MUĞNİ’L-MUHTAC

ORUÇ - KEFFARET

 

1. KEFFARETLE YÜKÜMLÜ OLAN VE OLMAYAN KİMSELER

 

Keffaret, ramazan ayından bir günün orucunu, oruç sebebiyle kişinin günaha gireceği bir cinsel ilişki yoluyla bozması sebebiyle gerekir.

 

[Buna göre];

 

a) Unutarak oruç bozan kimseye,

b) Ramazan ayı dışında oruç bozan kimseye,

c) Cinsel ilişki dışında bir yolla oruç bozan kimseye,

d) Oruç tutmama ruhsatını kullanma niyetiyle cinsel ilişkide bulunan yolcuya, -ki daha doğru olan görüşe göre ruhsat kullanma niyeti dışında bir yolla cinsel ilişkide bulunan kişi de böyledir-.

 

e) Akşam olduğunu zannederek orucunu bozduğu halde sonradan orucunu gündüz bozduğu anlaşılan kimseye,

 

f) Unutarak bir şey yiyip içtikten sonra orucunun bozulduğunu zannederek cinsel ilişkide bulunan kimseye, -daha doğru olan görüşe göre bu kişinin orucu bozulmuş olsa bile hüküm böyledir-.

 

g) Oruçlu olduğunu unutarak zina eden kimseye,

 

h) Oruç tutmama ruhsatını kullanmak için zina ederek orucunu bozan yolcuya keffaret gerekmez.

 

A. KEFFARETLE YÜKÜMLÜ OLAN KİMSELER

B. KEFFARETLE YÜKÜMLÜ OLMAYAN KİMSELER

 

A. KEFFARETLE YÜKÜMLÜ OLAN KİMSELER

 

1. KEFFARETLE YÜKÜMLÜ OLMANIN ŞARTLARI

2. KEFFARETLE YÜKÜMLÜ OLMA ŞARTLARINA YÖNELİK İTİRAZLAR

 

1. KEFFARETLE YÜKÜMLÜ OLMANIN ŞARTLARI

 

Her bir mükellef üzerine -Beğavı'nin b'elirttiğine göre tazirle birlikte

 

[a] -Ramazan ayından bir günün orucunu tutarken,

[b] - Tuttuğu oruç kendisinin orucu iken,

[c] - İçinde şüphenin olmadığı, oruç sebebiyle günaha gireceği bir cinsel ilişkiyle orucunu bozan kimseye keffaret gerekir.

 

[*] - Bunun delili Buhari ve Müslim'in Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet ettikleri şu hadistir: Bir adam Hz. Peygamber (s.a.v.)'e gelerek "ben bittim! [mahvoldumlJ" dedi.

 

Hz. Peygamber (s.a.v.) "seni mahueden nedir?" diye sordu. Adam "Kanmla Ramazanda cinsel ilişkide bulundum" dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) "köle azat edebilecek imkanın var mı?" diye sordu. Adam "hayır" dedi.

Hz. Peygamber (s.a.v.) "iki ay peşpeşe oruç tutabilir misin?" diye sordu.

Adam "hayır" dedi.

Hz. Peygamber (s.a.v.) "altmış fakiri doyurabilecek imkanın var mı?" diye sordu.

Adam "hayır" dedi ve ardından oturdu.

Hz. Peygamber (s.a.v.)'e bir sepet hurma getirildi. Hz. Peygamber (s.a.v.) bunu adama vererek "bunu tasadduk et" buyurdu.

Adam "benden daha fakir birisi var da ona mı tasadduk edeyim ey Allah'ın elçisi! Valiahi Medine'nin iki dağı arasında bu hurmaya benden daha muhtaç birisi yoktur" dedi.

 

Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) azı dişleri gorunecek şekilde güldü, daha sonra "git bunu ailene yedir" buyurdu. (Buhari, Savm, 1936; Müslim, Sıyam, 2590)

 

[*] - Buharl'de Hz. Peygamber (s.a.v.)'den emir şeklinde şu rivayet yer almaktadır: Bir köle azot et, [bunu yapamıyorsan] iki ay oruç tut, [bunu da yapamıyorsan] altmış fakiri doyur. (Buhari, Edeb, 6087)

 

[*] - Ebu Davud'un rivayet i ise şöyledir: Hz. Peygamber (s.a.v.) on beş sa' miktarında bir sepet dolusu hurma getirildi.(Ebu Davud, Savm, 2393)

 

Beyhaki "bu, hurma miktarının yirmi sa' olduğunu söyleyen rivayetten daha doğrudur" demiştir.

 

Hadisin aslında yer alan Jy. "arak" kelimesi hurma yaprağından yapılan sepet anlamındadır.

 

Bu konuda bazı kayıtlar Nevevi'nin ifadelerinde yer alacaktır.

 

 

2. KEFFARETLE YÜKÜMLÜ OLMA ŞARTLARINA YÖNELİK İTİRAZLAR

 

Alimler, el-Minhac metninde yer alan ifadeye hem düz hem de ters açıdan itirazlar yöneltmişlerdir.

 

a. Düz açıdan yöneltilen itirazlar

 

Buna düz açıdan yöneltilen eleştirilerden bazıları şunlardır:

 

1. İtiraz:

 

Yolcu vb. [oruç tutmama ruhsatına sahip] kimseler karısı ile cinsel ilişkide bulunsa ve karısının orucu bozulsa, daha güçlü olan görüşe göre kocanın karısının orucunu bozdurması sebebiyle ona keffaret gerekmez.

 

Bu itiraz benim sözü açıklarken yaptığım eklemeyle ortadan kalkmıştır. Nevevi benim yaptığım açıklamayı metne eklemiş olsa daha uygun olurdu.

 

2. İtiraz:

 

Kişi, ortada bir belirti yokken güneşin battığını zannederek cinsel ilişkide bulunsa daha sonra vaktin gündüz olduğu anlaşılsa ona keffaret gerekmez; çünkü o orucun saygınlığını zedelemeyi kastetmemiştir.

 

Bunu Kadı Hüseyin ve başkaları söylemiş, Nevevi de el-Mecmu'da nakletmiştir.

 

Cüveyn! dışında mezhebimiz alimleri bunu tek görüş olarak benimsemişlerdir.

 

Nevevi ve Rafii şöyle demişlerdir:

 

Bu görüş "zanna dayalı olarak iftar etmenin caiz olduğu" görüşünden türetilmiş olmalıdır, aksi takdirde -konuyla ilgili genel kuralı korumak adına- keffaret gerekli olur.

 

Ancak Kadı Hüseyin "zanna dayalı olarak iftar etmek caiz değildir" görüşünü kabul etsek bile keffaretin gerekli olmadığını açıkça ifade etmiştir. Dahası Beğavi "gece olup olmadığında şüphe etmek" konusunda yukarıdaki ifadenin gerektirdiği hükmün aksini ileri sürmüş, "gecenin girmesi ve çıkması konusundaki şüphenin eşit olduğu"nu açık olarak ifade etmiştir. Keffaretin gerekli olmamasının gerekçesini ise "keffaret şüphe ile düşer" diyerek belirtmiştir.

 

Bil ki Beğavi et-Tehzib adlı eserinde zankonusunu açık olarak ifade etmemekle birlikte bu husus "şüphe" ile ilgili ifadeden evleviyet yoluyla anlaşılmaktadır. Problemli görünse bile itimad edilen görüş budur.

 

3. İtiraz:

 

Kişi gündüz esnasında "gece niyet edip etmediğinde" şüphe etse ve bu şüphe devam ederken cinsel ilişkide bulunsa, daha sonra geceleyin oruca niyet etmiş olduğunu hatırlasa orucu bozulmuş olur ancak keffaret gerekmez. Çünkü -Beğavi bunu itiraza açık görse bileşüphe durumunda keffaret düşer.

 

4. İtiraz:

 

Kişi, ramazan ayından olma ihtimali bulunan günde [yevm-i şekk'te] kaza veya adak orucu tutsa daha sonra gün içinde cinsel ilişkide bulunarak orucunu bozsa, sonradan o günün Ramazan ayından olduğu şahitlerle sabit olsa, bu kişi için "oruçtan dolayı günah olan cinsel ilişki ile ramazan ayındaki orucu bozdu~' denilebilir. Bununla birlikte bu kişiye keffaret gerekli olmaz. Çünkü kişi bu oruca ramazan orucu diye niyet etmemiştir.

 

Nevevi metindeki ifadeyi "ramazan ayından bir gün" yerine "ramazan ayı yerine geçen bir gün" şeklinde değiştirmiş olsaydı bu itirazda yer alan durum ortadan kalkardı; çünkü itirazda yer alan husus "ramazandan olan bir günde oruç bozmak"tır, "ramazan orucu olarak bir günün orucunu bozmak" değildir. Ancak ifade ye "eda olarak" kelimesinin de eklenmesi gerekir ki "kaza orucu" bir itiraz olarak ileri sürülmesin. Çünkü kaza orucu da "ramazan orucu olarak" tutulan bir oruç olduğu halde "ramazan ayında tutulan bir oruç" değildir.

 

b. Ters açıdan yöneltilen itiraz:

 

İkinci tür itirazlardan biri şudur:

 

Kişi cinsel ilişkide bulunmaktayken tan yeri ağarmış olsa ve kişi ilişkiye devam etse, el-Mecmu'da "daha doğru" olarak belirtilen görüşe göre bu durumda oruç hiç başlamamış olur. Buna göre bu cinsel ilişki orucu bozmamış olur. Bununla birlikte bu kişiye keffaret gerekir; çünkü onun ilişkide bulunması bir orucu bozmamışsa bile bu ilişki orucu bozan şeyle aynı mahiyettedir. Bu durum, hükmen oruç başladıktan sonra bozulmuş gibi kabul edilir.

 

Ayrıca Subki bunun başladıktan sonra bozulmuş bir oruç olduğu görüşünü tercih etmiştir. Şayet Subki'nin görüşü kabul edilirse itiraza mahal yoktur.

 

Metinde yer alan "mükellef / yükümlü" kaydı ile çocuk dışarıda bırakılmıştır onun cinsel ilişkide bulunması durumunda -daha doğru olan görüşe göre- keffaret gerekmez.

 

 

B. KEFFARETLE YÜKÜMLÜ OLMAYAN KİMSELER

 

Nevevi daha sonra "yukarıda geçen kayıtları taşımayan" kimselerin hükmünü ele almaya başlamıştır.

 

Buna göre;

 

1. [Oruçlu olduğunu] unutarak [cinsel ilişkide bulunan],

 

2. Başkası tarafından zor kullanılarak [cinsel ilişkide bulunan],

 

3. [Oruçlu iken cinsel ilişkide bulunmanın] haram olduğunu bilmeyerek [cinsel ilişkide bulunan] kişi üzerine keffaret gerekmez.

 

Bu [hükümler], Nevevi'nin "orucu bozmak" kaydından anlaşılmaktadır. Çünkü ilk maddede belirtilen durumda oruç bozulmuş olmamaktadır.

 

4. Oruca niyet etmeyi unutmakla birlikte [güneşin batışına kadar] yeme-içmeden uzak durması istenilen kişi cinsel ilişkide bulunursa kendisine keffaretin gerekli olmadığı ittifakla kabul edilmiştir.

 

5. Ramazan orucu dışında; nafile, adak, kaza veya keffaret orucu tutan bir kimsenin orucunu bozması durumunda keffaret gerekmez.

 

Bu [hükümler], Nevevl'nin "Ramazan" ifadesinden anlaşılmaktadır. [Bu böyledir, çünkü] nass ramazan ayı ile ilgilidir. Ramazan en faziletli ay olup başka aylarda söz konusu olmayan faziletler onda bulunduğundan başka bir orucu buna kıyas etmek doğru değildir.

 

6. Ramazan orucunu cinsel ilişki dışında; yeme-içme, eliyle men i getirme [mastürbasyon yapma], cinsel ilişki dışında boşalmaya götürecek şekilde sevişme gibi bir yolla bozan kişiye de keffaret gerekmez.

 

Bu hüküm "cinsel ilişki" ifadesinden anlaşılmaktadır. Çünkü konuyla ilgili nass cinsel ilişkiyi ifade etmekte olup bunun dışındaki fiiller onunla aynı değildir.

 

7. Yolcu veya hasta olup, oruç tutmama ruhsatını kullanma niyetiyle cinsel ilişkide bulunan kişiye de keffaret gerekmez.

 

Bu hüküm "günaha girme" kaydından anlaşılmaktadır. Çünkü belirtilen durumlarda ilişkinin mübahlığı ile birlikte ruhsat kullanma kast i bulunduğu için kişi günah işlememiştir.

 

8. "Orucu bırakma ruhsatını kullanma" niyeti dışında başka bir niyetle cinsel ilişkide bulunan yolcu ve hastaya [keffaret gerekir mi?

 

Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru olan görüşe göre bu durumda keffaret gerekmez. Çünkü bu şahsın oruç tutmaması mübah olduğundan bu durum keffaretin gerekli olmaması hususunda bir şüphe teşkil eder.

 

[İkinci görüş]

 

Diğer bir görüşe göre ise bu kişiyi keffaretle yükümlü tutarız; çünkü ruhsata niyet etme söz konusu olmaksızın ruhsat kullanmak mübah değildir. Nitekim yolcu olan kişi "namazları cem etme niyetiyle" öğle namazını ikindiye kadar ertelerse cem edebilir, aksi takdirde cem edemez. (kıyas)

 

Bu görüşe şu şekilde cevap verilir: Orucu bozma niyete ihtiyaç olmaksızın gerçekleşebilir. Bunun delili güneş battığında orucun kendiliğinden bozulmuş olmasıdır. Namazı ertelemek ise böyle değildir.

 

Yukarıdaki mesele [el-Minhac metninde yer alan] ilkeye itiraz teşkil eder; çünkü bu da kişinin günaha girdiği bir cinsel ilişkidir. Bu, et-Tetimme'de açık olarak ifade edilmiş, Muhibbü'tTaber! de Şerhu't-Tenbih adlı eserinde bunu mezhebimizin alimlerinden nakletmiştir.

 

9. Cinsel ilişkide bulunduğu sırada gecenin devam ettiğini zanneden veya bu konuda şüphe eden veya yaptığı araştırma sonucunda gecenin devam ettiği kanaatine ulaşan kişi ilişkide bulunduktan sonra gündüzün devam ettiği anlaşılsa kendisine keffaret gerekmez; çünkü burada günah söz konusu değildir.

 

10. Unutarak bir şey yiyip-içtikten sonra bununla orucunun bozulduğunu zanneden ve daha sonra kasten cinsel ilişkide bulunan kimseye de keffaret gerekmez; çünkü bu kişi [ilişkide bulunduğu esnada] kendisinin oruçsuz olduğuna inanmaktadır.

 

Nevevl'nin "unutarak" ifadesi yeme içme ile ilgilidir.

 

Daha doğru olan görüşe göre bu şekilde ilişkide bulunmakla kişinin orucu bozulmuş olsa bile hüküm böyledir. Bu gecenin devam ettiğini zannederek ilişkide bulunan ancak daha sonra gündüz olduğunu anlayan kişinin durumu gibidir.

 

Diğer görüşe göre ise bu durumda oruç bozulmaz. Bu, dört rekatlık bir namazda unutarak ikinci rekatta selam veren ve kasten konuşan kimsenin durumuna benzer. [Bu durumda kişi namazının bittiğini zannettiğinden kasten konuştuğu halde] namaz bozulmamaktadır. (kıyas)

 

İlk görüşte olanlar buna şu şekilde cevap vermişlerdir: Namazın bozulmamış olmasının sebebi Zülyedeyn hadisinde Şari'in [hüküm koyucu olan Hz. Peygamber (s.a.v.)'in] bu durumun namazı bozmadığını açık olarak belirtmiş olmasıdır. Namazı kasten bozma durumu oruca göre dinde daha dar tutulduğu halde orucun aksine namaz sürekli tekrarlandığından ve konuşma durumu da sürekli meydana geldiğinden bu durum namaz için affedilmiştir.

 

Kişi oruçlu iken unutarak bir şey yiyip içtiğinde orucunun bozulmadığını biliyorsa daha sonra cinsel ilişkide bulunması halinde bu kişinin orucu bozulur ve kendisine de keffaret gerekir. Bu konuda mezhep içinde görüş ayrılığı yoktur.

 

11. Oruçlu olduğunu unutarak zina eden kimseye de keffaret gerekmez; çünkü burada günah oruçtan kaynaklanmamıştır. Bu hükmü Gazall zikretmiş, Rafii de el-Muharrer'de bu görüşe tabi olmuştur. Bunu [ayrıca] zikretmeye gerek yoktur; çünkü bu hüküm Nevevl'nin daha önce zikrettiği "unutan kimseye keffaret yoktur" sözünden anlaşılmaktadır.

 

12. Orucu bırakma ruhsatını kullanma amacıyla zina ederek orucunu bozan yolcu kimseye de keffaret gerekmez; çünkü o kişinin orucunu bozması caizdir. Onun bu fiilinde günaha girmesinin sebebi oruçtan değil zinadan kaynaklanmaktadır.

 

Not:  Nevevi er-Ravda'da Gazali'ye tabi olarak -kadının cinsel ilişkisini dışarıda tutmak için- cinsel ilişkiyi "tam olan ilişki" şeklinde kayıtlamıştır. Çünkü erkeğin erkeklik organından sünnet kısmından daha az bile olsa bir miktarın girmesiyle kadının orucu bozulur.

 

"Cinsel ilişki" kaydının bunu zaten dışarıda bıraktığını söyleyen alimler bu görüşü eleştirmişlerdir. Çünkü burada orucun bozulması başka sebepledir. Diğer bir eleştiri noktası da şudur: Kadının da cinsel ilişkide bulunmak suretiyle orucunun bozulabileceğini düşünmek mümkündür. Mesela kadın uyurken veya zorla kendi cinselorganına erkeğin cinselorganı sokulmuş iken uyanır veya oruçlu olduğunu hatırlayarak erkeği def etmeye veya cinsel ilişkiye devam etmeye imkanı olur. Bu durumda kadının orucunun bozulması cinsel ilişki iledir; çünkü cinsel ilişkiye devam etmek de cinsel ilişkidir.

 

Bununla birlikte kadın üzerine keffaret gerekli değildir;

 

[a] - Çünkü ilgili rivayette -açıklama yapılma ihtiyacı bulunduğu halde- yalnızca kadınla ilişkide bulunan erkeğe gerekli olan keffaretten bahsedilmiş, kadının keffaret ödemesi zikredilmemiştir.

 

[b] - Ayrıca kadın oruç tutarken hayız olma vb. durumlarla karşılaşma ihtimali söz konusu olduğundan onun orucu bu açıdan eksiktir. Kadının orucunun korunmuşluğu, buna keffaret ilişinceye dek tamamlanmamıştır. Bu yüzden keffaret, ilişkide bulunan erkeğe gereklidir.

 

[c] - Keffaret -tıpkı mehirde olduğu gibi- mali bir yükümlülük olup cinsel ilişkiye bağlıdır; bu yüzden ilişkide bulunulan kadına gerekmez. İbnü'r-Rif'a'nın belirttiğine göre cinsel ilişkide pasif durumda olan [kendisiyle başkasının ilişkide bulunduğu] erkeğe de gerekmez. Bunu İbnü'r-Rif'a aktarmıştır.

 

Orucun bozulması sebebiyle keffaretin gerekli olması hususunda hayvanla ilişkide bulunmak da cinsel ilişki gibi değerlendirilir; çünkü hepsi de ilişkidir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

2. CİNSEL İLİŞKİDE BULUNAN KADININ KEFFARET YÜKÜMLÜLÜĞÜ