MUĞNİ’L-MUHTAC

CENAZELER / KEFEN

 

3. ÖLÜNÜN KEFENLENMESİ

 

Kitabın orijinal başlığında "ölünün kefenlenmesi ve taşınması" denilmiştir. Biz ise bu iki konuyu müstakil başlıklar altında ele alacağımızdan Arapça orijinal başlıktan farklı olarak bu bölümün başlığını yalnızca "ölünün kefenlenmesi" dedik.

 

Ölen kişi, hayatta iken giymesi caiz olan şey ile kefenlenir.

 

[Kefenlemede kullanılacak elbiselerin sayısı]

 

Bunun en azı bir elbisedir. Kişi bu bir elbiseyle bile kefenlenmemeyi [yani kefensiz gömülmeyi] vasiyet etse vasiyeti uygulanmaz.

 

Kefenin en faziletlisi;

 

a) Erkek için üç elbisedir. Erkeğin dört veya beş parça elbise ile kefenlenmesi de caizdir.  b) Kadın için kefenin en faziletlisi beş parça elbisedir.

 

Kadın veya erkekten üç kat elbise ile kefenlenen kişinin bu elbiselerinin tümü lifafedir. (5) Beş kat elbise ile kefenlenirse buna gömlek [kamis](6) de eklenir. Bu üç katın altına sarık sarılır.

 

(5) Lifafe: Bir sargı yerine geçen ve baştan ayağa kadar uzun bulunmakla beraber, baş ve ayak tarafları düğümlenen kefen sargısıdır. Bu. izardan daha uzundur. (Ö.N. Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s. 239)

 

(6) Kamis: Gömlek yerinde bir kefen sargısıdır. Boyun kısmından ayaklara kadar uzun olur, yen ve yakası bulunmaz, etrafı da oyulmaz. (Ö.N. Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s. 239)

 

Kadın üç kat elbise ile kefenlenirse bu elbiseler; bir izar(7), bir başörtüsü, bir gömlek [kamis] ve iki lifafe'den oluşur. [Zayıf] bir görüşe göre üçü lifafe, biri izar biri de başörtüsüdür.

 

(7) İzar: Bir don ve bir eteklik yerindedir ki baştan aya~a kadar uzun bulunur. (Ö.N. Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s. 239)

 

[Kefenin rengi]

 

Kefenin beyaz olması sünnettir. [Kefen için yapılacak harcama]

 

Kefen için yapılacak harcama terekeden yapılır. Şayet ölen kişi geriye bir şey bırakmamışsa ölenin nafakasını vermekle yükümlü olan akraba veya [ölen köle ise] efendinin kefen masrafını karşılaması gerekir. Daha doğru görüşe göre koca da karısının kefen masrafını karşılamakla yükümlüdür.

 

[Kefenlemenin şekli]

 

En alta en güzel ve en geniş lifafe serilir, onun üzerine ikincisi onun üzerine üçüncüsü serilir. Her bir lifafenin üzerine hanGt ve kMur kokusu serpilir. Ölü bunların üzerine sırt üstü yatırılır. Ölünün üzerine de hanGt ve kMur konulur. Ölünün iki kalçası bağlanır. Bedenindeki deliklere pamuk konulur. Daha sonra lifafeler üzerine dolanarak [sarılarak] bağlanır. Ölü kabrine konulunca bağlar çözülür.

 

Erkek ölüye dikişli bir şey giydirilmez, başı örtülmez, ihramlı kadının yüzü örtülmez.

 

A. ÖLÜNÜN KEFENLENMESİ CAİZ OLAN KUMAŞ / ELBİSE

B. KEFENİN ASGARİSİ

C. KEFENİN EN FAZİLETLİSi

D. ÖLÜ KEFENLEMEDE KULLANILACAK KUMAŞLARIN CİNSİ

E. KEFENİN RENGİ

F. KEFEN MASRAFLARINI KİM KARŞILAR?

G. KEFENLEMENİN ŞEKLİ

 

A. ÖLÜNÜN KEFENLENMESİ CAİZ OLAN KUMAŞ / ELBİSE

 

Ölen kişi, hayatta iken giymesi caiz olan şey ile kefenlenir.

 

Ölen kişi yıkandıktan sonra, hayatta iken giymesi caiz olan elbise cinsi ile kefenlenir.

 

Buna göre;

 

> Ölmüş olan kadının -mekruh olmakla birlikte- ipek elbiseyle veya üzerine safran sürülmüş elbise ile kefenlenmesi caizdir.

> Erkeğin bunlarla kefenlenmesi caiz değildir.

> Çift cinsiyetli şahsın da bu ikisi dışında bir elbise bulunduğu sürece bunlarla kefenlenmesi caiz değildir.

> Alimlerin sözlerinden "çocuğun ipekle kefenlenmesinin caiz olduğu" sonucu çıkmaktadır ki bu doğrudur. Nitekim Nevevi fetvalarında bunu açık olarak ifade etmiştir. Ezrai ise "bunun haram olduğu" görüşünün daha uygun olduğunu söylemiştir. "Giyecekler" bölümünde geçtiği üzere bu konuda deli de çocuk ile aynı hükme tabidir.

 

> Ezrai şöyle demiştir: Şayet kişi savaşta ipek giymenin caiz olması şartı doğduğundan bunu şartına uygun olarak giymişse -yani savaşta buna ihtiyaç duyarak giymişse- ve savaşta şehit edilmişse üzerinde bulunan ipekle kefenlenebilir.

 

> Kişi, kefenlenme için temiz bir elbise bulunduğu sürece dinde affedilmeyecek miktarda üzerinde necaset bulunan bir şeyle kefenlenemez. Söz konusu necasetli elbise, namaz dışında giyilmesi caiz olan bir elbise bile olsa hüküm böyledir. Yine necis elbise dışında mevcut olan temiz elbise bir ipek bile olsa hüküm böyledir. Beğavi ve Kamuli bu durumda necis olan elbisenin daha öncelikli olduğunu söylemişlerse de Hocam Remli önceki görüşe itimad ederek şöyle demiştir: "Çünkü ölmüş olan kişi namaz kılan kişi gibidir" .

 

> [Ölüyü kefenlemek için bir elbise, kumaş vb. bir şeyin bulunmadığı durumda] kefenlemede kullanılacak ot vb. başka bir şey bulunduğu sürece ölünün bedenine toprak sürerek kefenlemek yeterli olmaz. Bu, sağ olan kişi için dünyada yeterli olmakla birlikte ölü için yeterli olmaz; çünkü ölünün bedenine toprak sürmek onu küçük düşürmek anlamına gelir.

 

> Mütevellf'nin belirttiğine göre; kocasının ölümü sebebiyle [iddet bekleyen ve] yas tutan bir kadın öldüğünde onun hayatta iken [yas tutması sırasında] giymesi haram olan elbise ile kefenlenmesi caizdir. Bu, daha önce geçen "bu durumdaki ölmüş kadına güzel koku sürülmesi mübahtır" şeklindeki hükme kıyasla ulaşılmış bir sonuçtur. (Kıyas)

 

 

B. KEFENİN ASGARİSİ

 

A. TEK PARÇA KEFENİN BÜYÜKLÜĞÜ

 

Kefenin en azı bir [parça] elbisedir / kumaştır. Kefenin en azı bir parça elbise / kumaştır.

 

[Ölünün kefenlenmesi farz olan bir parça kumaşın ne kadarlık bölgeyi örtmesi gerektiği konusunda mezhep içinde üç görüş bulunmaktadır:]

 

Bu bölüm Muğni'l-muhtac'da yeterince açık olmadığından Şirbinl'nin kaynak gösterdiği Nevevl'nin Ravdatü't-talibin adlı eserine bakarak tercüme ettik. Tercüme esnasında Muğnil-muhtac'ın bazı ibareleri arasında takdim-tehir yaptık. (Çev.)

 

[Birinci görüş]

 

Bu bir parça kumaş ölünün avret yerlerini örtecek kadar olmalıdır.

 

Kişinin avret yerinin neresi olduğu -Rajitnin açık olarak belirttiği üzere- onun erkek mi kadın mı olduğuna bağlı olarak değişir, alimlerin sözünden anlaşıldığına göre- avret yeri köle veya hür olmasına göre değişmez. Nitekim el-Kifaye'de bu görüş güçlü [zahir] bulunmuştur.

 

[İkinci görüş]

 

İhramlı erkeğin kafası ve ihramlı kadının yüzü hariç bedenin bütününü örtecek kadar olmalıdır.

 

[Yukarıdaki iki görüşten hangisi doğru ve tercihe şayan görüştür?

 

Bu konuda farklı nakiller söz konusudur]:

 

> Er-Ravda, el-Mecmu ve eş-Şerhu'l-kebir adlı eserlerde birinci görüş daha doğru olarak belirtilmiştir.

> Nevevi Menasik adlı kitabında ikinci görüşü "doğru görüş" olarak kabul etmiştir.

 

[Üçüncü görüş]

 

İbnü'l-Mukrı Şerhu'l-İrşad adlı eserinde aynen Ezrai gibi - Horasanlı alimlerin çoğunluğuna uyarak- şu görüşü tercih etmiş ve er-Ravd adlı eserinde iki görüşü şu şekilde birleştirmiştir: Kefenin en azı bütün bedeni kuşatan bir parçakumaştır. Farz olanı avret yerini örtmesidir.

 

O, birinci görüşü "Allah hakkı olan kefen", ikinci görüşü de "ölünün hakkı olan kefen" şeklinde yorumlamıştır ki bu güzel bir yorumdur.

 

B. ÖLÜNÜN KEFEN KONUSUNDA VASİYETTE BULUNMASI

 

Kişi bu bir elbiseyle bile kefenlenmemeyi [yani kefensiz gömülmeyil vasiyet etse vasiyeti uygulanmaz.

 

1. Yukarıdaki ilk görüş esas alındığında kişi bir parça kumaşla bile gömülmemeyi vasiyet etse vasiyeti yerine getirilmez; çünkü bu Allah hakkıdır. Ancak ikinci ve üçüncü görüş esas alınırsa bu vasiyet yerine getirilir.

 

2. Kişi ölmeden önce "yalnızca avret yerlerini örten bir kumaşla kefenlenmeyi" vasiyet etse -El-Mecmu'da et-Takrfb'den, İmam Cüveyni, Gazdlf ve başka dlimlerden nakledildiğine göre- bu vasiyet sahih olmaz. Kişinin bedeninin tümünü örten bir elbise ile kefenlenmesi gerekir.

 

Bu, yukarıdaki ilk görüşe göre mi yoksa ikinci görüşe göre mi dayalıdır?

 

İsnevi şöyle demiştir: Bu, Nevevl'nin tercih ettiği "bütün bedeni örten bir kumaşla ke" fenlemek farzdır" görüşüne dayalıdır.

 

El-Minhac'ı şerheden alimlerin pek çoğu bu konuda İsnevl'ye tabi olmuşlardır. Hocam Remli'nin dediğine göre zahir olan görüş şudur:

 

Bu, İsnevl'nin belirttiği meseleye dayalı olmayıp vasiyetin sahih olmamasından kaynaklanmaktadır. Çünkü bunu vasiyet etmek mekruhtur. Mekruh vasiyet ise yerine getirilmez.

 

C. ÖLÜNÜN MİRASÇILARININ KEFEN KONUSUNDA ANLAŞMAZLIĞA DÜŞMESİ

 

1. Kişi ölmeden önce herhangi bir vasiyette bulunmamış olsa, onun mirasçılarından bir kısmı "onu bütün bedenini örten bir elbise ile veya üç parça elbise ile kefenleyelim" dese bir kısmı da "yalnızca avret yerlerini örten bir elbise ile kefenleyelim" dese [hüküm ne olur?

Burada iki durum söz konusudur:]

 

Şayet "ölünün yalnızca avret yerlerini örten bir elbise ile kefenlenmesi caizdir" görüşünü kabul edersek ölü bir parça elbise ile veya üç parça elbise ile kefenlenir. Nevevi bunu el-Mecmu'da belirtmiştir. Bunun gerekçesi "[üç parça ile kefenlenmenin] ölünün hakkı olması"dır.

 

2. Ölünün mirasçılarından bir kısmı "onu bir parça elbise ile kefenleyelim", bir kısmı "üç parça elbise ile kefenleyelim" dese -yukarıda belirtilen gerekçe sebebiyle- ölü üç parça elbise ile kefenlenir. [Zayıf] bir görüşe göre ise bu durumda bir parça elbise ile kefenlenir.

 

3. Ölünün mirasçıları ölüyü tek bir parça kumaşla kefenleme konusunda anlaşsalar [hüküm ne olur? Bu konuda farklı görüşler vardır]

 

[Birinci görüş]: et-Tehzib'te bunun caiz olduğu söylenmiştir. [İkinci görüş]: et-Tetimme adlı eserde ise bu konuda da yukarıdaki gibi görüş ayrılığının bulunduğu belirtilmiştir. Nevevi

ikinci görüşün kı yasa daha uygun olduğunu belirtmiştir. Yani bu durumda da ölü üç parça elbise ile kefenlenir.

 

D. ÖLEN KİŞİNİN MİRASÇILARI İLE ALACAKLILARI ARASINDA KEFEN KONUSUNDA ANLAŞMAZLIK ÇIKMASI

 

1. Ölen kişi geride mal varlığını aşan bir borç bıraksa, alacaklılar bu kişinin bir parça kumaşla kefenlenmesini, mirasçılar ise üç parça kumaşla kefenlenmesini isteseler, daha doğru olan görüşe göre alacaklıların isteği yerine getirilir. Çünkü ölen kişinin bedeninin örtülmesinden çok borçtan kurtarılmaya ihtiyacı vardır.

 

2. Nevevi el-Mecmu'da şöyle demiştir:

 

[Ölen kişi geride mal varlığını aşan bir borç bıraksa], alacaklılar "bu kişi yalnızca avret yerlerini örtecek bir elbise ile kefenlensin" ~ dese, mirasçılar ise "bütün bedeni örten bir elbise ile kefenlenmesini" isteseler, el-Hduf yazarı [Şirazi] ve diğer alimler bu durumda ölünün "bütün bedenini örten bir kefenle kefenleneceği" konusunda ittifak bulunduğunu nakletmişlerdir.

 

Şayet alacaklılar ve mirasçılar ölünün üç parça kumaşla kefenlenmesi konusunda anlaşsalar, bu şekilde kefenlenmesi caiz olur, bu konuda farklı görüş yoktur.

 

Bu açıklamalardan özetle şu anlaşılmaktadır: Kefen, Allah'ın hakkı açısından yalnızca "avret yerin örtülmesi", alacaklılar açısından "ölünün bütün bedeninin örtülmesi", mirasçılar açısından ise "üç parça elbise ile kefenlenmesi" dir.

 

Mirasçılar, terikenin ölmeden önceki sahibinin hakkı sebebiyle ölünün bu üç parça kumaşla kefenlenmesini engelleyemezler. Mirasçı ile alacaklı arasında şu fark vardır:

 

a) Alacaklının hakkı daha önceliklidir.

b) Terikenin alacaklıya sarf edilmesinin yararı ölüye dönmektedir.

 

Mirasçı bu iki açıdan alacaklıdan ayrılmaktadır.

 

Yukarıdaki hükümler; ölen kişi kendi terekesinden yapılacak harcama ile kefenlenecekse geçerli olur.

 

E. ÖLEN KİŞİNİN KEFENİNİN KENDİ TEREKESİ DlŞINDAKİ BİR MALDAN KARŞILANMASI

 

Şayet ölen kişi kendi bıraktığı mal varlığı dışında bir malla kefenlenecekse;

 

[a] - Ölünün kefen masrafını karşılayacak olan akraba, efendi, koca veya devlet hazinesinin ölünün bütün bedenini örten bir elbiseden başka birşeyle ölüyü kefenlemesi gerekmez.

 

[b] - Kişi "ölüleri kefenlemek üzere vakfedilmiş vakıf gelirinden" kefenlendiğinde de hüküm böyledir. İbnü's-SabbS,ğ böyle fetva vererek şöyle demiştir:

 

Kefen bololur. Bu durumda kefenlenecek kişinin pamuk ve hanGt masrafları karşılanmaz. Çünkü bunlar -daha güçlü görüşe göre verilmeyen- müstehap işlerdendir.

 

İbnü's-Sabba.ğ'ın "kefen bololur" ifadesi şu anlama gelir: "Kefen konusunda avretin örtülmesi farzdır" görüşünü kabul etsek bile bu durumda kişiye bütün bedenini örtecek bir kefen verilir.

 

Bu doğrudur; çünkü avret yerini örten kısmın üzerindeki miktar -daha önce geçtiği üzere- ölünün hakkıdır.

 

 

C. KEFENİN EN FAZİLETLİSi

 

A. ERKEK İÇİN

 

Kefenin en faziletlisi erkek için üç elbisedir. Erkeğin dört veya beş parça elbise ile kefenlenmesi de caizdir.

 

Erkek için -ister baliğ olsun ister çocuk olsun isterse ihramlı olsun - kefenin en faziletlisi üç parça kumaştır.

 

[*] - Çünkü Hz. Aişe (r.a.) şöyle demiştir: Resulullah (s.a.v.) üç parça (Yemen dokuması] beyaz pamuklu kumaşla kefenlendi. Kefen kumaşları arasında gömlek ve sarık yoktu. (Buhari, Cenaiz, 1271; Müslim, Cenaiz, 2176)

 

Bu, daha önce geçen "üç parça kefen kumaşının terekeden karşılanması farzdır" şeklindeki açıklama ile çelişmez. Çünkü bu farz olsa bile yalnızca üç parça ile yetinmek üçten fazla kumaş kullanmaktan daha faziletlidir. Bu yüzden Nevevi şöyle demiştir:

 

Erkeğin dört veya beş parça kumaşla kefenlenmesİ de - mekruhluk söz konusu olmaksızın- caizdİr.

 

[*] - Çünkü Beyhaki'nin rivayet ettiğine göre İbn Ömer (r.a.) vefat eden bir oğlunu; gömlek, sarı k ve üç lifafeden oluşan beş parça kumaşla kefenlemiştir.

 

Kefen kumaşlarının sayısının beşten fazla olmasına gelince; Nevevi"nin el-Minhac'daki ifadesi bunun haram olduğu hissini uyandırsa ve el-Mecmu'da ortaya koyduğu görüş de buna işaret etse bile bu [haram değil] mekruhtur. Ancak [haramlık değil de mekruhluğun söz konusu olması için] kefenin mirasçılar tarafından gönül rızası ile bağışlanması şarttır. Şayet mirasçılar arasında çocuk, deli, mali' tasarrufları kısıtlı bir şahıs [mahcur] varsa veya ölenin yegane mirasçısı devlet hazinesi ise bu durumda mekruhluk değil haramlık söz konusu olur.

 

B. KADIN İÇİN

 

Kadın için kefenin en faziletlisi beş parça elbisedir.

 

Kadın için ve çift cinsiyetli şahıs için kefenin en faziletlisi beş parça elbisedir. Çünkü bu ikisinin [erkeğe göre] daha fazla örtünmesi söz konusudur. Bundan daha fazla kumaşla kefenlenmesi mekruhtur.

 

 

D. ÖLÜ KEFENLEMEDE KULLANILACAK KUMAŞLARIN CİNSİ

 

Kadın veya erkekten üç kat elbise ile kefenlenen kişinin bu elbiselerinin tümü \ifMedir. Beş kat elbise ile kefenlenirse buna gömlek [kamis] de eklenir. Bu üç katın altına sarık sarılır.

 

Kadın üç kat elbise ile kefenlenirse bu elbiseler; bir izar, bir başörtüsü, bir gömlek [kami's] ve iki \if Me' den oluşur. [Zayıf] bir görüşe göre üçü lifafe, biri izar biri de başörtüsüdür.

 

1. Erkek veya kadından - ki çift cinsiyetli şahıs da kadın hükmündedir - hangisi üç kat elbise ile kefenlenirse [bu kumaşların mahiyeti nasılolur? Bu konuda farklı görüşler vardır]

 

[Birinci görüş]: Bu kumaşların tümü \ifMedir. Bunların tümü aynı en ve boyda ve -ihramlı erkeğin başı ve ihramlı kadının yüzü hariçbedenin bütününü örtecek şekilde olur.

 

[İkinci görüş]: [Zayıf] bir görüşe göre ise bunlar birbirinden fark~ lı büyüklüklerde olur; en alttaki bedeni göbekten diz kapağına kaÖ ~ar örter, buna iz ar adı verilir. İkincisi boyundan topuğa kadar örter.

 

Uçüncüsü ise bütün bedeni örter.

 

2. Erkek beş kumaş içinde kefenlenirse; -şayet ihramlı değilseİbn Ömer'in (r.a.) fiiline uymak suretiyle yukarıda geçen üç kumaşa bir gömlek [kamis] ve lifafelerin altına da bir sarık eklenir. İhramlı kişiye ise dikiş!i elbise giydirilmez.

 

3. Kadın beş parça kumaşla kefenlenirse;

 

> İlk olarak izada kefenlenir. Bunun tarifi daha önce geçmişti.

> Daha sonra başörtüsü örtülür.

> Başörtüsünden önce gömlek giydirilir.

> Bu ikisinden sonra iki tane lifafe giydirilir.

 

[*] - Çünkü Nebi (s.a.v.) kızı Ümmü Gülsüm'ü bu şekilde kefenletmiştir.(Ebu Davud, Cenaiz, 3157)

 

[Zayıf] bir görüşe göre beş parça kumaşın üçü !ifafe biri iz ar biri de başörtüsüdür'. Bu görüşte üçüncü lifafe önceki görüşte yer alan gömleğin yerine gelmiştir. Çünkü kadının beş parçalık kefeni erkeğin üç parçalık kefeni gibidir. Nebi {s.a.v.)'in kefen kumaşları arasında gömlek yoktu.

 

 

E. KEFENİN RENGİ

 

Kefenin beyaz olması sünnettir.

 

Kefenin renginin beyaz olması sünnettir.

 

[*] - Çünkü Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Beyaz elbise giyinin; çünkü o en hayırlı elbisenizdir. Ölülerinizi de beyaz kefenle kefenleyin. (Ebu Davud, Tıb, 3878; Tirmizi, Cenaiz, 994; Nesai, Cenaiz, 1895; İbn Mace, Libas, 3566)

 

Bu hadisi Tirmizi ve diğerleri rivayet etmiş, Tirmizi hadisin hasen sahih olduğunu söylemiştir.

 

İleride kefen olarak yıkanmış beyaz kumaşın yeni kumaştan daha iyi olduğu gelecektir.

 

 

F. KEFEN MASRAFLARINI KİM KARŞILAR?

 

Kefen için yapılacak harcama terekenin [ölen kişinin geriye bıraktığı malvarlığının] tümü üzerinden yapılır.

 

Şayet ölen kişi geriye bir şey bırakmamışsa ölenin nafakasını vermekle yükümlü olan akraba veya [ölen köle ise] efendinin kefen masrafını karşılaması gerekir.

 

Daha doğru görüşe göre koca da karısının kefen masrafını karşılamakla yükümlüdür.

 

1. Ölünün techizi [defne hazırlanması] için yapılacak diğer masraflarda olduğu gibi kefen için yapılacak masraf da ölünün geriye bıraktığı mal varlığından [terekeden] yapılır.

 

Nitekim -ileride mirasla ilgili konuda geleceği üzere- kişi öldüğünde geriye bıraktığı malvarlığında önce ölünün defin masrafları harcamr. [Bundan şu iki durum istisna edilir]:

 

[1] - Geriye bırakılan mallar arasında başkasının hakkı taalluk eden bir mal varsa öncelikle o mali borç ödenir.

 

[2] - Ayrıca şu da istisna edilir: Kadın öldüğünde geriye malı bulunan kocası kalmış olsa ve kocanın da karısına nafaka vermesi gerekli olsa kadının kefen parası -daha doğru görüşe göre- kocasına aittir.

 

2. Mirasçılar içinden birilbazıları "onun kefe n parasını ben karşılarım" dese, diğer mirasçılar "kefen parası ölenin bıraktığı maldan ödensin" dese, minnet altında kalmamak için kefen parası terekeden ödenir.

 

3. -Yukarıda istisna edilen ikinci durum dışznda- Ölen kimse geriye malvarlığı bırakmamış olsa, kefen masrafı ölen kimsenin nafa~ kasını vermekle yükümlü olan -küçük olsun büyük olsun- usul veya Ö furudan akraba üzerine gerekli olur. Şayet bu durumda ölen cariye ise kefen masrafı efendisine ait olur. Çünkü ölen kişi kefen parasını karşılamaktan acizdir.

 

4. Bir kadın öldüğünde geride onun [hayatta iken] nafakasını karşılamakla yükümlü olan kocası kalsa ve kocanın maddi' durumu da yerinde olsa [kefen ve techiz masraflarını kim karşılar? Bu konuda iki görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre bu durumda kişinin karısı hür olsun cariye olsun koca hem karısının hem de [şayet karısının hizmetçisi varsa ve o da ölmüşse] hizmetçisinin kefen ve techiz masraflarını karşılar. Çünkü karısı hayatta iken onun nafakasını ödemek kocanın yükümlülüğündedir. Bu açıdan koca; kadının akrabası ve efendisine benzemektedir. (kıyas) Bu konuda ölen kadının maddi' durumunun yerinde olması ile olmaması arasında fark yoktur.

 

Bu açıklamalardan şu anlaşılmaktadır: Nevevl'nin el-Minhac metnindeki "koca da böyledir" ifadesi "kefen masrafları ölen kişinin geriye bıraktığı malvarlığının tümü üzerinden yapılır" ifadesine atfedilmiştir. Bu açıklama şu şekilde ileri sürülen görüşün geçersiz olduğunu da ortaya koymaktadır: "Nevevl'nin ifadesinin zahirinden anlaşıldığına göre; ölen kadının kefen masrafının koca tarafından karşılanmasının gerekli olması için ölen kadının geriye mal bırakmamış olması gerekir". Bu görüş er-Ravda'da ve Aslü'r-Ravda'da ifade edilen görüşe aykırıdır.

 

[İkinci görüş]

 

Kocanın nafaka vermesini gerektiren şey karısının kendisi ile cinsel ilişkide bulunmaya imkan vermesidir. Bu durum kadının ölümüyle ortadan kalktığı için kocanın kefen masraflarını karşılaması da gerekli değildir.

 

5. Kocası tarafından bain talakla boşanmış hamile kadın ölse [kefen parasını koca karşılar mı?]

 

Ruyani, kocanın kefen masraflarını karşılamasının gerekli olduğunu söylemiştir. Bu "bain talakla boşanmış hamile kadına kocanın nafaka vermesi gerekir" hükmüne dayalı bir görüştür. Bu, konu ile ilgili karşı görüşten daha doğru olan görüştür.

 

Şayet "bu durumdaki kadına hamileliği sebebiyle nafaka verilir" görüşünü kabul edersek o kadın öldüğünde kefen masrafını kocanın karşılaması gerekli olmaz.

 

6. Hayatta iken kocanın karısına nafaka vermesinin gerekli olmadığı duruma gelince; örneğin erkeğin karısı [kendisi ile cinsel ilişkide bulunulamayacak kadar] küçük bir kız olsa veya [kocasının evini izinsiz olarak terk etmek suretiyle] kocasına baş kaldırmış olsa, bu kadın ölünce kefen ve techiz masrafları kendisinin geride bıraktığı maldan karşılanır.

 

7. Koca, malı bulunmayan bir kimse olduğunda da kefen masrafları kadının bıraktığı maldan karşılanır.

 

8. Kocanın biraz malı bulunmakla birlikte bu mal kefen masraflarını karşılamaya yeterli olmasa, artan kısım kadının geriye bıraktığı mallardan tamamlanır.

 

9. Maddi durumu yerinde olan koca kefen ve techiz masraflarını karşılamaktan kaçınsa veya kadının öldüğü esnada o bölgede bulunmasa kadının kefen ve techiz masraflarını kadının mirasçıları kadının malından veya başka maldan öderler. Şayet bu harcamaları hakimin izni ile yapmışlarsa daha sonra kocadan tahsil ederler, aksi takdirde tahsil edemezler.

 

10. [1. Mesele]

Göçük vb. bir afet sebebiyle kişinin birden fazla karısı aynı anda ölse, koca yalnızca bunlardan birinin kefen masrafını karşılayabilecek durumda olsa [birkaç ihtimal söz konusu olur]

 

> Kadınlar arasında kur' a mı çekilir?

> Maddi durumu kötü olan kadının kefen masrafları mı karşılanır?

> Bedeninin bozulmasından korkulan kadının kefen masrafı mı karşılanır?

 

[2. Mesele]

Bir adamın karıları peşpeşe ölseler; [koca da yalnızca birinin kefen masraflarını karşılayabilecek durumda olsa burada da birkaç ihtimal söz konusudur]:

 

> ilk ölenin kefen masrafı mı karşılanır?

> Maddi durumu kötü olan kadının kefen masrafı mı karşılanır?

> Kadınlar arasında kur' a mı çekilir?

 

[Bu iki meselede de görüldüğü üzere] birden fazla ihtimal söz konusudur. Bunların [doğruya] en yakın olanı her iki meselede de ilk ihtimaldir.

 

11. Ölen kişi geride mal bırakmamış olsa, kendisine nafaka vermekle yükümlü bir kimse de bulunmasa, bu kişinin hayatta iken nafakasını karşılama yükümlülüğü devlet hazinesine [beytülmal'e] ait olduğu gibi öldükten sonraki techiz ve tekfin masrafları da devlet hazinesi tarafından karşılanır. Şayet devlet hazinesinde para kalmamışsa zengin Müslümanların bu masrafları karşılaması gerekir.

 

Nevevi el-Mecmu'da şöyle demiştir: Kefenleme işleminin dinen yükümlü bir şahıs tarafından yerine getirilmiş olması şart değildir. Başka birisi de ölüyü kefenlemiş olsa, amaç yerine gelmiş olacağından kefenleme işlemi gerçekleşmiş kabul edilir.

 

Bu konuda Bendenici ve diğer alimlerden şu görüş nakledilmiştir:

 

Bir kimse öldüğünde onu kefenlemek için gerekli olan kumaş sadece bu kumaşa muhtaç olmayan bir şahsın elinde bulunsa, kıymeti karşılığında bu kumaşı vermesi gerekir. Bu, [aynı durumda] açlıktan ölmek üzere olan kişiye yiyecek ve içeceği vermeye benzer. (Kıyas)

Beğavı fetvalarında buna şunu da eklemiştir:

 

Ölen kişinin malı bulunmasa, kefenlenecek kumaşı elinde bulunduran şahsın bunu bedava vermesi gerekir. Çünkü ölen kişinin kefenlenmesi ümmet üzerine bir borçtur. Kefenin yerine geçebilecek bir bedel de sözkonusu değildir.

 

 

G. KEFENLEMENİN ŞEKLİ

 

En alta en güzel ve en geniş lifafe serilir, onun üzerine ikincisi onun üzerine üçüncüsü serilir. Her bir lifafenin üzerine hanut ve kMur kokusu serpilir. Ölü bunların üzerine sırt üstü yatırılır. Ölünün üzerine de hanut ve kMur konulur. Ölünün iki kalçası bağlanır. Bedenindeki deliklere pamuk konulur. Daha sonra lifafeler üzerine dolanarak [sarılarak] bağlanır. Ölü kabrine konulunca bağlar çözülür.

 

Erkek ölüye dikişli bir şey giydirilmez, başı örtülmez, ihramlı kadının yüzü örtülmez.

 

Kefenleme üç parça lif Me içinde yapılacaksa ve bunların uzunlukları birbirinden farklı ise [sıra ile şu işlem uygulanır]:

 

1. İlkönce lifafelerin en güzel, en geniş ve en uzun olanı serilir.

2. İkinci olarak birinci lifafenin üzerine ona bitişik ikinci lifafe serilir.

3. Üçüncü lifafe de aynı şekilde ikincinin üzerine serilir.

 

Çünkü hayatta olan kişi de en güzel elbisesini bedeninin dışına [en üstteki tarafa] giyer. Bu yüzden en güzel lif Me en önce serilir, zira bu kefen sargılarının tümünün dışında yer alacaktır. Bu lifafenin en geniş olmasının sebebi, dar olan diğer lifafelerin üzerine dürülmesinin mümkün olmasıdır, aksi ise mümkün değildir.

 

Her üç lifafenin üzerine de -bir sonraki lifafe konulmadan önce hanut ve kafur serpilir.

 

Cenaze beş parça kumaşla kefenlenecekse -el-Mecmu'da yer aldığı üzere- her iki kumaş arasına hanut konulur.

 

4. Cenaze lifafelerin üzerine yumuşak bir şekilde sırt üstü yatırılır.

 

Cenazenin elleri sağ el sol elin üzerinde olacak şekilde göğsüne mi konulur yoksa bedeninin iki yanına mı salınır? Bu konuda [İmam Şafii (r.a.)'den veya mezhep alimlerinden] herhangi bir nakil bulunmamaktadır. Her ikisi de uygundur ve amacı gerçekleştirir.

 

5. Cenazenin üzerine de hanut ve kafur kokusu serpilir; çünkü bu haşeratı uzaklaştırır, bedeni sıklaştırır ve güçlendirir.

 

Kefenleme işlemi öncesinde kefeni Cıd vb. bir şeyle tütsülemek sünnettir.

 

6. Bir parça bezin içine hanut ve kafur serpilmiş pamuk konularak bez iki kal çan ın arasına makat deliğini de kapatacek şekilde konulur. Pamuğun makat deliğinin içine kadar gitmesi mekruhtur. Bu bezin iki tarafı yarılmış olur. Ölüye bu bezin bağlanması daha önce müstehaza olan kadının kanı durdurmak için yaptığı bağlamada anlatıldığı gibi yapılır.

 

7. Ölenin bedenindeki kulak delikleri, burun delikleri ve gözleri ile alın ve ayakları gibi secde yerlerinin üzerine, hanut ve kafOr serpilmiş pamuk konulur. Böylece bu deliklerden çıkması muhtemel bir şey önlenmiş olur ve bu, haşeratı uzaklaştırır.

 

8. Bundan sonra cenazenin üzerine lifafeler sarılır. Bu da hayatta olan kişinin kaftanını giyerken yaptığı gibi önce sol tarafı beden üzerine koyup ardından sağ tarafı onun üzerine koymakla yapılır. Ufafelerin fazlalık kısmı ölünün baş ve iki ayak tarafında toplanır. Baş tarafında daha fazla fazlalık pay bırakılır.

 

9. Cenazeyi taşırken kefen sargılarının çözülmemesi için lifafeler bağlarla bağlanır. Ancak -Cürcani'nin et-Tahrfr adlı eserinde belirtildiğine göre- mahrem olan kişi bundan istisna edilir; çünkü bu [kişinin hayatta iken] izarını [pantolonunu] bağlamaya benzer.

 

-İbnü's-Salah'm fetvalarında yer aldığma göre- kefe n sargılarının üzerine Kur'an'dan herhangi bir şeyin yazılması veya ölünün üzerine [taşıma sırasında] konulması için üzeri süslü kumaş kiralanması caiz değildir.

 

10. Ölü kabrine konulduğunda, kefendeki bağların bulunmasını gerektiren durum sona erdiğinden bağlar çözülür. Çünkü İmam Şafil {r.a.)'nin açık ifadelerinde yer aldığına göre ölü kabirde iken üzerinde bağlı bir şeyin bulunması mekruhtur.

 

11. İhramlı iken ölmüş olan erkeğin kefeninde dikişli bir şey bulunmaz. Yine ihramlı kişinin giymesi haram olan buna benzer şeyler de bulundurulmaz.

 

İhramlı erkeğin başı, ihramlı kadının yüzü örtülmez. Yani ihramın izinin devam etmesini sağlamak gerektiğinden bunları yapmak haramdır.

 

Daha önce geçtiği üzere burada söz konusu olan ilk ihramdan ~ çıkmadan önce ölen kişidir, ilk ihramdan çıktıktan sonra bunlar haram olmaz.

 

Nevevi el-Mecmu'da şöyle demiştir: Kişinin kabri açılarak kefeni soyulsa -et-Tetimme'de belirtildiğine göre- ikinci defa kefenlenmesi gerekir. Kefen masrafı ister ölünün kendi bıraktığı maldan ister nafakasını veren kişinin malından isterse devlet hazinesinden karşılansın fark etmez. Çünkü ilk kefenlemede geçerli olan "ölünün kefene ihtiyacı vardır" şeklindeki gerekçe devam etmektedir.

 

El-Havi'de şöyle denilmiştir: Kişi kendi bıraktığı maldan masrafı karşılanarak kefenlendikten sonra tereke mirasçılar arasında dağıtılsa sonra ölünün kefeni çalınsa mirasçıların ikinci defa ölüleri kefenlemeleri müstehaptır, farz değildir. Çünkü ikinci defa bunu yapmaları farz olsaydı ilk defa yapmaları da farz olur, hatta bu sonsuza kadar böyle devam ederdi.

 

Bu, uygun bir görüştür.

 

12. Kişinin kendisi için kefen hazırlaması sünnet değildir -ta ki bu kefeni edinmekten dolayı sorguya çekilmesin- ancak kefeni helal yoldan edinmişse veya salih bir kimse tarafından bırakılmışsa bunu edinmek güzel bir davranıştır. Sahabenin bazılarının bunu yaptığı rivayet edilmiştir. Ancak Kadı Ebu't-Tayyib ve diğer bazılarının sözlerinden anlaşıldığına göre kişi öldüğünde kendisinin hazırladığı kefenle kefenlenmesi gerekmez. Zerkeşi şöyle demiştir: "Bu uygun bir görüştür. Hatta -Rafii'nin sözü bunun aksini gerektirse bile- mirasçı bu kefen yerine başkasını kullanabilir" ..

 

13. Kişinin, ölünce defnedilmek üzere kendisi için kabir edinmesi mekruh değildir. Abbadı "kişi hayatta olduğu sürece o kabir üzerinde başkasına göre daha çok hak sahibi olamaz" demiştir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

4. ÖLÜNÜN TAŞıNMASI