MUĞNİ’L-MUHTAC

CUMA NAMAZI / SIHHAT ŞARTLARI

 

D. CEMAAT

 

[Cumanın sahih olmasının] dördüncü şartı cemaattır.

 

Cuma cemaatinin şartı diğer namazların cemaatinin şartı gibidir.

Cumada kırk tane mükellef, hür, erkek ve -yaz ve kış mevsimlerinde ihtiyaç sebebiyle olan göç hariç göç etmeyen- mukım kişinin bulunması gerekir.

 

Doğru olan görüşe göre [cemaatin sayısını kırka tamamlayan] hasta şahıslarla Cuma namazı kılınır. İmamın kırk kişilik cemaatin haricinde olması şart değildir.

 

Kırk kişilik cemaat veya bir kısmı hutbe okunurken kalkıp [namaz kılınan yeri terk ederek] gitseler, hutbenin rükünlerinden onların bulunmadığı esnada gerçekleştirilenler geçerli sayılmaz. Aradan uzun zaman geçmeden gidenler geri gelirse geçen kısım üzerine devam edilebilir.

 

Aynı şekilde cemaat, hutbe ile namaz arasında gitmişler, aradan uzun zaman geçmeden gelmişlerse namaza devam edebilirler. Aradan uzun zaman geçtikten sonra gelirlerse daha güçlü görüşe göre hutbeye baştan başlamak gerekir.

 

Cemaat Cuma namazı kılınırken cemaati terk ederek giderlerse Cuma namazı batıl olur. Bir görüşe göre cemaatten iki kişi kalmışsa batılalmaz.

 

Köle, çocuk ve yolcu Cuma namazında imamlık yapsalar, daha 6 güçlü görüşe göre cemaat sayısı imam dışındakilerle tamamlanıyorsa namaz sahih olur.

 

İmamın cünüp veya abdestsiz olduğu anlaşılsa, daha doğru görüşe göre imam dışındakilerle cemaat sayısı tamamlanıyorsa cemaatin namazı sahihtir. aksi takdirde [yani cemaat sayısı ancak imamın eklenmesiyle tamamlanıyorsa] namaz sahih olmaz.

 

Abdestsiz olan imam rüku yaparken ona yetişen kimsenin yetiştiği rekat doğru olan görüşe göre hesaba katılmaz.

 

A. CUMA NAMAZININ CEMAATLE KILINMASININ HÜKMÜ

B. CEMAAT CUMA NAMAZININ HANGİ BÖLÜMÜNDE ŞARTTIR?

C. CUMA CEMAATİNİN DİĞER NAMAZ CEMAATLERİ İLE BENZERLİĞİ

D. CUMA CEMAATİNİN SAYISI VE NİTELİĞİ

E. CUMA NAMAZINDA CEMAATİN CAMİYİ TERK ETMESİNE İLİŞKİN HÜKÜMLER

F. CUMA NAMAZI KENDİSİNE FARZ OLMAYAN KİMSELERİN İMAMLIK YAPMASI DURUMUNDA CEMAATİN SAYISI

G. İMAMIN CÜNÜP VEYA ABDESTSİz OLMASI HALİNDE CUMA NAMAZININ DURUMU

 

A. CUMA NAMAZININ CEMAATLE KILINMASININ HÜKMÜ

 

[Cumanın sahih olmasının] dördüncü şartı cemaattır.

 

Cuma namazının sahih olmasının şartlarından dördüncüsü cemaattir. Bu konuda icmada görüşü dikkate alınan kimseler icma etmişlerdir. (İcma)

 

Cemaat için yeter sayı olmakla birlikte bunlar namazı kendi başlarına kılsalar namaz sahih olmaz. Çünkü bu namazın teker teker kılındığına dair bir rivayet nakledilmemiştir.

 

 

B. CEMAAT CUMA NAMAZININ HANGİ BÖLÜMÜNDE ŞARTTIR?

 

Cemaat yalnızca ilk rekatta şarttır. Sayı ise -ileride geleceği üzere- namazın bütününde şarttır. Buna göre imam kırk kişiye bir rekat namaz kıldırdıktan sonra abdesti bozulsa, cemaattekilerden her biri namazı kendi başına tamamlasa onların Cuma namazları tamamlanmış olur.

 

 

C. CUMA CEMAATİNİN DİĞER NAMAZ CEMAATLERİ İLE BENZERLİĞİ

 

Cuma cemaatinin şartı diğer namazların cemaatinin şartı gibidir.

 

İmama uyma niyeti, imamın intikallerini bilme vb. gibi cemaat konusunda geçen cemaate ilişkin şartlar açısından Cuma cemaati, diğer namazların cemaati gibidir. Ancak imamlığa niyet etme bu şartların dışındadır; daha doğru olan görüşe göre [diğer namazlarda bu şart olmamakla birlikte] Cuma namazında imam ın imamlığa niyet etmesi şarttır, böylece Cuma namazı için cemaat gerçekleşmiş olur.

 

 

D. CUMA CEMAATİNİN SAYISI VE NİTELİĞİ

 

Cumada kırk tane mükellef, hür, erkek ve -yaz ve kış mevsimlerinde ihtiyaç sebebiyle olan göç hariç göç etmeyen- mukım kişinin bulunması gerekir.

 

Doğru olan görüşe göre [cemaatin sayısını kırka tamamlayan] hasta şahıslarla Cuma namazı kılınır.

 

İmamın kırk kişilik cemaatin haricinde olması şart değildir.

 

1. Cemaat kaç kişi olmalıdır?

 

Cuma namazının, içlerinde imam ın da bulunduğu [en az] kırk kişi tarafından kılınması şarttır.

 

[*] - Bunun delil i Beyhakl'nin İbn Mesud' dan rivayet ettiği şu hadistir: Nebi (s.a.v.) Medine'de Cuma namazı kıldırdı. Cemaatin sayısı kırk erkekti.(Beyhaki III 177)

 

Nevevi el-Mecmu'da şöyle demiştir: Alimlerimiz yukarıdaki hadisin "kırk kişilik cemaat şartı" nı şu açıdan ifade ettiğini söylemişlerdir: Ümmet Cuma namazında cemaatin bir sayısının bulunmasının şart olduğu konusunda icma etmiştir. Aslolan o vakitte öğle namazı kılmaktır; vahiyle belirlenen cemaat sayısına ulaşmadıkça [öğle namazını bırakıp] Cuma namazı kılmak farz olmaz. [Nebi {s.a.v.)'in fiiliyle] namazın kırk kişiyle kılınmasının caiz olduğu anlaşılmıştır. Yine Nebi {s.a.v.)'in "beni nasıl namaz kılıyorken gördüyseniz siz de öyle kılın" buyurmuştur. Nebi {s.a.v.)'in kırk kişiden daha az olan bir topluluğa Cuma namazı kıldırdığı rivayet edilmemiştir. Şu halde kırk kişiden az olan bir toplulukla

 

Cuma namazı kılmak caiz değildir. İçlerinde kur'an öğrenmeme konusunda kusurlu olan ümmı bir kişinin bulunduğu kırk kişi de yeterli değildir; çünkü cemaatin bir bölümünün namazının sahih olması diğerine bağlıdır. Bu durumda -Ezrai'nin Beğavl'nin fetvalarından aktardığına göre- söz konusu cemaatte Kur'an okumayı bilen kişi adeta ümmı kişiye uymuş gibi olacaktır.

 

2. Cemaati teşkil eden kimselerde bulunması gereken şartlar nelerdir?

 

Cuma namazında bulunması gereken kırk kişinin her birinde şu

şartlar bulunmalıdır:

 

1. Müslüman ve mükellef yani akil ve baliğ olmak,

2. Bütünüyle hür olmak,

3. Erkek olmak.

 

Bunlar şarttır, çünkü burada sayılan niteliklerin zıddına sahip şahısların noksanlığı söz konusu olduğundan Cuma namazı onlara farz değildir. Hastanın durumu onlardan farklıdır; çünkü hastaya Cuma namazının farz olması ondaki bir eksiklikten değilona gösterilen kolaylıktan dolayıdır.

 

4. Kendi bölgesinde ikamet ediyor [orayı vatan ediniyor] olmak.

 

Kişinin -ticaret ve ziyaret gibi bir ihtiyaç olmaksızın- yaz ve kışın [ikamet ettiği bölgeden] göç etmemesi gerekir.

 

Yukarıdaki şartlara göre; kafider, kadınlar, çift cinsiyetli şahıslar, mükellef olmayan kimseler, [bütünüyle veya kısmen] kendisinde kölelik bulunan kimseler eksik olmaları sebebiyle Cuma cemaatinin sayısı hesaplanırken dikkate alınmaz.

 

Yine fıkıh öğrenmek veya ticaret yapmak üzere bir bölgeye gitmiş ve bir süre sonra vatanına dönme azminde olan kişiler gittikleri yerde uzun süre kalmış olsalar dahi orayı vatan edinmediklerinden kendilerine Cuma namazı farz olmaz.

 

Vatanında ikamet ettiği halde Cuma namazı kılınan yerin dışında bulunan kimseler de Cuma ezanını işitseler bile, namaz yerinde kılınmadığı için Cuma namazı kılamaz.

 

3. Kırk kişilik cemaatin, onlara tabi olan kimselerden önce tekbir alması şart mıdır?

 

Cuma namazının sahih olması için, cemaatin sayısını tamamlayan kişilerin başlama tekbirini [cemaatte bulunan ancak cemaat sayısını hesaplarken dikkate alınmayan ve diğerlerine tabi olan] şahıslardan önce alması gerekir mi? Beğavı bunu şart koşmuş ve el-Kifaye'de de bu görüş Kadı Hüseyin'den aktarılmıştır.

 

Alimlerin konuyla ilgili genel ifadelerinden anlaşıldığına, Bulkini ve Zerkeşı gibi bazı son dönem alimlerinin tercih ettiğine ve hatta Hocam Remli'nin doğru kabul ederek fetva verdiğine göre tercihe şayan olan görüş "cemaate tabi olan kimselerin tekbirlerinin diğerlerinden önce alınmasının caiz olduğudur."

 

Bulkini şöyle demiştir: Kadı Hüseyin'İn ve ona tabi olanların "Cuma kendisine farz olmayan cemaatin tekbirlerinin Cuma namazı kendisine farz olan şahısların tekbirinden önce alınması sahih değildir" şeklindeki görüşleri kadı Hüseyin'in "kıyasa uygun olan görüş" şeklinde belirttiği görüşe dayanmaktadır ki bu görüşe göre çocuk, köle ve yolcu Cuma namazında imamlık yaparsa ve sayı da imam dışındaki kişilerle kırka tamamlanmışsa daha doğru olan görüşe göre namaz sahih olur.

 

[Soru]

 

İmamın tekbirinin cemaatten önce olması zorunludur. Başkası yaptığında göz yumulamayacak böyle bir duruma imam yaptığında göz yumuluro

 

[Cevap]

 

Bu kişinin cemaate imamlık yapması konusunda bir zorunluluk yoktur. Ayrıca, Cuma namazı kendisine farz olmadığı halde namaza gelen kişilerin, Cuma kendisine farz olan kırk kişinin kendisinden önce tekbir alıp almadığını belirlemekle yükümlü tutmak zorluğa sebep olur.

 

4. Cemaatin sayısı hesaplanırken hastalar hesaba katılır mı?

 

[Kırk kişilik cemaat, hastaların katılımıyla tamamlanabilir mi? Bu konuda İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır]

 

[Birinci görüş]

 

İki görüşten doğru olanına göre kırk kişilik sayı hastaların katılımıyla tamamlanmış olur; çünkü onların Cuma namazı ehliyetleri tamdır, namazın onlara farz olmaması onlar için bir hafifletmedir.

 

[İkinci görüş]

 

Kırk kişilik sayıyı yolcularla tamamlamak geçerli olmadığı gibi hastalarla tamamlamak da geçerli değildir.

 

Bu görüş ayrılığı İmam Şafii (r.a.)'nin iki görüşü arasında olup mezhep alimlerimiz arasındaki bir görüş ayrılığı değildir. Bu yüzden Nevevi'nin "doğru görüş" yerine "daha güçlü görüş" demesi daha doğru olurdu.

 

5. İmam dışında kırk kişi bulunması şart mıdır?

 

Cemaatin sayısı hesap edilirken imamın sayıya dahil kabul edilip edilmemesi konusunda İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır:

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru olan görüşe göre; imam Cuma namazı ehliyetine sahip olduğunda onun kırk kişinin dışında olması şart değildir. Çünkü yukarıda konu ile ilgili geçen hadisteki ifade geneldir.

 

[İkinci görüş]

 

Şafii'nin eski görüşleri arasında aktarılan bir görüşe göre imam dışında kırk kişi bulunması şarttır. Çünkü Cuma konusundaki hükümler genellikle taabbudldir.

 

Hükümler, illeti yani gerekçesi akılla bilinip bilinememesi açısından iki gruba ayrılır:

a) Taabbudi hükümler: Bunların gerekçesi akılla bilinemez, bunlara kıyas yapılamaz.

b) Ta'lili i kıyasi hükümler: Bunların illetleri akılla bilinebilir, bu illetlere dayanılarak kendilerine kıyas yapılabilir.

Bir örnek vermek gerekirse şarabın haram olmasının gerekçesi akılla bilinebilmektedir ki bu da içkideki "sarhoş edicilik vasfı" dır. Buna karşılık domuz etinin yenmesinin haram olmasının illeti akılla bilinemektedir. İşte biz şar::ı.ptaki sarhoş edicilik özelliğini hükmün dayanağı kabul ederek diğer sarhoş edici şeyleri de haram kabul ederiz. Buna karşılık domuz etine başka bir şeyi kıyas edemeyiz. (Bu konuda geniş bilgi için bkz. Soner Duman, Şafii'nin Kıyas Anlayışı, Türkiye Diyanet Vakfı İSAM yayınları, 2009)

 

Bu sebeple cumanın şartlarının oluştuğu kesin olarak ortaya çıkmadıkça öğle namazı bırakılıp da Cuma namazı kılınmaz.

 

6. Cinlerin Cuma namazında cemaat yapması

 

Kamuli'nin dediğine göre Cuma namazı cinlerden kırk kişinin bir araya gelmesiyle oluşur. Ancak İmam Şafii (r.a.)'nin açık ifadeleri arasında nakledildiğine göre cinleri gördüğünü iddia eden kişi kafir olur. Çünkü Yüce Allah ayette "şeytan ve kobilesi sizin onları göremediğiniz yerden sizi görürler" [Araf, 27] buyurmaktadır.

 

Bazıları İmam Şafii (r.a.)'nin sözünü "cinleri asli yaratılış şekillerinde gördüklerini iddia edenler kafir olur" şeklinde yorumlamıştır.

 

Cinlerin görüleceğini söyleyen diğer kimselerin sözleri ise "onların insan kılığına girmeleri halinde görülmeleri" şeklinde yorumlanır.

 

Bu, güzel bir yorumdur.

 

7. Dilsiz kimseler Cuma cemaatinden sayılır mı?

 

Bir köyde kırk tane dilsiz kişi olsa onlar Cuma namazı cemaatini oluşturur mu? İbnü'l-Kattan "bu konu iki görüşe de ihtimallidir" demiştir. En uygunu bu durumda Cuma namazının kesinlikle gerçekleşmeyeceği hükmünü tek görüş olarak benimsemektir; çünkü Cuma namazı için hutbe şarttır.

 

 

E. CUMA NAMAZINDA CEMAATİN CAMİYİ TERK ETMESİNE İLİŞKİN HÜKÜMLER

 

Cuma namazında, kırk kişilik cemaat; hutbenin başından namaz bitinceye kadar bulunmalıdır; çünkü nasıl ki vakit namazın tüm bölümlerinde bulunmak zorundaysa kırk kişinin başlangıçta bulunması şart olduğu gibi namazın diğer bütün bölümlerinde bulunması da şarttır.

 

Cemaatin, hutbenin rükünlerini işitmeleri şarttır.

 

1. Cemaatin hutbe okunurken camiyi terk etmesi

 

Kırk kişilik cemaat veya bir kısmı hutbe okunurken kalkıp [namaz kılınan yeri terk ederek] gitseler, hutbenin rükünlerinden onların bulunmadığı esnada gerçekleştirilenler geçerli sayılmaz.

 

Kırk kişilik hazır cemaat veya bunların bir kısmı hutbe esnasında [hutbe verilen mekanı] terk edip kalksalar hutbenin rükünlerinden onların bulunmadığı esnada gerçekleşenler geçerli sayılmaz, çünkü onlar bu bölümleri işitmemişlerdir.

 

[*] - Yüce Allah şöyle buyurmuştur: Kur'an okunduğunda susun ve onu dinleyin ki size merhamet edilsin. [Araf, 204]

 

Müfessirlerin çoğunluğu burada kastedilenin hutbe olduğunu söylemişlerdir.

Kırk kişilik cemaatin, cumada verilen iki hutbenin rükünlerinin bütününü işitmeleri şarttır. Namazda iken cemaati terk etme konusunda birazdan gelecek olan görüş ayrılığı bu meselede yoktur. Çünkü namazda iken cemaatin her biri kendi adına namaz kılmakta olduğundan, namaz esnasında sayının kırkın altına düşmesine göz yumulmuştur. Hutbenin amacı ise insanlara [dinle ilgili hususları] duyurmaktır. Kırk kişi hutbe esnasında kalkıp giderse hutbenin hükmü batı i olur.

 

Şayet cemaatin bir kısmı kalkıp giderse "kırk kişi bulunması" hükmü batıl olmuş olur.

 

"Kırk kişi" ile kastedilen, cemaatin sayısı konusunda muteber olan rakamdır ki bunun da aslı [imamı dışarıda bıraktığımızda] otuz dokuz kişi olur. Şayet cemaatin sayısı, cumaya tam olarak ehil olan imamla birlikte kırk kişi ise ve cemaatin içinden bir kişi kalkıp giderse bunun zararı olmaz. Bazı alimler bu durumu metinde geçen hükme bir itiraz olarak ileri sürmüşlerdir.

 

Aradan uzun zaman geçmeden önce gidenler geri gelirse geçen kısım üzerine devam edilebilir.

 

EI-Mecmu'da belirtildiği ne göre "örfe göre" uzun sayılmayan bir zaman geçmeden önce hutbeyi terk eden cemaat geri dönerse hutbeye devam etmek caiz olur. Bu şuna benzer:

Kişi namazda iken unutarak selam verse, aradan uzun zaman geçmeden durumu hatırlasa namaza devam edebilir. (Kıyas)

Ayrıca bu kadarlık ara vermek iki namazın cem-i takdim şeklinde birleştirilerek kılınmasına engelolmamaktadır.

 

2. Cemaatin hutbe ile namaz arasında mescidi terk etmesi

 

Aynı şekilde cemaat, hutbe ile namaz arasında gitmişler, aradan uzun zaman geçmeden gelmişlerse namaza devam edebilirler. Aradan uzun zaman geçtikten sonra gelirlerse daha güçlü görüşe göre hutbeye baştan başlamak gerekir.

 

Cemaat, hutbe ile namaz arasında mescidi terk edip gitse, aradan uzun zaman geçmeden geri dönerlerse namaza devam edilir.

 

Gerek hutbe okunurken gerekse hutbe ile namaz arasında cemaatin gittiği durumda cemaat aradan uzun zaman geçtikten sonra dönerlerse [hutbenin yeniden okunmasına gerek var mıdır? Bu konuda İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır]

 

[Birinci görüş]

 

Daha güçlü olan görüşe göre her iki durumda da hutbe yeniden okunmalıdır. Cemaatin terk etmesi bir özür sebebiyle olsun ya da olmasın fark etmez. Çünkü Nebi (s.a.v.)'den nakledilen bütün hadislerde onun hutbe ile namazı ara vermeksizin birbirine bitiştirdiği rivayet edilmiştir. Ondan sonraki yöneticiler de bunu yapmışlardır. Ayrıca hutbenin ve namazın peşpeşe olması, gönüllerin hutbe ve namaza meyletmesine daha uygun bir davranıştır.

 

[İkinci görüş]

 

Hutbenin yeniden okunması gerekmez; çünkü hutbe sözlerinin içinde vaaz ve hatırlatma vardır, hutbenin amacı budur. Namazın amacı ise bu namazın cemaatle kılınmasıdır. Hutbe ve namaz birbirinden ayrı olmuş olsa bile namazın amacı yine yerine gelmektedir.

 

"Cemaat geri dönse" ifadesi, gidenler yerine başkalarının gelmesi durumunu dışarıda bırakmaktadır. Çünkü bu durumda aradan kısa zaman bile geçmiş olsa hutbenin yeniden okunması gerekir.

 

3. Cemaatin namaz kılınırken camiyi terk etmesi

 

Cemaat Cuma namazı kılınırken cemaati terk ederek giderlerse Cuma namazı batıl olur.

 

Bir görüşe göre cemaatten iki kişi kalmışsa batı! olmaz.

 

Kırk kişilik cemaatin bütünü veya bir bölümü namaz kılınırken cemaati terk etse, örneğin ilk rekatta cemaate uymayı bıraksalar veya namazlarını bozsalar [Cuma namazının hükmü ne olur? Bu konuda beş görüş vardır]

 

[Birinci görüş]

 

[Mezhepte gene! olarak kabul edilen görüşe göre] Cuma namazı batıl olur. Çünkü cumanın devamı için şart koşulan kırk kişilik sayı ortadan kalkmıştır. Cemaatin geriye kalan kısmı, namazı öğle namazı olarak tamamlar.

 

Bu görüşe göre; İmam tekbir aldığında imama uyanların tümü veya bir kısmı imamın tekbirinden sonra tekbiri almada ağır davransalar ve daha sonra tekbir alsalar [bakılır]:

 

[a] - Tekbir almaları imamın rüku yapmasından sonra olursa Cuma namazı geçersizdir.

[b] - Tekbir almaları imamın rükuundan sonra olmazsa [bakılır];

[bal - Fatiha'yı okuyup rükuya yetişirlerse Cuma namazları sahih olur.

[bb] - Aksi takdirde sahih olmaz.

 

Çünkü ilk durumda hem Fatiha'ya hem rükuya yetişmişler, ikinci durumda yetişememişlerdir.

 

imamın ilk rekatta tekbir ve kıyamı cemaatten önce [tek başına] yapması, onların rekata yetişmelerine engelolmadığı gibi Cuma namazının başlamış olmasına da engel değildir.

 

Bu, imam Gazali'nin esas aldığı görüştür. Beğavi bunun mezhebin görüşü olduğunu söylemiş, el-En var yazarı ve ibnü'l-Mukri tek görüş olarak zikretmişlerdir. itimad edilecek olan görüş de budur.

 

Şeyh Ebu Hamid el-Cüveyni ise "imamın tekbir almasıyla cemaatin tekbir alması arasında uzun zaman geçmemesi şarttır" demiştir.

 

[İkinci görüş]

 

[Zayıf] bir görüşe göre imam la birlikte on iki kişi kalırsa Cuma namazı batılalmaz.

 

[*] - Çünkü Cabir'in rivayet ettiği hadis şöyledir: Cuma namazında sahabe [gelen bir kervanın sesini duyunca] cemaati terk edip gittiler, geriye yalnızca on iki erkek kaldı. Bunun üzerine şu ayet indirildi: "Onlar bir ticaret veya bir oyun eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona koştular ve seni ayakta bıraktılar. De ki: "Allah 'ın yanında bulunan, eğlence ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır. " [Cuma, 11]

 

Bu rivayet namazın devam edebilmesi için cemaatin kırk kişi olmasının şart olmadığını göstermektedir.

 

ilk görüşte olanlar buna şöyle cevap vermişlerdir: "Söz konusu durum, Müslim'in rivayetinde de belirtildiği gibi Nebi (s.a.v.) hutbe verirken olmuştur". (Müslim, Cuma, 1994)

 

Beyhaki, Müslim' deki bu rivayeti Buhari' de yer alan "sahabenin Cuma namazı kılınırken cemaati terk ettiği" şeklindeki rivayetine(Buhari, Cuma, 936) tercih etmiştir. (Beyhaki, Cuma, III, 180)

Bazıları da iki rivayet in arasını bulmak amacıyla bunu da "hutbe esnasında terk etme" şeklinde yorumlamışlardır. Sahabe, hutbe esnasında terk edince muhtemelen aradan uzun zaman geçmeden önce geri dönmüştü.

 

[Üçüncü görüş]

 

[Zayıf] bir görüşe göre imam la birlikte cemaatten iki kişi daha kaldığında Cuma namazı batılalmaz. Burada "cemaat" adı verilecek kadar bir topluluğun namaza devam etmesiyle yetinilir.

 

imam Şafii (r.a.)'nin eski görüşüne göre imamla birlikte bir kişinin kalması yeterlidir; çünkü iki kişiye cemaat denir.

 

[Dördüncü görüş]

 

Dördüncü bir görüşe göre imam tek başına bile kalsa Cuma namazını Cuma olarak tamamlar.

 

[Beşinci görüş]

 

Beşinci bir görüşe göre cemaat namazı ilk rekatta terk ederse namaz batılolur, ikinci rekatta terk ederse batılalmaz, tek başına bile kalsa imam namazı Cuma olarak tamamlar.

 

İlk görüşte "cemaati terk edenler" ifadesiyle "hutbeye katılanlar" değil kırk kişilik bir grup kastedilmektedir. Buna göre;

 

[a] - İmam, arkasında hutbeyi dinlemiş olan otuz dokuz kişi ile namaza başlasa sonra imamın tekbir almasının ardından cemaatte bulunan ve hutbeyi dinlememiş olan otuz dokuz kişi cemaati terk etse imam geriye kalan cemaate Cuma namazını tamamlar. Çünkü sonradan gelenler, Cuma namazı için yeterli sayı oluştuktan sonra cemaate katılmış, cemaat hüküm açısından tek bir cemaat olmuş, sonradan gelenlerin hutbeyi dinleme farzı da ortadan kalkmıştır.

 

[b] - Hutbeyi dinleyen kırk kişi, imam namaza başlamadan önce cemaati terk etse [ve geride hutbeyi dinlemeyen kırk kişi veya daha fazla şahıs kalsa] imam hutbeyi tekrar okur, bunu yapmadan Cuma namazı sahih olmaz. Öncekilerin gidişi ve sonrakilerin gelişi arasında kısa bir zaman olsa bile hüküm böyledir. Çünkü bu sonradan gelenler hutbeyi dinlememişlerdir.

 

[c] - İmam namaza başladıktan sonra cemaatten otuz sekiz kişi kalsa, kırk kişiyi, çift cinsiyetli bir şahsın katılımıyla tamamlasalar;

 

[ca] - Şayet imam namaza cemaatten ayrılanlar gittikten sonra başlamışsa cumaları sahih olmaz, çünkü dinen muteber olan sayının [çift cinsiyetli şahsın cinsiyetinde şüphe olduğundan dolayı onun katılımıyla] tamamlanıp tamamlanmadığında şüphe vardır.

 

[cb] - İmam, cemaatten ayrılanlar gitmeden önce namaza başlamışsa cumaları sahih olur. Çünkü bu durumda namazın başladığına ve sahih olduğuna hükmettiğimiz halde, çift cinsiyetli şahsı dişi olarak kabul ettiğimizde sayının eksilip eksilmediğinde şüphe etmekteyiz. Aslolan namazın sahih olması olduğundan, şüphe ile namaz batıl olmaz. Bu şuna benzer: Kişi namazda iken [abdestinde] başını meshedip etmediğinde şüphe etse namazına devam eder.

 

 

F. CUMA NAMAZI KENDİSİNE FARZ OLMAYAN KİMSELERİN İMAMLIK YAPMASI DURUMUNDA CEMAATİN SAYISI

 

Köle, çocuk ve yolcu Cuma namazında imamlık yapsalar,

 

Daha güçlü görüşe göre cemaat sayısı imam dışındakilerle tamamlanıyorsa namaz sahih olur.

 

Köle, çocuk veya yolcu Cuma namazında imamlık yapsalar, cemaatin sayısı imam dışındakilerle tamamlanıyorsa [Cuma namazı sahih olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]

 

Daha güçlü görüşe göre Cuma namazı sahih olur; çünkü diğer namazlarda olduğu gibi Cuma namazında da -her ne kadar onlara farz değilse de- onların kıldığı namazlar sahihtir. Cemaat sayısı da cumanın kendilerine farz olduğu kişiler tarafından tamamlanmıştır. imamın Cuma namazı sahihtir. Cuma namazı kendisine farz olmayan bir imam Cuma namazını kıldırdığında ona uymak caizdir.

 

[İkinci görüş]

 

Bu durumda Cuma namazı sahih olmaz; çünkü Cuma namazının sahih olması konusunda imam da cumanın bir rüknüdür, dolayısıyla kırk kişilik cemaat için olduğu gibi imam için de "cumanın kendisine farz olması" şart koşulur; hatta bunun imam için şart koşulması daha önceliklidir.

 

İmam nafile namaz kılıyor olsa [cemaat onun arkasında cumaya niyet ederek dursalar bu namaz sahih olur mu?] Bu konuda imam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır. Daha evla olan görüşe göre caizdir; çünkü bu durumda imam "cumanın kendisine farz olduğu" kişilerdendir, Cuma ehliyetinde bir noksanlık yoktur.

 

Not:  Nevevi'nin köle, çocuk ve yolcudan oluşan üç kişinin imamlığı hakkında "daha güçlü görüşe göre" demesi, eş-Şerhu'l-kebir ve er-Ravda'daki ifadelere iki yönden aykırıdır:

1) Köle ve yolcunun imamlığında daha doğru olan görüş şudur: Bunların kıldırdığı namazın sahih olduğu tek görüş olarak kabul edilir, bu konuda görüş ayrılığı bulunmamaktadır.

 

2) Köle ve yolcu konusunda görüş ayrılığı var kabul edilse bile bu görüş ayrılığı İmam Şafii (r.a.)'nin iki görüşü arasında değil mezhep alimlerinin kendi arasındadır.

 

Nevevi "cemaat sayısı imamların dışındakilerle tamamlanırsa" dese daha iyi olurdu, çünkü atıf vavla yapıldığında zam ir tekil olmaz. Şayet cemaat sayısı, burada zikredilen şahıslardan [yani köle, çocuk ve yolcudan] biri ile tamamlanır ve kırka ulaşırsa bu Cuma namazının sahih olmadığı konusunda tek görüş vardır [ihtilaf yoktur].

 

 

G. İMAMIN CÜNÜP VEYA ABDESTSİz OLMASI HALİNDE CUMA NAMAZININ DURUMU

 

imamın cünüp veya abdestsiz olduğu anlaşı!sa. daha doğru görüşe göre imam dışındakilerle cemaat sayısı tamamlanıyorsa cemaatin namazı sahihtir, aksi takdirde [yani cemaat sayısı ancak imamın eklenmesiyle tamamlanıyorsa] namaz sahih olmaz.

 

Abdestsiz olan imam rüku yaparken ona yetişen kimsenin yetiştiği rekat doğru olan görüşe göre hesaba katılmaz.

 

Cuma namazı kılındıktan sonra imamın cünüp veya abdestsiz olduğu anlaşılsa [burada iki durum söz konusudur]

 

[Birinci durum]:

 

Cemaat sayısı imam dışındakilerle tamamlanıyorsa [yani kırka ulaşıyorsa, bu durumda Cuma namazı sahih midir? Bu konuda imam Şafii'{r.a.)'ye ait iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]

 

Daha güçlü olan görüşe göre diğer namazlarda olduğu gibi bu namazda da sahih olur.

 

[İkinci görüş]

 

Sahih olmaz; çünkü Cuma namazında cemaat şarttır. Cemaat de imam ve ona uyanlardan oluşur. imamın abdestsiz olduğu anlaşıldığında onun Cuma namazının da cemaatin de geçersiz olduğu anlaşılır. Diğer namazlar bu konuda cumadan farklıdır.

 

EI-Mecmu'da Nevevi ilk görüşü tek görüş olarak kabul eden bir rivayetten bahsetmiş ve bunu doğru bulmuştur.

 

[İkinci durum]

 

Şayet cemaat sayısı imamla birlikte tamamlanıyorsa kılınan Cuma namazının sahih olmadığı kesindir. Çünkü kırk kişinin "Cuma kendilerine farz olan" kişilerden olması [yani kamil ehliyet sahibi olması] şarttır.

 

[Bir mesele]

 

[Birinci durum]: Bir Cuma namazında imama uyan kırk kişinin tümünün abdestsiz olduğu anlaşılsa;

 

[İkinci durum]: Veya bir kısmının abdestsiz olduğu anlaşılsa;

 

[Bu iki durumda] abdestsiz olan şahsın cuması sahih olmaz, her iki durumda da imamın cuması sahih olur. Bunu Saymerı, Mütevelll ve diğer bazıları açık olarak ifade etmiş, Rafii ve Nevevi de el-Beyan yazarından [İmranı'den] bunu nakledip kabul etmişlerdir. Çünkü imam, cemaatin abdestli olup olmadığını bilmekle yükümlü tutulmaz. Ancak cemaatlin tümümün veya bir kısmının] köle yahut kadın olduğunun anlaşılması durumu bundan farklıdır; çünkü cemaattekilerin bu yönüne vakıf olmak kolaydır.

 

İkinci durumda abdestli olanların cuması, imamın cumasına tabi olarak sahih olur. Mütevelll ve Kamulı bunu açık olarak belirtmişlerdir.

 

[Soru]

 

Cemaatin kırk kişi olması şartı bulunmadığı halde yukarıdaki iki durumda imamın namazı nasıl sahih olabilir? Bu sebeple biz bunun aksi durumda imamın abdestli olmasını şart koşmuştuk.

 

[Cevap]

 

"Cemaatin sayısının kırk kişi olması" durumu ortadan kalkmamıştır, imam açısından bu şart gerçekleşmiştir. Cemaatin abdestsiz olması durumu imam ı etkilememiştir; çünkü imam "kendisine uyulan kişi" dir. İmamın tek başına Cuma namazına başlama tekbiri alması ~ sahih olduğuna göre, bir özrün söz konusu olduğu durumda, başka durumlarda göz yumulmayan şeye göz yumulabilir. İkinci durumda imama uyan abdestli kişinin cumasının sahih olması imama tabi olarak gerçekleşmiştir.

 

[Mesele]

 

Abdestsiz olduğu anlaşılan imama rükuda iken yetişen kimsenin kıldığı bu rekat [hesaba katılır mı? Bu konuda iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]

 

Doğru olan görüşe göre bu rekat hesaba katılmaz; çünkü "rükuya yetişince rükudan önceki kısma da yetişmiş sayılmak" aslında gerçeğe aykırı bir durumdur. Bu duruma "ancak rüku imamın namazından hesap edildiğinde" müsaade edilebilir. Böylece imam [rükudan önceki iftitah tekbiri, kıyam ve kıraatil namaza sonradan gelen kişi bunları yapmadığı halde onun adına üstlenmiş olur. Ancak abdestsiz olan imam -arkasındaki kişilerin namazı sahih olsa bile- başkasının bu fiillerini üstlenmeye ehil değildir.

 

[İkinci görüş]

 

Rekatın bütününe o imamla yetiştiğinde nasıl ki hesaba katılıyorsa rükuda yetiştiği rekat da hesaba katılır.

 

İlk görüşte olanlar buna şöyle cevap vermişlerdir: Kişi imamı rükuda iken yakaladığında Fatiha'yı okumaz. İmam abdestsiz olduğunda başkasının Fatiha okuma farzın! yükle nemez. Ancak kişi imama namazın başında yetişip de Fatiha'yı kendisi okursa bu durum farklı olur.

 

Kişi, imam ın yanlışlıkla fazladan kıldırdığı rekatta imama yetişirse, imamın bu rekatı fazladan kıldığını bilmiyorsa namazı sahih olur. Bu, abdestsiz bir kimse arkasında kamil bir namaz kılan kişi gibidir. (Kıyas)

 

İmamın kafir veya kadın olduğu ortaya çıkarsa bu durumda hüküm farklı olur [kişinin o imam la kıldığı bölümler hesaba katılmaz]; çünkü kafir ve kadın hiçbir şekilde Cuma namazında imamlık yapmaya ehil değildir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

E. İKİ HUTBE