MUĞNİ’L-MUHTAC

CUMA NAMAZI / SIHHAT ŞARTLARI

 

C. KENDİ BELDESİNDEKİ BİR BAŞKA CUMA NAMAZININ ONDAN ÖNCE VEYA ONA BİTİŞİK ZAMANDA KILINMAMIŞ OLMASI

 

[Kişinin Cuma namazının sahih olmasının] üçüncü şartı, kişinin Cuma namazı kıldığı beldesindeki bir başka Cuma namazının onun kıldığı cumadan önce veya onunla aynı zamanda kılınmamış olmasıdır. Ancak şehir büyük olur da insanların bir yerde toplanarak Cuma namazı kılmaları zor olursa o zaman [ilk Cuma ile birlikte kılınan veya daha sonra kılınan Cuma namazları] sahih olur.

 

[Zayıf] bir görüşe göre bu durum yukarıdaki [genel] hükümden istisna edilmez.

 

[Zayıf] bir görüşe göre şehrin ortasından büyük bir nehir akarak şehri ikiye bölerse bu durumda o şehir iki şehir gibi olur.

 

[Zayıf] bir görüşe göre şehir birbirine bitişik köylerden oluşuyarsa köy sayısınca Cuma namazı olur.

 

Kişinin kıldığı Cuma namazından daha önce bir Cuma namazı kılınmışsa önce kılınan Cuma namazı sahih olur. Bir görüşe göre devlet başkanı ikinci Cuma namazında bulunmuşsa o Cuma sahih olur.

 

[Hangi Cuma namazının daha önce olduğunu belirlerken] dikkat edilecek olan şey başlangıç tekbirinin daha önce alınmasıdır. [Zayıf] bir görüşe göre namazın daha önce bitmesi dikkate alınır. [Zayıf] bir görüşe göre ilk olarak hutbenin hangi cumada olduğu dikkate alınır.

 

Her iki Cuma aynı vakitte kılınmış olsa veya aynı vakitte kılınıp kılınmadığında şüphe edilse Cuma namazı tekrar kılınır.

 

Cuma namazlarından biri önce kılınmış olmakla birlikte hangisinin önce kılındığı bilinmese veya bilinmekle birlikte unutulsa cemaat öğle namazını kılar. [Zayıf] bir görüşe göre Cuma namazı kılar.

 

A. KİŞİNİN KILDlĞI CUMA NAMAZININ O GÜN BELDEDE EN ÖNCE KILINAN CUMA NAMAZI OLMASI

B. BÜYÜK ŞEHİRDE CUMANIN TEK BiR YERDE KıLıNMASı

C. ÖNCE VE SONRA KILINAN CUMA NAMAZLARININ HÜKMÜ

D. NAMAZA ÖNCE BAŞLAMANIN ÖLÇÜSÜ NEDİR?

E. BİR BELDEDE KILINAN İKİ CUMA NAMAZININ AYNI ANDA KILINMASI VEYA HANGİSİNİN ÖNCE OLDUĞU KONUSUNDA ŞÜPHE EDİLMESİ

F. BİR ŞEHİRDE KILINAN İKİ CUMA NAMAZINDAN HANGİSİNİN ÖNCE KILINDIĞININ BİLİNMEMESİ VEYA UNUTULMASI

 

A. KİŞİNİN KILDlĞI CUMA NAMAZININ O GÜN BELDEDE EN ÖNCE KILINAN CUMA NAMAZI OLMASI

 

[Kişinin Cuma namazının sahih olmasının] üçüncü şartı. kişinin Cuma namazı kıldığı beldesindeki bir başka Cuma namazının onun kıldığı cumadan önce veya onunla aynı zamanda kılınmamış olmasıdır.

 

İmam Şafii (r.a.)'nin dediği üzere şehir ne kadar büyük olursa olsun kişinin o şehirde kıldığı Cuma namazının sahih olması için, beldedeki bir başka Cuma namazının onun kıldığı namazia aynı zamanda veya daha önce kılınmamış olması gerekir. Çünkü Nebi (s.a.v.) de dışid halifeler de [bulundukları şehirde] bir Cuma namazı dışında Cuma namazı kılmamışlardır. Ayrıca bir şehirde tek bir Cuma namazı ile yetinilmesi Müslümanların birlik ve beraberliğini gösterme amacına daha uygundur.

 

İmam Şafii (r.a.) şöyle demiştir: Ayrıca Cuma namazının iki mescidde kılınması caiz görülürse aşiretlerin mescidlerinde kılması da caiz görülür ki bunun caiz olmadığı konusunda icma vardır.

 

 

B. BÜYÜK ŞEHİRDE CUMANIN TEK BiR YERDE KıLıNMASı

 

Ancak şehir büyük olur da insanların bir yerde toplanarak Cuma namazı kılmaları zor olursa o zaman [ilk Cuma ile birlikte kılınan veya daha sonra kılınan Cuma namazları] sahih olur.

 

Şayet şehir büyük olur da şehirde Cuma namazı kılınacak olan yer herhangi bir zorluk söz konusu olmaksızın Cuma namazı kılacak şahısları alacak genişlikte olmasa [bu durumda ne olur? Bu konuda farklı görüşler söz konusudur]

 

[Birinci görüş]

 

Bu durumda, -mescid dışında bile olsa insanları alacak genişlikte bir namazgah yoksa- ihtiyaç sebebiyle birden fazla Cuma kılmak caiz olur. Çünkü İmam Şafii (r.a.) Bağdat'a gittiğinde şehir halkı iki yerde -bir başka görüşe göre üç yerde- Cuma namazı kılıyordu, İmam Şafii (r.a.) buna herhangi bir tepki göstermedi. Alimlerin çoğunluğu İmam Şafii (r.a.)'nin bu tavrını "insanların tek bir yerde toplanmasında zorluk bulunduğu için caiz gördüğü" şeklinde yorumlamışlardır.

 

Ruyani "Şafii'nin görüşü başka bir yoruma müsait değildir" demiştir.

 

Saymeri "Müzeni de Mısır' da bu yönde fetva vermiştir" demiştir. Hocam Remli'nin dediği üzere "Cuma namazı için tek bir yerde toplanılmasında zorluk bulunup bulunmadığı"nı belirlerken namaz kılanların sayısına bakılır. -Namaza gelmemiş olsalar bile- namazın kendilerine farz olduğu kişilerin sayısına bakılmaz. Yine şehir halkının tümünün nüfusuna da bakılmaz.

 

[İkinci görüş]

 

[Zayıf] bir görüşe göre bu durum yukarıdaki [genel] hükümden istisna edilmez.

 

[Zayıf] bir görüşe göre yukarıda bahsi geçen durum genel hükümden istisna edilmez. Bu durumda insanların bir araya toplanmasındaki zorluğa katlanmak gerekir.

 

Şeyh Ebu Hamid ve ona bağlı olanlar gibi et-Tenbih yazarı [Ebu İshak eş-Şırali] da bu görüşü zikretmekle yetinmiştir. Şafil'nin ifadelerinin zahirinden anlaşılan da budur.

 

İmam Şafii (r.a.) Bağdat'taki duruma sessiz kaldı, çünkü bir müctehid başka bir müctehidin verdiği hükme [kendisi o görüşte olmasa bile] tepki göstermez. Ebu Hanife Cuma namazının birden fazla yerde kılınacağı hükmünü kabul etmişti. [Bağdat'taki uygulama da onun ictihadına göre yapılıyordu].

 

Subki "bu, doğruya uzak bir görüştür" demiş, daha sonra bu görüşü savunmuş ve buna dair bir eser yazmış, eserinde şöyle demiştir: "Hem mezhebimiz açısından hem de delili açısından sahih olan görüş budur". Subkl bu görüşü alimlerin çoğundan nakletmiş, ilk görüşün çoğunluğa nisbet edilmesine de tepki göstermiştir. O bu konuda sözü oldukça uzatmıştır.

 

İhtiyaç sebebiyle birden fazla Cuma namazının kılındığı bir şehirde Cuma namazı kılan ve kendi kıldığı namazın ilk Cuma olup olmadığını bilemeyen kişi için ihtiyata uygun olan davranış Cuma namazından sonra öğle namazı kılmaktır.

 

[Üçüncü görüş]

 

[Zayıf] bir görüşe göre şehrin ortasından büyük bir nehir akarak şehri ikiye bölerse bu durumda o şehir iki şehir gibi olur.

 

[Zayıf] bir görüşe göre Bağdat şehri gibi ortasından büyük bir nehir akarak şehri ikiye bölmüşse her iki parça iki farklı şehir gibi değerlendirilir, her birinde bir Cuma namazı kılınır.

 

[Dördüncü görüş]

 

[Zayıf] bir görüşe göre şehir birbirine bitişik köylerden oluşuyarsa köy sayısınca Cuma namazı olur.

 

[Zayıf] bir görüşe göre şehir, binaları birbirine bitişik olan evlerden oluşuyarsa köy sayısınca Cuma namazı kılınabilir, yani her bir köyde bir Cuma namazı kılınır.

 

 

C. ÖNCE VE SONRA KILINAN CUMA NAMAZLARININ HÜKMÜ

 

Kişinin kıldığı Cuma namazından daha önce bir Cuma namazı kılınmışsa önce kılınan Cuma namazı sahih olur. Bir görüşe göre devlet başkanı ikinci Cuma namazında bulunmuşsa o Cuma sahih olur.

 

Cuma namazının birden fazla kılınmasının caiz olmadığı bir bölgede birden fazla Cuma kılındığında [hangi namaz sahih olur? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]

 

Sahih olanı ilk kılınan Cuma namazıdır. Çünkü cumanın şartları bu namazda bir araya gelmiştir. "Birden fazla Cuma kılınamayacağı" için sonradan kılınan Cuma namazları batıl olur.

 

[İkinci görüş]

 

Diğer bir görüşe göre ikinci kılınan Cuma namazında devlet baş-

kanı bulunmuşsa o Cuma namazı sahih olur.

 

Bu görüşün [iki] gerekçesi vardır:

 

[a] - Devlet başkanının önüne geçmekten sakınmak,

 

[b] - Azınlık sayıdaki kişilerin kıldığı Cuma namazı sebebiyle devlet başkanıyla birlikte namaz kılan şehir halkının çoğunluğunun namazını geçersiz saymaktan sakınmak.

 

Subki şöyle demiştir: [Bana öyle geliyor ki] devlet başkanının görevlendirdiği hatipler de bu konuda devlet başkanı gibidir. Alimlerimizin kastettiği de budur.

 

Cili şöyle demiştir: Bununla kastedilen; devlet başkanı veya idare konusunda kendisine veka.let verdiği kimse yahut devlet başkanı tarafından görevlendirilen düzenli imamdır.

 

Bulkini şöyle demiştir: Bu görüş eI-Ümm'de "imamın vekilinin cumayı ilk kılan cemaatı e birlikte olması" durumu ile kayıtlanmıştır. Şayet böyle olursa ilk kılınan Cuma geçerli olur.

 

 

D. NAMAZA ÖNCE BAŞLAMANIN ÖLÇÜSÜ NEDİR?

 

[Hangi Cuma namazının daha önce olduğunu belirlerken] dikkat edilecek olan şey başlangıç tekbirinin daha önce alınmasıdır.

 

[Zayıf] bir görüşe göre namazın daha önce bitmesi dikkate alınır.

 

[Zayıf] bir görüşe göre ilk olarak hutbenin hangi cumada olduğu dikkate alınır.

 

[Şehirde birden fazla Cuma namazı kılındığında hangi Cuma namazının daha önce kılındığını belirlemede ölçü nedir? Bu konuda mezhep içinde farklı görüşler vardır]

 

[Birinci görüş]: [Namaza başlangıç anının dikkate alınması]

 

[Namaza başlamada neyin dikkate alınacağı konusunda da farklı görüşler bulunmaktadır]

 

[a] - Dikkate alınacak olan şey başlama tekbirinin [yani Allahu ekber ifadesinin] son harfi olan "r" harfidir. Diğer Cuma namazı kılanlar Allahu ekber ifadesinin hemzesini [a harfini] daha önce söylemiş olsa bile önemli olan son harfi hangisinin daha önce söylediğidir. Çünkü el-Mecmu'da açık olarak ifade edildiğine göre imamın namaza başlaması son harfi söylemekle gerçekleşmektedir.

 

[b] - [Zayıf] bir görüşe göre tekbirin ilk harfi olan hemzeyi [yani "a" harfini] hangi imamın daha önce söylediğine bakılır.

 

Nevevi'nin metindeki ifadesi şu durumu da kapsamaktadır: Bir imam Cuma namazı için tekbir alsa sonra başka bir imam Cuma namazı için tekbir alsa ve ikinci imama otuz dokuz kişilik bir cemaat uysa daha sonra ilk imama da bu sayıda cemaat uysa [hangi Cuma muteberdir? Bu konuda iki görüş vardır:]

 

[&] - [Metindeki ifadeden anlaşıldığına göre tekbiri ilk olarak alan imamın kıldırdığı Cuma muteberdir]. EI-Mecmu'da belirtildiğine göre mezhebimiz alimlerinin görüşlerinin zahirinden de bu anlaşılmaktadır. Çünkü ilk imamın namaza başlama tekbiri ile onun kıldırdığı cumanın daha önce olduğu kesinleşmiştir, bundan sonra bir başkasının Cuma namazına başlaması imkansızdır.

 

[&] - [Zayıf] bir görüşe göre ikinci imamın kıldırdığı Cuma sahihtir. Çünkü cumanın kendilerine farz olduğu kırk kişilik bir cemaatin bulunması halinde imam dikkate alınmaz. Nitekim şu hüküm bunu göstermektedir: İmam vakit içinde, cemaat vakit dışında selam verse hiç kimsenin cuması sahih olmaz. Bu da gösteriyor ki tek başına imam dikkate alınmaz, cemaat sayısı da dikkate alınır.

 

[İkinci görüş]: [Namazın bitiş anının dikkate alınması]

 

[Zayıf] bir görüşe göre [birden fazla Cuma içinden hangisinin sahih olduğunu belirlerken] namazların bitiş anı, yani selamın tamamlanması dikkate alınır. Çünkü selam verildiği anda artık namazı bozacak bir durumun meydana gelmeyeceğinden emin olunur. Bu sebeple bunun dikkate alınması daha öncekinin [yani namaza başlama anının] dikkate alınmasından daha iyidir.

 

[Üçüncü görüş]: [Hutbenin başlama anının dikkate alınması]

 

[Zayıf] bir görüşe göre [cumalar içinde hangisinin sahih olduğunu belirlerken] hangisinin hutbesinin daha önce başladığı dikkate alınır. Çünkü Cuma namazındaki iki hutbe iki rekatlık namazın bedelidir. Buna göre bir grup insan Cuma namazına başlasa, kendilerine başka bir grubun cumayı daha önce kıldığı söylense bu grup başladığı namazı öğle namazı olarak tamamlar. Bu, onlar namaz kılarken vaktin çıkması gibidir. Bu durumdaki şahıslar öğle namazlarını baştan kılarlarsa, öğle namazları ittifakla sahih olacağından daha faziletli bir şey yapmış olurlar.

 

 

E. BİR BELDEDE KILINAN İKİ CUMA NAMAZININ AYNI ANDA KILINMASI VEYA HANGİSİNİN ÖNCE OLDUĞU KONUSUNDA ŞÜPHE EDİLMESİ

 

Her iki Cuma aynı vakitte kılınmış olsa veya aynı vakitte kılınıp kılınmadığında şüphe edilse Cuma namazı tekrar kılınır.

 

[Bir beldede bir Cuma namazı kılınması gerekirken o beldede iki Cuma namazı kılınsa] bu iki Cuma namazı aynı vakitte kılınsa veya iki cumanın aynı vakitte kılınıp kılınmadığında şüphe edilse, ikisinin aynı vakitte mi yoksa ardı ardına mı kılındığı bilinmese, şayet vakit varsa Cuma namazı tekrar kılınır. Çünkü aynı zamanda gerçekleşme açısından iki namaz arasında bir üstünlük söz konusu olmamaktadır.

 

Cüveynı şöyle demiştir: Mezhebimiz alimlerinin "iki cumayı kılanlar Cuma namazlarını iade ederlerse zimmetlerini borçtan kurtarmış olurlar" şeklindeki hükümleri problemlidir; çünkü ikisinden birinin önce kılınmış olma ihtimali vardır ki bu durumda diğeri sahih olmaz. Şu halde kesin olarak borçtan kurtulmalan için yapmaları gereken şey önce Cuma namazını sonra öğle namazını kılmaktır.

 

Nevevi el-Mecmu'da şöyle demiştir: Cüveynl'nin önerdiği çözüme uymak müstehaptır. Aksi takdirde zimmetin borçtan kurtulması için yalnızca Cuma namazı kılmaları -alimlerimizin de dediği gibi- yeterlidir. Çünkü aslolan her iki grubun Cuma namazının da yeterli bir şekilde kılınmamış sayılmasıdır.

 

Başka bazıları ise gerekçeyi şu şekilde belirtmiştir: Çünkü hangi namazın önce kılındığı kesin olarak bilinmediğinde veya yalnızca zan yoluyla bilindiğinde bunun bir etkisi olmaz, çünkü her iki ihtimal de mümkündür. Çünkü bu meselede dikkate alınacak olan şey bizatihi hangi cumanın önce kılınmış olduğu değil mükellefin bu konudaki bilgisi veya zannıdır.

 

 

F. BİR ŞEHİRDE KILINAN İKİ CUMA NAMAZINDAN HANGİSİNİN ÖNCE KILINDIĞININ BİLİNMEMESİ VEYA UNUTULMASI

 

Cuma namazlarından biri önce kılınmış olmakla birlikte hangisinin önce kılındığı bilinmese veya bilinmekle birlikte unutulsa cemaat öğle namazını kılar.

 

[Zayıf] bir görüşe göre Cuma namazı kılar.

 

İki Cuma namazından biri önce kılınmakla birlikte hangisinin önce kılındığı belirlenemese; örneğin mescidin dışında bulunan [ve Cuma namazına gitmemiş olan] iki hasta veya yolcu peşpeşe iki tekbir duysalar ve hangisinin daha önce olduğunu bilemeseler, durumu da Cuma namazı kılan her iki cemaate bildirseler bu durumda [iki cemaat ne yapacaktır? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır]:

 

[Birinci görüş]

 

Her iki cemaat de öğle namazını kılar.

 

Hocamız Zekeriya el-Ensarı'nin ortaya koyduğu görüşe göre bu konuda güvenilir bir kişinin haberi de yeterlidir.

 

İki Cuma namazından biri önce kılınsa, hangisinin önce kılındığı belirli olmakla birlikte daha sonra unutulsa cemaat öğle namazını kılar.

 

Bu görüşün gerekçesi şudur: Belirtilen durumda biz iki Cuma namazından birinin gerçekte sahih olduğunu biliriz. Sahih olan cumadan sonra tekrar Cuma namazı kılmak mümkün değildir. İki cemaatten hangisinin cumasının sahih olduğu bilinmemektedir. Aslolan her bir grup hakkında Cuma farzının devam ediyor olmasıdır. Bu yüzden iki cemaatin de öğle namazını kılması gerekli olur.

 

[İkinci görüş]

 

[Zayıf] bir görüşe göre her iki cemaat Cuma namazını [tekrar] kılar. Çünkü önceden kıldıkları Cuma namazları yeterli değildir. Zira karışıklık, sahih olan Cuma namazını da yok hükmüne getirir. Bu durumda önceden kılınan iki Cuma namazı sanki yokmuş gibi kabul edilir.

 

Er-Ravda ve Aslü'r-Ravda'da ikinci durumda [yani hangi Cuma namazının önce kılındığı bilinmekle birlikte bunun unutulması durumunda] ilk görüş [yani cemaatin daha sonra öğle namazını kılması görüşü] tek görüş olarak yer almaktadır.

 

Müzenı şöyle demiştir: Her iki cemaatin de [kıldıkları Cuma namazı dışında] başka bir şey yapmalarına gerek yoktur. Bu şuna benzer: İki şahıstan birinden abdesti bozan bir ses çıksa ancak hangisinden çıktığını bilemesek [her ikisinin arkasında namaz kılan kimselerin namazı yeterlidir, tekrar kılmalarına gerek yoktur.]

 

Not:  Cuma namazı için ihtiyaç duyulan cemaat sayısı [yani kırk kişi] ile bunun üzerindeki miktar, birine ihtiyaç duyulan iki cemaat gibidir. -Burhan b. Ebu Şerif'in fetva verdiği üzere- yukarıdaki ayrıntılar bunun hakkında da geçerli olur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

D. CEMAAT