MUĞNİ’L-MUHTAC

AKİDDE MUHAYYERLİK

 

F. MÜŞTERİNİN, SATIM AKDİNİ FESHETTİĞİNE DAİR ŞAHİT TUTMASI

 

Daha doğru görüşe göre, müşterinin malı satıcıya veya hakime teslim edinceye kadar şayet mümkün olursa akdi feshettiğine dair şahit tutması gerekir. Şahit tutamazsa daha doğru görüşe göre "fesih" sözcüğünü kullanması gerekmez.

 

1. [Kusurlu bir mal alan ve bunu geri vermek isteyen müşterinin akdi feshetmek istediğine dair şahit tutması gerekir mi? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre hastalık, yokluk, düşmandan korkma gibi bir özür halinde bile olsa müşterinin şayet mümkünse akdi feshederken şahit tutması gerekir. Çünkü bir şeyi yapmamak ondan vazgeçme ihtimalini de barındırır. Satım akdi aslen bağlayıcıdır, bu durumda Kadı Hüseyin ve Gazall'nin belirttiği üzere iki güvenilir kişiyi şahit tutmak tek seçenektir. Bu şahitler İbnü'r-Rif'a'nın belirttiği üzere onunla birlikte yemin edeceklerdir.

 

Zahir olan budur. Buna karşın Ruyan! "şuf'a" konusunda şöyle demiştir: "Kişi, kendisiyle birlikte yemin etmesi için bir kişiyi şahit tutsa bu caiz olmaz; çünkü kimi hakimler bir şahit ve bir yemine dayanarak hüküm vermediğinden şahit tutmakla kişi güvenilir bir şahıs konumunu kazanmış olmaz.

 

Müşteri, malı satıcıya veya hakime teslim edinceye dek bunu [yani şahit tutmayı] yapmalıdır. Bu ifade [satıcıya veya hakime malla birlikte] gitmenin zorunluluğunun devam etmesini gerektirir. Rafli'nin sözünden de anlaşılan budur. Ancak bu, kastedilmiş değildir. Aksine kastedilen şey Subkı'nin belirttiği şu hususdur: Fesih yürürlük kazanır, bundan sonra kişinin satıcıya veya hakime gitmesine gerek yoktur. Kişi ancak [malı] teslim etmek ve davayı bir karara bağlamak için hakime gider.

 

[İkinci görüş]

 

Müşterinin şahit tutması gerekmez; çünkü müşteri mal sahibini veya hakimi araştırdığı sürece ihmalkar davranış sergilememiştir.

 

ilk görüşe göre feshe dair şahit tutma şuf'a'dakinin aksine yeterli değildir ki Gazalı'nin ifadesi de bu manaya gelmektedir.

 

Subkı şöyle demiştir: "Çünkü kişinin şahitler huzurunda akdi feshetme işlemini gerçekleştirmesi mümkündür. Şuf'a'da ise bu ancak özel amaçla yapıldığında söz konusu olur. Şu halde müşterinin yapabileceği yegane şey talep etmek için şahit tutmaktır" .

 

2. Kişi akdi feshettiğine dair şahit tutamazsa [fesih sözcüğünü telaffuz etmesi gerekir mi?

Bu konuda iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre "fesih" sözcüğünü kullanmak gerekmez; çünkü işiten bir kimse yokken veya olsa bile onun bulunmasına itibar edilmezken bu kelimeyi telaffuz etmeyi gerekli kılmak uzak bir ihtimaldir.

 

[İkinci görüş]

 

Müşterinin bunu yapması gerekir, böylece imkan ölçüsünde malı geri verme konusunda acele etmiş olur. Mütevelli'nin belirttiğine göre alimlerimizin çoğunluğu -müşterinin buna güç yetirebileceği gerekçesinden hareketle- bu görüşü esas almışlardır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

G. KUSURLU MALI GERİ VEREBİLMENİN ŞARTLARI