşılabilir.

 

Yıkama~ın bir tavan altında olması daha faziletlidir; çünkü bu örtünmeyi daha iyi sağlar. Bu, İmam Şafil (r.a.)'nin açık ifadesidir.

 

 

2. Ölünün bir levha üzerine yatırılması

 

Ölü, -yıkayan kişinin üzerine damlalar sıçramasın diye- ölü yıkamak üzere hazırlanmış bir levha veya yatak üzerine konur. Ölmek üzere olan kişinin sırt üstü yatmasında olduğu gibi yıkanmak istenen ölü de sırt üstü yatırılır, çünkü bu yıkamaya daha uygun bir yatıştır.

 

 

3. Ölünün gömlek içinde yıkanması

 

Gömleği içinde soğuk suyla yıkanır.

 

Ölünün gömlek içinde yıkanması menduptur; çünkü bu şekilde yıkanma örtünmeye daha uygundur.

 

[*] - Nebi (s.a.v.) gömleği içinde yıkanmıştır. (Ebu Davud, Cenaiz, 3141)

 

Bu hadisi Ebu Davud ve diğerleri sahih bir senetle rivayet etmişlerdir.

 

Gömleğin eski veya değersiz olması uygun olur, böylece suyun ölüye ulaşmasına engelolmaz.

 

[Zayıf] bir görüşe göre gömleğin çıkarılması daha iyidir.

 

Müzeni şöyle demiştir: İlk görüşü [yani ölünün gömleğiyle yıkanmasının mendup olduğu görüşünü] kabul eden tek kişi Şafii' dir. Çünkü bu; saygınlık ve değerinin yüceliği sebebiyle yalnızca Nebi (s.a.v.)'e özgü bir durumdur.

 

[Zayıf] bir görüşe göre ölünün gömleği içinde yıkanması şerefli ve güzel görünümlü kişilere ait bir hükümdür.

 

Ölüyü yıkayan kişi gömleğin yeni genişse oradan içeri elini sokarak alt tarafını yıkar. Şayet gömlek dar ise ek yerlerinin baş taraflarından yırtılır. Şayet gömlek bulunmazsa veya gömleğin dar olması sebebiyle gömlek içinde yıkanması mümkün olmazsa ölünün göbeği ile diz kapağı arasını örterek yıkar.

 

 

4. Ölünün yüzünün örtülmesi

 

Subkl'nin dediği gibi- yıkama yerine konduğu andan itibaren ölünün yüzünün bir bezle örtülmesi sünnettir. Müzeni bunu İmam Şafii {r.a.)'den de nakletmiştir.

 

 

5. Soğuk suyla yıkanması

 

Yıkamanın soğuk suyla olması daha iyidir. Çünkü bu bedeni güçlendirir. Sıcak su bedenin kendini salmasını sağlar. Ancak bedende kir bulunması, havanın soğuk olması vb. bir sebeple sıcak suya ihtiyaç duyulursa su biraz ısıtılır. Cesedin çabuk bozulmasına yol açmasın diye su çok ısıtılmaz.

 

Zerkeşi şöyle demiştir: Saymerı ve Maverdı suyun tuzlu olmasını tatlı olmasına tercih etmiştir.

 

Kişinin bedeninin ölümle birlikte necis olup olmadığı konusunda görüş aynlığı bulunduğu için ölünün Zemzem su yuyla yıkanmaması uygun olur.

 

Su büyük bir kaba konulur, yıkama yerinden damlalar sıçramasın diye biraz uzağa konulur.

 

 

6. Ölünün karnının okşanması

 

Yıkayan kişi ölüyü yıkama yerinde arkaya yaslanır şekilde oturtur, sağ elini ölünün kürek kemiğine, başparmağını ensesindeki çukura koyar, ölünün sırtını [yıkayıcı] sağ dizine dayar. Sol elini ölünün karnı üzerinde bastırarak dolaştırır ki ölünün karnında olan şey dışarı çıksın.

Ölüyü yıkayan kişi, yavaş bir şekilde ölüyü yıkama yerinde oturtur, birazcık arkaya yaslar. Bunun sebebi karnında [necaset gibi bir şey varsa o karnında] olanın çıkması içindir.

 

Yıkayıcı sağ elini ölünün kürek kemiğine, başparmağını da ölünün başı düşmesin diye ensesindeki çukura koyar. Ölü düşmesin diye yıkayıcı ölünün sırtını kendisinin sağ dizine dayar.

 

Sol elini ölünün karnı üzerinde iyice gezdirir ki karnında bir şey varsa dışarı çıksın. Bunu, ölüyü yıkadıktan sonra veya kefenledikten sonra bedenindeki fazlalıklardan herhangi bir şey çıkmasın diye yapar. Aksi takdirde ölünün bedeni veya kefeni kirlenmiş olur.

 

Maverdı şöyle demiştir: "İyice dolaştırır" ifadesi bunun tekrar tekrar yapılacağını ifade eder, şiddetli bir şekilde bastırmak anlamına gelmez. Bu, ölünün saygınlığını zedelemeyecek şekilde yapılır. Çünkü ölüye saygı göstermek farzdır.

 

Bu esnada ölü yıkayıcının yanında -güzel koku çıkarmakta olan tutuşturulmuş -ağaç çubuğu gibi- bir tütsü bulundurulur. Yardımcı olan kişi, ölüden çıkan nesnenin kokusu duyulmasın diye bolca su döker.

 

Kişinin öldüğü andan itibaren onun yanında tütsü yakılması da sünnettir; çünkü bu esnada kendisinden kötü bir şey çıkarsa tütsünün kokusu bunu bastırır.

 

 

7. Ölünün avret yerlerinin yıkanması

 

Sonra ölüyü sırt üstü yatırır. Sol eline bir bez dolayarak ölünün ön ve arka avret yerlerini sol eliyle yıkar, daha sonra tekrar bir bez daha dolar.

 

Daha sonra ölüyü -daha önce olduğu gibi- sırt üstü yatırır.

 

Sol eline bez doIayarak ölünün ön ve arka avret yerini ve aynı şekilde etrafını yıkar. Bunu sağ olan kimsenin istinca esnasında avret yerlerini yıkadığı gibi yıkar.

 

Sonra yıkayıcı ilk bezi atarak sol eline başka bir bez daha dolar. -Rafil'nin dediği üzere eli kirlenmişse- elini su ve üşnan otu ya da başka bir şeyle yıkar.

 

En-Nihaye ve el-Vasit'te şöyle denilmiştir:

 

Kişi her birinde [elinde] bez olduğu halde yıkar.

 

Kuşkusuz bu daha çok temizlik sağlar.

 

 

8. Ölünün ağzının burun deliklerinin temizlenmesi

 

[Yıkayıcı] parmağını ölünün ağzına sokarak parmağını ölünün dişlerinde dolaştırır, burun deliklerindeki pislikleri giderir.

 

Kişi sol elinin - Hocamız Zekeriya el-Ensari'nin kendi görüşü olarak ortaya koyduğuna göre- işaret parmağını ölünün ağzına sokar ve -hayatta olan kişinin dişlerini misvaklamasında olduğu gibi- ölünün dişleri üzerinde biraz su ile birlikte dolaştırır.

 

[Soru]  Hayatta olan kimse dişlerini sağ eliyle misvaklar. Burada niçin buna aykırı davranılmaktadır?

 

[Cevap]  Buradakinin aksine diğer meselede dişlerdeki kir kişinin eline yapışmaz.

 

Ayrıca ölünün necis olduğuna dair bir görüş bulunmaktadır. Kişi görüş ayrılığından kurtulmak için bunu sol elle yapmaktadır.

 

Şayet ölünün dişleri birbirine kenetlenmişse yıkayıcı bunları açmaz; çünkü boğazına su kaçarsa çabuk bozulur.

 

Yıkayıcı, -hayatta olan kimsenin ağzını ve burnunu temizlemesinde olduğu gibi- ıslanmış haldeki serçe parmağı ile ölünün burun deliklerindeki pislikleri temizler.

 

 

9. Ölüye abdest aldırılması

 

Sağ olan kimsenin abdest aldığı gibi abdest aldım.

 

Ölü yıkayan kişi tıpkı hayatta olan kimsenin abdest alması gibi ~ ölüye üçer kere yıkamak, hafif bir şekilde ağza ve burna su vermek ~ suretiyle ölüye abdest aldım. Ağza ve burna su verdiğinde ölünün başını öne doğru eğer.

 

[Zayıf] bir görüşe göre daha önce yaptığı ile yetinir, ölünün içine su gitmesin diye abdest aldırmada ağza ve burna su vermez.

 

Nevevi el-Mecmu'da "yumuşak bir suçukla tırnaklarının altı temizlenir" demiştir.

 

 

10. Ölünün saç ve sakalının yıkanıp taranması

 

Sonra başını sonra sakalını sidr vb. bir şeyle yıkar. Saç ve sakalının dişleri geniş bir tarakla yavaşta tarar. Kopan telleri koptuğu yere geri bırakır.

 

Yıkayıcı ölünün başını sonra da sakalını suya sidr, hatmı vb. bir madde katarak yıkar. Sidr daha iyidir; çünkü bu bedende daha çok kalır ve cesed için daha güçlüdür. Ayrıca bununla ilgili rivayet bulunmaktadır.

 

Yıkayıcı ölünün saçı ve sakalı birbirine karışmışsa bunlardaki sidri gidermek ve -tıpkı hayatta olan kişinin saç ve sakalındaki kiri gidermek için taraması durumunda olduğu gibi- kiri gidermek amacıyla bunları dişleri geniş olan bir tarakla tarar. Geniş dişli tarak tüyleri yolmaz. Yıkayıcı bunu yaparken herhangi bir tel kopmaması veya az kopması için yumuşak bir şekilde tarar. Şayet kıl koparsa bunu geriye koyması menduptur. Ölüye duyulan saygı gereği kopan kıllarını ölünün kefenine koyar ki onunla birlikte defnedilsin.

 

Bir görüşe göre ise kopan kılları saçlarının ortasına koyar. Ölünün defni ileride gelecektir.

 

 

11. Ölünün sağa ve sola döndürerek diğer taraflarının yıkanması

 

Ölünün önce sağ yanını sonra sol yanını yıkar, sonra ölüyü sola döndürerek bedeninin; kafa, sırttan bacaklara kadar olan sağ bölümünü yıkar. Sonra ölüyü sağ tarafa döndürerek sol kısmını da bu

 

Yıkayıcı yukarıda geçen işlemleri yaptıktan sonra ölünün yüzünün sağ tarafındaki boyundan ayaklara kadar olan kısmı yıkar, sonra da aynı şekilde sol tarafı yıkar.

 

Daha sonra ölüyü sol tarafa döndürerek, ensesinin ve sırtının sağ tarafında kalan kısmı omuzdan ayağa kadar yıkar. Sonra ölüyü sağa döndürerek ensesi ve sırtının sol tarafını omuzdan ayağa kadar sol tarafını da aynı şekilde yıkar.

 

Bir görüşe göre sağ yanını baş tarafından yıkar, sonra sırtının sağ tarafını yıkar. Sonra sol tarafının baş tarafını yıkar, sonra sol sırt tarafını yıkar.

 

Hepsi de ca.iz olmakla birlikte önceki daha iyidir. Bu, İmam Şafii (r.a.)'nin ifadelerinde yer alan ve alimlerin çoğunluğunun da kabul ettiği hükümdür.

 

Ölüye duyulan saygı gereği ölünün yüz üstü yatırılması [ve çekilmesi] haramdır. Hayatta olan kişinin ise kendisinin yüz üstü yazması haram değildir; çünkü hak kendisine aittir, bunu yapabilir.

 

Bu zikredilen yıkamalar -sidr vb. göz önünde bulundurulmaksızın- tek bir yıkama kabul edilir. Çünkü -daha sonra belirteceğimiz üzere- Sidr vb. maddeler dikkate alınmaz.

 

 

12. İkinci ve üçüncü defa yıkamak

 

İkinci ve üçüncü defa yıkamak müshetaptır.

 

Birinci yıkamada si dr veya hıtmı otuyla yıkamak müstehaptır.

Sonra sidrin gitmesinin ardından [başın ortasındaki] saçların ayrım yerinden ayaklara kadar saf su ile yıkar. Her bir yıkamada az miktarda kafur koymak müstehaptır.

 

Ölüyü [yukarıda anlatılan birinci yıkamada olduğu gibi] ikinci ve üçüncü defa yıkamak müstehaptır. Şayet üç yıkamada da ölü temizlenmezse temizlenme sağlanıncaya kadar yıkanır. Şayet iki yıkama ile temizlik sağlanırsa bir defa daha yıkamak suretiyle tek sayıda yıkamış olmak müstehaptır.

 

Temizlik ve paklığı sağlamak için birinci yıkamada si dr veya hitmı otuyla yıkamak sünnettir. Sidrin vb. gitmesinin ardından [başın ortasındaki] saçların ayrım yerinden ayaklara kadar saf su ile yıkar. Sidr ile yapılan yıkama ve onu gidermek için yapılan yıkama "ölünün yıkanması müstehap olan üç yıkama" içinde hesap edilmez. Çünkü içine sidr katıldığında su, temizleyici olma özelliğini kaybedecek şekilde değişmiş olur. Yalnızca saf su ile olan yıkama hesap edilir. Böylece üç yıkama içinden saf su ile yapılan yıkama farzı yerine getiren yıkama olarak kabul edilir.

 

Not:  Subki şöyle demiştir: Suya sidr katılmasını birinci yıkamayla sınırlamanın bir anlamı yoktur, aksine hadiste yer aldığı üzere temizlik sağlanıncaya kadar bunun tekrarlanması gerekir. İllet de bunu gerektirmektedir. Temizlik gerçekleşince ölüyü saf su ile yıkamak gerekir. Bundan sonra -tıpkı hayatta olan kişinin yıkanmasında olduğu gibi- ikinci ve üçüncü defa yıkanmak sünnettir.

 

İbn Kadi Aclun'un Tashih adlı eserinde şöyle denilmiştir: EI-Minhac'daki ifadede takdim ve tehir söz konusudur. Yani Nevevi "bu bir yıkamadır" şeklindeki ifadeyi "daha sonra temiz su dökülür" ifadesinin önüne almıştır. Aslında "daha sonra temiz su döker, bu bir yıkamadır" dese daha uygun olurdu.

 

Şayet ölü, yıkayan kişinin mahremi değilse saf su ile yapılan her bir yıkamada -suyu aşırı derecede değiştirmeyecek- az miktarda kafur katmak müstehaptır. Çünkü kafur bedeni güçlendirir, haşeratı uzaklaştırır. Son yıkamada kafur katmak daha güçlü müstehaptır. ElÜmm'de İmam Şafii (r.a.)'nin açık ifadesine göre bunu yapmamak mekruhtur. Suya çok miktarda -yani suyu değiştirecek kadar- kafur konulmaz. Çünkü bunun suya zararı olur. Ancak kafur katı olursa bunun zararı olmaz; çünkü bu [su içinde yayılmaksızın] suda durur.

 

[*] - Bu konuda temel delil Buhari ve Müslim'in rivayet ettikleri şu hadistir: Nebi (s.a.v.), kızı Zeyneb (r.a.) vefat ettiğinde onu yıkayan kadınlara şöyle buyurdu: Yıkamaya onun sağ taraflarından ve abdest organlarından başlayın. Onu üç, beş veya gerek görürseniz daha fazla sayıda su ve sidr ile yıkayın. Son yıkamada suya kafur katın [veya bir miktar kMur katın]. (Buhari, Vudu, 167; Müslim, Cenaiz, 2172)

 

Zeyneb'i (r.a.) yıkayan kadınlardan biri olan Ümmü Atıyye şöyle demiştir: Biz onun saçlarını tarayarak üç örgü yaptık.

 

Bir diğer rivayette şöyle demiştir: Saçlarını üç örgü yaparak arkasına koyduk.

Nebi (s.a.v.)'in "üç, beş veya daha fazla yıkayın" ifadesi temizliği sağlamak için üçten fazla yıkamaya ihtiyaç duyulursa tek sayıda yıkamaya riayet ederek daha fazla yıkama yapılabileceğini gösterir. Bu ifade "jster üç, ister beş, ister daha fazla sayıda yıkayın" anlamında değildir. "Gerek görürseniz" ifadesi "ihtiyaç duyarsamz" anlamına gelir.

 

Ölüyü mahrem olan bir yakını yıkıyorsa onu yıkadığı suya kafOr koyması haramdır.

 

Ölü yıkama tamamlandığında ölünün mafsallan yumuşatılır.

 

Daha sonra -kefeni ıslanıp da ölünün bedeni çabuk bozulmasın diyeiyice kurulanır. Hayatta olan kimsenin yıkandıktan sonra kurulanması konusunda olan görüş aynlığı burada söz konusu değildir.

 

 

13. Ölü yıkandıktan sonra bedeninden necaset çıkması

 

Şayet bu yıkama sonrasında ölüden bir necaset çıkarsa;

 

[Mezhepte kabul edilen görüşe göre] yalnızca bunu gidermek gerekir.

 

Bir görüşe göre cinselorgandan bir necaset çıkmışsa necaseti gidermekle birlikte yeniden yıkanır.

 

Bir görüşe göre ise abdest aldırılır.

 

Yıkama sonrasında ölüden bir necaset çıkarsa [ne yapmak gerekir? Bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır]

 

[Birinci görüş]

 

[Mezhepte kabul edilen görüşe göre] yıkamadan veya kefenlemeden sonra ölüden necaset çıkarsa -bu necaset cinselorganından çıkmış olsa bile- yahut son yıkama esnasında veya sonrasında ölünün Üzerine bir necaset dÜşse yalnızca bu necaseti gidermek gerekir. ÇÜnkÜ daha önce yapılan fiil ile farz yerine gelmiştir. Temizlik, meydana gelen necaseti temizlemekle sağlanmış olur.

 

[İkinci görüş]

 

[Zayıf] bir görüşe göre ölü kefenlenmemişse; şayet necaset ölünün cinselorganından çıkmışsa necasetin giderilmesi ve ölÜnÜn [yeniden] yıkanması gerekir. Böylece ölÜye yapılan son görevin mÜkemmel olması sağlanmış olur.

 

[Üçüncü görüş]

 

[Zayıf] bir başka görüşe göre necaset ölÜnÜn cinselorganından çıkmışsa, necasetin giderilmesi ve ölÜye abdest aldırılması gerekir.

 

Ölünün kefenlenmesinden sonra necaset çıkmışsa yalnızca necasetin yıkanması gerektiği konusunda tek görüş vardır [görÜş aynlığı yoktur]. Hatta İsnevi'nin Beğavi'nin fetvalanndan naklettiğine göre kefenleme sonrasında ölÜden necaset çıkarsa necasetin bile yıkanması gerekmez.

 

Ölü ne kendisiyle cinsel ilişkide bulunma ne de başka bir sebeple cÜnÜp hale gelmez. Yine ölÜnÜn, kendisine [karşı cinsten] birisinin dokunması veya başka bir sebeple abdesti bozulmaz, çÜnkÜ kendisinden yÜkümlÜlÜk kalkmıştır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

D. ÖLÜYÜ KİMLER YIKAYASİLİR?